Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
139 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Öncelikle bu kitabı okumama vesile olan başta
Burak
Burak
‘a ve bu etkinliği düzenleyen
Gökçe
Gökçe
‘ye çok teşekkür ederim. Güzel bir Ramazan etkinliği oldu. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Esere gelecek olursak... Bir yazar düşünün,bir mütefekkir ömrünü diriliş mücadelesine adayan. Fizik
Samanyolunda Ziyafet
Samanyolunda ZiyafetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20233,318 okunma
Pinhan satırlarım..
Düşüncelerim sonu olmayan bir kuyu gibi derin, çekiyor içinden en derin yalnızlıklarımı.. Dalıp gidiyorum kendi içime sorgusuzca.. Birbirine düğümlenmiş ağları arasında, yosun tutmuş saklılarım çıkıyor ortaya.. Hislerim yok olmaya başlıyor, yerini sonsuz bir ağırlığa bırakıyor sessizce. Anlıyorum ki, ruh da yorulur.. Hücrelerim en küçük zerreciklerine kadar ayrılmak istiyor bedenimden.. Ruhun kapıları ardında şiddetli fırtınalar kopuyor çünkü..ve çarpıtırıyor tüm dalgalarını acımasızca duvarlarıma. Durulduğu zamanlar da oluyor.. Ama o zaman da durmadan küçük kırıntılara takılıp düşmekten yorulan ruhum, dizlerinde bıcak kesiği gibi küçük ama derin yaralarla dolaşıyor etrafta çaresizce.. Fırtına sonrası esen ılık rüzgarlar arasında bir boşlukta, kendi içimde kendimi yitiriyorum yavaşça..
Reklam
Hikaye
Taksim'e en son ne zaman gittim net olarak hatırlamıyorum. Sanırım 2009 yılıydı. Yanımda İspanyol bir heyet, memuriyetin verdiği yükümlülükle ismini ilk defa duyduğum Çiçekçiler Pasajı'na gidiyorum. Türk filmlerinde gördüğüm tavanında balık ağları asılı, dekoratif at arabası tekerleri, eski ütüler, üzerinden nice insan silüeti geçmiş ama
Perdelerin karanlığında oturduğum yerden, bir ay ışığında ya da bir çiy damlasında beliren kaçak kelebeği yakalamıştım. Parmaklarımın arasında esir kanatlarını kurtarmak için çırpınan kelebek, güzel kokulardan fidye ödüyordu bana. Gezgin küçük hayvancık havalanıverdi aniden ve kucağıma bıraktı insan yüzlü, şekilsiz, canavar gibi bir larvayı. "Ruhun nerde senin, üstüne bineceğim?" "Benim ruhum, günün yorgunluklarından bitkin düşmüş topal bir midilli, şimdi rüyaların altın yaldızlı yatağında dinleniyor. Ve korku içinde kaçtı ruhum, alacakaranlığın kurşuni örümcek ağları arasından, kara gotik çan kulelerinin fistolandırdığı kara ufukların tepesinden. Fakat cüce, kaçak kişnemesine asılı atın, beyaz yelesinin parıltılı kıllarında yuvarlanıyordu bir iğ gibi.
Sayfa 122Kitabı okudu
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Terapi kültürüne bir eleştiri
Hiçbir terapi mucize vaat etmez. Terapist, danışanın olgunlaştıracak, sağlıklı bir ruhun ürünü olan; kendi benliğinin farkında, anlam kaybına uğramamış bir kavrayışı sunar. Kemal Bey bu bahsettiğimiz kavrayışı biz hasta okurlarına yeniden şerh etmek, modernitenin bu konudaki etkilerini göstermek için eleştirel bir bakışla, kuram ve tekniklerinden, kendi mesleğinin verdiği tecrübelerle terapi kültürünü ele almış. Modern çağda artan bu ruhsal hastalıkların sebebini yine yalnızlaşan, yabancılaşan narsist bireye sorular sorarak fark etirmeye zaman zaman kendisinin de bunu toplumsal ve kültürel bağlamda okuruyla beraber düşünerek bir izahatta bulunmuştur. Ve danışanın karşısında artık yetersiz olduğunu düşündüğü tekniklerde yeni önermeler sunarken Konuyu; anlam ağları, benlik bozuklukları, modern kibir vs. gibi özel başlıklarla detaylıca ele alıp "kendisini tavaf eden hacı" dediği bugünün insanını çıkmazdan kurtarmak istemiştir. Kitabı terapistlere, terapi öğrencilerine olduğu kadar modern çağa eleştirel gözle bakması gereken biz okurları da içindir... Meraklılarına iyi okumalar...
Terapi
Terapi
Kemal Sayar
Kemal Sayar
Terapi
TerapiKemal Sayar · Timaş Yayınları · 2013247 okunma
İki gül kafesi. Bir şarkı sesi. Denize açılan bir pencerenin sesi. Munis uyumlarla bir araya getirilmiş bir evcilik oyununun en masum ve en kalıcı köşesi. Değil mi ki seni oraya yerleştiren el yok artık. Kal. İstersen sonsuza değin uzan. Hiç fark etmez. Örümcek ağları. Toz birikintisi. Zamanın rengi. Uzamın sesi. Tek şey var. Eşyaya sinen ruhun eksiltisi.
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
104 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Çekçe'de işlenen bir suçun kefaretini ödemek için cebren çalıştırılan ırgatlar/işciler için kullanılan Robot kelimesini bugün bildiğimiz anlamıyla kullanım sokan kişi bu kitabın yazarı Karel Čapek'tir. Yazar bu katkıyla, bilim ve bilim-kurgu için zamanla saplantı haline gelecek olan bir düşünceyi hem anlamlı tarihselliği hem de gizem
R. U. R. Rossum’un Evrensel Robotları
R. U. R. Rossum’un Evrensel RobotlarıKarel Čapek · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2024430 okunma
Aşırı bireycilik, bireyi aşırı takdis etme, yüceltme, toplumsal ağları birey uğruna feda etme modern Batı’nın bir hastalığı âdeta.
Sayfa 116Kitabı okudu
74 syf.
7/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
-sıkıldım-
Dönüşüm; aynı duvarlardan, aynı yüzlerden, aynı yollardan, aynı zamandan hatta aynı saatlerden kurtulmak, dünyayı kanepenin altına sığdırmak ve o dünyayı tanınmamış bir yüzle çerçeveleyip güzelleştirerek gerçek dünyanın duvarına asmak, iyi ve kötü olarak nitelendirilen bütün sıfatları yeniden anlamlandıran bir çöküş veya daha bir insan kalma serüveni, bir çekmece gözüne sığdırılabilme ümidi... Kaçmak, kaçmak daha da kaçmak, en ıssız yerine kaçmak bilinmeyenin. Bu romanı bugün elime aldım. Öyle alelade bir gün. Bilirsiniz işte, aynı saatte uyanmak, kahvaltı yapmak, aynı işleri yapmak belki biraz düşünmek vs... Bugünün dünden tek farkı -o da her gün olduğu gibi- gündüzün biraz daha kısalması. Ama bugün bu roman, aylar sonra bir kez daha odada volta atmama neden oldu. Bir kitap düşünün, farenin bile uğrayamayacağı bir odanın her tarafında insanda her an bir böcek görebileceği hissiyatı uyandıran. Ama yanılıyordum. Çünkü asıl böcek bendim ve asıl kendimi aramalıydım. Çünkü aylardır gündüzlerden kısa kısa aynı günü yaşıyorum. İnsanın saatlerce kendi fotoğrafını izlemesi gibi bir şey bu. Ölesiye donuk ve çirkin bir fotoğraf. Zaten başka türlü anlatamam, taşacak olan bir ruhun bir bedende hapsedilmeye çalışılmasını. İşin en acı tarafı da Samsa'nın ruhu, başkalarının isteklerinin sorumluluğu altında ezilmeyip taşarken benimkinin kaçmayı bir delilik sayması. Bu kadar manevi ağın arasından sıvışıp kaçmak! Bütün sorumlulukları, bütün yakınlıkları, bütün ağları ve bağları koparıp kaçmak! Kaçmak... Kaçmak... Kaçmak...
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022222,8bin okunma
IV. Cüce
Perdelerin karanlığında oturduğum yerden, bir ay ışığında ya da bir çiy damlasında beliren kaçak kelebeği yakalamıştım. Parmaklarımın arasında esir kanatlarını kurtarmak için çırpınan kelebek, güzel kokulardan fidye ödüyordu bana. Gezgin küçük hayvancık havalanıverdi aniden ve kucağıma bıraktı insan yüzlü, şekilsiz, canavar gibi bir larvayı. "Ruhun nerde senin, üstüne bineceğim?" "Benim ruhum, günün yorgunluklarından bitkin düşmüş topal bir midilli, şimdi rüyaların altın yaldızlı yatağında dinleniyor." Ve korku içinde kaçtı ruhum, alacakaranlığın kurşuni örümcek ağları arasından, kara gotik çan kulelerinin fistolandırdığı kara ufukların tepesinden. Fakat cüce, kaçak kişnemesine asılı atın, beyaz yelesinin parıltılı kıllarında yuvarlanıyordu bir iğ gibi.
Sayfa 122 - gaspard de la nuit'nin hayallerinin üçüncü kitabı/ gece prestijleriKitabı okudu
Reklam
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı. Daha büyük evlerde ama daha küçük ailelerle yaşıyoruz. Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı. Diplomamız bol ama sağduyumuz azaldı. Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı. İlaçlar çoğaldı ama hastalıklar arttı. Sorumsuzca para harcıyoruz ama az gülüyoruz. Akşam geç yatmıyor ama sabah yorgun
“Eşya bir çizgi yığınıdır ve her çizgi bir hudut.”
Şimşek
Şimşek
“Bir kibrit alevinin geçici ışığında görünüp kaybolan eşya gibi, birçok hatıralar parlayıp sönüyordu.”
Fatih Harbiye
Fatih Harbiye
“Etrafımızdaki eşya ile mukadderatımız arasında birtakım bağlar olduğunu hissediyorum. Mesela balkon kapısı dediniz. Işık şimdi sizin yüzünüze sol taraftan geliyor. Ben dikkat ettim ki çehrelerimizin manaları ve tesirleri ışıklara göre değişir. Belki bunlar küçük farklardır. Fakat küçük hadiseler üstünde başka başka tesirleri vardır. Fotoğrafçılar, sinemacılar ve ressamlar bu farkları pek güzel hesap ederler, değil mi?" Bu balkon ışığı size arkadan veya soldan gelseydi, belki de sizin benim üzerimdeki tesiriniz biraz daha değişecekti. Biraz, fakat etrafımızdaki eşyalardan yağan bu 'birazları' yanyana getiriniz, çoğalır; belki de bahtımıza yeni bir vehçe verecek kadar."
Yalnızız
Yalnızız
“İki gül kafesi. Bir şarkı sesi. Denize açılan bir pencerenin işi. Munis uyumlarla bir araya getirilmiş bir evcilik oyununun en masum ve en kalıcı köşesi. Değil mi ki seni oraya yerleştiren el yok artık. Kal. İstersen sonsuza değin uzan. Hiç fark etmez. Örümcek ağları. Toz birikintisi. Zamanın rengi. Uzamın sesi. Tek şey var: Eşyaya sinen ruhun eksiltisi.”
Bir Akşamdı
Bir Akşamdı
Peyami Safa, Bir Akşamdı romanına, akşamın inmesiyle çekilen ışığın eşyayı da görünmez kıldığını ikaz ederek başlar. Eşyanın görünür kılınmasını sağlayan ışığın yokluğu, eşyanın da yokluğu anlamına gelmektedir. Etkileyici paragraf. “Bir akşamdı… Oda loş… Kafes delikleri mavi… Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu: Levhalar duvarların kararan zeminine batıyorlar, minderler sönüyor, iskemleler dağılıyor ve hepsi buğulanarak şekilsiz bir uçuşta kayboluyorlar. (…) Her şeyi koyu kurşun renkli bir buğu kaplamıştı. Akşam.” İki gül kafesi. Bir şarkı sesi. Denize açılan bir pencerenin işi. Munis uyumlarla bir araya getirilmiş bir evcilik oyununun en masum ve en kalıcı köşesi. Değil mi ki seni oraya yerleştiren el yok artık. Kal. İstersen sonsuza değin uzan. Hiç fark etmez. Örümcek ağları. Toz birikintisi. Zamanın rengi. Uzamın sesi. Tek şey var: Eşyaya sinen ruhun eksiltisi.
Sayfa 210Kitabı okudu
Ruhun Ağları
Ruhumun,böyle bir yandan rahmanî ve nuranî,öbür taraftan şeytani ve zulmani,beri taraftan nefsanî alâkalar ağıyla çevrili olduğunu biliyorum.
Sayfa 21 - DirilişKitabı okudu
_Kitap okumayan cahil halk kitlesi, edebiyatın yarattığı zihinsel devrimden etkilenmemiş olarak kalır. Bu yüzden Avrupa’da sözlü olarak bugüne gelmiş olan boş inançlar, genellikle dinden çok daha eski ve ilkel tiptedir. Eğitimli dünyayı baştan aşağı sarsmış ve değiştirmiş olan büyük entelektüel güçler, köylüleri pek etkilememiştir. Onlar, en
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.