Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
barakmuslu mezarlığı kuş uçmaz kervan geçmez karanlık tuttu yolları gözün gönlün kararmış sen nasıl gecesin hey gidi buğdaysız çavdarsız kara ekmeğe benzersin yıldızların hani yıldızların çiçeklerin nerdeler kalbin neden durmuş rüzgârı kesilmiş değirmen                                                                         gibi suya indi
Dinî-tasavvufî edebiyat terimlerinde gönlün Divan edebiyatında olduğu gibi pek çok şeye teşbih edildiği görülür. Ancak bunlar içinde tasavvuf düşüncesinin sembolik ifadesinde yer alan ayna unsuru çok kullanılır. Ayna nasıl ışığı aksettirirse, gönül de tevhid sırrını, iman nurunu yansıtır. Ayna vahdetin, toz ise kesretin remzidir. Ayna tozlandığı zaman nasıl bakanı göstermezse, gönül de tozlandığı yani hakkı, hakikati unutup bu fâni âleme daldığı zaman ilâhî tecelliye mazhar olamaz. Gönül aynasını temizlemek, cilâlamak gece gündüz Allah''ı zikir ile gerçekleşir. Böyle parlak gönüllere aşk dolar. Aşkla dolu gönül her an diridir. Gönül bahsi uzundur, oysa bizim yerimiz dar. Zaten gönül ehli olanlara da fazla söz gerekmez.
Sayfa 192 - Dergâh
Reklam
‘’Zifiri bir halka idi toprak, yıldızlara sığınırdı bazen.’’ Hiç kimse her daim kudretli yahut her daim naçar olamazdı.Yüksekten uçanların boyun eğdiği,alçaktan kanat çırpanların da şimşek hızıyla maviliklerde gözden kaybolduğu zamanlar muhakkak ki vardı. İnsanları uzaktan seyrederken, onlara her zamankinden yakın olabilirsin... Devir
Gece ve gündüz gibi iki yüzlü olma. Yüzün ak, gönlün kara olmasın...
Sayfa 85 - Milli Eğitim BasımeviKitabı okudu
"Seviştiğin zaman içindeki enerjiyi boşaltırsın; sonra da kendini mutlu hisseder ve hiçbir şeyi iplemezsin. Ama senin bu halin onların hiç hoşuna gitmez. Her zaman enerji yüklü olmanı isterler. Bütün o yürüyüşler, bağrını yırtarcasına bağırış çağırışlar, bayrak sallamalar, ekşiyip bozulmuş cinsellikten başka bir şey değildir. Gönlün ferah, keyfin yerindeyse, Büyük Birader'miş, Üç Yıllık Plan'mış, İki Dakika Nefret'miş, bütün o iğrençlikler neden kendinden geçirsin ki seni?" Winston, çok haklı, diye geçirdi içinden. Sofuluk ile siyasal softalık arasında doğrudan ve yakın bir bağıntı vardı. Parti'nin, üyelerinde gerekli gördüğü korku, nefret ve çılgınca bağlılık, o güçlü içgüdü bastırılıp itici bir güç olarak kullanılmadan nasıl kıvamında tutulabilirdi ki? Parti, kendisi için tehlikeli bulduğu cinsellik güdüsünü kendi yararına yönlendirmişti. Ana babalık içgüdüsü konusunda da benzer bir oyun oynanıyordu. Aile tümden ortadan kaldırılamadığı için, insanlar eskiden olduğu gibi çocuklarını sevmeye özendiriliyordu. Buna karşılık, çocuklar ana babalarına karşı sistemli bir biçimde kışkırtılıyor, onları ispiyonlamaları ve sapmalarını ihbar etmeleri öğretiliyordu. Aile, Düşünce Polisi'nin bir uzantısı olup çıkmıştı. Artık aile herkesin gece gündüz kendisini yakından tanıyan muhbirlerle kuşatılmasını sağlayan bir aygıttı.
Ey, gönlün dışa vurduğu, ama gecenin gizlediği şey! Ey, rüyalarımdan gökyüzüne ağan müthiş güzel ruh; karın kat kat yorganı altında gizlenen sağlıklı tohumlar gibi, içimde derin uykularda olan şeyi uyandırdın sen, benim aç benliğime cennetteki çiçeklerin kokusunu taşıyan şen bir rüzgâr gibi geçtin içimden; ağacın yapraklarına dokunur gibi dokundun duyularıma ve onları canlandırdın, titrettin, hışırdattın soluğunla...
Sayfa 103
Reklam
Nefsini terk etmeden, Rabbini arzularsın Hayvanı sen geçmeden, insanı arzularsın Dışarı üfürmekle yakılır mı bu ocak Gönlün Hakka vermeden ihsanı arzularsın. Gece sayıklar gibi, anlaşılmaz söz ile Sen de mi ey Niyazi, irfanı arzularsın Karıncalar gibi sen ufak ufak yürürsün Meleklerden ileri, seyranı arzularsın Topuğuna çıkmadan suyu deniz sanırsın Sen dereyi geçmeden ummanı arzularsın. Haydi Niyazi yürü, atma topu ileri Derdiyle kul olmadan sultanı arzularsın.
Sayfa 233 - Fenomen kitaplarKitabı okudu
Çanakkale Ruhu
1915 Yılının hac mevsimiydi. Her hac mevsiminde olduğu gibi, dört bir yandan müminler geliyordu. Bu gelenlerin içinde Hindistan ulemasından alim, zahit, kalbi keşfe açık bir allah dostu da bulunuyordu. Bu allah dostu ile ahbaplık oluştu. Sohbetine katıldık. O kadar güzel sohbetleri oluyordu ki... kendisi de ağlıyordu, Dinleyenleri de ağlatıyordu.
Sayfa 29 - NesilKitabı okudu
Hasanboğuldu
-O günden sonra Hasan'ın yüzü gülmemiş, rengi yerine gelmemiş. Gönlünü bir yerde eğlemez, ağzını açıp dünya kelamı eylemez olmuş. Pazarlara ayva, nar satmaya gider, ne alıp ne verdiğini bilmeden geri dönermiş. En sonunda bir gün dayanamamış; Edremit pazarı günü, akşam vakti Zeytinli'nin üst başında, Yüksekoba'ya giden yolun kıyısında
Geri15
89 öğeden 76 ile 89 arasındakiler gösteriliyor.