Karamazovlar’ı Dostoyevski’nin zirvesine hatta cahilliğimden cüret alarak edebiyat tarihinin zirvesine koyarak başlamak istiyorum. Bu noktada Suç ve Ceza’yı öne atarak itiraz edenler olacaktır ki bana kalırsa bu iddiada bulunanlar henüz Karamazovlar’ı okumayanlardır. Ecinniler de Raskolnikov karakterini şöyle böyle içinde barındırdığından Suç ve
Sırça Köşk, bir dönemin yasaklı kitaplarından. Okumadan önce neden yasaklı olduğunu tahmin etsek de okuduktan sonra gerçekler neden yasaklanır ki diye düşündürüyor.
Bu kadar mı sevmiyoruz gerçeğin anlatılmasını?
Bu kadar rahatsız eden ne?
Gerçekle yüzleşememek niye?
İfade etmeyince, anlatmayınca geçip gidecek mi öylece?
Sabahattin Ali,
Hayatımın en zor günlerinden birini geçirdim bugün. Ama sokaktaki canların yaşadığı şeylerin yanında bizim zor günlerimiz ne ki!
Hiçbirimiz arabanın arkasına bağlanıp ciğerimiz patlayana kadar koşturulmadık mesela.
Hiçbirimiz ''aa birisi bize yemek koymuş'' umuduyla sevinip zehirlenmedik.
Hiçbirimiz kımıldamayalım diye kemerle
_
Uygulamanın büyük bir bölümü rahatsızlardan oluşuyor sanırım;
✰ Takip isteğine karşılık alınca takipten çıkan gerizekalılar,
✰ "Birdaha böyle kitaplar okursan takipten çıkarım." cı aptallar,
✰ Karda, kışta, yağmurda, açlıkta...
"Kitap okurum." cu fantezi ahmakları,
✰ Onlarca kitap okumasına rağmen kelime yazımlarından
Dostoyevski ile konuşmak da çok zevkliydi. "İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir." diyor
René Descartes . Ben de bir ay süren güzel bir sohbetin sonuna geldim.
Yine çok zor bir incelemeye nereden başlayıp ne söyleyeceğimi bilemeyerek başlıyorum. Bu kitapla ilgili ilk olarak şunu söylemek istiyorum
"Bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır.Vicdan azabı dedikleri şey,ancak bir hafta sürer.Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir."
Özlediğimden değil de zamanı geldiği içindi bir kere daha okumak istemem...ve hızlı hızlı atlayarak okudum, çünkü okumasam da ne olduğunu artık hatırlıyorum, hatırlamamak elde değil, 33 senedir okuyorum her sene, ve her sene, her okumada, kitabın sonunda, yine ağlıyorum. Şu anda hastayım, daha doğrusu hastalanıyorum; ancak bu beni yazmaktan
Acaba ben ne yaptım, ne okudum? Tüm delilleri okuyucuya veren, verdikleri deliller ile beraber cinayetleri okuyucunun da çözmesini isteyen gerçek bir polisiye mi okudum, bir Orta Çağ gerilim romanı mı okudum, dinler arası, mezhepler arası, tarikatların ve rahiplerin başrolde olduğu bir roman mı okudum, gerçek kişi ve toplulukların hâkim olduğu
YouTube kitap kanalımdaki videodan Tolstoy'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/bsTzvrg-Pi4
Arkadaşlar şu an hangi işi yapıyorsanız acilen o işi bırakın ve hemen şu alıntıyı okuyun. Okuduğum yüzlerce kitabın içinden çok çok az alıntıya böyle bir pozitif ayrımcılık yaparım
Gabriel García Márquez bu romanında, çocukluğunu geçirdiği kasabada gerçekleşmiş bir namus cinayetini kaleme almış. Orijinal adı (İspanyolca) Cronica de Una Muerte Anunciada (İlan edilmiş ölümünün kronolojiği), Türkçe’ye Kırmızı Pazartesi olarak çevrilmiş.
Bence, her kitaba konsantre olmalı ve öyle okumalı, ama “Kırmızı Pazartesi” biraz daha
Lafa gelince herkes ‘isyan’ da. Gerçek hayatta ise değişen bir şey yok! Daha önce bir olaya şahit oldum, yine bir kadın vahşice öldürülmüş her yerden kınanma mesajları sosyal alemde paylaşımlar ve aradan üç gün falan geçmeden bir kadın cinayeti daha ve öldüren kişi de üç gün önce öldürülen kadın cinayeti için zehir zemberek sözler etmiş ve paylaşımlar yapmış kadınlara kalkan eller kırılsın erkekliğimizden utanıyoruz falan e sonuç ne oldu hep laf.
Bende diyorum yaratıcıya dükkan daha iş yapmıyor kapat gitsin ve bitsin bu işkence
Ahlak ve namus denince sadece kadından konuşmaya başlayan herkes, ahlaksız ve namussuzdur.”
OH OLSUN’ DİYENLER POTANSİYEL KATİL
NAMUS BEKÇİLERİNDEN BÜYÜK ZALİM VAR MIDIR
Öncelikle buraya bir inceleme yazmadan önce ne kadar düşündüğümü bilemezsiniz. Öylesine bir kitap okudum ve kafamda öylesine sesler belirdi ki anlatamam. Kitabın her detayını anlayabilecek bilgiye sahip olduğumu maalesef düşünemiyorum, bir inceleme yazmaya da hakkım var mı emin de değilim açıkçası. Ancak kitaptan öylesine etkilenmiş bir haldeyim