Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aptal mıdır nedir? Boyuna kitap okuyup düşünür. Biz de çok okuduk ama faydası olmadı.
Sayfa 33
Ama Robert'ın sınıfında farklı yüzyıllardan filozofları okuduk ve o kitapların sayfaları arasında hayatın ne kadar karmaşık olduğunu anlayan insanlar gördüm. Filozoflar keskin "ya şöyledir ya da böyledir"lerin ötesinde bir yerde, nüansın kural olduğu, sohbetin devam edebildiği ve zihnin esneyebildiği bir yerde yaşıyor gibiydi. Felsefe yapmaya devam edersem suçlanmayacağımı düşündüm.
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
Her uçanla kanatlanıp uçtuk; her koşanla beraber biz de koştuk. Bazen bir rintle harabatta bulunduk.; bazen yüzümüzü viranelik kapısına sürdük. Bazen seccadenin dışında oturduk; bazen gönül denizinde kaynadık durduk. Bazen çileğe girdik, Kur'an okuduk; bazen yabaniler gibi avare olduk. Bazen baykuşla metruk yurtlarda bulunduk; bazen yün hırka ile kâşenede oturduk. Bazen dikenlikte gönlümüze diken doldurduk; bazen çöleği çıktık, canımızı ığsar kıldık. Bazen başımızı dizimize dayadık, bazen oturup hu hu çektik. Bazen övünç ile arşın üstüne çıktık; bazen ar ile halı altında yattık. Bazen can doğan ile uçtuk; bazen yüz kapıyı bir ah ile açtık. Bazen var, bazen yok idik; bazen ektik, bazen hiçlik. Bu sırrı aramak için çok dolaştık; fakat şimdi ümitsizlik de geri döndük. Bazen erlik yapıp gayret ettik; fakat şimdi bir koku alamadan görünmez olduk. Bu yolda çok defa başa döndük, yolda gittik fakat bir daha tekrarladık. Ayın, yılın sillesini çok yedik, zehirli dolu kadehler içtik. Çok konuştuk ama gönül sükuna ermedi, çok gittik ama yolun sonu gelmedi. Şimdi nefsimizden söylediğimiz sözler de tükendi, halimizin şaşkınlığıyla kalakaldık!
Sayfa 134Kitabı okudu
"Biz güya okuduk, dedi Orhan, ama bir baltaya sap olamadık." "Yoo, meşhur adam olmuşun. Gazetelerde okuyoruz. Kahvede şiirlerini ezber bilenler de oluyor."
Kur'an Tercümanı Abdullah B. Abbas
"Biz, bize indirilen kitabı okuduk, anladık; ayetlerin neden indirildiklerine vakıf olduk ve bunlarla amel ettik. Ama daha sonra gelecek olanlar, Kur'an'ı okuyacaklar ama anlamayacaklar; bunsefer her biri bana göre deyip kendilerine göre görüşler oluşturacaklar. Böyle olunca da ihtilafa düşüp, birbirlerine girecekler."
Sayfa 334Kitabı okudu
Kur'an'ı Anlamamak Felakettir!
Hazreti Ömer bir gün ümmetin sırdaşı olan Huzeyfetül Yemani'den fitnelere dair bazı hadisleri duyar. Derin derin düşünmeye başlar. O, o haldeyken İbn Abbas yanına girer Hz. Ömer'i böyle bir halde görünce İbn Abbas sorar "Ne bu halin ey Emir'el Mümin'in! Çok düşüncelisin." Hz Ömer der ki " Ey İbn Abbas! Söyler misin bu ümmetin kitabı bir, peygamberi bir ve kıblesi bir olduğu halde nasıl olur birbirlerine düşebilir ve fitne kapılarını kırabilir? " Bu soruya İbn Abbas bir cevap verecek o cevap sadece Hz Ömer'e verilmiş bir cevap değil aslında kıyamete kadar tüm müminlere verilmiş bir cevap olacaktır diyecektir ki " E y müminlerin emiri biz bize indirilen kitabı okuduk, anladık, ayetleri neden indirildiklerine vakıf olduk ve bunlarla amel ettik ama daha sonra gelecek olanlar Kur'an-ı okuyacaklar ama anlamayacaklar, bu sefer her biri bana göre deyip kendilerine göre görüşler oluşturacaklar böyle olunca da ihtilafa düşüp birbirlerine girecekler. " Bu sözler Hz Ömer'i daha da dehşete düşürecekti.
Reklam
"Biz, bize indirilen kitabı okuduk, anladık, ayetlerin neden indirildiklerine vakıf olduk ve bunlarla amel ettik. Ama daha sonra gelecek olanlar, Kur'an'ı okuyacaklar ama anlamayacaklar. Bu sefer her biri "Bana göre..." deyip kendilerine göre görüşler oluşturacaklar. Böyle olunca da ihtilafa düşüp birbirlerine girecekler." Abdullah b. Abbas
Sayfa 395
- "Aptal mıdır nedir? Boyuna kitap okuyup düşünür. Biz de çok okuduk ama, faydası olmadı..” -
“Çok özel,” diyorum içtenlikle. “Ama Çalıkuşu’nu zaten okuduk.” “Birlikte okumadık.”
Sayfa 159Kitabı okudu
Okuma, bir iletişim işi mi? Gene güzel bir yorumcu yalanı! Okuduğumuzu gizleriz. Okunmuş bir kitabın hazzını, çoğunlukla kıskançlığımızın derinlerinde saklarız; ya lakırdıya gerek duymayışımızdan, ya da sözü söylemeden önce zamanın o nefis damıtma çalışmasını yapması için beklediğimizden. İşte bu sessizlik, samimiyetimizin teminatıdır. Kitap okunup bitmiştir, ama biz hâlâ oradayızdır. Sadece çağrıştırılması bile kaçındığımız şeylere karşı sığınacak bir barınak sağlar bize. Dışarıya karşı korur. Alışılageldik manzaraların çok üstünde kurulmuş bir rasathane sunar. Okuduk ve susuyoruz. Susuyoruz çünkü okuduk. (...) Ah! Kimsenin kimseye söyleyecek bir şeyi olmadığından, okumanın konuşulacak konular arasına girdiği salon sohbetleri. Bir iletişim stratejisine düşürülen roman! O kadar sessiz çığlık, o kadar sebepsiz diretme, şu sersemin şu densizi tavlaması için: "Nasıl, Gecenin Sonuna Yolculuk'u okumadınız mı?" Bundan daha azı için bile insan öldürülüyor.
Sayfa 76
Reklam
Okuduk ama :(
"Çalışmakla da doymuyor ya! Haydi hoşça kal usta!"
Sayfa 67 - Çınar YayınlarıKitabı okudu
Bazı Yurdum insanı sanki...
Aptal mıdır nedir? Boyuna kitap okuyup düşünür. Biz de çok okuduk ama faydası olmadı. Neyine kibirlenir acaba? Biz de efendiyiz ama kimseye kem baktığımız yok...
Sayfa 134 - MaviçatıKitabı okudu
“Aptal mıdır nedir? Boyuna kitap okuyup düşünür. Biz de çok okuduk ama, faydası olmadı.”
Baba Salim
… 1887 de Akçaabat ilçe oldu. Ve Trabzonlu Halk Şairi Baba Salim dünyaya geldi. Tabakhane Mahallesinde Vaizoğlu Abdürrezak Beyin oğlu olana Salim Öğütçen iyi bir eğitim görmemişti. Ama kuvvetli bir dünya ve insanlık görüşü vardı. Bu yetenekleri onu ünlü bir halk şairi yapmıştır.Bunu kendisi de bilir ve şöyle der Baba Salim: Ne tarih okuduk ne hendese Ne mektup görmüşüz ne medrese Koyamaz kimse bizi kafese İyiyi kötüden seçenlerdeniz
Kötülükten daha beter bir şey varsa o da kötülüğe alışmaktır.
Çok büyük öğretilerle yetiştirildik. Çok büyük kitaplar okuduk. İnsana, doğaya, duygulara, onurlu bir dünya yaşantısına dair büyük kelimeler okuduk, yazdık, dinledik. Zihnimizde, anlam dünyamızda yaşamaya dair bir biçim ve sınır belirledik. Bu biçim ve sınırın ötesini de düşündük. Ötede kalan kötülüğün, merhametsizliğin ve insan dışılığın nasıl da berbat bir şey olduğunu kaşlarımızı çatarak tartıştık. Ama bir an geldi ve düşlediğimiz karanlığın çok daha ötesinde, hayal bile edemediğimiz bir biçimde karanlığa şahit yazıldık. Hiçbir düşünce, duygu ya da gerçeklik bu karanlığı tanımamıza ve tanımlamamıza yardımcı olmadı. Boğulduk ve boğulmaya da alıştık.
Sayfa 42 - Alışmanın belası/Gökhan Ergür
789 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.