Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
213 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
İstanbul'da Karagöz ve Karagöz'de İstanbul..
... Sabri Esat Siyavuşgil'i anarken Karagöz'ün cidden büyük bir mazhariyeti olduğunu da anmamak kabil değil; eskiden şeyhler bile Karagöz oynatırlardı. Çünkü bu oyunun tasavvufi ve remzi kıymeti herkesçe kabul edilmiş bir hakikatti. Memnuniyetle ilave edeyim ki Sabri Esat Siyavuşgil bu küçük eserle iktifa etmiyerek "Karagöz" adlı
Karagöz
KaragözSabri Esat Siyavuşgil · Maarif Vekilliği Neşriyat Müdürlüğünü · 19412 okunma
Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’ni çöpe atmalı!
İstanbul Sözleşmesi’nin dayandığı temel felsefî temeli gözardı edersek, söyleyeceğimiz lehte veya aleyhte hiçbir sözün değeri de, anlamı da olmayacaktır. TOPLUMSAL CİNSİYET MÜHENDİSLİĞİ PROJESİ: TANRI’YA MEYDAN OKUMAK! İstanbul Sözleşmesi’nin kalkış noktası, “cinsiyetsizlik” fikri: Biyolojik cinsiyete karşı, toplumsal cinsiyeti eksene
Reklam
Genç Zübeyr için artık yepyeni bir dönem başlamıştı. O günaha girmemiş bir bedenle iman ile tanışmış, kalemler daha yeni kendisi için lehte veya aleyhte yazmaya başlayacakken iman şerbetini içmişti. İman dünyanın en büyük mutluluğu idi ve şimdi Zübeyr bu mutluluğu iliklerine kadar hissediyordu.
·
Puan vermedi
Yiğitliği ile aleme nam salmış, Allah yolunda çekilen ilk kılıcın sahibi Zübeyr b. Avvâm(ra), iyi bir savaşçı, korkusuz bir civanmerttir. O, günaha girmemiş bir bedenle iman ile tanışmış, kalemler daha yeni kendisi için lehte veya aleyhte yazmaya başlamışken nurdan halkaya dahil olmuştur. Buna rağmen Allah’ı razı etmek için girişilecek hiçbir mücadeleden geri durmamış ve Bedir’de müşriklerin korkulu rüyası, Uhud’da Allah Resûlü’nü(sav) savunan bir kılıç, Hendek’te Ahzâb ordularını dağıtan ve Hayber’de Yahudi kalelerini deviren yiğit olmuştur.  O yaşarken cennet ile müjdelenmesine rağmen bütün ömrünü cehd ve gayretle geçirmiş ama bizler böyle bir müjde almamamıza rağmen cennet garantiliymişiz gibi bir hayat yaşıyoruz. Allah’ım! Bizlerin doğru bildiğimiz eğri yaşantılarımızı düzeltmemiz için Zübeyr’in(ra) gayreti ile gayretlenmeye çok ihtiyacımız var. Sen(cc) nasip et…
Zübeyr Bin Avvâm (R.A.)
Zübeyr Bin Avvâm (R.A.)Mehmet Yıldız · Timaş Yayınları · 0101 okunma
- Bakalım... diye mırıldandı. Beni ilgilendiren... hı hı ... Artık Tanrıya inanmıyorsunuz, değil mi? O halde... Bakalım... İnanmayı ne zaman bıraktığınızı söyleyin bana. Kolay bir soru, değil mi? - Evet, dedi Wolf.. - Oturun, oturun. Bakın orada bir sandalye var. İyice düşünün, panik olmayın... - Panik yapacak bir şey yok, dedi Wolf, biraz
Sayfa 86 - Altıkırkbeş Yayınları, 1. baskı, Çev. Ayça SezenKitabı okudu
Ben de daima olur.
Aradığımız şeyle ilgili ancak bir tahayyüle erişmemiz veya ondan tamamen uzaklaşarak onunla karşılaşmadığımız halde, onunla karşılaştığımızı zannetmemiz de mümkündür, hatta lehte ve aleyhte kanıtların eşit görülmeleri durumunda, aradığımız şey hakkında bir karar veremeden şaşırıp kaldığımız da olur.
Reklam
Lehte veya aleyhte kanıt bulamadığımız konularda bilinmezcilik olmakta yanlış olan hiçbir şey yoktur. Mantığa uygun duruş budur.
“Eloğlu şu veya bu partinin adamı olmaktan aldığı kuvvetle konuşurken ben hiç bir partinin adamı olmamaktan aldığım kuvvetle lehte ve aleyhte konuşurum.”
Yetişkinlik Dönemi
20-22 yaşlarında, kişinin din konusunda belirli bir karara varmış olması beklenir. Kişi bu yaşlarda artık hayatının sonuna kadar ufak tefek değişikliklerle yetinecek bir inanç ve hayat felsefesine sahip olur. Çocukluktan itibaren dine karşı öğrendikleri ve ilişkide bulunduğu kişilerin etkileri, onu dine karşı lehte veya aleyhte bir tutum içerisine sokar. O, mevcut dinin ya hepsini olduğu gibi almıştır ya da bazı noktalarını kabul etmiş, bazı noktalarını reddetmiştir. Örneğin, dinin sadece inanç yönünü alır, ibadet yönünü terk eder. Yahut da herhangi bir inkar yoluna sapar.
Sayfa 175Kitabı okudu
Nice hukukçuları, avukatları, nice mahkemeleri ama çok az adaleti; nice sulh hakimini ama ihtimam gösterilen çok az amme menfaatini; nice kanunları lakin asla çoğalmayan intizamsızlıkları; davaların hasatı olan mahkemeleri, mahkemelerin bir labirente dönüştüğünü, bir salonda bazen binlerce davanın vahşiyane takip edildiğini görseydi! En büyük suçlunun sıklıkla adalet işleri yürüttüğünü, en büyük dinsizin dinden mesul olduğunu, en kara cahilin ilim irfana, en büyük avarenin çalışmaya, en büyük kalpsizin ise sadaka dağıtmaya riyaset ettiğini görseydi! Bir kuzunun idam edildiğini ve ceza hükmünü bir kurdun verdiğini, bir haydudun mahkemeye celb edildiğini ve bir hırsızın kürsüde oturduğunu, yargıcın başkalarını haşince cezalandırdığını fakat kendisinin daha da beter şeyler yaptığını görseydi! Kanunların değiştirildidiğini, yanlış tefsir edildiğini, lehte ve aleyhte yorumlandığını, yargıcın dostların tesirinde kaldığını, onlardan rüşvet aldığını veyahut her cihete doğru kolay kolayca büküldüğünü, bugün iyiyse yarın kötü olduğunu; veya fikirlerinden şaşmaz, kendinden emin olduğunu görseydi ne düşünürdü! Hükümler, yargıcın canının istediği gibi temdit ediliyor, değiştiriliyor, mütemadiyen aynı vakalar yaşanıyor. 
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Yukarıda yazdığım iki isimden Said Nursî, mer­hum İsmet Paşa’nın eski fobisi ve gözdağı idi. “İmam Gazali” ise tahminimce yeni işittiği ve “İmam” sıfatını görerek o pek düşman olduğu “Köy imamlarından” bi­ri sandığı, büyük İslâm bilgini dâhisi ve filozofudur. 23 Ocak’ta Paşa, milliyetçilerle birlikte bu iki kişiye hü­cum etmiştir. Sayın İnönü’de
Propagandanın, şimdi uygulandığı şekliyle, birbirinden çok farklı iki kötülüğü vardır. Bir kere, ciddi kanıtlar öne sürmekten çok, inançlarımızın irrasyonel kaynaklarını harekete geçirir. İkinci olarak da para veya güç kullanarak en çok reklam yapana haksız bir üstünlük sağlar. Bana gelince, ben propagandanın mantıktan çok duygulara hitap ettiği konusunun gereğinden çok abartıldığını sanıyorum. Duygu ve mantık arasındaki çizgi bazılarının düşündüğü kadar kesin değildir. Dahası, kurnaz bir adam, benimsenme olanağı gördüğü herhangi bir konuda, o konu lehinde yeterince rasyonel kanıtlar bulabilir. Gerçek yaşamda karşılaşılan herhangi bir sorunda, lehte ve aleyhte geçerli argümanlar her zaman öne sürülebilir. Gerçeğin göz göre göre saptırılmasına haklı olarak karşı gelmek olanaklıdır; ancak gerçeğin saptırılmasına her zaman gerek de olmayabilir.
Sayfa 159Kitabı okudu
Lehte veya aleyhte kanıt bulamadığımız konularda bilinemezci olmakta yanlış olan hiçbir şey yoktur. Mantığa uygun duruş budur.
Sayfa 60 - KuzeyKitabı okudu
Freud
_Söz ile Sihir eskiden aynı şeydi; sözlerin sihirli güçleri vardır. _Sevgi ve sinir doğru orantılıdır. _Aşk yoktur; libido vardır. Aşık insan deIidir. _Dünün mutsuz çocukları, bugünün psikopatlarıdır. _Hiçbir önerme, kendi kendisinin kanıtı olamaz. _Sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe
104 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.