Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanoğlu topraktan yaratıldığı için onun tabiatında toprağın özellikleri vardır. Toprak zaman zaman kurur, sıcaktan kavrulur, suya hasret çeker. Onu ancak Allah Teâlâ'nın lütfedeceği bol yağmurlar canlandırabilir. İşte o zaman yeniden hayat bulan toprak, gönül okşayan binbir güzelliğini ortaya çıkarır. İnsan da böyledir. Onu nefsi ve bitip tükenmeyen hırsı esir alıp da insani özelliklerini kaybettirince, yeniden kendine gelebilmesinin yegâne yolu Allah'a dönmesi ve O'ndan yardım istemesidir. Yoksa dünya malına olan açlığı artarak devam eder. O zaman da topraktan yaratılan bu varlığın gözünü ancak kabir toprağı doyurur.
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Bir şeyden kaçacaksanız çocuklar, yılandan, akrepten, aslandan kaçmayın da, nefsinizden kaçın, içinizdeki hırslardan, kinlerden, öfkelerden kaçın.Kişi kendisi için neyin daha zararlı olduğunu iyi bilmelidir. Dünyadaki bunca bunalımların, kavga ve dövüşlerin sebebi dosdoğru olamayan kendi nefislerimizdir. Insanoğlu hasetle, hirsla açgözlülükle bakmayı terk edip sevgiyle bakmayı öğrenmedikçe sancılanmaya devam edecektir... İnsan, sevginin çiçeğiyle açarsa toprak olup onu başında taşıyacaklar çok bulunur. Gönül gözüyle bakmasını bilirseniz, varlık âleminin gerçek suretlerini görürsünüz. Ve o suretler içinde kine bulaşmış, kötülüğe alışmış, sevgiden uzaklaşmış insandan daha çirkin, daha tehlikeli ve daha kötü olanı yoktur. Gözünüzün gördüğünü gönlünüzün gördüğüne değişirseniz kazanırsınız; yok gönlünüzün gördüğüne gözünüzün gördüğünü tercih ederseniz kayıptasınız.
Sayfa 424Kitabı okudu
Yavaşça Kayboloyuruz
Ailece doğa belgeselleri izliyoruz bugünlerde. Doğaya pek fazla çıkma imkânımız olmayınca en azından çocuklarımız görsün, bilgi sahibi olsun, diyorum. Köy hayatı, bahçeler, şelaleler, küçükbaş hayvanlar, yumurta, süt, yoğurt, peynir, dalından koparılan doğal sebze ve meyveler, sonbaharın rengârenk ağaçları ve yollara serpilen yapraklar, kar, kış,
Çıra Yayınları / Mehmet KazarKitabı okudu
Bu imansızların işi çok zor. Her şeye bir izah bulmak için adamlar çabalayıp duracaklar. Garibanların başka yolları yok. Biz diyoruz ki; "Aynı topraktan beslenen, aynı su ile sulanan, aynı havayı alan bu nimetin birisini tatlı, birisini ekşi çıkaran Allah'dır. Bunu söylüyoruz ve rahat ediyoruz. İmansızlar da yok bunu tabiat yapar diyor. Tabiat dediğin nedir? Bu toprak, bu su, bu hava, bu güneştir diyor. Yahu bunlar bunu yapacak güçte midir? Evet diyor. Ama insanoğlu yapamaz. Peki toprak mı akıllı insan mı? İnsan akıllıdır; Yaratılmışların en akıllısı insandır diyor. Onu kabul, ediyor. Peki ben yapamıyorum da bu kara toprak nasıl yapıyor!?
Gör
Çocukken evimizde toprak saksıların içine dikilmiş, muhteşem güzellikte çiçekler vardı. Onlar sulanır, yapraklan temizlenir, sevilir, toprağı değiştirilirdi. Tam olarak ne zaman oldu bilmiyorum, yeni bir akım başladı. Plastik dönem... Saksıların plastikleri çıktı. Toprak saksıları atıp yerine plastiklerini koyduk. Sonra o çiçekler o saksılara pek
Reklam
Ancak insanoğlu haiz olmanın tutmak olmadığını ve malik olmanın korumak olmadığını unutur her zaman: Nerede ayaklarının altında bir toprak hissetse, oraya evini kurar ve ağaçların kökleri aracılığıyla vatan toprağına tutunmak ister.
Şu anda dünyanın pek çok bölgesinde insanlar toprak için, kâr için, pazarları ele geçirmek için, dillerin, dinlerin, ırkların ayrılığını bahane ederek birbirlerini boğazlamıyorlar mı? Dikkat edin, aradan tam iki bin yedi yüz yıl geçmiş, insanoğlu toprağın, denizin, gökyüzünün gizini çözmüş ama birbirlerini öldürmekten vazgeçmemiş.
Sayfa 417Kitabı okudu
Bugün ortalama insanın kimlik duygusunu edinmesini sağlayan şey, bir "insanoğlu” olmasından çok, bir millete ait olmasıdır. Bu saplantı, insanın nesnelliğini, yani aklını çarpıklaştırır. İnsan, "yabancı" hakkında yargıya varırken, kendi klanının üyelerine uyguladığından farklı ölçütler kullanır. "Yabancı"ya yönelik duyguları da aynı ölçüde çarpıktır. Kan ve toprak bağlarıyla (ortak dilin, göreneklerin, besinlerin, şarkıların vb. şeylerin ifade ettiği bağlarla) "tanıdık" olmayan insanlara kuşkulu gözlerle bakılır ve en ufak kışkırtmada, onlarla ilgili paranoyak hezeyanlar ortaya çıkabilir. Bu ensest benzeri saplantı, salt bireyin yabancıyla ilişkisini zehirlemekla kalmaz, kendi klanının üyeleriyle ve kendisiyle ilişkisini de zehirler. Kan ve toprak bağlarından kendini kurtaramamış kişi, bir insan olarak henüz tam doğmuş değildir; onun sevme yetisi ve aklı sakatlanmıştır; gerek kendini, gerekse diğer insanları, onların (ve kendisinin) insan gerçekliği içinde duyumsamaz.
" İnsanoğlu " şiirinden seçmeler ...
Ne tuhaf şu insanlar Kimi zincirler içinde hür Kimi esir olmaktan bahtiyar ...... Kiminin çilesi sürer mezara kadar Kimi de gününü gün etmeyi düşünür ...... İnsan insanın kadrini bilmezmiş meger
Reklam
Pandora'nın Kutusu
Eskiden insanoğlu bu dünyada Dertlerden, kaygılardan uzak yaşardı, Bilmezdi ölüm getiren hastalıkları. Pandora açınca kutunun kapağını, Dağıttı insanlara acıları dertleri. Bir tek Umut kaldı dışarı çıkmadık Kapağı açılan dert kutusundan. Umut tam çıkacakken Pandora kapamıştı kapağı, Böyle istemişti bulutları devşiren Zeus. O gün bugündür insanların başı dertte, Toprak bela doludur, deniz bela dolu, Geceler dert doludur, gündüzler dert dolu, Salgınlar başıboş dolaşır sessizce Ölümlülerin çevresinde,
Ancak insanoğlu haiz olmanın tutmak olmadığını ve malik olmanın korumak olmadığını unutur her zaman: Nerede ayaklarının altında bir toprak hissetse, oraya evini kurar ve ağaçların kökleri aracılığıyla vatan toprağına tutunmak ister.
"Her varlık için en değerli, en yüksek varlık kendininkidir. Başka varlıkların değerlerini kendi varlığını temel alarak ölçer, ona göre yargılar verir. Bu temel ve ölçü olmadıkça hayal gücümüz iş göremez. Başka bir çıkış noktası da yaratamaz. Kendimizin dışına, ötesine gidemeyiz. Bu yüzden insanlar şöyle düşünmüşler: Varlıkların en güzeli insandır. O halde Tanrı onun şeklindedir. Kimse erdemsiz mutlu olamaz, erdem de aklın dışında değildir; akılsa insandan başka varlıkta yoktur. O halde Tanrı insan biçiminde olacak. Ksenophon bunu pek hoş anlatır; der ki: Eğer hayvanlar da Tanrılar icat ediyorsa onları kendilerine benzetip, övünürler. Niçin, mesela, bir kaz şöyle düşünmesin: “Evrende her şey benim içindir. Toprak üstünde yürümeye yarar; güneşin işi bana ışık tutmak, yıldızların işi hayatım ve tarihim üzerinde etkili olmaktır. Rüzgârlar, sular bana filan rahatlığı sağlar. Bu gökkubbe benim kadar hiç kimseyi kayırmaz. Ben evrenin gözbebeğiyim. İnsanoğlu benim yiyeceğimi, içeceğimi arayıp buluyor. Oturacağım yeri yapıyor. Bana hizmet ediyor. Buğdayı benim için ekip biçiyor. Gerçi beni kesip yiyor, ama bu işi kendi eşlerine de yapıyor. Ben de insanoğlunu öldüren, yiyen kurtları yiyorum.” Bir kartal aynı şeyi daha büyük bir gururla söyleyebilir; evrenin en güzel, en soylu yeri olan göklerde istediği gibi uçabiliyor."
Sayfa 196Kitabı okudu
Hieros Gamos nedir, kısmı...
Bu tanrı ve tanrıça birleştiklerinde yeryüzü yeşeriyor, toprak hamile kalıyor, yazın yetişen ürün sonbaharda hasat ediliyor, bereketli ürünle kışın yeni doğan bebekler ve diğer aile bireyleri bir sonraki bahara kadar beslenebiliyordu. Ancak bu birleşmeyi garanti altına almak için insanların bir şeyler yapması gerekiyordu. Süreci kendi haline bıraktıklarında bazen işler yolunda gitmiyor, tanrı ve tanrıça birleşmediği için kıtlık oluyordu. Buna müdahale etmenin en güzel yolu, onları taklit etmek ve onları onurlandırmaktı. Bu nedenle insanoğlu, tanrı ve tanrıçanın yerine geçip birleşmeleri ve doğumu bir oyun şeklinde taklit ederek onları bir çeşit büyü yoluyla etkileyebileceğini düşündü. İşte insanların düzenledikleri bu oyun ve hareketlerin tümüne "Kutsal Evlilik" yani "Hieros Gamos" ritüeli adı verilir.
Sayfa 28 - Derya Özel / HIEROS GAMOSKitabı okudu
547 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.