Sabahattin Ali’nin okuduğum 2. Eseri, ilk Kuyucaklı Yusuf’u okumuştum ve çok etkilenmiştim hala bende yeri ayrıdır ah ama Kürk Mantolu Madonna benim için daha da başka. Kitabı çok önceden okumuştum ama inceleme yapmak bugüne kısmetmiş .Her sayfasında her satırında herkesten izler görmek mümkün ; ötekileştirilmiş insanlar,sessiz kalmayı zayıflık sananlar, nedenini bilmeden peşin hüküm verenler… Kısaca etrafımızda gördüğümüz birçok insanı görüyoruz bu kitapta. Raif Efendi bizi içindekileri döktüğü defteriyle beraber Berlin yolculuğuna çıkarıyor ve sonra kendimizi bir sanat galerisinde buluyoruz Kürk Mantolu Madonna tablosunun tam önünde. Raif efendi tablonun büyüsüne o kadar kapılır ki yanında duran tablonun sahibini bile fark etmez. Günler sonra karşılaşan ikilimizin farklı ama bir o kadar benzer hayatları, duyguları birbirlerini tanımalarıyla değişir. Her iki karakter de beni ayrı ayrı içine çekiyor Raif Efendi’nin kendi içinde yaşadıkları ve hayata karşı tepkisi, Maria’nın özgürlüğe aşık olması ama özgürlüğünde bile tutsak olması, hissettikleriyle yaşadığı bilinmezlik, bize hissettirdikleri o bambaşka aşk … Nasıl anlatsam bilemiyorum belki sıkılabilirsiniz ama kesinlikle okuyun okutturun. Sevginin ve sevgisizliğin insanlar üzerindeki etkilerini o kadar iyi anlayıp gözlemiyorsunuz ki. Kitabı sadece okumuyorsunuz bitirdiğinizde insanlara bakış açınız değişiyor hayata kendi tercihlerimizin yön verdiğini ve tercihlerimizi mutluluğumuz doğrultusunda yapmayı , hayatı korkarak değil özgürce yaşamayı da öğretiyor .