Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Neresi lan burası? Nasıl geldim ben buraya? Kim getirdi beni buraya!
"Neredeyim ben, neresi burası?" "Cennet!" diye cevapladı beni. Sırıtıyordu da.
Reklam
Bukalemun BubUyu Gördün mü"? Yazanlar Şehnaz Ceylan Feyza Yalman İrem Betül Ayçan Yeliz Bodurlar Bu kitabın sahibi: Bubu, keşfetmeyi çok seven meraklı bir bukalemundu. Ormanda bir oraya, bir buraya gezer dururdu. Bir gün o kadar yürüdü, o kadar yürüdü ki... Kocaman binaların olduğu bir şehirde buldu kendini. Binaların arasında biraz
Ölüm
..... Boğuk bir sesle,"Burası neresi?"diye sordu. .... Çatlak sesiyle, "Öleceğim yerin adını bile bilmiyorum," dedi.
Hiç kaybolmuş hissettiğin oldu mu? Hayatının ortasında öylece durduğun, müziğin sesini kısıp etrafına boş boş bakındığın ve "Ben şimdi nereye gideceğim?" diye düşündüğün oldu mu? "Burası neresi, neden buradayım ve buradan nereye gideceğim?" gibi sorularla boğuştun mu hiç? Halbuki evindesin, odandasın, sokağındasın. İnsan evinin içinde, odasının içinde, yatağını içinde kaybolur mu hiç? İnsan yıllardır yaşadığı sokağın içinde kaybolur mu? İnsan doğduğundan beri yaşadığı bedenin içinde kaybolur mu? Ben kayboldum. Çok defa kayboldum, çok defa yolu buldum. Bazı yolları hala bulamadım, evrenin bazı yerlerinde hala kayıp haldeyim, hala bulunamadım. Evrenin bazı zamanlarından bir nokta gibi kaybolup gittim. Kimse tarafından bulunmadım çünkü kimse tarafından aranmadım. Ruhum bazı sokaklarda kayıp, bazı telefon konuşmalarında, bazı mesajlarda, bazı akşam yemeklerinde kayıp. Ruhumu masaya bırakıp odama gittiğim akşam yemekleri geçirdim. Sevgisiz büyüdüm, meraksız, ilgisiz ve hatta umarsız.
Reklam
Neden tehlikelisin? Çünkü aptal herif, oyunumuzu elimizden alıyorsun. Her şey olabilme, her şeye dönüşebilme ihtimaliyle yaşayan insanı, tek bir yere çaka çaka yerleştirmek de ne demek? Neresi burası? Nasıl buranın tek gerçek anlamlı yer olduğunu kabul etsek bile, sıkıcı bu be. Bütün ihtimalleri elinden alınmış adam, kendi gerçek varlığıyla baş başa kalmış adam, mutlak insan ancak mutlak sıkıntı olabilir.
Sayfa 135Kitabı okudu
“… Benim ipek yüklü kervanım mı var.” Bizim evet İpek yüklü kervanımız yok. Ama ondan daha değerli bir yükümüz var: Hatır. Bu öyle bir yüktür ki biz onu taşıyoruz zannıyla yaşarız ama aslında bizi taşıyan, hatta daha ötesi bizi koruyup gözeten o hatırdan başkası değildir. Ve hatır hatıraya, hatıra ise hatırlamaya dönüşür. Hafıza, adı üstünde bir muhafız edasıyla burada devriye gezer sürekli. Burası neresi mi? Burası bir insan. 
Sayfa 79 - Ahmet Edip BaşaranKitabı okudu
"Burası neresi?" Ama bu anlamsız bir soru. Sormaya gerek yok, çünkü cevabı en başından beri biliyorum. Buradayım. Kendi hayatımın içinde. Ben denen gerçek varlığın ait olduğu yerde.
Sayfa 11
Evimiz neresi?
Hiç kimse bir yabancıyla öylesine karşılaşmazdı. Karşılaştığımız her yabancının hayatımızda bir parmak izi kalırdı ve neyle silersek silelim o iz hayatımızdan hiçbir zaman çıkmazdı. Sanırım hepimizin hayat hikâyesi evimizi arayışımızı anlatıyordu. Öyle değil mi? İşte burası benim evim dediğimiz her an yeni bir macera başlıyordu... Dediğim gibi, hayat beşik sandığımız bir depremdi. Sallanıyor, uyutuyor ve uykuya daldığımız ilk anda etrafımızdaki her şeyi yıkıyordu. Üstümüze doğru değil, içimize doğru...
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Hiçbir yere varmayan sohbetlere karşı iyi bir alternatif olarak görürlerdi resimleri. İçlerinden konuşmak gelmediğinde ya da sohbetler tükendiğinde, arkalarına yaslanıp, oturdukları masanın açısına ve o gün tam olarak neye odaklanmak istediklerine bağlı olarak bir çerçeve seçerlerdi duvardaki yığının arasından. Sonra seçtikleri resme bakışlarını diker, yavaş yavaş çekilirlerdi orada tasvir edilen yola doğru. Bir öte diyar arzusuydu bu. O uzak memlekette olma, oraya ışınlanma arzusuyla odaklanırlardı seçtikleri resme. Neresi olduğu o kadar da önemli değildi belki de, burası olmasın da neresi olursa olsun.
O kadar şey vardı ki oysa, bakamadık, Dünya gözüyle, neresi burası, Sağduyunun anlamı gibi karanlık.
Yüzündeki hüzünlü sokakta bir evin kapısı açık kalmıştı ve içeriye girdim. Burası neresi, ben nerdeyim bilmiyorum.
Sayfa 131Kitabı okudu
Öleceğim yerin adını bile bilmiyorum…
Boğuk bir sesle, “ burası neresi?” Diye sordu. Chunsheng ve ben etrafa bakmak için başımızı kaldırdık. Nerede olduğumuzu nasıl bilebilirdik ki? Sonra tekrar yaşlı Quan’e döndük; tekrar açmadan önce, bir süre gözlerini sımsıkı kapattı. Gözlerini açtığında gözleri kocaman olmuştu ve sanki gülmeye çalışıyormuş gibi dudaklarını bükmüştü. Çatlak sesiyle, “Öleceğim yerin adını bile bilmiyorum,” dedi.
*~●。。。Kim ister ki her an "gerçek nedir, hakikat nedir, ben kimim, burası neresi, sonumuz ne olacak," gibi soruların pençesinde kıvranarak yaşamayı?
Sayfa 270 - Metis yayıncılıkKitabı okudu
836 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.