Neden okur insan?
Derdine derman bulmak için mi yoksa derdine dert katmak için mi?
Yarasını unutmak için mi yoksa eşeleyip daha da kanatmak için mi?
İnsan kendine bunu neden yapar!
Sokakta giderken bir insan görür ve "bir yerlerden tanıyorum" hissiyatına kapılırsınız. "Tanıyorum ama çıkaramadım." Eserdeki kahramanların öyle
ㅤ
''Kötü olmamızın, karanlıkta olmamızın sebebi ışığı tanımıyor olmamızdı. Oysa Papalagi, ışığı tanımasına rağmen, karanlıkta ve kötülük içinde yaşıyor.'' (s. 98)
Her şeyden önce kitabın ismiyle başlamak istiyorum: Der Papalagi.
‘’Papalagi’’ Samoa dilinde ‘’Göğü Delen Adam’’ anlamına gelmektedir. Papalagi denince akla
Ehmedê Xanî, 1651 yılında kendi ifadesinde de belirttiği üzere doğmuştur. Doğum yeri Doğubayazıt tır. İran da uzun yıllar bulunmuş ve orada mistisizm öğrenmiştir. Kürtçe ye olan ilgisi ile ün salmıştır. Doğubayazıt ta bir okul kurup, oradaki öğrencilere Kürtçe eğitimi vermiştir.
Nizami Gəncəvi den etkilenmiştir. Arapça, Farsça ve Osmanlıca bilmektedir.
"Ben Buradayım-Oğuz Atay'ın Biyografik ve Kurmaca Dünyası"
Hiçbir sahici tarafı olmayan yüzeysel “insanî ilişki”lerden yorgun mu düştünüz, daha düne kadar size methiyeler yağdıran, yere göğe sığdıramayanlar menfaatlerine ters düşünce kapkara bir sessizlik perdesinin ardına mı saklandılar, konuşacak ortam bulamamaktan derin bir
Öncelikle incelemenin başına bir "SPOİLER" yazalım :)
Uzun zamandır inceleme yazmayan şahıs olarak, inceleme başlığı altında kitaptan yaptığım bol bol alıntılar yardımıyla konu konuyu açar misali bir şeyler yazacağım. Bana kalsa ben inceleme yazmadan okumaya devam edeceğim de... Sevgili https://1000kitap.com/Nordavind tarafından kitaba
Bir Tarafta Tarihi yazan ve günümüzü şekillendiren Mustafa Kemal, bir diğer tarafta ise Devleti yönetmek yerine, ülkeyi beceriksizce işgal ettiren ve tüm ciddi uyarılara rağmen susup, yabancı devletlerin emri altına girenler var… Hatta ve hatta işgal devletleri ile aynı çizgide yürüyenler var...
Tarihe bakışınız nasıldır ya da ne yöndedir
Beş gün boyunca Faulkner'in dünyasında gezindim. Yoruldum, zorlandım, yer yer boğuldum. Ama iyi ki de okumuşum. Edebi tatmin açısından muazzam bir romandı.
Döşeğimde Ölürken 'i okurken de benzer izlenimler edinmiştim. Aslında önce yazarın öne çıkan eseri
Suç ve Ceza Dostoyevski’ nin en güzel eserlerinden biridir. Romandaki ana düşünce, başkalarına yapılan suçun cezası mutlaka çekilir esasına dayanmaktadır.
Rusya’ nın büyük şehirlerinden birindeki yoksul halkın hayatı dile getirilmektedir. Bu romanını paraya duyduğu ihtiyaç nedeniyle yazdı.
Eseri yazmaya başladığı zaman karısı ağır hastaydı.Karısının başucunda beklerken bu şaheserini yarattı. İlk kez, 1886 yılında yayımlandı.
Romanın kahramanı Rodion Raskolnikov’ un Rus Faust’ u olduğunu söyleyenler var .Ortak yönleri ikiisnin de yoksul öğrenci ; gururlu ve ihtiraslı olmalarıdır. Her ikisi de üstün zekalarından ötürü duydukları gururla suç işlerler.Kendilerine bağlı bir kadının aşkı ile doğru yolu bulurlar.
Hatta bununla ilgili bir de rivayet vardır; SUÇ VE CEZA yayınladıktan sonra, Petersburg savcısı yazar hakkında dava açar. Gerekçesi ise şöyledir: " Bir caninin ruhsal durumunu bu kadar gerçekçi ve ayrıntılı anlatan bir kişinin geçmişinde kesinlikle bir cinayet saklıdır. "
Fransız yazar ve filozof Albert Camus; " Suç ve Ceza'yı okuduktan sonra, ilk kez yeteneğim hakkında bir kuşku duydum. Ciddi olarak, bu işten vazgeçme ihtimalimi ölçüp tarttım " der.
SUÇ VE CEZA ; bana göre, insan dehasının yaratığı en yüce yapıtlardan birisidir.
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,5bin okunma
Sanşiro romanı ile sınırlı olmayıp, Soseki’nin hayatına, külliyatına ve fikriyatına dair pek çok mevzuyu kapsayacak şekilde yazarın romanlarında da umumiyetle odak noktası olan Doğu-Batı düalitesinin perspektifiyle değerlendirilip öyle ele
Beni merak ediyorsanız bu resimden bana bakın.
dropbox.com/s/josp2eiqbczyc...
Üzerimde duran küllük, yeşile çalan taşlı çakmak ve yarım bırakılmış bir Maltepe sigarasından ibaret. Gerisi alabildiğine toz, toprak. Unuttular bizi, işe yarar yanlarımızı söküp bir boş tarlaya çektiler hurdamızı. Şimdi kurda kuşa yuva
Telefon çaldı, başın sağ olsun dediler.Önce ne olduğunu anlamadım.Belki de anlamak istemedim.Zihnim reddetti bu haberi, kabullenemedi.Önce annem sandım.Çünkü başka bir ihtimal yoktu."Baban ölmüş," dediler; "Hayır dedim olamaz, yalan söylüyorsunuz, salak salak konuşmayın, daha akşam beraberdik, kapatın telefonu!" dedim.Sonra
Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.
Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.