Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Bu dünyada onarma, yanlış gördüğümüzü düzeltme göreviyle vazifelendirilmişiz. Lan Dallas'ın Gariplerin kitabı diye bir dönem çok okunan bir kitabı vardı. Orada müslüman olmuş, dervişliğe başlamış adama, efendisi bir hadis aktarıyor : ' İslam garip başladı ve garip bitecektir' O da "Gariplik nedir?" diye soruyor. Şeyh Efendi, "Halkın bozduğunu onarmak, yıktığını yeniden imar etmektir" diye yanıtlıyor. Bu cevap bana çok ilginç gelmişti. Bazı şeyler zaman içinde bozulabilir, kadim gelenekler de bozulabilir, çürüyebilir. Siz onu yeniden imar etmeye mecbursunuz. İnsan, imar etmek ödevindedir.
“Aşk” ve “evlilik” sözcüklerini birbiriyle bağlayan sadece gelenekler. . Aşkı gökyüzünden alıp dünyanın sözleşmeye dayalı ilişkilerine ve terli gayretlere indirgeyen şey evliliğin ta kendisi.
Reklam
172 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Merhaba sevgili kitapseverler Romantika bitti. Bu da yine hemen okumak isteyip de araya işler karıştığı için çabucak bitiremediğim bir kitap oldu. Romantika evliliklerinde mutsuz olan, eşleriyle neredeyse iletişimi kopan ama belki toplum için belki gelenekler için belki de başka sebeplerden sürüp giden evlilikleriyle beraber neredeyse bir ömür süren yasak bir aşkı anlatıyor. Eskiden üniversite hocası biri ve onun öğrencisinin yıllar sonra karşılaşması ile başlayan bir aşk. Bu öyle bir aşk ki önceleri yıllarca sadece uzaktan görerek, mektuplaşarak ve telefonda konuşarak sürüyor ve hiç bitmiyor. Gerçekten de aralarındaki sevgi, saygı, bağlılık ve nezaket ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Okurken kendinizi orada gibi hissediyorsunuz. Ben severek okudum. “Bir gün aşk ihtilaldir demiştiniz. Bu sözün anlamını şimdi anlıyorum. Aşk gelince, gerçekten yeni bir dünya kuruluyormuş. İçimde, varlığından haberli bile olmadığım yeni duygular keşfediyorum. Eskiden göl balığıydım . Şimdi akıntıya karşı yüzen bir sazanım." "Aşk doğal afete benzer... İstemekle gerçekleşmez ki. Kendiliğinden gelir." "Herkesin hayatta bir kez bir mucize yaşamak hakkı olduğuna inanıyorum. Benin payıma düşen mucize de sensin." "Yurdu yurt yapan, taş toprak değil, orada insanların yaşıyor olmasıdır. İnsansız yurt olmaz. O yüzden yurtseverliğin ilk şartınının, insanlara suçlu bile olsalar, insanca davranmak olduğunu sanıyorum."
Romantika
RomantikaTurgut Özakman · Bilgi Yayınevi · 20214,781 okunma
Toplum iyi ve adil olanı belirler; o bunu kendi­sine yararlı olana dayanarak yapar. Dahası, tek bir top­lum değil de pek çok ve çeşitli toplum olduğundan do­layı bir kimse toplumların bu şekilde hareket ettiğini söyleyecektir. İyi, bu yüzden tek ve insicamlı değildir, o "renk renk ve çeşit çeşit"tir. Başka bir ifadeyle, sadece değişen gelenekler ve adetler, değerler ve düzenler vardır; tüm bu çeşitlilik ve türlülüğün temelini oluşturan ve gerçekte bunu mümkün kılan, bizzat Varlıkta yerle­şik, asli bir muvafakat ve muhalefet işlevi yoktur. "İnsan her şeyin ölçüsüdür" sözü Sofistleri en iyi şekilde özet­ler.
Yörelere göre farklılık gösteren renkli ve zengin toplumsal kimliklerimiz vardır. Bu kimliklerle ilgili masallarımız, deyişlerimiz, felsefemiz ve mizahımız gelişmiştir. Ben Çerkezim, Erzurumluyum, Rizeliyim, İzmirliyim, Diyarbakırlıyım, Elazığ lıyım, Baskilliyim, Denizliliyim, Arnavutum, Gürcüyüm diyen kişi içinde yetiştiği ailede yaşayan değerler, gelenekler, göreneklerle ilgili önemli sosyal mesajlar verir. Bu durumun artıları ve eksileri vardır. Yöresel farklılıklar bir toplumun sahip ola bileceği bir zenginlik olarak da algılanabilir, toplumsal bütünlüğü engelleyen ve ayırımcılığa götüren bir engel olarak da. Sosyal kimliğin bir yönü de kişinin köy kökenli ya da şehir li olması ile ilgilidir. Köy çocuğu olarak büyümüş birine bakışımız, şehirde apartman çocuğu olarak büyümüş birine bakış tarzımızdan farklıdır. 'Şehir çocuğu' ile 'köy çocuğu' tanımlamaları, farklı bakış tarzlarını, farklı değer sistemlerini çağrıştırır.
Bayramlar ve kutsal törenler yine cinsellikle doluydu; öyle ki -kültün temeli üreme ve seks ile gelecek berekete dayandığı halde- baş rahibe büyük bayramlarda kendisine anal seks yapılmasına bile izin verirdi; hatta tapınaklarda “erkekliği İştar tarafuından kadınlığa çevrilmiş” olarak nitelenen erkek fahişeler bile görev alırdı. Şimdi unutulmuş zamanlarda, yüzyıllarca sürdü bu dinsel gelenekler... sonra zaman modernleşti ve cinselliği sınırlayan, günah sayan Yahudilik doğdu. İbraniler, Yahweh tarafından “seçilmiş” bir kavimdi; bu nedenle Musa ve sonraki peygamberler ellerinden geldiği kadar onları “temiz” tutmaya çalıştı. Bu durumu Orhan Hançerlioğlu, İnanç Sözlüğü adlı eserinde şöyle özetlemekte: “Yahudi peygamberleri Yahudiliğin karşısında en büyük tehlike olarak İştar tapımını bulmuş ve onunla yüzyıllar boyunca savaşmışlardır”.
Reklam
İstanbul gittikçe ağaçsız kalıyor. Bu hâl, aramızdan şu veya bu âdetin, geleneğin kaybolmasına benzemez. Gelenekler arkasından başkaları geldiği için veya kendilerine ihtiyaç kalmadığı için giderler. Fakat asırlık bir ağacın gitmesi başka şeydir. Yerine bir başkası dikilse bile o manzarayı alabilmesi için zaman ister. Alsa da evvelkisi, babalarımızın altında oturdukları zaman kutladığı ağaç olamaz...
Sayfa 156 - DergâhKitabı okudu
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Japonya'nin Heian (Barış ve huzur) (784-1192) döneminde yönetim, sosyal yapi, gelenekler, saray çevresi, kadının durumu, geleneksel kıyafetler, kıyafetlerde kullanılan renklerin ve saç modellerinin anlamlarına kadar gündelik Yaşam anlatılmış. Kitabı ilginç kılan o dönemde çok az kadının okuma yazma bilmesi hatta Çince bilmesinin yasak oluşuna rağmen Japon imparatoricesine nedimelik yapan Murasaki Shikibu'nun gözlemlerini yazmasıyla erkek bakışıyla yazılan tarihte pek goremeyecegimiz imparatoricenin doğumu, prenslerin bebekligi, süt anneler, nedimeler, sarayın kadına ait bölümlerinde yaşananlar, gelenekler, giyimler, dinlenilen müzikler gibi detayları da ogrenebiliyoruz.
Murasaki Shikibu'nun Günlüğü
Murasaki Shikibu'nun GünlüğüMurasaki Shikibu · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021303 okunma
Gelenekler ve töreler insana koruyucu bir ortam sağlar, ama onun toplum içinde farklılaşmasını ve kişiliğine yeni boyutlar katabilmesini de önemli ölçüde kısıtlar.
Sayfa 22 - Birey ve Toplum
Dil bir gelenekler sistemidir; bir dili öğrenmek, geleneklerin belirlediği bir yaşama tarzını öğrenmektir.
Reklam
"Özgürlük onun doğasında var ve bu özgürlüğü engelleyecek ne varsa; gelenekler, batıl inançlar ya da herhangi bir şekildeki sınırlamalar, tümü bir kenara bırakılmalıdır."
“ Nesiller boyu tüm dinler, bilgelik okulları ve peygamberliğe dayalı gelenekler, bilim adamları, araştırmacılar, filozoflar ve ermişler bir sonuca ulaşmak için boşu boşuna çabalamışlardı. Bu binlerce yıllık arayışın son halkası olan modern çağ insanını düşündüm; Sfenks'in önündeki Oidipus gibi, varlığını kuşatan bilinmezler karşısında hâlâ öylece, çıplak bir halde durmaktaydı.”
Körü körüne yaşatılan gelenekler, ölülerin yaşatıldığı anlamına gelmez; yaşayanların ölü olduğu anlamına gelir.
1.500 öğeden 9,8bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.