" Yarın şu sahrada dökülecek kanın rengi de akışı da birbirinden farklı olmayacak. Yarın burada bir bedenin, bir bünyenin kendisiyle savaşı çıkacak. Sağ kol ile sol kolun , bir ayak ile ötekinin birbirine acımasızca saldırdığı görülecek. Şah olmuş yahut Sultan; sıfatların ne önemi var. Önemli olan isimdir. Hasan mı Hüseyin mi ? Selim mi
Ahmet Muhip Dıranas, Cumhuriyet’ten sonraki Türk edebiyatının önemli bir
fikir ve sanat adamıdır. Ki O sadece edebiyatla değil, resim, fotoğrafçılık gibi sanatın pek çok dalıyla yakından ilgilenmiştir. Dıranas’a göre sanat insanoğlunun ferdî ve maşerî ölüme karşı bulduğu tek çaredir.
Dıranas, hocası Ahmet Hamdi Tanpınar gibi, şiirde dil ve
Metnin içeriği hakkında bilgi verebilir...
Son ada okumaya başladığım ilk andan itibaren beni içine çeken bir roman oldu. Kitabın konusu kısaca: Sadece kırk ailenin yerleştiği kimsenin bilmediği bir adada başlıyor. Bu adada insanlar huzur ve eşitlik içinde yaşıyor. Buradaki yaşam hayatın bütün streslerinden uzak, politik ve siyasi çekişmelerin
Sait Faik Abasıyanık’ın on dört öyküsünden oluşan güzel mi güzel bizden bir öykü kitabı Lüzumsuz Adam. Evet belki biraz karamsar gibi gelebilir sizlere ama aslında tam olarak demek istediği karamsarlık değil. Anlaşılamamışlık. Belki de biraz aldanmışlık. Evet tamam biraz da azalmışlık duygusu var. Hayatın kanınızdan çekildiğini ve sizin bunun için bir şey yapmak istemediğiniz gibi bir an gibi.
Sait Faik Abasıyanık’ın Lüzumsuz Adam’ında geçen tüm öyküler İstanbul ve İstanbul çevresinde geçiyor. Her biri bizden bizlerden birer öykü. Okurken o sıcaklığı duyabiliyorsunuz. Bizden anlatılan karakterlerde hep bir şeyler görüyorsunuz. Bu gördükleriniz bazen komşunuz oluyor bazen yakın bir arkadaşınız. Bazen yanınızdan geçen biri oluyor bazen semt bakkalınız oluyor. Ama elbet biri oluyor aklınıza gelen. Doksanlarda çocuk olanları bile yakalayan anlar bulabiliyoruz kitapta. Çok daha öncelerden olsada anlatılanlar, bir şekilde tutacak bir yer oluyor bizlerle. Çünkü o yıllarda hala bir yerlerde az biraz masumiyet vardı. Korkunç gelişmişlik, ürkütücü medeniyet bu zamanlarda ki kadar içimize etmemişti o zamanlar. Hala bir birimizin gözüne bakarak konuşuyor, ahlak nedir ne değildir iyi biliyorduk. Sürekli ötekileşen, ötekileşmeyi sevenler değil, bir arada olmak isteyen bir arada çocuk bir arada insan olanlardık. İşte Sait Faik, Lüzumsuz Adam ile bizi o zamanlara götürüyor. İnsanları eleştiriyor yer yer. Hak ediyorlar tabi. Umutsuzluğa da kapılıyor kimi zaman. Sanırım bu zamanları görmüş o zamanlar.
Bu kitaba iyi yorum ve kötü yorum olmak üzere iki ayrı yorumda bulunacağım.(Kötü yorum tamamen benim şahsi fikrim. Beğenmek ya da katılmak zorunda değilsiniz. Herkes istediğini düşünüyor, yazıyor, konuşuyor. Kötü yorum da benim şahsi fikrim ve bunu yazacağım. Beğenmiyor ya da katılmıyor olmanız beni üzmez, kızdırmaz. Herkes istediğini düşünür. Ama
Son dönemlerin sıkça konuşulan kitaplarından biri Tüfek, Mikrop ve Çelik. Peki nedir bu kitap ? İnsanlık tarihinin 13.000 yıllık tarihi. Yazarın Yeni Gine'de kendisine sorulan basit bir soru üzerine yaptığı otuz yıllık araştırmaların ürünü. Kitapta bizi neler bekliyor?? Çokça bilgi, bolca örnek, yazarın sorguladığı birçok soru ve cevapları aynı
Kitaba baktığımda aklımda ilk canlanan şey Adolf Hitler oluyor. Köprülü'nün, Hitler'e hayranlığı olup olmadığı zihnimi bir süre meşgul ediyor. Sonrasında Nureddin Topçu'nun evinde asılı olan üç fotoğraftan birisinde 2. Dünya Savaşı'nın günah keçisi ilan edilen Adolf Hitler oluşu geliyor aklıma. Almanya hüsrana uğradıktan sonra Milli Şef'in
Akif Emre İncelemesine İnceleme “Tek ve Tenha”
Hafızlık yaptığım kursun danışmasına üç gazete gelirdi. Sabahları hocaların eline geçmeden önce gazetelere göz atmak için koşa koşa danışmaya giderdim. Bir sabah Yeni Şafak’a baktığımda Beşiktaş’taki ofisinde iki poğaça ile aramızdan ayrılan birisi vardı… Vuslata erdiği günün ertesinde Akif Abi’yle
Afrika Tarihi, özellikle bizim ülkede pek fazla dikkat çekmeyen bir alan olduğu için bu incelemeyi yazmaya karar verdim. İnceleme biraz uzun oldu, şimdiden söyleyeyim.
Afrika, homo sapienslerin dünyaya yayıldığı yer olmasına rağmen gerektiği ilgiyi görmediği kanaatindeyim. Afrika'nın kuzey bölgesinde yer alan Antik Mısır kültürü dışında pek
Elhamdülillah Akif Emre Abinin külliyatından bir kitabı daha bitirmek nasip oldu. Akif Abi'yle nasıl tanıştığımı kendisiyle ilgili düşücelerimi diğer Akif Emre incelemelerimde ifade etmiştim. Bu kitap ilk baskısını Mart 2022'de yapmıştı. Bize de almak Ramazan'da nasip oldu. Almak derken, hediye olarak... (:D)
Kitabı Büyüyen Ay
"Bütün giysileri yırtsak yeridir
Yeter bize vefa elbiseleri"
Bir çoğumuz okuduğumuz kitapların yazarları ile tanışmayı isteriz. Ah... bir yerde otursakta biraz sohbet etsek. Sahi nasıl yazıyorsunuz,yazdınız ? Yaşadıkça mı yazıyorsunuz yoksa yazmak için mi yaşıyorsunuz ? Zihnimizde birçok sual vardır muhatabını bekleyen.İmkanı olanları
Gözümüzü dünyanın medeni milletlerine bir kere çevirip bakmak ve hatta yarım asır evvel bize tabi ve bizim idaremizde bulunan milletlerin kültür seviyelerini kısaca dahi olsa incelemek bizi acı acı düşündürmeğe kafi gelebilir. Bir milletin, bir sosyal topluluğun ancak yüzde otuzu okuma yazma bilir, yüzde yetmişi bundan mahrum ise sadece üzülmek
Zengin, asilzade, eğitimli bir konak beyefendisi olan 25 yaşındaki Şems Hikmet, 17 yaşında çok güzel ve akıllı bir çingene kızı olan Ziba'dan etkilenir fakat bu ilişkinin toplum tarafından kabul görmeyeceğinin farkındadır.
Şems Hikmet Bey, Ziba'yı ailesinin yanından alıp yalıya, bir tanıdığının himayesine verir ve ailesiyle konuşmasını
İlk Okuma Sonrası İncelemem:
MTO okumalarından muazzam bir kitabı takdim ediyorum. Bu kıymetli eserin yazılış amacını giriş kısmında ki şu söz ile aktarmak çok net olacaktır.
“Bu kitabın hedefi: Tarihin bakış açısının değiştirilmesi gerektiğini göstermek; sömürgeciliğin sona ermesinden sonra, tarihi inisiyatif ve hamlenin tek merkezi, değerlerin