Otuz iki yaşında yalqız qaldıqda, valideynlərimin yataq otağına köçdüm, kitabxananın giriş qapısını açdım və həyatım üçün lazımsız olan hər şeyi satmağa başladım və sonda bəlli oldu ki, təkərli piano və kitablardan başqa, evdəki əşyalardan heç biri əslində, mənə lazım deyilmiş..
Martıları Seven Adam ‘ı uyku tutmamış, yatağında dönüp duruyordu. Çünkü onu martılardan daha mutlu eden tek bir şey vardı, o da Fransız Teğmenin Kadını Patrice’ydı ve onu düşlerken gözüne uyku girmiyordu. Hava aydınlanırken
Gabriel Garcia Marquez’in eserlerine baktığımızda üç gruptan oluştuklarını görmekteyiz.
1. Olayları Macondo’da ya da Macondo civarında geçen kitaplar
-
Yaşlı insanların önemli olmayan şeyler konusunda bellek kaybına uğramaları, oysa kendilerini gerçekten ilgilendiren şeyleri pek ender unutmaları da hayatın bir zaferi.
Benim Hüzünlü Orospularım
Biraz abartılmış bir kitap, bununla birlikte aşk ya yanlış kişiye ya yanlış zamana denk gelir ifadesinin hüzünlü hikayesi bence
Benim Hüzünlü Orospularım
Ben bu kitapta aşk kelimesi ile romantize edilen bir tecavüz güzellemesi okudum 😔
90 yaşındaki bir adamın 14 yaşındaki bir çocuğa fiziksel olarak dokunamamış olması bu tecavüzü geçersiz kılmıyor. Kendi de 12 yaşındayken bir kadının istismarına uğramış, orada da tam bir birleşme olmamış. Bu bir savunma olabilir mi? Ya da birleşmenin olmaması yani genelin kabul ettiği tecavüz eyleminin gerçekleşmemesi mutsuz, tatminsiz, yalnız ve zavallı bir adamın ortaya çıkmasına engel olmuş mu? (arttırıyorum bir sapık).
Bu kız da uyuşturularak, çırılçıplak halde bu adamın koynuna sokuldu. "Kız uyuyordu bunların bilincinde değildi savunması bana küçüğün de rızası var" kadar anlamsız geliyor.
Aşk kelimesi ile romantize edilen bu tecavüz bakalım bu kızın yaşamını nasıl etkileyecek? Keşke bunu da yazsaydın Marquez.
Kitapta ilgimi çeken tek nokta bir insanın yaşlılığında yaşayabileceği farklı duygulara açılan o kapıydı. Eğer ki aşık olduğu 14 yaşında bir çocuk olmasaydı belki de bu adamı sevebilirdim.