Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zaman zaman kendimizi dinlendirmeli­yiz, kendimize bakarak, aşağı doğru bakarak, belli bir sanatsal uzaklıktan kendimize gülerek, ağlayarak; bilgi tutkumuzdaki budaladan hiç de aşağı olmayan kahramanı keşfetmeli­yiz; arada bir budalalığımızdan keyif almalıyız, bilgeliğimizden memnun kalabilmemiz için! Kesinlikle, bizler temelde ağır ve ciddi insanlar olup diğer insanlardan daha ağır geldiğimizden, hiçbir şey bize deli şapkası kadar iyi gelmez: Ona kendimiz­le ilişkimiz açısından gereksinimimiz var -coşkulu, yüzen, dans eden, alay eden, çocuksu ve bahtiyar sanata gereksinimimiz var; ülkümüzün bizden talep ettiği şeyler üzerindeki özgür­lüğümüzü yitirmeyelim diye. Geriye düşüş olurdu bizim için, aşırı duyarlı dürüstlüğümüzle, kendimizi orada inşa etme­miz için çok aşırı ciddi talepleri olan ahlâka kapılmak olurdu; er­demli canavarlar, korkuluklar olmak için, ahlâkın üzerinde kaIabilmek zorundayız ayrıca: Herhangi bir anda kayıp düş­mekten korkan, düştü düşecek birinin kaygılı gerginliğiyle kal­mak değil elbette; yüzmek ve oynamak ahlâkın üstünde! Ona kendini kaptırmış budalalarıyla nasıl sanatsız kalabiliriz ki? Hele bir biçimde kendinizden utandığımız sürece hâlâ bizden ola­mazsınız!
Sayfa 103 - Say Yayınları - Almanca Aslından Çeviren: Ahmet İnam - III. Baskı: İstanbul, 2011Kitabı okudu
Sessizlik. Yataktan kalkmak için yorganı üstümden atmak bile beş dakikamı alırdı. Hiçbir şey ses çıkarmasın! Bütün eşyalar sussun! Gözlerimi fazla açmazdım o gecelerde. Sadece pencereden dışarı bakarak sigara içtiğim zamanlar hariç. Sonra pencereden içeri giren buz gibi havadan üşüyüp yatardım. Gözlerimi kapatıp hayallerime dönerdim. Dizlerimin
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Ana-Beyit mezarlığının bir efsanesi, Juan-Juanlar’ın bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: Sarı-Özek’i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. Bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. Satılanlar şanslı sayılırmış, çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek
Sayfa 142 - Ötüken
Kitabın tamamı
TARHUN Bir tüccarın kızı olan Tarhun, ablalarına hiç benzemiyordu. Fereng, Sultan, Mahsan, Begüm, Moluk ve Anka’nın, yani tüccarın öbür altı kızının her birinin ayrı bir şımarıklığı, çeşit çeşit istekleri vardı. Bazen, onların gürültülerini, oyunlarını duyan mahallenin erkek çocukları sokağa fırlarlardı. Tüccarın kızlarının neşeli
_Tüm zamanların bilgeleri hep aynı şeyi söylemişlerdir ve tüm zamanların budalaları da tam tersini yapmışlardır. Ve bu durum bundan sonra da sürecektir. Bu yüzden Voltaire diyor ki: "Bu dünyayı, tıpkı dünyaya geldiğimizde onu bulduğumuz gibi, aptal ve kötü bir biçimde terk edeceğiz." _Felsefede, politikada, edebiyatta ya da sanatlarda,
Reklam
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
Matem içinde iki sene geçti. Tulu, hükümet naibi olarak Karakurum’da ikamet ediyordu. Fakat süresi sona erdiğinden, Cengiz Han’ın arzusuna uygun olarak yeni bir hakan, bir imparator seçmek için, prensler ve kumandanlar Gobi’ye döndüler. Cengiz Han’ın isteğine uyup, miraslarına sahip çıkarak reislerinin kralları haline geldiler. Şimdi Han’ın en
Almanya tehlikeli bir ülkedir. Sosyalizm maskaralıklarının orada alıp yürümesi yarın Almanya’yı yeni gelişmelerin eşiğine atacaktır. Adolf Hitler durup dururken değil, büyük ve kültürel bir millete karşı İngiltere ve Fransa’nın ahmakça siyasetleri yüzünden ortaya çıkmıştı. Bugün de başka bir Adolf un, Adolf von Thadden’in başkanlık ettiği
Reklam
_Aklı başındalık, düşünüp-taşınıp, tartıp, tercih etmeye yönelik bir erdemdir ve bir anlamda pek çok erdemin ustasıdır. Bu bağlamda basiret ve zeka gibi yine ruhun bu kısmına ait erdemler, aklı başındalığın kalfası, ruhun diğer kısmındaki karakter erdemleri ise çırağı konumundadır. Öte yandan erdemlere yönelik doğal eğilimin söz konusu olduğu
_Kitap okumayan cahil halk kitlesi, edebiyatın yarattığı zihinsel devrimden etkilenmemiş olarak kalır. Bu yüzden Avrupa’da sözlü olarak bugüne gelmiş olan boş inançlar, genellikle dinden çok daha eski ve ilkel tiptedir. Eğitimli dünyayı baştan aşağı sarsmış ve değiştirmiş olan büyük entelektüel güçler, köylüleri pek etkilememiştir. Onlar, en
Osho Karanlığa Aşık Olmak
Karanlığın kendi saadeti vardır, öyleyse neden işığı arzularız? Işığa neden bu kadar şiddetle özlem duyarız? Işığa duyduğumuz arzunun, içimizde köklenmiş korkunun bir sembolü olduğu hiç aklımıza gelmez. O, korkunun sembolüdür. Işığı isteriz, böylece korkudan kurtulabiliriz. Zihin karanlıktan korkar. İşığa özlem duymak iyi bir özellik değildir;
BABİL'İN DÜŞÜŞÜ
Vahiy 17:1-3 ve Vahiy 21:9-10'da sözü edilen iki kadından biri gelin, diğeri ise büyük fahişe olarak adlandırılır. Vahiy 17:1'de şöyle yazılıdır: "Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: “Gel!” dedi. “Sana engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim." Vahiy 21:9'da
Sayfa 102 - AKARSU YAYINLARIKitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.