Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kübra

Kübra
@kbraonr1994
İstanbul
122 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
·
Puan vermedi
(Kitabı bitirmeden okumayın) İnce Memed haklı, tüm o çektiklerinden sonra Abdinin ölmesinin hiç bir işe yaramaması, dahası beterinin gelmesi insana yılgınlık verir elbette. Yine de vayvay köyü ona bu kadar güvenmişken, hele ki Koca Osman tüm ümidini ona bağlamışken tüm o zulümlere bu yılgınlık sebebiyle eli kolu bağlı kalması dayanılır gibi değildi. Köylüler için daha beteri ne olacaktı? Onlara arka çıkmadı, canını ortaya koymadı, ne zaman yapacak, bostanda yatmaktan başka bir şey yapmayacak mı diye, serinin 1. kitabını okurken çok sevdiği İnce Memed'e Koca Osman adına, tüm Vayvay köyü adına güceniyor insan. Okur, bı an o köylüler gibi ben de kafamda bir İnce Memed hayali mi kurdum, bu kitap bir kahramanı anlatmıyor mu acaba diye şüpheye bile düşüyor. Gel gelelim kitabın başından beri beklediğimiz hareket, millet kan kustuktan sonra gerçekleşiyor. Hiç içim soğmadı. İnce Memede dargınlığım da geçmedi. Biliyoruz ki bir kahraman olmayı o seçmemişti. Olaylar ve yetenekleri onu buna sürüklemişti ve evet, sığındığı köylüye bir vaadde de bulunmamıştı ama sonuçta insanlar onun sadece orada olmasından bile onca güç almışken daha kötüsü gelir fikriyle susup oturması tam bir hayal kırıklığıydı. Ama işin böyle olması da romanın gerçekçiliğini arttırıyor elbette. İyilerin kaybettiği, kötülerin kazandığı bir kitap okuduk. Umarım devamı böyle olmaz.
İnce Memed 2
İnce Memed 2Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202029,5bin okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Öncelikle belirtmeliyim ki bu kitaba inceleme yazmak pek de haddime değil, beni fazlasıyla aşıyor. Sadece hakkında uzun uzun konuşulan, tartışılan bir ortamda bulunup arada "hee ben de şurada şöyle düşünmüştüm" diyebilecek bir yeterliliğe sahibim. Ama bu ortamdan da yoksun olduğum için bir şeyler yazma ihtiyacı duyuyorum. Kesinlikle çok kıymetli bir şaheserdi. Karşınıza uzun uzun incelenen birbirinden alakasız türlü karakterler çıkıyor; insanın kaç çeşit halini, o yüzyılın yaşamını, sorunlarını, uyanıklıklarını okuyor ve bazı şeylerin her yüzyılda aynı olduğunu görüyorsunuz. Ve tüm bunların yanında çok yüksek, çok kıymetli düşüncelere, fikirlere, çözümlemelere kulak veriyorsunuz. İnce Memed'in aklıma geldiği bir yer oldu. Bu çiftlik sahipleri, köylülerin onların mal varlığı olması vs İnce Memed'deki köyün ağası olaylarına nasıl da benziyor. Bambaşka toplumlar, benzer sömürüler. Bir şekilde dünyanın her yerinde birileri çalıştıkça birileri daha zengin oluyor. Bugün de bu böyle ve galiba hiç bitmeyecek.
Ölü Canlar
Ölü CanlarNikolay Gogol · İş Bankası Kültür Yayınları · 202223,7bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Bir çocuk kitabı olup olmadığı tartışılır. Çocuk kitaplarına yaraşır sade üslubu, kolay anlaşılır cümlelerine rağmen kesinlikle yetişkinlerin okuyabileceği, eğer okumamışlarsa kesinlikle okumaları gerektiğini düşündüğüm bir kitap. Nasıl güzel, nasıl saf ve tertemiz. Yazarın harika kaleminin sırrı samimiyetinde. Yoksa bu kadar duyguyu okura geçirebilmesinin başka bir açıklaması olamaz. Köy hayatının güzellikleri, zorlukları, çocuk kalbinin tatlılığı, masum mutlulukları, ana babasızlığın insanın yüreğini yakan tarafı ve kötü kalpli insanlarla iyi kalpli insanların harmanlanıp okura sunulması... Çocukken okumuştum ve çok beğenmiş olmalıyım ki üniversite zamanlarımda kız kardeşimle birlikte tekrar okumuştum. Okurken duygulanıp boğazımız düğümlenirdi ve sürekli birbirimize verirdik kitabı. Ağlayan bu sesli okuma olayına devam edemezdi çünkü. Yine yıllar geçti ve bu defa kuzenimle aynı şekilde birlikte okuyup ağladık. Neden bu kitabı bu kadar çok seviyorum bilmiyorum. Belki de okurken Feten'in dertlerine ortak olmak, onun çilesine, kimsesizliğine, özlemlerine, azmine katılmak istiyorum. Kendimi ve akrabalarımı ağlatmam bundan olabilir.
Dört Kardeştiler
Dört KardeştilerGülten Dayıoğlu · Altın Kitaplar · 20222,175 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
·
Puan vermedi
Açıkçası kitabı beğenmedim. Eksikliklerle dolu bir kurgusu var, kitap boyunca merak ettiğiniz şeyi kitap bittiğinde de öğrenemiyorsunuz ve bu okuyucuya yapılan bir haksızlık. Klarnet çalan çocuğun aşkına yer verilmesi tamamen gereksiz bir detay. Saçma sapan ortalıkta dolandı, arada bahsedildi ama hiç bir önemi yoktu. Kızın ve babasının güçsüzlüğünü anlayabiliyorum, olması mümkün bir şey, insanların acımasızlığını da yalanlamak fazla iyimser olur. Ama bir kıza ve babasına gözler önünde böyle zulmedilmesi, tüm şehrin -polisler dahil- ortaklaşa yapacağı bir iş değil. Bir grup insanın kötülüğe ortak olması maalesef ki duyduğumuz, okuduğumuz şeyler. Ama ben halka mal olmuş bir zulme de böyle çanak tutulacağına inanmıyorum. Çünkü insanlar bildiğimiz üzere vicdanlı olmasalar dahi toplulukta vicdanlı rolü yapmayı severler. Nitekim pek çok adaletsizlik sosyal medyada gündem olunca düzeltiliyor. Demek ki halk hep birlikte kötülüğe çanak tutmak değil, vicdani değerlerden söz edip eleştirmeye daha yatkın. Kitabı, göz yaşı yerine gözlerden taşlar dökülmesinden ziyade bu sebepten gerçek dışı buldum. Yazarın üslubuna gelecek olursak zaten benzerine az rastlanır türden olduğunu kabul etmek gerek.
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,2bin okunma
·
Puan vermedi
İNCELEME?
Ne haklı bir kitap! Şahane bir hayal gücü, sürükleyici anlatım, masum bir kahraman... İnsan çocukluğunu hatırlamadan edemiyor. Kendi ellerimizle bezden yaptığımız bebekler, yine kendi kendimize diktiğimiz çeşit çeşit barbi kıyafetleri, çeşitli eşya kalıntılarından oyuncak koltuklar, masalar vs yapıp bunları en güzel kim dekor edecek temalı yarışmalarımız, ip atlamalar, dokuz taşlar, saymakla bitmeyecek türlü türlü oyunlar... Ne zengin bir çocukluk geçirmişiz. Evlere tıkılmadan mahallede ordan oraya koşturarak ruhumuzu ne güzel beslemişiz. Kitabı okurken tüm bunları hatırladım ve şimdiki tablet nesli için üzülmeden edemedim. Ve elbette gerçekleri ustaca dile getiren kitabımız günümüzün zaman tasarrufu sağlayan onca alet edavatina rağmen zamanın tatsız, donuk, bomboş yitip gidiyor olmasına dem vurmuş belli ki. Bir düşünün, insanlar güzel bir yere gittiklerinde ya da güzel bir şey gördüklerinde artık bakmıyorlar. Sadece fotoğrafını çekip paylaşıyorlar. Ellerinde telefon olmayacaksa bir yeri görmeye değer bulacaklarından, farklı bir atmosferi tecrübe etmeye yelteneceklerinden şüpheliyim. Ya da kitap okurken bile kendimi geliştirmek için şu kadar günde şu kadar kitap okudum diyen kitle, okuduğu kitaplardan alması gereken lezzeti aldığından emin mi gerçekten? Birbirimizle gerçek dostluklar ediniyor muyuz, yoksa sadece zaman öldürmek için ya da menfaatlerimiz için mi buluşuyoruz? Her neyse, gerçek şu ki pek de iyi şeyler olmuyor ve duman adamlarımıza zaman çiçeklerimizi kendi ellerimizle sunuyoruz. Bizi kurtarmak için bir Momo da olmayacak üstelik
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766bin okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Şeker Portakalı ile Güneşi Uyandıralım' ı kıyaslamak yersiz olur çünkü aynı romanın ikinci cildi gibiydi. O bakımdan Şeker Portakalı'nın daha çok bilinip sevilmesi bana üzücü geliyor. Hiç sıkılmadan severek okuduğum bir kitap Zeze. Yazarın hayal gücüne, üslubuna, samimiyetine diyecek yok zaten. Kalbimde edindiği yer oldukça derin. Her ne kadar ergen bir erkek çocuğunu eğlendiren haşarılıklar ilgimi çekmese de söz konusu Zeze olunca akan sular duruyor.
Güneşi Uyandıralım
Güneşi UyandıralımJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 202334,9bin okunma
·
Puan vermedi
Gece Yarısı Kütüphanesi
Biraz hayat enerjisine ihtiyacınız varsa, yaptığınız seçimlerden pişmansanız, keşkeleriniz çoksa ve işler istemediğiniz bir yönde ilerlemişse size iyi gelecek bir kitap. Hem severek eğlenerek okudum, hem de okurken hayat enerjisiyle doldum, bana çok ümit verdi. İnsana delice, aklı zorlayan şeyler düşündürten bir yanı var. Gerek konuyla ilgili, gerek kendi hayatınızla ilgili çok şeyi irdelemenizi sağlıyor ve yeni ufuklar açıyor. Yazarı hiç tanımıyordum ancak, kendim de kısa bir kitap yazma serüveni yaşadığımdan artık ister istemez okuduğum her kitapta kendimi yazarın yerine koyup rahatsız edici derecede kusur arıyorum ve bu tanımadığım yazar aklımdan geçirdiğim tüm noksanlıklardan sıyrılmayı başarmış, içinde Instagram kelimesi geçen bir günümüz romanı için fazlasıyla kaliteli bir iş çıkarmış. Hayal gücü, konuyu işleyişi, vermek istediği ana mesaj, üslubu harika. Edebi bir zevk almak elbette çok zor. Kelimeleri dans ettiren, onlarla sanat yapan bir yazar değil. Ki ben bu sanat olayına bayılırım ve beklentim o yönde de olur. Buna rağmen bu kadar etkilenmemse yazarın samimiyet ve iyi niyetinin okura geçmesi sanırım. Kesinlikle harika bir iş çıkarmış, kendisine bana böyle hissettirdiği için teşekkür ederim.
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202155,4bin okunma
·
Puan vermedi
Körlük
Kitabın girişi harika ve merak uyandırıcıydı. Olaylar hiç sıkmadan gelişiyor ve çok akıcı. Ancak bazı sahneler psikoloji bozacak türden korkunçtu. İstemsizce sahne kelimesini kullandım çünkü kitap bir romandan çok filme benziyordu. Beni rahatsız eden asıl şeyse yazarın insanlık onurunu hiçe sayması. Açlıktan ölmek mi, korkunç bir aşağılanmaya katlanmak mı? Kitapta, sadece yaşamak için insanlık onurunu ayaklar altına almak şerefli bir davranışmış gibi empoze edilmiş. Bu çok rahatsız ediciydi. Vasat olmasa da edebiyat anlamında da öyle büyük bir zenginliğe sahip olduğunu düşünmüyorum. Neden ödül aldığı hakkında bir fikrim yok. Yazarın kurgu konusunda büyük bir yeteneğe sahip olduğunu, iyi yazdığını kabul etsem de hayranlık duyamadım.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104bin okunma
·
Puan vermedi
Umut Parkı
Jane Austen' ın o müthiş aşk ve gururundan sonra "Umut Park" ını da henüz bitirmiş bulunmaktayım. Tam anlamıyla harika bir yazar. Cümlelerinin kalitesi bir yana olayları betimleme konusundaki üstün yeteneği insana kitap okumaktan ziyade keyifli bir film izleme hissi veriyor. Üstelik olaylar öyle akıcı ve merak uyandırıcı ilerliyor ki kaçıncı sayfadayım diye bakma fırsatı bulamadan kitabı bitiriyorsunuz. Her iki kitabında da bunu yaşadım. Yazarın kıvrak zekası, hayata dair türlü saptamaları kitaplarında sevdiğim yegane şey. Eğlenceli bir arkadaş gibi hissettirdi bana ve diğer kitaplarını okumaya da karar vermemi sağladı. Yalnızca Umut Parkı'nin sonuyla ilgili Jane Austen'a şunları söylemek isterdim. En heyecanlı yerleri neden bize yaşatmak yerine anlatmayı tercih ettin? Eminim kitabı severek okuyan herkes en güzel olayların öylece geçiştirilir gibi hızlıca bahsedilmesinden rahatsız olmuştur. Üstelik 500 sayfa okuduktan sonra Edmund'in duygu değişimlerine şahit olmayı hepimiz hak etmiştik. Bize gerçekten ayıp ettin. Bir de kitabın sonunun fazlaca öğretici olmasından rahatsızlık duyduğumdan da bahsetmeliyim. Nasihat eder gibi geldi bana ama sevgili yazarımız bunu yapmayı seviyor ve onu hoş görmemek mümkün değil -elimde olmadan kitaptakine benzer bir dille cümleler kuruyorum, adeta taklit ediyorum- Sonucundan tatmin olmamış olsam da çok severek okuduğum harika bir romandı. Ama aşk ve gurur ondan daha harikaydı.
Umut Parkı
Umut ParkıJane Austen · Engin Yayıncılık · 19981,918 okunma
·
Puan vermedi
Bu kitapta çok kişinin düşünceleri var gibi. Asla kalitesiz değil. Fakat ben beğenmediğim düşüncelerden bahsetmek istiyorum çünkü okuma boyunca hep kahramanla ya da benzer düşüncelere sahip kişilerle kavga etmek istedim -anlamaya çalışacaklarından pek ümitli olmasam da-. Her gün karnını doyuran, evinde sıcak yatağında yatabilen, üstelik gönlünce
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,9bin okunma
Reklam
114 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Canhıraş tadı damakta kalan bir roman. Yazarın üslubu; günümüz kitaplarına, yazarlarına karşı ister istemez duyulan ön yargıları yıkacak kalitede. Böyle düşünmemde dilinin hem zengin hem anlaşılır oluşunun, pek çok yerde altını çizmek isteyeceğimiz nitelikte paragraflara rastlamamızın etkisi büyük. Okudukça anlaşılıyor ki kahramanın ismi bile bir tezat. Sonradan fark edilen, beklenmeyen ince detaylar var. Konusuna gelince hem kendisi hem işlenişi oldukça özgündü. Mekanlar da kişiler de kafamda bütünüyle canlandı, kendimi romanın içinde Fırat'ı izlerken buldum. İnsan okurken ismi geçen her karakteri daha yakından tanımak istiyor, bir sonraki sayfaya merakla geçiyor. Keşke daha uzun, daha detaylı olsaydı. Umarım Coşkun Erol'un bir sonraki kitabı bu beklentimi de karşılar.
Canhıraş
CanhıraşCoşkun Erol · Perseus Yayınevi · 202144 okunma
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bugün kaç kişi bu kitabı okuyabilir, anlayabilir, yorumlayabilir bilmiyorum. Sayısı pek çok degildir herhalde. Betimlemelerle dolu, her sayfasında altı çizilecek şahane cümleler, paragraflar olan, zengin bir kitap. Peyami Safa, Sabahattin Ali gibi büyük yazarların kalemindeki ince işçiliğe benzetsem de Ahmet Hamdi'yi anlamak daha zor. Kalemi daha ağır, zihin yoruyor. Onun bu hayranlık verici üslubunu bir kenara bırakıp kitabın konusuna gelecek olursak ki bu ipuçları içerecek, kitabı bitirmediyseniz okumayın. Olaylar bana çok mantıklı gelmedi. Suad'ın yazdığı aşk mektubu neden Nuran'ı da Mümtaz'ı da o kadar sarstı anlam veremedim mesela. Kafama bir türlü yatmadı. Suad karakterinin kitapta işgal ettiği yeri fazla buldum. Evli barklı bir adam, biriyle evlenmek üzere olan bir kadına tutkuyla aşık. Gerçekten bunun anlayışla karşılanacak bir tarafımı var ki kitabın bütün gidişatını etkiledi. Nuran'ın evlenmeye bir türlü yanaşmamasını, Mümtaz'ın onu ikna edecek bir şey yapamayışını da anlamlandıramadım. Ortada gerçekten büyük bir engel yoktu çünkü. Nuran'ın kızı öz babasına çok düşkün olsa da çocuktur sonuçta, bir şekilde gönlü yapılır, bu durum aşılırdı. Ya da Suad'ın ne önemi vardı ki? Mümtaz Nuran'ı sayfalarca betimleyecek kadar çok seviyordu madem karşısına çıkan bu küçük engellerle hiç savaşamayacak kadar tembel miydi? Bir de finalde belirsizlik kalsın istemezdim. Kime ne oldu daha net öğrenmek isterdim. En başta da dediğim gibi sanırım çoğumuzu aşan bir kitap. Ahmet Hamdi okumadan önce buna hazır mıyım, yapabilir miyim diye iki kere düşünmek gerek.
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201916,5bin okunma
481 syf.
·
Puan vermedi
Serenad
SERENAD İyi seçilmiş konusuyla, akıcı anlatımıyla çabucak okunabilecek, kolayca saran, merak uyandıran bir kitap. İncelememize yazarın üslubu ile başlayalım. Çok sıradan bir anlatım tarzı. Etkileyici, çekici bir üsluptan yoksun. Kalemi sağlam yazarlarda gördüğümüz özgün anlatım yeteneğine sahip olmadığını düşünüyorum. Kötü değil elbette ama sıradanın ötesine geçmeyi başaramamış. Sanki buradaki açığını işlediği konuların dikkat çekiciliği ve şaşırtıcılığıyla kapatmaya çalışmış. Hani kimi yazar vardır adamın yolda yürüyüşünü bile öyle bir anlatır ki siz okumak istersiniz. Zülfü Livaneli’de bu yok. Yer yer beyin fırtınası yapmayı denemişse de çokça zeki yazarları okumuş biriyseniz bunların da yavan kaldığını fark edersiniz. Gelelim kitabın olay örgüsüne. Gerçekten iyi kurgulanmış. Oldukça başarılı, kitabı akıcı yapan önemli bir faktör kurgudaki bu başarı. Ele alınan yakın tarihteki olaylar da belki çoğumuzun haberdar olmadığı meseleler. Bu açıdan merak uyandıran, araştırmaya sevk eden bir kitap. Fakat yazarın şahsi görüşlerini okuyucularına empoze etmeye çalıştığı çok açık. Her ne kadar işlediği kahramını tarafsız göstermeye çalışsa da kendi devletine karşı daha negatif bir tutum söz konusuydu ki bu tutum özeleştirinin ötesindeydi. Biz diğer devletlerden daha acımasız, daha zalim değiliz. Ama kitap istemli bir şekilde tarafsız, hümanist bir tutum kisvesi altında bunu böyleymiş gibi göstermeye çalışmış. Bu açıdan fikirlerini empoze ettiği özellikle genç okuyucular üzerinde yanlış düşünceler oluşturabileceği konusunda endişe verici.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,7bin okunma
248 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kuşlar Yasına Gider
Dinlendirici bir kitap. Tertemiz, abartısız, yormayan... Yazarın üslubu hem çok sade hem de kurduğu kimi cümleler o kadar şahsına münhasır ki dönüp tekrar bakmak istiyorsun. Kitabın konusu çok hayatın içinden, tek düze, sıradan.. İşlenişi de afili değil üstelik. Öyle bir amaç da güdülmemiş zaten. Yine de sıkıcı olmamayı, alıp götürmeyi başarmış. Nasıl desem kendi akraban, kendi kardeşin, annen, baban, kendi köyünü okur gibi okuyorsun işte. İçtendi. Bazen bir kitabı bitirince bu yazarın başka kitaplarını da okumalıyım deriz ya hani, tam olarak öyle bir kitaptı.
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,8bin okunma
565 syf.
·
Puan vermedi
Körleşme
Enteresan... Körleşme dendiğinde onu tanımlayabilmek için kullanılabilecek ilk akla gelen kelime bu olabilir. Kitapta geçen karakterlerden tuttun da yaşanan olayların hepsi tümüyle enteresan şeylerdi. En güzel yanı üslubunun özgünlüğü. Şöyle ki ilahi bakış açısıyla yazılmışsa da karakterlerin içinden geçenleri o kadar onların dili, bakış açısıyla anlatabilmiş ki, bir karakterin kafasında yanlış kurduğu şeyi okur olarak sen de kurup buna inanıyorsun, sonra da "aa öyle değilmiş" diyorsun. Karakterin kendinde mükemmel bulduğu şeyleri, kendine dışardan bakamayışını, böylece nasıl hem kör hem aptal olunabildiğini gösteriyor. Hem de bunu her karakter için yapıyor. Ya da kişinin kendiyle ilgili takıntılarının davranışlarına nasıl yön verebildiğini de görüyoruz. Kısacası sinir bozan, kaliteli bir kitaptı. Baştan sona...
Körleşme
KörleşmeElias Canetti · Sel Yayıncılık · 20213,559 okunma
302 syf.
·
Puan vermedi
Şimşek
Baştan söyleyeyim kitabı okumadıysanız bu yazımı okumanızı tavsiye etmem çünkü tamamen spoiler içerecek. Az evvel heyecanla bitirdiğim bu kitap yine beni çok sarsan bir Peyami Safa eseri olarak etkilendiğim kitapların tarihine adını keskin harflerle yazdırdı. Hala heyecanını atlatamadım. Normaldir. Nasıl içim rahatladı, Müfid nihayet acıklı
Şimşek
ŞimşekPeyami Safa · Ötüken Yayınları · 20221,747 okunma
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Beyaz Diş'e Dair
Beyaz Diş, bir okur olarak belki de kitapları ilk sevmelerimden biriydi. Ortaokulda münazaraya katıldığım için Türkçe öğretmenim tarafından hediye edilmişti bana. Düşününce aldığım en güzel hediyeymiş. Tenefüste sınıfın gürültüsüne rağmen okuyor oluşuma sıra arkadaşım şaşırıp bu kargaşada anlayabiliyor musun gerçekten demişti. Anlamak mı? Bizzat yaşıyordum :) Jack London... Üslubu öyle sürükleyici, bulduğu hikayeler öyle orjinal ki kesinlikle kalite dedirtiyor. Bence zirvesi Beyaz Diş. Martin Eden'da kendini anlattığını düşünsem de Beyaz Diş'te yeteneğini anlatmış sanki. Lisede kütüphanede bir şeyler karıştırırken bir hikayeye denk gelmiştim ve aklıma Beyaz Diş'in yazarı gelmişti(ismini hatırlamıyordum çünkü). Sonra öğrendim ki o hikaye de Jack Londan'a aitmiş. İşte yıllar sonra ismini hatırlamazken kalemiyle kendini hatırlatan bir yetenek! Jack London hayranları onun müthiş dövüş sahnelerini, hayvanların içgüdülerine dair güçlü sezgilerini, insanı da tuhaf bir şekilde en ilkel haliyle, bu içgüdüleriyle betimleyebilişini fark etmiştir. Onu özgün kılan şey zannımca işte bunlardır. Zira başka yazarlarda bu özelliklere rastlamadım. İncelemelerim kitapların bendeki hatıraları şeklinde oluyor. Çünkü benim penceremden kıymetleri böyle. Sizce de öyle değil mi :)
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Turkuvaz Kitap · 201876,5bin okunma
656 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Büyük Umutlar
Belki 10 yıl önceydi, elime geçtiği için okuduğum bir romandı sadece. Çok boş vaktim vardı ve yapacak pek bir şeyim yoktu. Okumamın tek sebebi buydu fakat ne kadar çok etkilenmiştim. Ne kadar güçlü bir kitaptı! Şimdi olsa o kadar etkileneceğimi zannetmiyorum, belki sıkılır yarım bırakırdım. Ama doğru zamanda okumuşum. Tertemiz bir akılla, rahatça odaklanarak. Çünkü hatırası müthiş. Beni en etkileyen şey yazarın insanların ikiyüzlülüklerini anlatış şekliydi. "İşte insanların iki yüzlülüğünü gördü" demiyordu kitapta. Ya da "insanlar böyledir" de demiyordu. Sadece gösteriyordu ve sen anlıyordun. Hiç dile getirmemesi belki etkisini arttıran şeydi. Çünkü söylesin istiyordunuz, o söylemiyordu. Kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap. Doğru zamanda okuyun:)
Büyük Umutlar
Büyük UmutlarCharles Dickens · Can Yayınları · 201714,3bin okunma
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Farklı kitaplar okumayı denesem de aldığım lezzeti kıyaslayınca neden Peyami Safa sevdamdan vazgeçemediğimi anlıyorum. Misal 1984'ü beğenerek okumama rağmen tüm kitapta sarsıcı bulup altını çizmek istediğim cümle vs sayısı üçse bu kitapta bazen tek bir sayfada üçtü. Bir sayısalcı meramını nasıl açıklayabilirse öyle açıkladım işte :) Az evvel bitirdiğim bu kitap sarsıcı, yer yer korkutucuydu. Daha çok geceleri okuduğumdandır belki. Yalnızız adlı romanında bahsettiği hakikat burada da temel meseleydi. Bu açıdan Yalnızız kitabının tekrarı gibiydi. Farklı olaylarla, farklı kişilerle tabi. Ancak tekrarmış gibi hissettirmemesinin asıl sebebi yazarın insana yönelik bitip tükenmeyen tespitlerinin zenginliğidir kuşkusuz. Yazarın en etkileyici kitaplarından olduğunu söylemek gerekir. Peki sürekli düşünen ve düşüncelerini ustalıkla, sanatla, hayran bırakacak kadar da tabi bir üslupla kaleme alma kabiliyetine sahip bu adamı anladım diyebiliyor muyum? Maalesef bilmiyorum. Beni ilgilendiren romanda ne olduğu değil, Peyami Safa'da ne olduğudur. "Hep öyle misin?" Kitapta sayfalarca bahsi geçen bu soruyu ona sormak isterdim. Neden taraf tutmuyor? Yoksa tutuyor mu? Merak ettiğim şey budur. Neden bir kavgayı dışardan izleyip önce karşı taraftaymış gibi görünüp, sonra diğer tarafı haklı bulup, ama yürekten evet ben bu tarafı seçtim diyemiyor. Yoksa diyor mu? Ama demedi. Ben görmedim yani. Evet hak verdi. Ama o safta yer aldı mı? Bunu gerçekten bilmiyorum. İşte tüm kitap kafamda bu düşüncelerle geçti gitti ve ben soruma yanıt bulamadım...
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Matmazel Noraliya'nın KoltuğuPeyami Safa · Beta Kitap · 20187,7bin okunma
360 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Eylül
Kimilerinin sıkıcı diye yorumlamasına rağmen iki defa okuduğum kitaptır. Eylül, Mehmet Rauf'un zirveye çıktığı ve bir benzerini yazamadığı eseridir zannımca. Orada edilen sohbetler sanki ben de bir sandalyeye oturmuşum gibi canlı gelirdi. Onlarla o güzel evde vakit geçirdiğimi hisseder, o pencereden bakıp Süreyya'yı beklemiş gibi olurdum. (spoiler) Kadınla erkek arasındaki farklar, karı koca arasındaki duygu değişimleri ve asıl olarak Necip'in masum bulduğu hayranlığının karşı konulmaz bir aşka dönüşmesi. Suat ona nasıl birini istediğini sorduğunda utanarak sizin gibi olsun demişti. Sonra bu cevap Necip'in kalbinde değişti. "Sizin gibi" cevabının "ancak sen olursan"a dönüşümünü okuduk aslında. Bununla beraber içine girilen kısır döngü. Necip, Suat'ı masumiyeti için sevmişti. Suat'sa, Necip'in aşkını bir tesadüfle anlamış, Necip'in bunun yanlış olduğunu bildiğinden sır gibi saklayabilmesi Suat'ı hayran bırakmış, çirkin görmesine engel olmuştu. Karşılıklı olarak ilk etapta ikisi de günaha bulanmamış sayabiliyorlardı hem kendilerini hem birbirlerini. Ama ya karşılık verdiklerinde? Şunu çok düşünmüştüm. Eğer birlikte kaçsalardı birbirlerinden tiksinmeyecekler miydi? Ki kitapta da bu benzer şekilde irdeleniyor. Aşklarına sebep olan masumiyetin katili bizzat aşklarını yaşamaları olacaktı. Oradaki derin duyguların var olma sebebi o duyguların yaşanma arzusuyla ortadan kalkmış oluyor. Bu gerçekten bir girdap gibiydi. İşte "imkansızlık" dedirtiyor. Aslında bunu tam olarak öğrenemiyoruz kitapta. Ama sanırım ölmeyip kaçsalardı da sonunun mutlu olması bu yüzden "imkansız" olacaktı.
Eylül
EylülMehmet Rauf · Bordo Siyah Yayınları · 201839,8bin okunma
399 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Diriliş
Diriliş'i okumamak büyük bir eksiklik olurdu. Biraz kafanızı çalıştırmak, ciddi şeyler hakkında düşünmek niyetindeyseniz okumanızı tavsiye ederim. Bir farkındalığın öyküsüydü bence. Bu açıdan başlık müthiş seçilmiş. Bozuk bir düzende ayrıcalıklı olanlar düzenin devamından yanayken alt tabaka genelde bir kabulleniş içindedir. Haliyle düzeni alt
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Erasmus Yayınları · 201817,4bin okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Görünmeyen Atlılar
Hakkında henüz bir şey yazılmamış olması beni üzdü. Henüz kıymeti anlaşılamamış bir kitap olduğu kanısındayım. Sade bir dili, samimi anlatımı var. Hoş ve akıcı. Masumiyeti, saflığı özlediğiniz bir zamanda ruhunuzu dinlendirmek için kısa sürede okuyup bitirebileceğiniz güzel bir kitap. Çokça sevmiştim.
Görünmeyen Atlılar
Görünmeyen AtlılarSaffet Taş · Cinius Yayınları · 201417 okunma
Reklam
169 syf.
10/10 puan verdi
Beyaz Gemi
(spoiler) Belki istenilecek tek şey bir balık olup beyaz gemiye gitmeyi tercih eden o çocuk gibi olmaktır. Çocuk beyaz gemiye ulaşamaz, balığa dönüşemedi çünkü. Bunu biliyor muydu sulara kendini bırakırken bilmiyorum. Ama yine de kalbinin saflığını kırabilecek güçteki; kirli, eli ağzı yağlı o insanların arasında kalmayı reddederek iyi olan her şeyin namını kurtarmıştı sanki... Benim adıma da bunu yaptığını hissediyor, hiç değilse bu şekilde avunuyorum. Kalbi kırık herkesin intikamını almış gibi geliyor bana çocuk. Yıllar önce okumuş olsam da bu kitabı, hiç unutmuyorum.
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201870,5bin okunma
411 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7458 günde okudu
Aşk ve Gurur
Bu kitabı üniversiteye giderken okumuştum. Gerçekten giderken, Istanbul'un bitmeyen yollarında yani. Metroda kampüsümün olduğu durağa geldiğinde başımı kitaptan kaldırıp telaşla inebildiğimi, etrafıma bakıp şaşırdığımı hatırlıyorum. Hâlâ kitabın içinde kalmayı bekliyordum sanırım :) Haliyle kendini bu kadar içine çekebilen bir kitap kötü olamaz. Dizi tadında diyenler olsa da inceleri vardı. Özellikle kitaptaki baba kız diyalogları çok hoşuma gitmişti. Jane Eyre tarzı kitaplardan hoşlanıyorsanız Aşk ve Gurur'u da seveceksiniz diye tahmin ediyorum. En sevdiğim romanlar arasında olduğunu da belirtmek isterim:)
Aşk ve Gurur
Aşk ve GururJane Austen · Yason Yayıncılık · 201576bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bir Tereddüdün Romanı
Peyami Safa'nın en büyük hayranlarından olduğumu kendimden emin bir şekilde iddia edebilirim. Fakat ilk kez bir kitabını tam manasıyla beğenemedim. Yine üslubu, tahlilleriyle mükemmeldi Peyami Safa elbette ama işlediği karakterler hoşuma gitmedi. Mualla'yı merak ettirdi, ama onu yeterince tahlil etmeden es geçmiş gibi oldu. Merakta kaldım. Mualla,
Bir Tereddüdün Romanı
Bir Tereddüdün RomanıPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20207,1bin okunma