Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
432 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kesinlikle bir aşk romanı değil öncelikle! Ephesus yayınlarını toplama saplantım neticesiyle aldığım pek bir fikrimin olmadığı bir romandı.Okumaya başladığım süreçte zamansal sıkıntılarım yüzünden normal okuma performansımı sergileyemediğim bir romandı. Başlarda bu duruma üzülürken romanın sayfaları ilerledikçe ilk kez bu denli uzun sürece
Beklediğim Sendin
Beklediğim SendinAmor Towles · Ephesus Yayınları · 201345 okunma
Ben mütemadiyen, kılıkları kıyafetleri başka, içleri bir örnek olan bu zavallı zararsız görünen insan cinsinin her devirde bazen içimde isyan uyandıran hareketleri, tekrar edip durduklarını, hüzün ve hayretle seyretmeye mahkümdum.
Reklam
Tanrı ve ben, hayattaki büyük konulardan bahsetmezdik. Felsefi tartışmalara girmez, din konusunda kavga etmezdik ama O'nunla mütemadiyen konuşurdum çünkü önemli bir şey paylaştığımızı biliyordum. O'nun varlığına dair bir kanıtım yoktu ama O'na gene de inanıyordum çünkü gerçek olduğunu biliyordum. Tanrı da benim için aynısını yaptı. İnsanların aksine, var olduğuma dair bir kanıta ihtiyaç duymadı, orada olduğumu O biliyordu.
‘’ Bu çağda, bana göre, Türkeli’nde sırasıyla Saka, Kun, Siyenpi, Apar sülaleleri hakim olmuştur. Sizin ayrı devletler devri dediğiniz bu devirlere ben ayrı sülaleler devri diyorum. Çünkü: Milattan önceki yedinci asırdan, milattan önceki üçüncü asra kadar Türkistan’da yüksek hakimiyet Sakalardaydı. Daha batıdaki Masaget (= Peçenekler) Sakalar’ın bir kolu sayıldığı gibi Çin tarihlerinin Şimalî Çin’de olarak gösterdiği ve "Xu" umumi adını taşıyan zümre de henüz bir devlet halinde teşekkül etmemişti. Sonra milattan önceki 6‐4. asırlarda Aryani milletler cenuptan mütemadiyen Türkistan’a saldırdılar. Önce İranlılar, sonra İskender’in Yunanlılar’ı Cenubî Türkistan’ı zapt ettiler. Azlık olan Türkler de Çin sınırına doğru çekilerek orada kısa bir dahili çarpışmalar devrinden sonra Kun (= Oğuz) sülalesinin idaresinde birleştiler. ‘’
Ben yok olmayı kabullenirken, kar taneleri mütemadiyen ayak izlerimi kapatmaktayken, güneş bile her gün batarken, sizdeki ne arsızlıktır; silinmeyi dahi kabul edemiyorsunuz bir başka faninin zihninden.
Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması 06.01.2013 16:59 Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması Türkiye'de Sosyalizm'in en büyük savunucularından Hikmet Kıvılcımlı'nın Eyüp Sultan'da yaptığı tarihi konuşma. TIMETURK / Haber Merkezi Muhterem Vatandaşlarım! Sevgili İşçi kardeşlerim!Bugün, Müslüman
Sayfa 1 - derleniş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
mütemadiyen incinen halimi toparlama gayretimin mavi ışıklı yeri burası ve pişman olmayışımı katmerlemek istiyorum ben
Ülke sanki kanser olmuş gibiydi ve her sabah yeni bir hücresini daha kaybediyordu. O kaybettikçe ben yenilmiş hissediyordum. Ölümü izlemek değil kurtarmak için ne bileyim kemoterapi falan bir şey yapmamız gerektiğini düşünüyordum. Ama karşımda devlet vardı. Durumu sistemli olarak bu hale getiren, kulakları hiç duymayan, sadece koskocaman bir ağızdan ibaret olan devlet mütemadiyen çiğniyor, yutuyor ve n'apıyorsun demeye kalmadan suratıma doğru geğiriyordu sanki. Mevzuyu çok şahsi algılamaya başlamıştım. "Hişş değişik, sana diyorum sana, kürtaj mürtaj nasıl konuşmalar lan öyle, git efendi gibi evlen ve 3 çocuk doğur, içki mi kırarım çeneni ne içkisi, ayran var otur iç işte, öyle kızlı erkekli takıldığınızı da görmeyeyim, yıkarım sinemanızı, sökerim ağacınızı, akıllı olacaksınız lan! Biz Osmanlı torunuyuz, ecdadımız, örfümüz, ananemiz, biz biz BİİİZZZ!
Sayfa 142Kitabı okudu
1254 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Sadece bir kere okuyarak Risale-i Nur'dan Sözler kitabını eleştirmek ne haddime ? Aşağıdaki konferansı okursanız şayet, Üstad ve Risale-i Nurlar hakkında genel bir bilgi edinmiş olacaksınız. Kendinize bir şans verin. Bu kitap okuduğunuz kitaplar gibi değildir. Okuyarak zaman kaybetmiş olduğunuz tüm kitaplara lanet okutur,
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125,5bin okunma
... Bir de Vehbi Dede' ye soralım. O öteki hacılara, hocalara benzemez. Ne dersin Dede Efendi? İlerleme için şeytanın namını yükseltelim mi? Dede tatlı tatlı güldü: - Bence şeytan ve Allah diye kainatta iki kuvvet yoktur. Hepsi, her şey bir tek hakikatin, bir tek kudretin görünüşü. Cüz ve ferdlerden en muazzam güneşlere kadar, insandan, göze
Sayfa 86 - Can Yayınları
Reklam
Ya iyileşirsek? Bir daha nasıl döneceğiz oraya, sağlıklı insanların arasına? Ama er geç dönülüyor tabii. İnsan hep hasta yaşayamaz ki, ölür. Tanrı'nın huzurunda yaşamak gibi olur bu, mütemadiyen. Nasıl dayanabilirsin? Esra masal dinleyen çocuk oldu, annesi hiç durmasın, hep anlatsın istiyordu. Bu aşkın kiminle olduğunu sormaya cesaret edemiyordu, çok belirsiz şeyler duydu hakkında. Ya insan hakikaten tek başına yakalanırsa bu hastalığa? Ya imkansızsa bu aşk, daha baştan yokluğa mahkumsa? Yitik bir aşkın acısıyla bakacaksın artık dünyaya, uzaktan. Ve fark nedir biliyor musun? O zaman iyileşme de yok, nekahet denilen şey de. Başka her şey onun bir zavallı tekrarı... Sen nereden biliyorsun bu yaşta! Ben çok yaşlıyım anne. Yüz yaşındayım, bin yaşındayım. Daha çocukken yaşlıydım, hatırlamıyor musun?
Sayfa 242 - Can YayınlarıKitabı okudu
85 syf.
8/10 puan verdi
20.09.2015
Kitabı eleştirebilme isteğiniz su yüzüne çıkarken bile tedirgin oluyorsunuz ki aynısı okurken de aralıksız oluyor. Her bir sayfanın yaklaşık on sayfaya bedel olduğunu düşünecek olursak, kitabın inceliğine pek de takılmamak gerekir. Kolayca bitiyor belki, ama üzerinize yüklediği ciddi bir düşünce yükü var. Durmadan kıyas yapıyorsunuz, durmadan her şeyi üzerinize alınıyorsunuz. Bazen "ben bunu yapmayacağım" diyerek şahlandığınız bile oluyor. Kısacası, her haliyle insanı derinden etkileyen kitap. Beyninizde mütemadiyen "kitle" kelimesi yankılanıyor, dağarcığınızda olsa da kullanmadığınız bu kelime iki lafınızdan biri haline geliyor. Ama bir noktada sıkıntılı hissediyorsunuz, o kadar karamsar ki cümleler gerçekçilik nerede diye düşünüyorsunuz. Sanki gerçeklikten ziyade karamsarlıkla sarmalanmışlar gibi, bu iki kavram arasındaki ince çizgi çoktan aşılmış gibi, vs. Yani belli bir aşamadan sonra "ama yeter artık, hiç mi ümit yok" cümlelerine başvuruyorsunuz. Ve bence, bu üzücü bir şeydir. Tavsiye ederim.
Sessiz Yığınların Gölgesinde: Toplumsalın Sonu
Sessiz Yığınların Gölgesinde: Toplumsalın SonuJean Baudrillard · Doğu Batı Yayınları · 2019591 okunma
22 Aralık 1984 Eğri mülkiye', 'Kirli mülkiye', 'Kanlı mülkiye' demelerimden alınıyorlar kırılıyorlar, birşey demeseler de doğrudan açıkça, hissediyorum ben, tanışıklığımız olanların içinde epeyce var böyleleri Ne söylüyorum ben? Eğriyse düzeltilmeli, kirliyse arındırmalı kanlıysa kazına kazına temiz yeri ortaya çıkarılmalı demiyor muyum? Aklımızla irdelenecek mülkiyetin temize çıkması olanaksız bence tek başına Bir de, daha köklü irdelenmesi gerekiyor mülkiyetin vicdanımızla. Ona başvuralım vicdanımıza Oluşum süreçlerini vicdanımızın süzgecinden geçirelim Birikmiş, yığılmış mülkiyeti danışalım vicdanımıza Mütemadiyen, vicdanında, kendi kendini sorgulamayan hiçliğe doğru hızla kayıyor demektir. Arşa en yakın duran duâdan sonra boyuneğmeyen edebiyattır iblis'e, Çünkü, insanın vicdanına bağlıdır damarları yarım stop - Atak adağım olsun" dedim iki elimle çekip geceyi
Son tren kalkmış Haydarpaşa'dan hayli geç haberim oldu Son tren kalkmış, ah! ben seninle, Ben seninle hiç trene binmedim nasıl olur Ne çok şey var yapmadığımız mütemadiyen düşünüp Düşünüp, düşünüp, düşünüp delirecek gibi oluyorum..
Sayfa 61 - Haydarpaşa'nın Ardından
160 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Kısaca bir kitap olmasına karşın, kanımca, hakkında söylenecek çok şey var. Basit olarak ilk düşüncelerimden yola çıkıp açıklamak istiyorum bu ilk cümlemi. Başlarda, hakikaten rahatsız edici bir üslup olduğunu düşündüm Reich’ınkinin; mütemadiyen “Küçük adam!” diyordu, “Ben büyüğüm.” En azından öyle geliyordu. Belli bir noktaya kadar, aradığım şey “ben de küçük bir adamım”dı, bunu gördüğüm vakit rahatsızlığım da ortadan kalkacaktı. Keza yok değildi, “içindeki küçük adam”a seslenişini görmek mümkün olabildi fakat eksikti, istediğimi bulamamıştım. Sonlara gelirken gördüm o kırgınlığı şayet yazarın yaşamı hakkında ufacık bir fikre sahipseniz bunu görmek çok daha kolay olabiliyor. Ben bir şeyler biliyor oluşuma rağmen anlamakta geciktirdim onu çünkü her şeye rağmen, “böyle” bir üslup olmamalı, diye düşünüyordum. Ancak ifade ettiğim gibi, bir süre sonra, bu şekilde ifadelerin de var olması gerektiğini düşünmeye başladım; bunu, söz konusu “kırgınlığın” tamamen öne çıkışı, gözler önüne serilişi takip etti ve ben, “tamam,” dedim; kitap olması gereken yerde ve düzeyde; haklı bir üslup, haklı bir yakarış. Kitabın içeriğine değinmek istemiyorum, burada üzerinde bir şeyler söylenecek bir kitap değil zaten. Frankfurt Okulu’ndan tanıdığım üçüncü –belki de dördüncü- adam Reich ve rahatlıkla diyebilirim ki, iyi ki tanımışım, tanımaya başlamışım. Bir diğer kitabı, Faşizmin Kitle Psikolojisi’ne göre kesinlikle kolayca okunabilen bu kitabı gözüm kapalı tavsiye edebilirim. Her kuytu köşeden duyguları çekip çıkarabilenlere selam olsun, dikkatli okumalar.
Dinle Küçük Adam
Dinle Küçük AdamWilhelm Reich · Avrupa Yakası Yayınları · 201213bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.