Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Orkun Yıldırım

Orkun Yıldırım
@pulse105
Ekonometrist
Trakya Üniversitesi
İstanbul
82 okur puanı
Eylül 2020 tarihinde katıldı
96 syf.
·
Puan vermedi
Hayatımda ilk defa çizgi roman okudum, hatta çizgi romanların yetişkinler için olmadığını bile düşünürdüm, aklımda hep uçuk saçık, saçma diyaloglara sahip metinler olarak gelirlerdi. Bir şeyleri anlatma yetisinden yoksun gelirdi daha doğrusu, evet muhtemelen böyle çok çizgi romanlar vardır ama ilk okuduğum çizgi roman "Ay Polisi" hiç de böyle değil. O ufak balonlar içindeki konuşmalar o kadar sade ve acının tatlı tebessümünü o kadar iyi yansıtıyor ki okurken hem eğlendim hem de biraz üzüldüm. Bazı sayfalarda hiç diyalog balonları, konuşmalar olmamasına karşın uzun uzun baktım o sayfalara, belki oralarda anlatılan daha çok şey vardır diye. Nitekim "Ay Polisi" tatlı bir melankoliydi, şans verin derim.
Ay Polisi
Ay PolisiTom Gauld · İthaki Yayınları · 2020761 okunma
Reklam
208 syf.
10/10 puan verdi
2500 yılında yaşayan bir yazar ve iki bilim insanı güneş sistemimizin dışında “Betelgeuse” isimli gezegene gidip burada incelemelerde bulunacaklardır. Tabi indiklerinde yapacakları ilk şey yaşama dair bir iz aramak olacaktır. Bir süre sonra ekibimizi şaşkına çeviren olay ise şudur; Burada! Yüzlerce ışık yılı uzaklıktaki bu gezegende! Kendileri
Maymunlar Gezegeni
Maymunlar GezegeniPierre Boulle · İthaki Yayınları · 20185,3bin okunma
55 syf.
9/10 puan verdi
54 sayfalık bu kitabı okurken kalem ile hatasız, dümdüz nasıl çizgi çekilir onu öğrendim. Bir ara sinirlenmedim desem yalan olur, her yazılanın altını çizmek mantıksız geldi. Ama inanın bana, herhangi bir konuda merak ettiğiniz herhangi bir şeyi yazıya dökülmüş olarak karşınızda gördüğünüzde altını çizmek istiyorsunuz. Kişisel gelişim kitaplarını hiç sevmem, bu kitabı da kişisel gelişim kategorisine koyanlar mutlaka vardır ama ben o şekilde düşünmüyorum. Felsefi yönü ağır basan, öğretici, gerçekçi; içinde sevgi olan, merhamet olan, aşk olan belki birazda dokunaklı bir eser. Sadece bu kadar! Bir kategorisi olmak zorunda değil bu kitabın. Okuyan herkesin içinde bir şeyler bulabileceğine eminim, "Evet ya gerçekten de böyle" dediğiniz çok yer olacak kalemlerinizi hazırlayın
Ermiş
ErmişHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202370,3bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
101 syf.
·
Puan vermedi
John Steinbeck 17 yaşına geldiğinde kafasına yazar olmayı koymuş biriydi. Yine o yaşlarda Stanford Üniversitesine girmiş ve sadece yazarlık konusunda nasıl daha iyi olabilirim sorusuna yanıt bulacağı derslere katılmıştır. Öğrenimi 6 yıl boyunca devam ederken çeşitli yerlerde işçi olarak çalışıp hem harçlığını çıkarıp hem de emekçinin ve alt tabakanın yaşadığı zorlukları gözlemlemiştir. Bundandır ki John Steinbeck eserlerinde, yoksul insanların ve işçi sınıfının hayat ile olan mücadelelerini, savaşlarını ele almıştır. Bu kitabında da aynı şekilde bu konulara değinmiştir. Kitabın konusuna gelince; Meksikalı bir yerli olan Kino’nun tam da paraya ihtiyacı varken büyük bir inci bulması ve bulduğu İnci’nin hayatını nasıl değiştirdiğine tanıklık ediyoruz. John Steinbeck öyle gereksiz betimlemelerden kaçınmış ki okurken “dank! dank! dank!” diye bütün olan biten yüzünüze çarpıyor, tamamen saf bir gerçeklik ile bakışıyorsunuz. Aynı hikâyeyi “Stefan Zweig” veya “Franz Kafka”nın kaleminden okusaydım muhtemelen daha çok hüzünlenirdim ama dediğim gibi süslemelerden kaçınılmış bir ana fikir var burada. Umutlanmak, sömürülmek ve hırsınıza yenik düşmek... Hayatta acaba bu sırayla mı uğruyor insana?
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,5bin okunma
108 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Ömür İklim Demir’in bu hikâye kitabı, sıradan hayata nefes veren birbirleriyle alakalı ya da alakasız öykülerden oluşuyor. Geçmişe takılıp kalmak, Hayatın bir ucundan tutamamak, Nefes almak için bataklıktan çıkmak bu seferde kuruyup hareket edememek. İşte böyle duygularla boğuşuyor bu kitabın kahramanları. Bu kitabın kahramanları dediysem sizden, bizden, herkesten bahsediyorum. Farklı hayatlar, aynı acılar ve aynı küçük mü küçük mutluklardı okuduklarım. 100 sayfalık 2 saatlik kısa bir yaşam fragmanı gibiydi sanki. En çok da umutsuzluk hissettim, hayatın dibine ışık hızıyla inen asansörlere binenler gibi. Özellikle son öykü “Sessizliği Öldüren Tuzluk” Kitabın geneline göre katbekat kalitede, acı ve ağırdı...
Muhtelif Evhamlar Kitabı
Muhtelif Evhamlar KitabıÖmür İklim Demir · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
Reklam
56 syf.
·
Puan vermedi
Hukuk ve ceza sistemine eleştiri getiren bu öykü, Kafka’nın 1.Dünya Savaşının başlarında kaleme aldığı bir Fabldır. Totaliter ve Otoriter rejimlerin tutumu ve kargaşası, dışarıdan bir göz tarafından yansıtılmaya çalışılmıştır. Hikaye, adı belirtilmeyen bir adaya karmaşık bir İnfaz Makinesini incelemek üzere davet edilen bir Gezgin ve Subay arasında geçen diyaloglar ile önümüze seriliyor. Burada anlatılan İnfaz Makinesi aslında bir yargılama sistemidir ama mahkûmun suçlu ya da suçsuz olmasının bir önemi olmaması gibi kendini savunma hakkı da yoktur. Buradaki asıl amaç mahkûmun her halükârda cezalandırılmasıdır. Dönemin Avrupa’sını metaforlar ile anlatan bu yapıt Kafka’nın başyapıtlarından olmasa da onu anlamak için okunmaya değer bir öyküdür.
Ceza Sömürgesi
Ceza SömürgesiFranz Kafka · Yapı Kredi Yayınları · 20198,5bin okunma
80 syf.
6/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Dostoyevski’nin psikolojik betimlemeleriyle birlikte okudukça kurguya dahil olduğunuz bir eser olan “Tatsız Bir Olay”, üç tane generalin yumuşak koltuklarında oturup şampanya içerken yaptıkları sohbetle başlıyor. Alkolün de etkisiyle aralarındaki en genç general olan İvan İlyiç Pralinsky düşüncelerinin diğerlerinin düşüncelerinden farklılığını ve doğruluğunu savunmaya ve tartışmaya başlar. O general olmasına rağmen kimseye yüksekten bakamayan, iyiliğin her zaman kurtarıcı ve iyileştirici olduğunu savunan, insana insan olduğu için önem veren bir generaldir. En azından arkadaşlarıyla konuşmaları böyle biri olduğunu gösteriyor. Peki gerçekten İvan İlyiç Pralinsky böyle biri mi? Gecenin ilerleyen saatlerinde arkadaşından ayrılmasına müteakip yolda yürürken emrindeki bir memurun düğününün olduğunu görmesi ve düğüne davet edilmemesine karşın katılmasıyla bu sorunun cevabını alıyoruz. Yani bu eser, yüksek mevkideki birinin alt tabaka ile pratikteki etkileşiminin yumuşak koltuklarda şampanya tokuşturarak söylenenlerden çok daha farklı olduğunu gösteriyor bizlere.
Tatsız Bir Olay
Tatsız Bir OlayFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20205bin okunma
208 syf.
8/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
Kitap 1952 yılında bilim kurgu kategorisinde yayınlanmıştır. Evet kitapta bilim kurgu unsurları var, yok değil ama bu anlamda yapılan olumlu yorumları okuduğumda çok şaşırıyorum. Şimdi bana, "70 yıl önce bu kitabı okusaydın böyle düşünmezdin" diyecek olanlar mutlaka vardır ama hemen söyleyeyim 70 yıl önce bu kitabı okumuş olsaydım da böyle düşünürdüm. Şöyle ki 1952 yılında bu kitabı okuyan biri ile, 1865 yılında Jules Verne’nin “Aya Yolculuk” adlı eserini okuyan birinin ya da 1888 yılında Edvard Bellamy’nin “Geçmişe Bakış” adlı eserini okuyan birinin şaşkınlığını karşılaştırın, kim daha çok hayal edemezdi okuduklarını düşünün ve cevabı kendiniz verin. Bilim kurgu çerçevesindeki görüşlerim dışında, Ray Bradbury’nin “Fahrenheit 451” romanı vermek istediği mesajla gerçekten ders niteliğinde öğretici bir eserdir. Eserde kara dörtlemenin diğer bir kitabı olan “1984” deki gibi totaliter ve baskıcı bir rejim hüküm sürmektedir. Farklı fikirlerin ve düşüncelerin olmadığı, insanların tek tipleştirildiği, şiirlerdeki duygusallığın bile saçmalık olarak görüldüğü bir dünya düşünün; sevginin, aşkın, mutluluğun, hüznün, merhametin unutulduğu bir dünya düşünün; kitapların yakıldığı bir dünya düşünün... Artık ruhumuzu özgür bırakmanın ve farkında olmamızın zamanı gelmedi mi? Evet geldi. O halde kitap okuyun, hala kimse onları yakmamışken!
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,2bin okunma
96 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Çoğu insan hikaye okumaya olay hikayeleri ile başlar, romanlarda da olduğu gibi sonuca ulaşmayı ister, hatta son sayfalardaki tatmin duygusunu yaşamak için yüzlerce sayfa okuruz ki bende olay ve modern hikayeleri daha çok severim, ama durum hikayelerinin doğallığı ve çarpıcılığı yadsınamaz. İşte bahsetmek istediğim şey tam olarak bu, bu kitapta son sayfa vuruculuğu yok, belli bir zaman dilimi yok, yerin neresinin olduğunun hiç önemi yok; burada içsel bir hesaplaşma var, herhangi bir anda yaşanılan bir umutsuzluk var, yaşarken düşünmediğimiz basit ama üzerine kitaplar yazılacak hüzünler var. Belirsizlik içinde okunacak bu hikayeler, üzerimizde bir yarım kalmışlık hissi uyandırsa da metnin bitiminde hikayelerin bitmediğini anlayacağız.
Yürekte Bukağı
Yürekte BukağıTomris Uyar · Yapı Kredi Yayınları · 20181,015 okunma
163 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Romanın ya da Sabahattin Ali’nin de dediği gibi Novellanın hikayesi; bir yazarın aynı yerde çalıştığı Raif efendinin günlüğünü okumasıyla başlıyor. Babası, Raif efendinin Almanya’ya gitmesini ve kendi sabunhanelerinin başına geçmesi için sabun yapımı ile ilgili her şeyi öğrenmesini ister. Böylece Raif efendinin Almanya’daki 2 yılına ve o 2 yılın içindeki aşkla geçen birkaç ayına tanık oluruz. Raif efendi gittiği bir sergideki tablodan çok etkilenir, etkilenmek bir yana tabloya aşık olur hatta takıntı haline getirerek her gün tabloyu görmeye gider. Burada bir parantez açmak istiyorum; tam burada kitabı okumaya devam ederken aklıma 1965 yapımı Metin Erksan’ın yönettiği “Sevmek Zamanı” adlı filmi geldi izleyenler bilirler filmde de buna benzer bir olay vardır, mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Esere dönecek olursak Raif efendinin tablonun sahibiyle tanışmasına müteakip artık onun bütün acılarına, sevinçlerine, yaşadığı ve hissettiği büyük aşkına ortak oluyoruz. Ortak oluyoruz diyorum çünkü Sabahattin Ali o kadar iyi anlatmış ki yaşanılan durumu, kitap okumanın verdiği hazla değil içimdeki bütün sıkıntıların yer yüzüne fışkırarak hissettirdiği acıyla okudum kitabı, kendimi Raif efendinin yerine koymadan okuyamadım. Ve kitabı bitirdiğimde ağzımdan sadece şu iki kelime döküldü; Ah raif...
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021314,1bin okunma
Reklam
80 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Bir insan 24 saatte ne yaşayabilir ve bütün duyguları; aşk, tutku, kaygı, ezilmişlik, umutsuzluk gibi nasıl hissedebilir bunu görüyoruz bu eserde. Kendinden oldukça genç bir erkekle bu duygu çokluğunu ve karmaşıklığını yaşayan bir kadını anlatan bu eserin yazarının erkek olması Stefan Zweig’ in kadınların ruhundan ne kadar da anlıyor olduğunu gösteriyor bizlere. Kitapta, yaşadıklarını kendi ağzından anlatan Mrs C.’nin olayları anlatırken 24 yıl sonra bile hala nasıl yaşanılanlardan etkilendiğini okudukça, kitabın duygu betimlemeleri konusunda da ne kadar başarılı olduğunu görüyorsunuz.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020126,6bin okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
13 saatte okudu
Roman, yazarın kendi gençliğinin geçtiği bir kasabada işlenen bir cinayeti konu ediniyor. Neredeyse kasabadaki herkes o sabah cinayetin işleneceğini biliyor ve yaşadığınız huzursuzluk şurada başlıyor. Bu kadar kişinin, cinayetin işleneceğini bir şekilde öğrenmiş olmasına rağmen çok az kişinin hatta 1-2 kişinin bu olayı engellemeye çalıştığını görüyorsunuz. Yazar da bu kayıtsızlık karşısında toplumsal bir farkındalık yaratmak istemiş olacak ki cinayeti baştan sona araştırıp tüm çıplaklığı ile gözlerimizin önüne seriyor. Son olarak kitabın sonunda Santiago'nun son yolculuğuna da yer veren yazarımız içinizi biraz yakabilir.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,6bin okunma
96 syf.
7/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Kitap öğretici ve ders vermeyi amaçlayan 6 hikâyeden oluşuyor. Tolstoy, her hikâyenin sonunda vermek istediği mesajı okuyucunun yorumuna bırakmadan vermiştir bizlere. İnsanoğlunun doğasını, herkesin günlük hayatta yaşayabileceği basit olaylar üzerinden anlatmıştır bu hikayeler. Açgözlülük, Hırs, Pişmanlık, Sevgi, Merhamet ve İyilik gibi konuları işleyen hikayelerden benim en sevdiğim hikâye, kitaba da ismini veren “İnsan Neyle Yaşar?” adlı hikayeydi.
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019191bin okunma
74 syf.
9/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Bir sabah uyanıyorsun ve artık böceksin. Aslında bir sabah uyanıyorsun ve farkına varmaya başlıyorsun desek daha doğru olur. Eser okuyucularına “farklı olan dışlanır” gibi bir düşünce kalıbını yansıtmayı amaçlamıştır. Kafka, bize diğer insanlardan tamamen farklı oluncaya kadar değişimi devam eden bir insanın, toplum tarafından nasılda eleştirildiği, nasılda kabullenilmediği ve bir süre sonra nasılda yok sayıldığını göstermek istemiştir bu öyküde. Başta da söylediğim gibi Gregor, aslında bir sabah uyandı ve farkına varmaya başladı. Çürümüş ve buharlaşan ruhların farkına varmaktı bu.
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022222,3bin okunma
352 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bin dokuz yüz seksen dört, yozlaşmış bir geleceği, bir isyan edişi, bir uyanışı ve duyguları körelten bir zihniyeti anlatan mutlaka okunması gereken bir yapıttır. Bence kitap, hiçbir zaman döneminin eseri olmadı ve olmayacak, hep şimdide kalacak ve ne zaman okursak okuyalım tehlikenin uzakta olmadığını ona daha çok yaklaştığımızı söyleyecek bize. George Orwell ABD’deki bir sendikacıya yazdığı mektupta, “Kitapta anlattığım toplumun bir gün mutlaka gerçek olacağına inandığımı söyleyemesem de ona benzer bir toplumun gerçek olabileceğine inandığımı söyleyebilirim,” demiştir. Buna istinaden kitabın fantastik boyutunu bir tarafa bırakırsak, eserin bize anlattığı bu yozlaşmayı(gelir adaletsizliği, düşüncelerini özgürce ifade edememek, totaliter baskıya maruz kalmak, sosyal eşitsizlik) dünyada yaşamayan ülkeler ve toplumlar yok dersek kendimizi kandırmış oluruz. Sanırım Orwell’in haklılığını hırslarımızla, iktidar aşkıyla, mutlak gücü istemekle ve yegâne duygumuzu “sevgiyi” unutmakla arttırmaya devam edeceğiz.
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,5bin okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Hermann Hesse’nin doğu kültürüyle ve Budizm inancıyla harmanlanmış, insanın kendi özbenliğinin keşfini ve felsefesini konu edinmiş eseridir Siddhartha. Hayatın anlamını bulmak için; her şeyi bilmeli, her yere gitmeli, hep hareket etmeli, hiç durmadan düşünmeli ve her şeyi sorgulamalı mıyız? Evet bunların çoğunu fazlasıyla ve bir ömür yapmak gerek. Ama belki de bir nehrin kıyısında başlıyordur hayatın anlamı ve karşısında bitiyordur, belki çok koşmaya gerek yoktur, çok düşünmeye gerek yoktur belki de bulunması gereken bir şey değildir hayatın anlamı, belki de sadece bir nehre uzun uzun bakmak gerekir, uzun uzun bakmak ve dinlemek..
Siddhartha
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202037,9bin okunma
Reklam
184 syf.
8/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Hayatı boyunca yoksulluk çeken yazar hayatla mücadelesini ve gözlemlerini ustaca bu eserine aktarmıştır. Kendisi bu eseri 12 günde bitirdiğini ama 20 yıldan fazladır yüreğinde taşıdığını söylemiştir. Bir şekilde aklından çıkmayan yoksulluğunu, göğsüne oturmuş acılarını ve o masum çocuksu duygularını bizlere armağan etmiştir. Eser, küçük bir çocuğun acıyı, sevgiyi, özlemi ve öğrenmesi gereken bütün duyguları keşfetmesini anlatıyor. Olayları size başkarakterimiz Zeze anlatıyor. Kitabı okurken insanın bazen inanası gelmiyor 5 yaşındaki bir çocuğun nasıl böyle şeyler düşünüp kelimelere döktüğüne. O yüzden gerçekçi yaklaşarak okunduğunda hissiyatı yakalamakta zorlanabilirsiniz. Biraz daha insani duyguları ele alarak okumak lazım, ancak o zaman anlam kazanıyor Zeze’nin yaşadıkları. Eserin 2012 – Brezilya yapımı bir de filmi vardır. Kitabı önce okuduysanız kesinlikle filmi izlemenize gerek yok, şayet kitaptaki duyguyu veremediği kanaatindeyim.
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,7bin okunma
192 syf.
9/10 puan verdi
·
16 saatte okudu
Paulo Coelho eserinde, çoğu insanın aslında bildiği ama hiçbir olay karşısında da düşünüp içsel yolculuğu ve ruhani durgunluğu yakalayamadığı gerçeğini gözümüze sokmuştur. Kitapta birçok hayat dersi çıkarılabilecek olaylar silsilesi vardır. Gündelik hayatımızda bile birçok şeye karar verip birçok şeyden vazgeçeriz ve bunlar o kadar sıradan bir hal almıştır ki şöyle bir 10 dakika oturup bunları yapmaktaki asıl amacımızı sorgulamayız. Sabah olduğunda istediğimiz tek şey akşam olması, işe gittiğimizde istediğimiz tek şey mesainin bitmesi yani amaçlarımız hep ulaşmak ve varmak üzerine kurulu. Santiago da bize varmak istediği yere giderken asıl hazinenin yolculuk olduğunu, o sırada edindiği tecrübeler olduğunu, tanıştığı, sevdiği ve aşık olduğu insanlar olduğunu işte o zaman ulaşmak istediği yere ulaştığında hazinesinin değerini anladığını gösteriyor.
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,6bin okunma
165 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Yanis Varoufakis ! Kendisi 2015 yılında kısa bir süre Yunanistan’da maliye bakanı olarak görev yapmıştır. Yunanistan'ı mali krizden çıkaracak kişi olarak gösterilmekteydi o zamanlar, kendisinin katıldığı bütün Avrupa Birliği toplantıları olağandan farklı olarak sert geçmiştir hatta çoğu Avrupa ülkesinin Maliye Bakanı kendisi için; “zor bir
Kızımla Ekonomi Sohbetleri
Kızımla Ekonomi SohbetleriYanis Varoufakis · Epsilon Yayınevi · 2019532 okunma
172 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İncelemelerde kitabı beğenmeyenlerin olduğunu gördüm şöyle bir tavsiyede bulunabilirim, kitabı okumadan önce yazarın hayatını okuyun kitap o zaman daha anlamlı hale gelecektir. Gelelim kitaba; kitap 1960'lı yılların ingiliz modernizmini ve iyi/kötü kavramlarını sorguluyor. Olan biteni ana karakterimiz Alex anlatıyor bize, kara mizahın bolca kullanıldığı şiddet, uyuşturucu bağımlılığı ve cinsel zorbalık gibi konuların işlendiği rahatsızlık verici bir şekilde sizi içine çeken bir eser. Stanley Kubrick tarafından sinemaya uyarlanmış halini de mutlaka izlemenizi tavsiye ederim, şayet en iyi roman-film uyarlaması olarak gösterilir.
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,6bin okunma
454 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kendini diğer insanlardan daha zeki gören bir katili okuyoruz bu romanda ama bu benim için diğer polisiye, seri katil kitaplarından farklı bir şey değil, şayet çoğunda katil tiplemeleri akıl sağlığından yoksun, zeki ya da kendini diğer insanlardan daha zeki sanan karakterlerdir. Polisiye açısından baktığımda romandaki polisler gerçekten vasat karakterler, eminim dedektif olduklarında birçok psikolojik eğitim yani insan psikolojisi üzerine eğitimler alıyorlardır olaylara daha derinlemesine inmelerini isterdim ama bu durum baş karakterimizin zeki olmadığı anlamına gelmiyor size bir şeyler anlatarak kendini haklı çıkarmayı istiyor her seferinde, kanımca katili okuyucuya sevdirmek istemiş yazar. Genel anlamda roman, sürükleyici diyebilirim sıkmadan ama müthiş de hissettirmeden ilerliyor, polisiye roman sevenlerin keyif alacağını düşünüyorum hele kitabın bir bölümü var ki soluksuz kalarak okunmaktadır ve son olarak kitabın sonu iyi bağlanmış askıda kalan bir şey olmaması hoşuma gitti.
Temizlikçi
TemizlikçiPaul Cleave · Pegasus Yayınları · 2010922 okunma