Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
205 syf.
·
Puan vermedi
·
41 günde okudu
BÜTÜN OLMAYAN ŞEYLERİ PAYLAŞMAK
Çoğu zaman yoğunluğun içinde hayatın size olmadığınız biri gibi davrandığı hissine kapılırsınız. Bu hisse çok fazla alışırsanız onu suçlamaya başlarsınız. Karşılığını alamadığınız her şeye küsmek ve ilginizi kesmeye varana değin. Ama o sizi tam tersi bir duruma ikna etmeye çalışır; Aynadaki yüz bile bu ifadeyi taşır. İnsanlardan size bu yansır.
Yürekteki Hayvan
Yürekteki HayvanHerta Müller · Siren Yayınları · 2022152 okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
"Belki de ulus ya da vatandaşlık diye bir şey yoktur; belki sadece aile ve sevgi adına haritalara çizilmiş bölgeler, yani sınırsız bir ülke vardır." Okuyunca şöyle bir sarsılmak, uzunca üzerine düşünmek istediğiniz bir roman arıyorsanız buyurunuz. Özellikle 21. yüzyıl dünyasında, bizi sınırlar, vatanlar, milliyetler, göçmenler, insan hakları ve hatta hayvan hakları ile ilgili derinden bir tefekküre itiyor roman. Hümanizm, kim ne derse desin antimilitarizm ile ilgili fikirlerimizi tazeliyor. Şöyle bir silkelendim doğrusu. Nerede durmam gerektiğini hali hazırda biliyor olmama rağmen, yerimi daha da sabitleştirdim. Onların, kendinden olmayanı hor görüp zarar vermekte hiç çekinmediği, hesabı sorulunca da pragmatizm, mizahi bakış açısı ya da çok olağan bir siyasi görüş gibi süslediği zalim fikirlerini asla kabul etmeyenlerin kitabı. Sait Faik abinin bir insanı sevmekle başlayacak her şey dediği. Adıgüzel'in rahatça ölsek dediği. Not: Titizlikle yapılmış bir çeviri olduğunu düşünüyorum. Yalnızca yazara, anlatıcıları ve olay dizgesini daha az karmaşık sunsaydı keşke minvalinde ufacık bir eleştirim var. Olsundu.
Sınırsız Ülke
Sınırsız ÜlkePatricia Engel · Holden Kitap · 2024231 okunma
Reklam
Sana ufku anlatmak istiyorum Yüreğini avuçlarında bir güvercinin Yüreğiyle yatıştıran çocuğun Bileklerinde çözüp Doldurduğu şeyi Sana anlatmalıyım...Binlerce insan dökülmüş duraklara Asfalttan, yapılardan, seslerden; Binlerce saattir oradalar Ve kudurgan bir beyin Ve kıpırtısız bir yürekle Düşmanca bir şeyler biriktiriyorlar karşılıklı Ve herkes
454 syf.
9/10 puan verdi
Mani inancına göre "İnsanların saadetini bozan iki unsur vardı.Biri servet,diğeri kadın.Bunlardan her ikisi de herkesin ortak malı olduğu takdirde yeryüzünden kötülük kalkacaktır."Ey Türk milleti,üstte gök yıkılmaz,altta yer delinmezse ilini,töreni kim bozabilir?"Bilge Kağan. Yoruma gelince yazar islam öncesi ve sonrası ile diğer dinlere mensup Türk devletlerini anlatmaya çalışmış. Bizim için İslam öncesi ve sonrası farklılıklar içeriyor. İslama geçiş ve sonrası çok yüzeysel. "Türkler nasıl Müslüman oldu?" Sorusuna cevap yok.ilim ve felsefe anlatılırken şimdi Farabi,İbn-i Sina,Hayyam,Biruni,Hanefi'den ve daha nicesi bilim adamlarından övgüyle bahsediliyor ama akıbetlerine değinilmemiş.Algı yönlendirmesi yapılmış. (Dinsizlikle suçlanıp katledilmiş hepsi.Mesela Farabi Yunan felsefesini ve bilimini temel alarak çalışmış) Doğru düşünen ve düşündüğünü yapmak iradesine sahip olan bir insan hürdür.Hem doğru düşünmüyor,hem iradeden mahrum bulunuyorsa behimi (hayvan gibi)'dir.
Türk Milli Kültürü
Türk Milli Kültürüİbrahim Kafesoğlu · Ötüken Neşriyat · 1997782 okunma
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Reklam
“Uzun zaman öncesini capcanlı korurken geleceği katiyen kaydetmemekte ısrarcı. Sanki benim için bir gelecek olmadığını yineleyerek beni uyarıyormuş gibi hissediyorum. Sürekli düşünüyorum da, gelecek yoksa geçmişin de bir anlamı yokmuş gibi. Odisseus’un seyahatini düşünüyorum, o da öyleydi. Odisseus kendi topraklarına dönerken nilüfer çekirdeği yiyen insanların adasına uğrar. Oradaki insanların nazikçe ikram ettiği nilüfer çekirdeğini yedikten sonra memleketine dönmesi gerektiğini unutur. Sadece bu da değil, adamları da unuturlar. Neyi? Amaçları olan “eve dönüş”ü. Memleket geçmişe aittir ama oraya dönüş planı geleceğe. Sonrasında da Odisseus tekrar tekrar unutmakla mücadele eder. Sirenlerin şarkılarından kaçar, onu sonsuzluk boyunca bir yerde alıkoymak isteyen Kalipso’dan da kurtulur. Sirenlerin ve Kalipso’nun istediği şey Odisseus’un geleceği unutup şu ana çivilenmesidir. Ama Odisseus sonuna kadar unutkanlıkla savaşarak geri dönüşünü planlar. Sadece bugünde kalmak hayvan misali yaşanan bir hayata gerilemek demektir. Tüm hafızasını kaybedene daha fazla insan denemez. Şu an, geçmişle geleceği bağlayan bir temas noktası sadece, ama şu anın kendisi tek başına hiçbir şey değil. Ağır demans hastasıyla bir hayvan arasında ne fark var? Hiçbir fark yok. Yiyip sıçıp gülüp ağlayıp böyle böyle ölüme varılır. Odisseus bunu reddetmiştir. Nasıl? Geleceği hatırlayarak, geçmişe doğru ilerleme planlarından vazgeçmeyerek.”
Sayfa 110 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"En yırtıcı, en vahşi hayvan bile kendi ininde sessiz, sakindir; insan ise kendi ininde kudurur, hayvandan beter olur..."
Sayfa 102
İSLAM’DA SANAT DÜŞMANLIĞI-2
TECRİD-İ SARİH1019 NOLU HADİS: Saîd b. Ebü’l-Hasan’ın İbn Abbas’dan rivayetine göre, İbn Abbas’a bir kimse gelip, “Ey Ebü’l-Abbas! Benim geçim kaynağım, elimin sanatından ibarettir. Ben şu tasvirleri yapar geçinirim, diyerek danışmış, İbn Abbas da ona, “Ben sana yalnız Resûlullah’dan işittiğim bir hadisi hikâye edeceğim. Resûlullah, “Her kim bir insan ve hayvan tasvir ederse, Allah bunu o surete can verinceye kadar azap eder. Halbuki yapılan tasvire ebedî ruh veremez de ebedî azap olunur” diye cevap verdi. Bu cevap üzerine ressamcağız şiddetli bir hışıltı ile har har soludu, benzi sarardı. İbn Abbas acıyarak, “Vay sana yazıklar oldu. Bari sanatını işlemek zaruretinde isen sana şu ağaç ve kendisinde hayat olmayan her şeyi tasvir etmeni tavsiye ederim” diye cevap verdi. {B2225 Buhârî, Büyû‘, 104.}
Reklam
Mutlu olan ölüm: ölmemek
Ölüm kelime olarak o kadar karşıma çıktı ki birkaç gün önce gerçeğe dönüştü. Bu bir ipucu muydu bilemedim. O kitabı tamamlamayı düşünüyordum ama şimdi kapağını bile göresim yok. Oy kullanma listesinde adı vardı ama kendi yoktu. Geçen ki seçimde müşahir olmuştuk ve kendileri akşama kadar bizimle kalmıştı; o zaman şiddet olayları baya yaşandı ve
Hazret-i Mevlânâ buyurur: “Her kim edepten nasîbini almamışsa, o insan değildir. Çünkü insanla hayvan arasındaki fark, edeptir. Gözünü aç da Allâh’ın kitâbı olan Kur’ân-ı Kerîm’e dikkatle bak! Göreceksin ki o, âyet âyet edepten ibârettir.”
56 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir Köpeğin Psikolojisi
Bir cinayet, katilin kim olduğunu bilen anlatıcı, bulunamayan o son kanıt... Kitaplarda cinayet görünce katilin kim olduğunu merak etmeye alışmış olabilirsiniz ama
Stefan Zweig
Stefan Zweig
burada farklı bir yol izlemiş. Hikayenin anlatıcısı rolündeki kadın, bir cinayet işlendiğinden ve katilin kim olduğunu bildiğinden söz ediyor, ardından olayları anlatmaya başlıyor... Zaten kısa olan bu hikayenin içeriğinden bahsedersem neler olup bittiğini az çok tahmin edersiniz, bu yüzden böyle bir şey yapamayacağım ama kitapta neleri beğendiğimden bahsedebilirim sanırım. Öncelikle kitap beklentimin çok üstündeydi. Bir katilin, bu kadar kısa bir kitapta, bu kadar iyi işlenebileceğine inanmazdım. Hele bir de bu katil bir köpekse. Bu bilgiyi vermekte sakınca görmedim çünkü kitabın amacı size "Acaba katil kim?" dedirtmek değil, köpeğin katile dönüşme sürecini anlatmak. Ve amacına ulaşıyor. Hayvanların bilinç kazandığı kurgularda, hayvanların tamamen insan gibi olmasına alıştık ve bu türe masal veya fabl diyerek çocuklara göre bir konuymuş gibi düşündük. Neyse ki bazı eserler hayvanlara bilinç kazandırırken onların hayvan içgüdülerini ve bakış açılarını korumayı başarıyor, bizi kendisine hayran bırakırken ne kadar yanıldığımızı da gösteriyor.
O muydu?
O muydu?
da bu eserlerden biri, başka örnek isterseniz
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin Çağrısı
ve
Beastars, Vol. 1
Beastars, Vol. 1
'ı söyleyebilirim. Daha fazla uzatmadan bu kitabı kesinlikle önerdiğimi söyleyebilirim. Zweig'de görmeye alıştığımız psikolojik kurguların sınırını aşıp bir köpeği işleyebilmesi ve bunu yaparken diğer kitapları kadar sürükleyebilmesi, Zweig'in ne kadar büyük bir yazar olduğunu kanıtlıyor.
O muydu?
O muydu?Stefan Zweig · Can Yayınları · 20195,2bin okunma
İlim dallarının en şereflisi Allah’ın sıfat ve fiillerini bilmektir. İnsan ancak bunları bilmekle kemale erer. İnsanın saadeti de, celal ve kemal sahibi olan Allah’a yaklaşması da kemalatı sayesinde olur. Beden, nefsin bineğidir. Nefis de ilmin karargâhıdır. İlim insanın haybesi ve onu ayrıcalıklı kılan hususiyetidir. Çünkü insan onun için
Her kim edepten nasibini almamışsa, o insan değildir. Çünkü insanla hayvan arasındaki fark, edeptir.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.