Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

MaviVapurDumanı

408 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İnsan sesli Kirke
Güneşin kızı Kirke. Tanrıça, cadı, büyücü ama en önemlisi kadın Kirke. Ailesinde kabul görmeyen, örselenen, dönüşüm, kehanet ve yanılsama tanrıçası, insan sesli Kirke. Bu mitolojik roman onun hikayesi ve biz onun ağzından dinliyoruz. Kendi anlatıyor bize hikayesini. Ve her kadın biraz kendinden bir şeyler buluyor. Aile içinde pek önemsendiği söylenemez Kirke’nin. O kadar yalnız ki bir ölümlüye aşık olup ilk büyüsünü böyle yapıyor. Kendi içindeki gücü keşfetmeye başlıyor fakat yaptığı büyüleri itiraf etmesi ve zaten babası tarafından gözden çıkarılacak bir çocuk olması yüzünden sürgüne gönderiliyor Aiaia Adası’na. Aslında onun kendinden yepyeni bir tanrıça yaratmasına da sebep oluyor bu sürgün. Çok çalışıyor, çalıştıkça yeni büyüler örmeyi öğreniyor. Kırılgan bir kız çocuğuyken, güçlü bir kadına dönüşüyor. Tabi ki kolay olmuyor. Ama eşlik ediyorsunuz kitabı okurken onun yoluna. En azından bana öyle hissetirdi. Kirke bana bir masal anlattı. Ben dinledim. Saçlarımızı ördük. Otlarımızı kaynattık. Tezgahta kumaşlar dokuduk.
Ben, Kirke
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202133,7bin okunma
Reklam
169 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Yüzü Işıklı demiş ya…. Yüzü Işıklı
Bir gün İhami Abiyle karşılıklı oturduk. O anlatıyor. Ben içleniyorum. Aslında kitabın en kısa yorumu bu bence Ama detaya girersek. İkircikli Biricik konusu şu diyebileceğimiz bir kitap değil. Fakat rahatça şunu söyleyebiliriz -İkircikli- bir kitap. Kararsız, kuşkulu… İlhami Algör’ün tarzını çok seviyorum. Kitabın kapağını açıyorsunuz ve kafanızı karıştıracak bir sohbet başlıyor. Konu şu olabilir aslında diyor kitap boyunca ama olmuyor aslında oluyor da Biraz ordan, biraz burdan. Yani hayattan… Yaşadıklarımızı içimizde nerelere koyup, nasıl anlamlandırıp, bazen de nasıl havada bıraktığımızdan. Mesela bayılıyorum kitapta geçen kişilerin isimlerini özelliklerine göre koymasına. Adı lazım değil biz şöyle diyelim diyor. Yüzü Işıklı demiş ya. Yüzü Işıklı… Saçı Rüzgarlı,Zerbal Baba… Yani anlayacağınız benim çok keyif alarak okuduğum bir kitaptı ama ilginç bir şekilde de içimin burulduğu. Bu ikisini aynı anda yaşatıyor. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim herkeslerin rahatlıkla okuyabileceği bir tarz değil İlhami Algör kitapları. Ne diyor bu adam diyebilirsiniz. Hiç bir şey anlamadım diyebilirsiniz. Biz ona -Alışılmışın dışında diyelim. - Kitabı sevgili
Buket
Buket
ile birlikte miss gibi kafalarla okuduk.
İkircikli Biricik
İkircikli Biricikİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 2015890 okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Hayatımdaki Cadıları Sevgiyle Kucaklıyorum
‘Bugünün Cadıları’ geçmişten günümüze kadının üzerindeki baskının ve ikincilleştirilmesinin sadece şekil değiştirdiğinden bahsediyor bize. Yüzyıllar önce sadece kadın olmasının cadılıkla suçlanmaya yeterli olduğu ve bilinenin aksine Ortaçağ dan daha çok Rönesans devrinde daha fazla cadı avı yaşandığını anlatıyor yazar. Evet sadece kadın olması
Bugünün Cadıları
Bugünün CadılarıMona Chollet · İletişim Yayınları · 202040 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
232 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Eğer kalıtsal aile travmalarına ilgi duyuyor ve bu konularla ilgili okumalar yapıyorsanız aslında ilk başlarda okunabilecek kitaplardan Mor. Çünkü yazar kendini bulma yolunda başından geçenlerin bir kısmını, yaşadığı bazı olayların atalarıyla bağlantısını, ruhsal dünyadaki rehberinin ona nasıl yol gösterdiğini öyle akıcı ve kolay okunur bir dille anlatmış ki bize, kitabı elinize alınca bırakmak istemiyorsunuz. Her ne kadar yazarın hayatından kesitler olsa da siz de mutlaka kendi hayatınızdan bir şeyler buluveriyorsunuz. Çalıştığı danışanlarıyla ilgili kısımlarda mevcut kitapta. Eğitim aldığı hocasıyla da çok güzel diyaloglarını aktarmış yine bize. Kendini tanıyamadan ömrünü geçiren insanlar var. Bu neden hep bana oluyor diyen, bir türlü aşkı, parayı, sevgiyi, mutluluğu bulamayan insanlar... Atalarımızdan miras kalan travmalarımız, negatif duygularımız var evet. Savaşlar, göçler, soykırımlar... Fakat onlardan aldığımız hediyelerimiz de var. Kendimizi bulma yolculuğumuzda, hep ışık olsun yolumuz...
Mor
MorPınar Gogulan · Libros Kitap · 2019630 okunma
72 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Jack London, yine beni şaşırtmadın. 1910 yılında bu kitabı yazarken -kıyamet sonrası edebiyatının- ilk örneklerinden ve kurucu metinlerinden sayılacağını tahmin etmiş miydin? 100 yıl sonrasının hikayesini anlatırken nüfus, bilim ve teknik ve ekonomideki bu değişiklikleri ön görmene ne demeli? Şu an içinde bulunduğumuz durumda okunması gereken kitaplardan Kızıl Veba. Salgın hastalıklarla insanlık tarihinin başladığı andan itibaren savaşıyoruz. İşte bu savaşta ne kadar başarılıyız. Durum daha da kötüleşirse neler yaparız, nelerle karşı karşıya kalırız? Her alandaki gelişim süreci birden alt-üst olup en başa mı döneriz? Teknolojiyi geçtim; dil,inanç,yaşam şeklinden bahsediyorum. Böyle bir kısır döngü mü yoksa dünya? Yine her zamanki gibi Jack London’ın keyifle okuduğum kitaplarından biriydi.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,1bin okunma
Reklam
288 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Cengiz Aytmatov ile tanışma kitabımdı Kassandra Damgası .Ve sanırım Aytmatov’un tek bilim kurgu romanıyla kendisiyle tanışmaktan büyük memnuniyet duydum. Öyle bir konuyla sarıp sarmaladı ki kitap beni, zaten kafamın içinde olan sorularla sanki tekrar yüzleştim. Kendini uzay rahibi olarak tanıtan, uzaydaki görevinden dönmek istemeyen bir
Kassandra Damgası
Kassandra DamgasıCengiz Aytmatov · Nora Kitap · 2018979 okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Bakış açınızı değiştirecek bir kitap Etin Cinsel Politikası. Yazar kitapta ataerki ile et tüketimi arasındaki bağı çözümlüyor. Ona göre, erkeklik inşasının önemli bir parçası başka bedenleri denetim altında tutmaktır; et yemekte bunun önemli bir aşamasını oluşturur. Et, süt, yumurta endüstrisinde genellikle sömürülen hayvanlar hep dişidir. Süt üretmesi için suni döllenmeyle tecavüz edilerek gebe bırakılan inekler, ama asla yavrusunu sütüyle besleyemeyen; yumurtlaması için küçücük kafeslere kapatılan tavuklar... Ve boy boy hazırlanan reklam afişleri, kadını aşağılayarak yapılmış, bedeninin her bir kısmını yiyecek et isimleriyle adlandırılarak basılmış reklam afişleri. Evet bizim ülkemizde reklamın bu boyutuna rastlamasak da kenara çekilip onay verecek değiliz. Erkek egemen toplumlar zayıf buldukları her şeyi sömürmeye ve ‘erkek’ tanımının dışına atmaya programlanmışlardır. Kitapta kadın ve hayvan aynı kefeye konmuyor tabi ki, ama sömürülme ve acı çekme kısmına gelince maalesef birbirlerinden çok da farkları kalmıyor. Et yemenin erkek için gerekli olduğu, sebzelerin de kadınlar tarafından tüketildiği gibi bir algının varlığından bahsediyor yazar. Hem de çok eskilere giderek bize alıntılar yaparak, örnekler vererek anlatıyor. Öyle güzel anlatıyor ki hem de şaşırıp kalıyorsunuz bazen. Kaynakçası gerçekten sağlam ve geniş bir kitap. En başta da dediğim gibi bakış açınızı değiştirebilecek kitaplardan biri. Ayrıca yazar Türkçe baskıya özel de bir önsöz yazmış.Bu kısım bile dışarıdan nasıl göründüğümüzü anlamaya yetiyor.
Etin Cinsel Politikası
Etin Cinsel PolitikasıCarol J. Adams · Ayrıntı Yayınları · 2013708 okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Göbeklitepe ile ilgili tanışma kitabı tadında, akıcı ve okunması çok kolay ama bilgilendirici bir kitap okudum. Sadece Göbeklitepe’den bahsetmiyor. İnsanlığın tarıma başlayışı, Mu ve Atlantisin izlerinden ve Göbeklitepe’nin nasıl bulunduğundan da bahsediyor. En az 20 adet olduğu belirlenen mabetlerden şu ana kadar sadece 9 tanesi üzerinde kazı çalışması yapılmış. Mabetler yan yana aynı seviyede olmasına rağmen her mabedin yapılış zamanı farklı arada 500 ila 1000 yıl var. Öyle bir mühendislik bilgisiyle yapılmış ki Göbeklitepe, C mabedi kaya zemine kazılarak yapıldığından su geçirmez yapıda ve doğuya doğru eğimli. Zeminde bırakılan deliklerden suyun tahliyesi sağlanıyor. İstenildiğinde delikler kapatılarak taban su ya da başka bir sıvı ile doldurulabiliniyormuş. Taban su doluyken gece gökyüzünün suya yansımasıyla çok rahat bir yıldız haritası çıkarılabilinir diyor yazar. 12.000 yıl önce insanlar böyle bir yer inşa etme gereği duymuşlar. İnsan ve hayvan figürleriyle süsleyip, belki de yılın belli zamanlarında farklı yerlerden gelip burada buluşup belli ritüelleri gerçekleştirmişler. Bu çok heyecan verici ve büyüleyici. Toplu mezar yada insan kemiği yok. Sadece av hayvanlarının kemikleri bulunmuş.zaten sütunlarda da çokca hayvan figürleri mevcut. Göbeklitepe’nin bir ibadet ya da ritüel için inşa edildiği ve yine insan eliyle toprakla kapatıldığı söyleniyor. Hala bir sürü gizemi barındıran bu yeri en kısa zamanda gidip görebilmeyi umuyorum.
Göbekli Tepe
Göbekli TepeLevent Sepici · Sınır Ötesi Yayınları · 201371 okunma
408 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Bilmem bilir misiniz Netflix’in Dark adlı dizisini, zamanda yolculuğu anlatan. Tam da onun tadında bir kitap aslında. Eğer ezoterik okumalar yapıyorsanız bu kitapta anlatılanlara olası bakıp, yeni ufuklar açılacak zihninizde. Serhat Ahmet Tan bu kitapta Kehf Suresinin gizemli ve sembolik anlatımlarını kendi bakış açısıyla anlatıyor. Kitabı okurken
Zülkarneyn
ZülkarneynSerhat Ahmet Tan · Şira Yayınları · 2012214 okunma
258 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Niye şimdiye kadar okumayı erteledim ki dediğim bir Jack London kitabıyla daha karşınızdayım. Kitap en fazla iki günde bitirip ağır doz yüklemesinden etkisinden kurtulamayacağınız bir kitap. Ama ben kendimi gezdirmekten bir haftada ancak bitirdim. Bitmesin istedim. Tıpkı Vahşetin Çağrısı’nda olduğu gibi. Şimdi size kitapta bir köpek var -ay aman kurt- filan gibi konusundan bahsetmeyeceğim. Benim içimde bir yerlere çok fena dokunmasından, en vahşi hayvandan bile daha vahşi olan insandan, gözlerimin dolup dolup ağlayamamdan bahsetsem yeter herhalde. Evde dört ayaklı bir canla yaşadığımdan mı bu durum bilmiyorum ama sana çok sövdüm Güzel Smith, yatacak yerin yok bilesin. Canım London iyi ki;Koca Diş(Ademden Önce), Buck(Vahşetin Çağrısı) ve Beyaz Diş ile tanışmama vesile oldun. Okuduğum her kitabında seni daha çok seviyorum. Sen okurken ağaçtan ağaca atlamamı sağlayan, sonra karda donmak üzereyken ateş yakma çabasını bana hissettiren, Buck ile birlikte kızak çekerken, Beyaz Diş’in yediği dayaklardan, tutuştuğu dövüşlerden sonra yaralarını iyileştirmeyi istememe sebep olansın.
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,1bin okunma
Reklam
88 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Ağrı Dağı Yolcusu Kalmasın ‘ı ilk elime aldığımda içine bilimkurgu katılmış bir dini-mitolojik hikaye okuyacağımı zannetmiştim. Ama öyle değilmiş tabi ki. Bana biraz Jose Saramago’nun tanrı, din, inanç sorgulamalarını anımsatan; incecik gözüken ama okurken dopdolu olduğunu gördüğüm Wells’in alışılagelmiş tarzından farklı bir kitap. Tanrıyla karşı karşıya gelseniz sizin de sormak isteyeceğiniz sorular olmaz mıydı? Size öğretilen ve gerçek din ile ilgili, kutsal kitaplarla, yaradılış ile,Adem ve Havva ile, şeytan ile... ve daha bir sürü konu ile ilgili. Sormak, sorgulamak iyidir, körü körüne bağlanmaktansa.
Ağrı Dağı Yolcusu Kalmasın
Ağrı Dağı Yolcusu KalmasınH. G. Wells · İthaki Yayınları · 2019659 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
1945 yılında Mısır’da bir mağarada iki kardeş papirüslerle dolu bir testi bulur. Yetkililere teslim etmek yerine birer birer antika pazarında satmaya başlarlar. El yazmaları zaman içinde bir çok kez el değiştirir. 1974 yılında Sir Walter Wilkonson adlı İngiliz arkeolog, Nec Hemmadi yakınlarında bir el yazması bulup bunu bildirir. Dünyada bu metinin en az 155 nüshası dolaşmaktadır. Akra şehrinde yazılmış bir nüsha olduğu tespit edilir ve Sir Wilkonson elyazmasını İngiltere’ye götürmek için Mısır hükümetinden izin alır. Ve yazar Sir Walter Wilkonson’un oğluyla tanışıp arkadaş olduktan sonra bu elyazmasının bir nüshası eline geçer. İşte kitapta bu nüshayı bize aktarır. Okurken Halil Cibran’ın Ermiş kitabını okuyor gibi bir his uyandırıyor fakat kişisel fikrim Ermiş çok daha iyi yazılmış bir eser. Sanki bu kitapta cümleler çok basit belki de çeviriyle alakalıdır bilemedim. Elinize aldığınızda bir çırpıda okuyuveriyorsunuz.
Akra'da Bulunan Elyazması
Akra'da Bulunan ElyazmasıPaulo Coelho · Can Yayınları · 20121,985 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Ursula K. Le Guin ile tanışma kitabım oldu Rüyanın Öte Yakası. Şimdiye kadar okumadığım için kendime kızdım ama bu kitapla başladığım için sevindim. Kısaca konusundan şöyle bahsedebilirim. Kitabın ana kahramanı George gördüğü rüyalarla tüm evrenin ve insanlığın kaderini değiştirme gücüne sahip, gördüğü rüyalar gerçeğe dönüşüyor. Tam da fantastik ve bilimkurguyu sevdiğim tarzda bir dil ve anlatım ile okuma şansını yakaladım. Benim için harika bir kucaklaşmaydı. İçinde çokca felsefe barındırırken; bunun yanı sıra ırkçılık, hırslar, savaşlar,aşk,uzaylılar... her şey vardı. Bilim adamlarının bile hala tam anlamıyla rüya hakkında kesin bir kanıya varamamaları bu kitabı okurken sürekli aklımın köşesindeydi. Adeta İnception izliyormuşcasına. Ve yine her zaman ki gibi bu tarz filmlerden ve kitaplardan sonra “Acaba olabilir mi?” sorularıyla başbaşa buldum kendimi. Kimbilir kimin rüyasını yaşıyorduk belki de kendimiz rüyamızda oluşturmuştuk bu evreni. Biraz kafa karıştırıcı ama bir o kadar da zihin yenileyici bir okuma oldu benim için.
Rüyanın Öte Yakası
Rüyanın Öte YakasıUrsula K. Le Guin · Metis Yayıncılık · 20201,113 okunma
210 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Yazar ile bu kitabıyla tanıştım. Bence doğru bir tercih yapmışım fakat bu kitabı zor bulanlar da olabilir. Okunması değil anlaşılması zor hatta bana göre anlaşılması farklılık gösteren bir kitap Bozkırkurdu. Bu kitap hakkında yorumum tamamen benim bakış açımla ilgili iki farklı şekilde olabilir. İlki kitabın arkasındaki açıklamayla paralel olarak
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227,7bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Elinize alıp hemen bir solukta okuyabileceğiniz bir hikaye. Efendim konusu şöyle konusu böyle demeyeceğim tek söyleyeceğim -Yoksa biz de Doktor Ox’un deneyi miyiz? Zira bu kadar sinir harbi, stres ve tahammülsüzlük içinde yaşamanın başka mantıklı bir açıklaması yok Bölüm başlıklarını da pek eğlenceli buldum.
Doktor Ox'un Deneyi
Doktor Ox'un DeneyiJules Verne · İş Bankası Kültür Yayınları · 202119bin okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Bir çok dilde oyun kelimesinin karşılığını, nerden türediğini , tarihini ve tanımını yaparak başlıyor yazar ilk bölümlere. Hayvanlar ve insanlarda ortak bir nokta oyun. İnsanların bu durumu geliştirip başka anlamlar yükleyerek, herşeyin oyun üzerine kurgulandığını anlatan bir araştırma kitabı. Tiyatro, düello, şiir, kültür, savaş, inanç, din, sosyal yaşam, devlet... kavramlarında oyunun yerini kısacası yaşamın kendisinin bir oyun olduğunu, oyunun kültürden de eski olduğunu anlatan, dili ağır, okuması zorlayıcı, ama bilgilerle dolu bir kitap kendisi. Eğer ilgi alanınız dışındaysa sizi sıkacaktır ve çok büyük ihtimalle yarım bırakacaksınız. Ben merak ederek almama rağmen okurken araya kaç kitap aldım hatırlamıyorum.
Homo Ludens
Homo LudensJohan Huizinga · Ayrıntı Yayınları · 2021304 okunma
Reklam
330 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Zor Kişiliklerle Yaşamak, İletişim Yayınları’nın Psykhe dizisinden bir kitap. Bu diziden birkaç kitabı edindim ve severek okudum. Kitap adından da anlaşılacağı üzere hayatımızda olan ya da karşılaşabileceğimiz zor kişiliklerden bahsediyor. Gayet akıcı ve sade bir dille yazılmış. Okurken sizi asla yormuyor. Öyle sizi çok fazla zorlayacak terimler de karşınıza çıkmıyor. Olanlarıda gayet güzel şekilde açıklamışlar zaten. Kitapta zor kişiliklerin neden böyle davrandıkları, bizim onlara nasıl davranmamız veya nasıl davranmamamız gerektiği hakkında gayet bilgilendirici bir şekilde bölüm sonlarında tablolar oluşturup, hatta filmlerden bu kişilikler hakkında örnekler vererek anlatmış yazarlarımız. Evet iki yazarımız var psikiyatr ve psikoterapi uzmanı olan. Kitapta bu zor kişiliklere örnek olarak hastalarının, danışanlarının hikayelerini de paylaşmışlar bizlerle. Kaygılı, paranoyak, histriyonik(oyuncu), saplantılı, narsist, şizoid, depresif, bağımlı gibi kişiliklerden bahsediyorlar. Bu zor kişiliklerle ilgili bilgiler verip yine bölümün en sonuna kendinizi sınamanız içinde on sorudan oluşan evet-hayır şeklinde cevap vereceğiniz sorular koymuşlar. Kendimizinde farkına varmamız önemli sonuçta :)) Bu tip kişilik bozukluklarının tamamen genetik mi yoksa eğitim ve çevresel faktörlerle mi ilgili olduğu konusunda da kitabın sonlarına doğru araştırmalar paylaşmışlar.
Zor Kişiliklerle Yaşamak
Zor Kişiliklerle YaşamakChristophe Andre · İletişim Yayınevi · 20191,308 okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 saatte okudu
Zaman Makinesi, Wells’in okuduğum ikinci kitabı ve bu kitabı da çok beğendim. Kitapta adı Zaman Gezgini olarak geçen kahramanımız bir zaman makinesi icat ederek zamanda yolculuk yapar ve 802701 yılına gider. Ve burada başından geçen macerayı dostlarıyla paylaşır. Yerüstünde tanıştığı Eloi’ların rahat, kaygısız yaşamlarına anlam veremeden yeraltında yaşayan vahşi Morlock’larla karşılaşır. İnsanların gelecek zamanda iki ayrı uç ırk olarak evrimleşmesini, bunlardan Morlockların tekrar yamyam atalarımız gibi insan eti yiyecek kadar vahşileşmesini anlatıyor. Yazar aslında kapitalist sisteme bir gönderme yaparak zengin ve yoksul arasındaki uçurumun zamanla bize nasıl bir tablo sunabileceğinden bahsediyor. Okuduğum ilk kitabı -Doktor Moreau’nun Adası-ndaki gibi evrim teorisine de yer vermeden geçmiyor. Okuyucuyu da alttan alttan işliyor. En çok ilgimi çeken kısmı ise 4. boyut yani zaman hakkında ardı ardına kuramsal görüşler belirtmesi. Kitabın ilk kez 1895 yılında yayınlandığını ve Einstein’ın 1905 yılında yayınladığı İzafiyet Teorisiyle zamanın dördüncü boyut olarak alınması gerektiğini söylediğini düşünürsek gerçekten bilime dayalı kurguda öncülük etmiş yazarlardan olduğunu görüyoruz.
Zaman Makinesi
Zaman MakinesiH. G. Wells · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201928,7bin okunma
139 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitabı elinize alıp bir günde rahat rahat bitirirsiniz. Zaten nokta yerine virgül kullanan yazar çokta soluklanmanıza izin vermiyor. Saramago’nun ölümünden önce yazdığı son romanı.Belki okurken biraz rahatsız olabileceğiniz bir kitap Kabil. Buna asla birşey diyemem. Ama sonuçta herkes aynı fikirde olsaydı bir adım bile ilerleyip, değiştiremezdik bu dünyayı. Herkes fikirlerinde özgür sonuçta. Kitapta aslında Saramago’nun Kabil adı altında Tanrı’yı, İncil’i ve inancı sorgulamasını okuyoruz. Kabil’in zaman yolculuklarını ve bu yolculuklar esnasında İbrahim, Lut, İshak ve Nuh ile yollarının kesişip bir şekilde olayların gidişatına müdahale ettiği hikayeler okuyoruz. Aslında yazarın kutsal kitaplardaki hikayeleri mantık çerçevesinde kendince olması istediği gibi yorumlaması olarak baktım ben bu kitaba. Sodom’u cezalandırırken neden günahsız çocuk ve kadınlarında öldüğünü, İbrahim’in oğlunu kurban etme girişimini kendi iç sesini Kabil e dönüştürerek sorguluyor. Kitabı gerçekten severek ve keyifle okudum. Sarsıldım mı? -hayır Beni rahatsız etti mi? -hayır İlk defa duyduğum ve sorduğum sorular değildi belki de o yüzden.
Kabil
KabilJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201811,1bin okunma
168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İyi Aile Yoktur kitabının devam niteliğinde olan İyi Toplum Yoktur yazarın okuduğum 2. kitabı. Ve bizi üzerini örttüğümüz yada asla bu kitaptaki gibi anlamlar yükleyemediğimiz gerçeklerle yüzleştirip; aslında toplumların tören adını verdikleri (sünnet,nişan,düğün...), bireyi çeşitli şekillerde kurban etme biçimlerini yani törenlerin gerçek yüzünü açık bir biçimde karşımıza koymuş. Kurban etmek deyince hemen aklınıza kan akıtılan kurban törenleri gelmesin. Toplumun ve ailenin istekleri doğrultusunda bireyi feda etmekten bahsediyor. Özellikle de kadınların ve çocukların nasıl toplum tarafından duygusal olarak istismar edildiğini gayet güzel bir şekilde anlatmış Nihan Kaya. Anne, baba, çocuk, evlilik, cinsellik, düğünler, bayramlar ve daha birçok konuya belkide asla aklımıza gelmeyecek bir bakış açısıyla bakmamızı; çocukken dinlediğimiz masalların içinde gizli mesajları açığa çıkartıp görmemizi sağlıyor. Okuduklarından rahatsızlık duyanlar, yazılanları doğru bulmayanlar mutlaka olacaktır. Ben aslında onların çoğunluk-çoğumuz gibi kurban edildiğini ve inanarak teslim oldukları bu törenlerin ve öğretilerin gerçeğiyle yüzleşmekten kaçtıklarını düşünüyorum. Kitaplığınızda mevcut olan kitaplarsa hiç bekletmeden okumanızı tavsiye ederim iki kitabı da. Yoksa da mutlaka edinin derim. Hele ki bir yerde birşeylerin yanlış gittiğini düşünüyorsanız. En azından çocuklarınız için geç kalmadınız.
İyi Toplum Yoktur
İyi Toplum YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20192,961 okunma
278 syf.
8/10 puan verdi
Travma üzerine okuduğum bu kitap ile insanın aslında kendikendisinin doğasını bozduğunu bir kez daha gördüm sanırım. Eğer iyileştirebilirsek aslında travmanın hayat kalitemizi artırabilen bir dönüşüm olduğunu söylüyor yazar. Başka bir hayvan tarafından saldırıya uğrayan yada büyük bir tehditle karşılaşan bir diğer hayvanın ilk tepkisi donmadır. Bu ölü taklidi yapmak değildir ve ölüm kaçınılmaz hale geldiğinde hayvan içgüdüsel bir şekilde farklı bir bilinç düzeyine girer. Bu acının deneyimlenmediği özel bir durumdur. Biz insanlar modern kültür adı altında bu içgüdüsel teslimiyeti korkaklıkla aynı kefeye koyuyoruz. Belkide o yüzden travmalarımızı ruhumuzda taşıyoruz. Oysaki bu doğal tepki bize vahşi doğadan bir armağan. İşte bu yüzden yazdım ilk cümleleri "kendi doğamızı bozduk" Kitapta travmayla başa çıkabilmek için birkaç egzersizde verilmiş. Uygulanırsa faydalı olabilir
Kaplanı Uyandırmak
Kaplanı UyandırmakPeter A. Levine · Butik Yayınevi · 2013627 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Bir kahve tutkunu olarak tabiki bu kitabı hemen alıp okumam gerekiyordu. Ve kahve hakkında aslında pek bir şey bilmediğimle yüzleştim 🤷‍️ Kitap sadece kahveden bahsetmiyor aslında birçok kültürdende bahsediyor. Ve bu kültürlerde kahvenin yerini anlatıyor kendiside kahve tutkunu olan yazar. Etiyopya, Yemen , Paris ,Türkiye ... kahve ve kahvehane, kafe kültürlerini. Birsürü değişik kahve demleme-hazırlama ve servis edilme tekniğini öğreniyoruz. Ülkemizdeki kahve ve kahvehane kültürüne fazla fazla yer verilmiş. Osmanlıdaki kahve anlayışı anlatılmış. Beğenirsiniz yada beğenmezsiniz ama ben daha önce hiç duymadığım şeyler öğrendim. Kahvenin ve kahve çekirdeklerinin gerçektende tarihi nasıl yönlendirdiğini, bazı toplumların tesadüfler sonucu kahveyle nasıl tanıştıklarını keyifle okudum
Kahvenin Hikayesi
Kahvenin HikayesiStewart Lee Allen · Maya Kitap · 201871 okunma
Reklam
168 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın yazarı Yunan edebiyatının Dostoyevskisi olarak anılıyor. Hadula beni çok etkiledi. Ve bu kitabın yazarının bir erkek olması dahada etkiledi sanırım . Kadının toplumdaki yeri üzerine şöyle kabaca bir gözlem yapılıp bu kadar hissedilerek yazılamazdı. Önce anne- babasına sonra evlenip kocasına , çocuklarına köle olan kadının yeri... Bu durum yazarı nasıl rahatsız etmiş ki o tarihlerde Hadulayı yaratmış hemen. Hadula da kız çocuk sahibi olan ailelerin kızlarını evlendirirken çeyiz vermenin maddi külfeti, sonra evlenen kızların çocuklar doğurup aynı döngüyü devam ettirip, kocalarına köle olmalarından duyduğu rahatsızlığa bir çözüm bulmuş kendince : Ölüm . Kızsam mı Hadula’ ya hak mı versem bilemedim. Kadın olmak demek ki her tarihte her çağda zor .
Hadula
HadulaAleksandros Papadiamantis · Jaguar Kitap · 2022568 okunma
256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Keşke gerçekten okuması gerekenler alıpta okusa şu kitabı ve gerçek anlamda bir özeleştiri yapabilseler. Aaa ama pardon o zaman olgunlaşmamış olmazlardı 🤷‍️ Ebeveyn olsun olmasın ailesiyle ilişkilerini anlamak isteyenlerin de mutlaka okuması gereken kitaplardan diye düşünüyorum. Üstelik hiç sıkılmadan okuyabileceğiniz akıcı bir dille yazılmış ve dilimize çok güzel çevirisi yapılmış bir kitap. Herkesi bulabilirsiniz bu kitapta anne-babanızı, kardeşinizi,eşinizi,komşunuzu,arkadaşınızı ve hatta kendinizi... ama yeterince dürüst olursanız ️ Zaten toplum olarak şu aile işlerinde çok başarılı olduğumuzu düşünmüyorum. Artık bu durum yavaş yavaş değişiyor şükürler olsun. Yaşam şeklimiz ve ataerkil aile yapılarımız yüzünden toplumun yarısından fazlası sanıyorum sorunlu çocukluklar geçirmiştir. İşte bunu anlamak için bile okuyabilirsiniz bu kitabı.
Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Yetişkin Çocukları
Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Yetişkin ÇocuklarıLindsay C. Gibson · Sola Unitas · 20191,591 okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Kitabın önsözünde çevirmen -Wells bilimkurgunun öncülerinden- diyor. Kesinlikle katılıyorum. Kitap 1896 yılında yazılmış. Öykü deniz kazasına uğradıktan sonra, ordan geçmekte olan ve Doktor Moreau’nun adasına giden bir tekne tarafından kurtarılan Prendick’in ağzından anlatılır. Adada hayvanlar üzerinde yapılan canlı deneyler ve karşılaştığı
Doktor Moreau’nun Adası
Doktor Moreau’nun AdasıH. G. Wells · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20227,5bin okunma
316 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Kitap ilk önce bize beynin evrimini daha sonrada tanrı kavramının nasıl ortaya çıktığını anlatıyor. Kendinin bile farkında olmayan bir insansıyken beynin farklı bölgelerinin farklı zamanlarda evrimleşmesiyle nasıl modern homo sapiens oluşumuzdan bahsediyor. İlk önce kendimiz hakkında düşünme becerisini, sonra başkalarının ne düşündüğünü düşünme beceresini ( zihin kuramı), ve daha sonra kendimizin kendimiz hakkında düşündükleri ile ilgili düşünme (içebakış) beceresini ve en son olarak kendimizi geçmişte ve gelecekte düşünebilme becerisini kazanarak modern homo sapiens oluveriyoruz. Ve kendi geleceğimizi düşünme beceremiz kendi ölümlerimizi öngörmemizide sağlıyor. Ölen aile büyüklerini rüyalarda görme, onlardan yardım istemenin zamanla atalara ibadete dönüştüğünü, bu durumun fazlasıyla ritüel haline getirilip kutsallaştırıldığını,atalardan bazılarının zamanla gökyüzündeki tanrılar haline işte böyle getirildiğini anlatıyor. Zamanla birçok kez şekil değiştiriyor bu durum tabi çok tanrılı ve tek tanrılı olarak. Paralel evrim konusu özellikle ilgimi çeken konulardan oldu bu kitapta.Birbirlerinden habersiz yaşayan insansı türlerin nasıl birbirine benzer ve eş zamanlı evrimsel değişimler geçirmesinden bahsediyor. Sebebi aynı ortak atayı paylaşıyor olmamız. Kitabın sonunda farklı birkaç tanrı kuramına daha yer vermiş yazar.
Beynin Evrimi ve Tanrıların Ortaya Çıkışı
Beynin Evrimi ve Tanrıların Ortaya ÇıkışıEdwin Fuller Torrey · Paloma Yayınevi · 2018285 okunma
60 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Bu kısa öykü bir adanın değil bir adamın öyküsü. Bilinmeyen ada sembolü üzerinden bir adamın kendini arayışı. İçinde düşündürücü, anlamlı cümleler barındıran bu kadar kısa bir kitabın insanı uzun, içsel yolculuklara çıkarması çokta beklenilen birşey değil aslında. -asla yok demiyorum ama azdır- çünkü gerçekten elinize alıp bir çırpıda bitirdiğiniz kısacık bir öykü. Bir insanın kendini arayışının öyküsü.
Bilinmeyen Adanın Öyküsü
Bilinmeyen Adanın ÖyküsüJosé Saramago · Kırmızıkedi Yayınevi · 200923,1bin okunma
347 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Kitap, kalıtsal aile travmalarını ve kitabın yazarı da olan doktorun konstelasyon çalışmalarıyla çözüm sürecini anlatıyor bizlere. Aslında kişilik bozukluğu, psikoz, depresyon ya da anlamlandıramadığımız birçok hastalığın bize üç kuşak önceki atalarımızdan miras kalabileceği. İlla travmayı bizzat bizim yaşamamız gerekmiyor yani. Çocukla annenin bağı daha farklı şekilde geliştiğinden (hamilelik) annemizden ve onun annesinden bizim hayatımıza yerleşmesi daha muhtemel. Çünkü büyükannemiz annemize hamileyken bizde o anda annemizin yumurtalık rezervinde bulunuyoruz. Aslında bizde oradayız. 🤷‍️ Konstelasyon çalışmalarında yaşanan travmanın anlaşılabilmesi ve iyileştirilebilmesi İçin danışan ebeveynlerini -veya travmasının mirasçısı olduğu kişileri- temsil eden bireyler seçer ve danışanın anlattıklarıyla bu temsilcilerin tepkileri birleşerek travma sebebini gün yüzüne çıkarır. - Ben en basit böyle anlatabildim. - Eğer bu konular ilginizi çekmiyorsa kitap sizi çok sıkacaktır. Hele son bölümde durmadan konstelasyon kelimesini okumak daha da sıkacaktır.️
Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları
Travma, Bağlanma ve Aile KonstelasyonlarıFranz Ruppert · Kaknüs Yayınları · 201197 okunma
Reklam
246 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Çok zamanlı bir roman Venya bir kısmı Venya’ da bir kısmı Dünya’da geçiyor. Zaten kitap ilk başta bir bütünken daha sonra yayınevi bir değişikliğe giderek ufak tefek düzeltmelerle Venya ve Dünya olarak iki cilt haline getiriyor. Yazar Venya isimli bir gezegen kurgular. Bir takım olaylar sonucunda Dünya’ya kaçmak zorunda kalan ve burada gördükleri ve duydukları karşısında inançlarını ve onlara inandıkları dini anlatan din adamlarını sorgulayan Venyalıların hikayesi. Evet fark yaratılmaya çalışarak yazılmış bir kitap fakat tam anlamıyla kurgusu beni içine alamadı nedense. Zorlama gibi hissettirdi gerek var mıydı dedim bilimkurgu tadı vermeye? 🤷‍️ Bazı din adamları tarafından Kur’an ın nasıl yanlış yorumlanıp ,insanların dini duygularının sömürülüp, peygamberimizin nasıl özel hayatına kadar girip yorum yapıldığını, hatta kutsal emanetler adı altında resmen putlaştırıldığını, dirileri uyarmak için indirilen Kur’an ın ölülere okunduğunu, Allah adına diyerek işlenen cinayetleri... yani yanlış olduğunu bildiğimiz ama yinede çoğunluğun yapmaktan vazgeçmediği hal ve davranışları kitabın sonuna doğru açmadan sadece birer ikişer cümleyle karakterlere söyletmiş yazar. Son bölümlerin daha net şekilde yazılmış olduğunu, anlatılmak istenenin çok fazla bilgi vermeden üzeri kapalı da olsa daha anlaşılır olduğunu düşünüyorum. Kitabın arkasını okuduğumda daha farklı beklemiştim açıkcası biraz hayal kırıklığı oldu.
Bize Yalan Söylediler 1: Venya
Bize Yalan Söylediler 1: VenyaCengiz Yardım · Düşün Yayınları · 201652 okunma
327 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Nasıl bir ailede dünyaya geleceğimizi biz seçmedik. Sizi görmezden gelen,duygusal ve fiziksel olarak istismar eden, alkolik, saygı duymayan, onlara bağımlı olmanızı isteyen bir ailede doğmuş olmanız sizin suçunuz değil. Anne- babanızın bu durumunu kabul etmek, bununla yüzleşmekte kolay değil. Ama bu durum eşinizi, çocuğunuzu, arkadaşlık ve iş ilişkilerinizi yani yetişkin hayatınızı etkiliyorsa bunu kendimiz için yapmak zorundayız. Yazar kitaba başlarken önce toksik ebeveynlerin kim olduklarını belirtmiş. Kendileri çocuklarının fiziksel ve duygusal bakımına ihtiyaç duyan, kontrolü asla elinden bırakmayıp manipüle edenden tutunda alkolik ve istismarcılara kadar herşey. Kitabın sonlarına doğru okuduğum ensest kurbanlarının hikayeleri beni zorladı ve çok üzdü. Bir yetişkin nasıl bir çocuğun çocukluğunu çalabilirdi. Sarsıldım. Yaşadıklarımızı önce kendimize itiraf etmemiz daha sonra anne ve babamızla yüzleşmemiz için bizi yönlendiren yollarda çizmiş kitapta ve eklemiş tek başınıza değil yardım aldığınız terapist eşliğinde yapabilirsiniz diyerek. Kitap okunması gereken kitaplar arasında ve mutlaka önereceğim kitaplar içinde yer alıyor.
Zor Bir Ailede Büyümek
Zor Bir Ailede BüyümekCraig Buck · İletişim Yayınevi · 20181,946 okunma