Bugüne değin “doğru” (Wahrheit) dedikleri ne varsa yalanın en kötüsü, en iki yüzlüce, en iğrendirici biçimi olarak açığa çıkarılmıştır: o kutsal “sözde neden”, insanlığı d ü z e l t m e k , gerçekte yaşamın iliğini, kanını emecek bir kandırmaca olarak töre bir kan emicilik olarak ortaya çıkarılmıştır: Törenin ne olduğunu bulan, onunla birlikte
O Ses Sen Değilsin
Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin.
_Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur.
_Sağlıksız bir zihinle ne
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye.
_İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
Bugün insanlığın önünde, batı dışında, hangi hayat düzenleri mümkün hayat tarzları olarak bulunmaktadır? Geçmişte insanların sahip oldukları, ancak kendisi hakkında konuşurken “civilation” kelimesini kullanmadıkları, ne gibi hayat tarzları vardı?
Bu soruları biz yerküre üzerindeki bütün toplumlar ile alakalı soramayız; onun yeri tabii ki burası
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_Ben düşüncesizim.
_Hiçbir şey benden üstün değildir! Hiçbir şey beni aşacak yücelikte değildir.
_Benim eylemlerimi komuta etmek, nasıl davranmam gerektiğini söylemek hiç kimsenin üstüne vazife değildir.
_Ben tamamlanmamış bir tinim ve mükemmel tin için çaba göstermeliyim.
_Tinin Görüngübilimi, bilincin değişiminin yolculuğunun betimidir.
_Her şey kozmik tinin görüngüleridir. Bu gerçekliklerin dışında aşkın bir varoluş bulunmaz. Her şey bu dünyada olup biter ancak bilen özne ile bilinen şey mesela bilinç ve dünya aynı şeydir. Hepimiz her şeyi kapsayan kozmik ruhun parçalarıyızdır. O tekil ve tüm olan tin'dir.
_Mantık, mutlak varlığın bilimidir. Varlık, sonsuzluğun tedirginliği dürtülen mutlak tinin kendini evrene açmasıdır. Mantık bilimi, kosmos’un nedeni olan mutlak tini ortaya koymaya çalışır. Mutlak tin, Tanrı’dır, İdea’dır.(Kendinde varlık). Özne ile nesnenin, ideal ile gerçekliğin, sonlu beden ile sonsuz ruhun birliğidir idea. Mantık bilimi mutlak
Hikâye 1897 yılında, 23 yaşındaki çiçeği burnunda bir yüksek lisans mezununun Almanya'daki Jena Üniversitesi Psikiyatri Kliniği'nde işe girmesiyle başlamıştı.93 Uzmanlık alanı nöropsikiyatriydi. Köklerini Thomas Willis'in 17. yüzyıldaki çalışmalarından alan bu dal, zihinsel bozuklukların beyindeki belirli süreçlerle
_Küçük kılıbık adam. Korktuğun için bağırıyorsun.
_Ben kim oluyorum ki kendi görüşüm olacakmış. reis ne derse o’dur.
_Düşüncelerinin yanlış olup olmadığını sormadın kendine hiç?
_20 yıllık olayları anımsayacak beynin yok, bu nedenle, iki bin yıl öncesinden aptalca dini sözlerini tekrar söylüyorsun.
_Beni ahlaksızlıkla suçlarken doğrudan
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından