Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
Savrulan külleri ömrümüzün
Bir kızın kocaman gözlerinde gördüm bulutların dağlara sessizce çöküşünü Çocuksu susuşları gördüm, kırılan sevinci ve kalbimi puslu yamaçlardaki pusulara saldım çobanlar çoktan inmişlerdi ovaya bense yapayalnız bir ağaçtım doruklarda Harelenen sularda bir yanık kokusu ve uzun boyunlu bir kızın gülümseyişi Işık zamana bağlı zamansa onun kocaman
Merhaba kitapseverler #Namuteber#Ufukyılmaz#ÇağrıKavaklıoğlu#Şiir#okudumbitti#ozlemli_kitaplar#alıntı Bugün günlerden şiir günü,sizlere içlerinden sevdiğim bir şiiri paylaşmak istiyorum. YOKSA BAHAR MI Heyecanlarımız vardı,kalplere sığmayan, Dağlarımız vardı, sümbül kokan, Yırtık ayakkabılarla,çıkardık doruktaki çınara, Güneş daha mı yakındı,
Betimleme...
Bütün o tozdan , sıcaktan , işten güçten sonra yanınıza gelir gelmez yine menekşe kokusu hissediliyor ortalıkta. Ve bu ıtırlı menekşe değil , biliyor musunuz , erimiş kar ve bahar çimen kokan ilk açmış , koyu bir menekşe .
Sayfa 22 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ahmet Kayanında dediği gibi, onu menekşe kokusunda aramak mı yoksa kokusu varken içime doya doya çekememek mi daha acıydı, bilemedim.
Reklam
Yazları yüzünü uzun ve yorgun yapan Menekşe, yan bahçede pazılı, sirkenotlu, çökelekli gözlemelerini pişirmek için hazırlık yapıyor, ocağı tutuşturuyordu. İlki ve ılgın çalıları çıtırtılarla alev almış, derin çağların kutlu kokuları ile ocağın ince mavi dumanları bükten içerilere, rüzgâra uyup gezinmeye başlamıştı. Niye bilmiyorum, durup dururken Dudu Odaları Sokağı'ndaki ekmek fırınından yayılan taze francala kokusu aklımın arka köşelerinden birine düşmüştü. Burada, bu parlak safir göğün altında, zorluklarla geçmiş bir ömrün kirini pasını yavaş yavaş siliyorken, nicedir unuttuğum toplantı tutanaklarını, hesap cetvellerini, belediye otobüslerini, kaygılı akşam oturumlarını da taşımıştı bir anlığına belleğimin puslu koridorlarına. Neyse ki kayık bağlama yerini mesken tutmuş sahilin güngörmüş köpeği yattığı kumsaldan, yürüyüşe çıkarsam benimle birlikte gelmeyi planlıyor, yarı kapalı gözlerini arada bir açıyordu. Daha ne isteyebilirdim ki?
Sayfa 116 - Seyrek YolcuKitabı okudu
İki tür ses tonu vardır: Dağların doruklarından esen fırtınaların uğultusu ve bir de senin yellenmen. Seninki, yellenme sesi, yelleniyorsun ve menekşe kokusu saldığını sanıyorsun.
Sayfa 96 - Payel yayınlarıKitabı okudu
Benim için mutlulukta her zaman bir baharatlı bira tadı ve bir menekşe kokusu olacak.
Sayfa 400Kitabı okudu
"Beyaz ve menekşe rengi giysiler içindeki rahiplerle ellerindeki buhurdanları sallayan buhurdancı çocuklar, toz toprağın içine iki büklüm eğilmiş siyahlar ve ellerinde sımsıkı tuttukları kamçılarıyla diz çökmüş kölebaşıların yanından geçtiler. Tütsünün hoş kokusu, sahilden gelen leş gibi çürük yosun kokusuna karıştı."
Sayfa 14 - Yordam KitapKitabı okudu
Reklam
"Tabii, hiçbir şey anlamıyorum," dedi Matilde, üzgün bir ifa­deyle başını salladı, etrafa bir menekşe kokusu yayıldı. Topuzun­ dan sarkan bir tutam saçı yerine koyarken Guillermo devam etti."
Bir Ülke Var Ötelerde
Bir ülke var ötelerde, sağanak yağmurlara yaşama izni veren. Yer tabanının kaçamak ayak izlerini hapsetmiş, menekşe ve ıhlamur ağaçları ile dolu. Çay kokularının tuttuğum bardağa sinen o tarifsiz tadı... Torosların enginliği ve şehri kaplayan yortusu; bir ülke var ötelerde, içime siner cennet kokusu. Bir ülke var ötelerde, görüyorum.
Sayfa 83 - Mementomori yayıneviKitabı okuyor
Bir Menekşe Kokusu
...Bu mendil ona hüzünlü bir şiir okuyor, onun yokluğunda yine onun havasında yaşamış olmak için odasında, bekleyiş işkenceleriyle penceresinin yanında geçirilmiş saatleri söylüyordu.
Sayfa 307Kitabı okudu
Şakayık
Bilinmez anlarda uzak uzak açma yeter Yine mersin sürüyorsun yalnızlığına Coşkusu aşılmamış şiirler kuşanıyorsun Bir yağmur bir güneş oluyorsun denizde Avuçlarımda dalgaların kırılıyor Kıyıların kumdan kuma özlem tutuşması Çam kokusu yudumluyorsun akşam akşam Sabrın da bir sınırı var şakayık Menekşe köküyle taş duvar delinmez ki
Ne idüğü belirsiz: İşte seslerin, kokuların, tatların özelliği. Ürkmüş tavşanlar gibi önünüzden hızla geçtiklerinde ve onlara fazla dikkat etmediğinizde basit ve güven verici varlıklar olduklarına inanılabilirdi; yeryüzünde gerçek mavi, gerçek kırmızı, gerçek kayısı ya da menekşe kokusu olduğuna inanılabilirdi. Ama onları bir an durdurduğunuzda, bu güven ve rahatlık duygusu yerini derin bir tedirginliğe bırakıyordu: Renkler, tatlar ve kokular hiçbir zaman gerçek değildi, hiçbir zaman kendileri ve sadece kendileri olarak kalmıyorlardı. En yalın niteliğin bile içinde, kendisi karşısında, özünde fazlalık vardı.
Sayfa 173Kitabı okudu
197 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.