Dostoyevski sağolsun..! Beni böyle bir yazarla ve eseriyle tanıştırdığı için. Hoffman'ın "Kum Adam"ını ve "Kedi Murr'un Hayat Görüşleri"ni çok övmüştü. Dostoyevski'yi anlama çabası üzerinde inatla durduğum için ayrıca kendimi de tebrik ediyorum.
'Günümüzde bizi şaşırtacak pek bir şey kalmadı' diye düşünecek olsakta, "yaratıcı sektör"ün "sürpriz"lere kapalı olmadığı her zaman için geçerli bir kanıdır. Edebiyatın/sanatın gelişim süreci yolu üzerinden geri dönüp baktığımızda, "Kum Adam" hikayesi bizi hemin kanıya götürecektir.
Hikaye üç mektupla başlar. Hikaye diye bahsederken, öyle bir bütünlüğü var ki, süjetsiz, kurgusuz düşünmek imkansız. Bir kısmıyla 'epistolary novel'dır (mektup roman/hikaye). Yazar asıl anlatmak istediğinin zeminini bu üç mektupla hazırlamış. Psikolojik durumu normal(!) olmayan karakteri takdim ederken ne ütopik ne de tuhaf karşılamamızı istemiş. Bir taraftan bilim adamları arka planda bir takım faaliyet içindedir. Otomat insana aşık olma ve sonrası (spoiler)... Bu açıdan baktığımızda, bilimle sanatın birlikteliği bilim-kurguyu çağrıştırıyor. Hayır, bilimden istifade söz konusu ama bunlar edebilik yani edebi sonuç elde etmekden ötrüdür. Psikoloji, bilim, sanat ve edbiyat bir arada.
Şaşırtıcı küçücük bir hikaye (uzun/modern hikaye) ve ustalık işi.