_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler
_Tanrı, ilk masondur. Masonlar
_Orospu çocuğu. Marques de Sade
_Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson
_Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
"Oksimoron" birbiriyle çelişen ya da tamamen zıt iki kavramın bir arada kullanılması ve bu şekilde oluşturulmuş ifade. Bazen anlamı kuvvetlendirmek için veya edebî sanat yapmak amacıyla kullanılır, bazen de halihazırda kullanılan bir kavramı eleştirmek veya alaya almak için kullanılır.
Gerçeklikten kopan insanın algısı kendisiyle sınırlı kalır. Acılara duyarsızlaşır. Başkalarının başına gelen olumsuz durumları başkalarının sorunu olarak görmeye başlar. Kendisinin başına o olayların geleceğini düşünemez. Ancak insan böyledir işte, başına gelmediği zaman gerçekliğin farkına varmaz. Merhamet insanın gerçekliğini korumasının en
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
( Bilim Aşkı Üzerine Düşünceler. )
_Bu kitap, evreni ve kendimizi keşfetmek üzerinedir.
_BİLİM, bir bilgi bütünlüğünden çok bir düşünme biçimidir. Duyu organlarımızın yetersizligi algılarımızı çarpıtabilir. Bilim deneye dayanır, köhne sabit fikirlere istekte meydan okuyabilmeye, evreni gerçekte oldugu gibi görebilme şeffaflığına yaslar sırtını. Bu
• Birçok eleştirmen, sanatın temel özelliklerine değil, eserdeki ahlâksızlık oranına dikkat eder. Bunlar genellikle, halkçı görünerek, sanatın temel özellikleri dışına çıkan eserlere, cinsellik içeren çalışmalara, yoksulluk edebiyatlarıyla süslenmiş hikâyelere önem verirler. Eleştirmenler sanata bir şey katamadıkları gibi, sağlıklı bir eleştiri
Molière, bu kitabında da insanların ikiyüzlülüklerinden, fırsatçılıklarından, bahsedip eleştirir. Sağlık sistemini ve doktorları da eleştirdiği çok yer vardır. Bunlar okuyucu için biraz cahilce safsatalar gibi gelse de, ki bana da öyle geldi başında, ama sonrasında düşünüldüğünde kendi dönemindeki gelişmeleri bilmiyoruz, bunun için eleştirmek
Yine keyifle okudum o yılları , sanki o yıllar eskide kalmamışta hala yaşanıyor hiç şaşırtmadı , aynı tas aynı hamam , bir tık bile yol almamışız . Her konuya değinmiş dalmış çıkmış bir dalgıç edasıyla .
Evet eleştirmek en kolay şey , alırsın kalemi yazarsın yazarsın , ama bir gazetecinin görevi de nedir ki yazmak , doğruyu yazmak , bildiğinden şaşmamak , Türkiye gibi bozuk toplum yapılı yerde bunu yapacak adam bulmak zordur , işte zoru başaran bir adam Yılmaz Özdil , kimseyi dinlemez bildiğinden şaşmaz , onun içinde taşlanır , her yerden kovulur , dışlanır .
Ne rezillikler gördü ne tehditler aldı kim bilir ama yazdıklarını , kitap haline getirmiş o yıla denk gelemeyen nesiller bile okuyor , bir kez daha teşekkürler bu kitap için , isim şehir artist de görüşmek üzere .
Altıncı Koğuş, Anton Çehov'un dönemin Rusya'sında keyfine düşkün ve vurdumduymaz bir hayat süren aydın kesimi eleştirmek için kaleme aldığı felsefi bir eserdir.
Eserde çeşitli nedenlerden içeri tıkılmış akıl hastalarıyla aydın kesimi temsil eden stoacı doktorumuz Andrey Yefimıç'ı görüyoruz. Derinlere inmeden önce akıl
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Pax Ottoman’ın kırılımlara uğraması, bunun yanında bilimsel gelişmeler ve değişen dünya, ortaya çıkan milliyetçilik söylemleri ve yeni bir devrin başlangıcının ayak sesleridir on yedinci yüzyıl sonlarında duyulmaya başlanan. Dünya yeni gelişmelere gebedir ve bu gebeliğin sonu Osmanlı İmparatorluğu –imparatorluk
Türkiye'de edebiyat nedir ?
Bunun cevabını bize Orhan Pamuk gayet de güzel vermiş .
İnsanların yazarları eleştirmesi , begenmemesi ...
Ben şunu biliyorum ki biz toplum olarak kendi kendimizi aşağı çekiyoruz ( kültürel olarak ) birisi güzel gururlandirici bir şey yaptığında şurası olmamış burası az gelmiş vs vs
Peki kendimiz öyle bir eser çıkartabilir miyiz bunu hiç düşündünüz mü ?
Hem hiçbir fikrimiz yok hemde yapılan şeyi beğenmiyoruz.
Mesela birisi bir kitap yazıyor başlıyoruz eleştirmeye tabii ki eleştirme de yapmalıyız ama yeterince yani dozunu kaçırmadan mesela bir yazarı begenmeyiz olur biter ama ona sen bir şey yapamıyorsun çok boşsun demek çok farklı bir şey böyle insanlara demek istediğim tek şey sen daha iyisini yap da görelim olurdu herhalde . Birilerini eleştirmek kolaydır önemli olan kendimizi ne kadar eleştirdiğimizdir.
Başkalarının yaptığı şeyleri begenmeyebiliriz ama yaptıkları her ne ise o şeye saygı duymak zorundayız .
Orhan Pamuk da aslında bu kitabında tam olarak da buna değinmiş .
Tabii ki bir tık siyasi görüşlere de değinmiş bu benim hoşuma gitti çünkü farklı pencerelerden bakmak daima hoşuma giden bir şeydir . Bunun yanında kitap bittikten sonra arkada Nobel ödüllerin hangi yıllarda hangi ülkeye verildiği gösterilmişti ve şunu fark ettim ki Türkiye çok az Nobel ödülü almış .
Düşünüyorum da bunun sebebi yazarlar mi yoksa onları geriye ceken toplumumuz mu ?
Babamın BavuluOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20192,593 okunma
Bu düzen hep mi böyle devam eder? İlk kitapta İnce Memed’ in başından geçen olaylara, ikincide yaşadıklarından sonra psikolojisine ağırlık verilmiş. Köylüyü, feodaliteyi anlamaya çalışıp anlam veremiyorum. Bir insan neden kendine bunu yapar? İnsan gibi yaşamayı insan kendine nasıl layık görmez? Birini diğerinden üstün kılan nedir? Bu düzen niye hala devam ediyor? Yöre halkından biri olarak sorup sorup cevap bulamadığım bazı sorulardan birkaçı sadece. Her toplum hak ettiği gibi yönetilir sözünü en iyi açıklayan kitaplardan biri sanırım. Yaşar Kemal’ i eleştirmek haddim değil. Yine mükemmeldi kalemi. Rahmetle anıyorum.
İnce Memed 2Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202029,3bin okunma
- "Böyle bir söz var… Önüne gelenin ağzına sakız kıldığı bir söz… Bu söze dayanak kılınan nice hâller var… Ve kimler ve kimler bu söze sığınmıyor… Elbette sözün bir hakikati var… Zira bizzat “doğru”nun kendisi -bile- her yerde “doğru” değildir. Su meselâ bir nimettir, berekettir. Lâkin sel hâlini alırsa felakettir… Açıktır ki doğru, yerinde