1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür:
Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sadeliğiyle vuran müthiş bir klasik. Kitabımızın başkarakteri Pervin okuduğu eserlerden, duyduğu laflardan dolayı İstanbul'a hayrandır ve oraları görmek için İzmir'den İstanbul'a amcasının yanına gider. Yaz tatilinde beklediği, hayal ettiği İstanbul'u bulamaz. Platonik bir aşkın içinde bulur kendini. Günlüğünde onun düşüncelerini ayrıntılı bir şekilde okuyoruz. Dönemin kadınlara bakış açısı, ayrı birey olarak dışarı çıkamadıkları gibi istedikleri adamla evlenemezler. Görücü usulü ile evlenirler. Pervin en başta buna öfkelidir. Onu okurken çok üzüldüm, kendime yakın hissettim. Üslubu, nahifliği ile benim için apayrı bir klasik oldu.
Genç Kız KalbiMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20197,2bin okunma
Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) Çanakkale Savaşı sonrasında İstanbul'da yaşananları ise şöyle anlatıyordu: "Fakat ne yazık ki, İstanbul'un fethinden ve Viyana Muharebesi'nden beri Osmanlı saltanatının bütün harp tarihinin, belki bu kadar önemlisini kaydetmediği bir askeri başarıyı bize izah edecek tek bir söz söylenmiyor, tek bir
Kendi anlatımına göre İsmet Paşa, Mustafa Kemal'le 1916'daKafkas Cephesi'nde tanışmıştır. Kendisi 2. Ordu'nun kurmay başkanıyken başlarına Mustafa Kemal atanır. Ordunun durumunu sorarkendisine. İsmet Bey de 2 saat boyunca anlatır ve bir taarruz teklifinde bulunur. Mustafa Kemal de bayılır bu teklife. İnönü'ye
Okumanın ne kadar değerli bir şey olduğunu bir kez daha hatırlatan bir kitap oldu. Fazla yorum yapmak istemiyorum kitap kendini size anlatiyor okuyunca. Okuyun ve okutun.
Alintilar :
"Elimde olsa, yeryüzünün her karış toprağını, buğday eker gibi kitap ekerdim.
Ne olacak bu dünyanın hali?" değil, "Ne olacak benim halim?" demeye başlamadığımız sürece sorularımızın ve sorunlarımızın cevabını bulamayacağız.
FATİH SULTAN MEHMET önce kitapları fethetti sonra İstanbul'u..."
Soru sormak ve sorulara cevap aramak için felsefe yapmak zorunda olmadığınız gibi filozof olmak zorunda da değilsiniz."
Tarih şahittir ki bilgiye hakim olan dünya’ya hakim olmuştur.
Kitap bilgi , bilgi hayattır…
Görmek için iki göz yetseydi, akıl neye yarardı?
Ayaklara vurulan prangaları kırmak, zihinlere vurulan prangaları kırmaktan daha kolaydır...”
Okumak özgürlüktür...
Kitap okuyunca ne değişecek ki? diye düşünüyorsan, elindeki kitaba iyi bak! O da bı zamanlar odundu!!!
Eski dostlarla kucaklaşmak, hatıralarla kucaklaşmak gibi geliyor bana.
Okumayı bırakmak, birazcık ölmektir. Yaşıyor musunuz?
Türk Edebiyatında epeyce yazılmış dönem romanları vardır. Bu romanlar içinde üç roman çeşitli özellikleriyle diğerlerinden farklıdır. Bu romanlar Üç İstanbul M. Cemal Kutay, Ayaşlı ve Kiracıları M, Şevket Esendal ve Yakup Kadri'nin Kiralık Konaktır.
Bu romanlar anlattikları dönemi geniş bir perspektiften ele alarak sosyal, siyasal, ekonomik
Bu eser kendisi de değerli bir edebiyatçı olan Cevdet Kudret ' e ait. Aslında inceleme yazmak hele ki bu kitap için inceleme yazmak benim haddime değil elbet. Bu üç büyük divan şairini değerlendirmek beni fazlasıyla aşıyor elbette.. Bu üç büyük divan şairi dehasını anlamak hiç kolay değil çünkü. Fuzuli çok derin bir şairdir. Hayatı boyunca
''Hayatımın en güzel anıymış, bilmiyordum.'' syf.11
Her şey, Kemal Basmacı veya Kemal Bey'in bir gün nişanlısı Sibel ile birlikte Nişantaşı'nda gezerken nişanlısının Şanzelize Butik'in vitrininde bir çanta görmesiyle başlıyor. Ertesi gün butiğe çantayı almaya giden Kemal Bey akrabası olan Füsun'un orada
academia.edu/116271428/Funda...
Aşağıdaki yazı Fethullah Gülen'in Şefik Can'ın yazdığı "Mevlâna: Hayatı, Şahsiyeti ve Fikirleri" (Fundamentals of Rumi's Thought A Mevlevi Sufi Perspective) kitabının İngilizce çevirisine yazdığı önsözle
academia.edu/116271428/Funda...
Aşağıdaki yazı Fethullah Gülen'in Şefik Can'nın kitabına yazdığı önsözle ilgili...
Abdullah Aymaz'ın kaleminden okuyalım.
1910 yılında Erzurum'da müderris Tevfik Efendi ile Gülşen Hanım'ın oğlu olarak
Mehmet Akif’in çöplükte ölen oğlu Mehmet Emin Ersoy, ve İstiklal Marşı’nın ilk orkestra uyarlamasını yapan Ermeni Edgar Manas.
Mehmet Akif’in çöplükte ölen oğlu Mehmet Emin Ersoy'u (Çetin ALTAN, anlatıyor)
*
Yıl 1966 sonları. Kapınıza bir adam gelir. Adı Emin Ersoy’dur. Merhum Akif’in oğlu. Bir öğle sonrası odamdayım. ”Sizi biri görmek
Uyandım çiçek gibi dayanılmaz güzel kızlar
Ad Marginem' den asma köprüler kurmuşlar İstanbul' a
Nehirler, aylar çevirmişler o Ayla'lar, Münibe'ler
Tümü bir uzak denizde A'lar, V'ler, U'larla
Gece sarı bir evde bir iki yaprak evlerinin önünde
Açtı açacaklar dünyamızı açtı açacaklar
Bu denizi Ayla ayaklarını soksun diye getirdim
Bu dünyaları onun için açtım bu balıkları tuttum
Bir sabah çıkmak güneşler, aylar bir sabah çıkmak
Bir ağacı bu evleri sarı ters bir kuşu düzeltmek
Edibe bu sokağı al götür görmek istemiyorum
Edibe bu evleri Edibe bu göğü bu güneşleri Edibe
A'lar V'ler U'larla olmak Paul Klee' de uyanmak
iki üç gündür biraz hastayım. bu süreçte kitap okuyamadım. uzun süre kitabın başında duramadığım için kitap okuyamadığım bu sürede aklıma geçenlerde
Fotoğraflarla Atatürk kitabını okuduğum/fotoğraflarına baktığım geldi.
ben genelde Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarına bakarken o zaman gerçekleşen