Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsan huzur istiyor.Fabrikalar ve bilim huzur vermiyor.Bir insanın az şeye ihtiyacı vardır. Bana sadece küçük bir kulübe gerekliyse niçin bir sürü şehir yapayım?
Reklam
Savaşta çoğu erkek 20 000 000 Sovyet yurttaşı ölmüştü. Buna bir o kadar da yaralananlar ve sakatlananları eklemeli, lOOO'in üstünde kent ve 65 000 köy yerlebir olmuş, baraj ve kanallar yıkılmış, fabrikalar tarumar olmuş, milyonlarca dönüm verimli toprak, çöle dönmüştü.
Eğer çocuklara bir gül görünce çığlık attırılıyorsa, nedeni yüksek ekonomi politikasıydı. [...] Kır çiçekleri ve manzara seyretmenin önemli bir kusuru var, bedavalar. Doğa sevgisiyle fabrikalar çalışmaz. En azından alt sınıflarda doğa sevgisini kaldırmaya karar verildi, ancak ulaşım tüketimi eğilimi kalacaktı. Çünkü elbette nefret etseler de kırlara gitmeye devam etmeleri önemliydi. Sorun, ulaşım tüketimi için kır çiçekleri ve manzara seyretmekten ekonomik olarak daha sağlam bir neden bulmaktı.
Sayfa 48 - İkinci Bölüm, KŞM MüdürüKitabı okudu
Şüphesiz bugün Avrupa'nın ruhu ve kalbi üzerinde saltanat kuran din Hristiyanlık değil, materyalizmdir. Nitekim bu husus, Avrupa'nın iç dünyasını bilen, Avrupalıları kitaplardan değil yakından hatta icabında bizzat kitaplardan tanıyan, devletlerin şan ve şöhretini artırıp milletin iç rahatlığını temin eden göstermelik dindarlıklara
Sayfa 240Kitabı okudu
Kapitalist toplumda işçiler, çalışırken kullandıkları araçların -makinalar, ham maddeler ve fabrikalar- sahibi değildirler. Üretim araçları kapitalistlerin mülkiyetindedir ve işçiler, "emek güçlerini" ya da çalışma yetilerini ücret karşılığında kapitalistlere satmak zorundadırlar.
Sayfa 13
Reklam
Bu konuda Hegel, ona derinden borçlu olan Karl Marx'tan dikkate değer biçimde farklıdır. Marx için ekonomik etkinlik, ücretli emeğin doğası yüzünden zorunlu olarak yabancılaşmaya ve yoksulluğa yol açar. Kapitalizmde mallar özgür/serbest biçimde üretilir ve mübadele edilir. Ne var ki bu, insanî emeği her şey gibi alınıp satılabilen bir metâya
Sayfa 380 - Hegel'in Hukuk Felsefesinin Anahatları'na Giriş - Stephen HoulgateKitabı okudu
maalesef sorun ve sonuç bu siyasetin temeli bu olmamalı
Dünyada ne varsa hepsi sermayecilerindi. Bütün diğer ne varsa onların kölesiydi. Tüm topraklar, evler fabrikalar, bütün para servet sermayecilerindi. Sözlerini dinlemeyen olursa onları hapse atabilir, işinden kovdurup, açlıktan öldürebilirlerdi. Sıradan bir sermayeci ile konuşurken yaltaklanıp boyun kırmak, kasketini çıkarıp ona, " efendim diye hitap etmek zorundaydı. Tüm kapitalistlerin liderine kral deniliyordu ve..."
'Gözlerini mucizelerle doldur, hayatı on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa,' dedi. 'Dünyayı gör. Fabrikalar da üretilen veya bedeli ödenen herhangi bir rüyadan daha fantastiktir o.
Sayfa 185Kitabı okudu
Avrupalılar yalnızca okuyup araştırdı, fabrikalar, atölyeler kurdu! Bir insanı öldürmenin kaç gram baruta baktığını biliyorlar ama Tanrı'ya nasıl tapinacaklarindan haberleri yok. Hermann HESSE
Reklam
Fikir sistemleri savaşının ateşi, propagandadır. Silahları: Radyolar, televizyonlar, kitap, dergi, gazete, bildiriler ve nihayet vasıtasız sözdür. Savaş alanı, dağlar, ovalar değil, üniversiteler, fabrikalar, şehir meydanları veya özetle: beyinlerdir. Hedef düşmanı öldürüp yaralayarak değil, iç karışıklık çıkartarak zayıflatmaktır. Zayıflatmak zaten başlı başına bir gaye teşkil eder Çünkü klasik harplerden çoğunda da galip, mağlup devleti ortadan kaldıramamış; fakat zayıflatmakla, parça koparmakla yetinmiştir: Yine de son hedef, tam galibiyet, kafaları esir edilen milletin zayıflatılıp bölünerek sonunda siyasi anlamda da ilhak edilmesidir.
"İnebolu her gün böyle mi?" "Aşağı yukarı böyle. Her gemiden biraz yük çıkıyor. Bazen motorlar da geliyor. İstanbuldaki örgütlerimiz, haritadan küreğe, tüfek yağından el bombasına kadar bir orduya ne gerekiyorsa, ambarlardan binbir oyunla çalıp çalıp yolluyorlar. Kendi malımızın hırsızı olduk. Bütün askeri depolar; fabrikalar İstanbul'da toplanmış, bunun tehlikesi hiç hesaba katılmamış. Bu gibi kuruluşlar Anadolu'ya serpilmiş olsaydı şimdi bu acıları çekmezdik.." "Osmanlı Anadolu'nun anavatan olduğunu hiç düşünmemiş ki."
Finansçılar sermayelerini nereye yatıracaklarını bilemez hale gelirler; o zaman sigara içip güneşin altında tembel tembel keyif çatan mutlu uluslara gidip, oralara demiryolları döşemeye, fabrikalar kurmaya ve çalışma lanetini taşımaya başlarlar.
Marx'a ve Lenin'e niye minnettar olmamız gerekir?
"Sanayi devrimiyle birlikte fabrikalar, demiryolları ve buharlı gemiler dünyanın her yanına yayılmasına rağmen yüz milyonlar hala Hong, Dayananda, Pius ve Mehdi'nin dini dogmalarına tutunmayı sürdürür. Yine de 19. yüzyılı çoğumuz inanç çağı olarak değerlendirmeyiz. 19. yüzyılın ileri görüşlüleri arasında Mehdi, IX. Pius ya da Hong Xiuquan gibi isimleri değil Marx'ı, Engels'i ve Lenin'i anarız. 1850'de henüz zayıf bir hareket olan Sosyalizm, kısa sürede hız kazanarak Çin ve Sudan'da kendini mesih ilan edenlerden çok daha etkili bir şekilde dünyayı temelinden değiştirmeyi başarmıştır. Ulusal sağlık sistemleri, emeklilik fonları ve bedava okullar için Hong Xiuquan ya da Mehdi'den çok, Marx ve Lenin'e (ve tabii ki Otto von Bismark'a) minnettar olmamız gerekir."
Sayfa 285 - Kolektif Kitap, 22. BaskıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.