Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
yaşam ne uzundu, eziyet bitmemecesine uzundu, bu uzunlukla baş etmek ne ileydi ne ile, suskunlukların parçalandığı an hangi yıla rastlamıştı da daha yazılmamıştı, kar ne zaman erimiş, soğuk damardan ne vakit çözülmüştü, hayat sahiden yaşayana ve bunu bilene uzundu. Hayat bu hâli ile gerçekten sonsuzdu.
Olmaması gereken bir şey olduğunda kendini, başkalarını, hayatı ve dünyayı suçlamanın bir anlamı yoktur. Her zaman bir talihsizlik olabilir, bir hastalık girebilir yaşamınıza, emin olduğunuz bir kesinlik çökebilir. Niye benim başıma geldi? Bunu sahiden açıklamak değildir. Neden şimdi başıma geldi bu? Tamamen tesadüf olabilir. Ne zaman kurtulacağım? Belki de artık hiçbir zaman. O zaman ne olacak? O zaman olabildiğince iyi baş etmeye bakmak kalır geriye, mesela kendime şöyle demek: Şimdi hayatın önüme koyduğu ödev budur; tesadüfen ya da bilinçli, kim bilebilir. Ödevi kabul ediyorum, elimden geleni yapacağım, çünkü öyle veya böyle bir işe yarayacak olmalı...
Reklam
Öyle şeyler var ki zihnimde bunları sahiden yaşadım mı yoksa benim kurguladığım şeyler mi ayırt edemiyorum.
Haklısınız,sahiden de biraz tuhaf birisi.Ama kendini kitaplara kaptıran herkes zaten öyle tuhaf insanlardır.
Bütün insanlar kalpten ibarettir. Kimileri kalbiyle düşünür, hisseder, güler; onların kalbi sahiden çarpar, âşık olur, ağlar, diler, sever, acır, sızlar. Kimilerininki kurumuş yaprak gibidir, dokununca dağılır, ellenmez, yaklaşamazsm. Kimilerininki taş gibidir, ağır, sert, kapalı. Öyle ki kendi bile taşıyamaz.
Rutine halel gelmedi.Hangi yara geçmişti ki sanki? Peki ya giden ne idi? Niye gidiyordu? Yok olan,kaybolan ,bir daha avuçlarıma değmeyecek,bir daha ben olmayacak şey neydi? Sahiden öyle bir şey var mıydı ki? Hepsi bir uydurmadan mi ibaretti? Bir düş müydüm yoksa?
Reklam
… Portuga iyice uzandı, yeleğini yastık niyetine ağacın köklerinden birinin üstüne serip konuştu: “Şimdi biraz kestirebiliriz.” “İyi de ben uyumak istemiyorum ki.” “Olsun. Seni başıboş bırakacak değilim, afacansın malum.” Elini göğsüme koyarak beni tutsak etti. Uzun süre ağacın dalları arasından geçip giden bulutları izledik. Beklediğim an
-Şimdi bana hırkadan söz etmenin sırası mı? Ben sabırsızlıkla duygularınızın adıı öğrenmek isterken, bütün ruhumla... Peki, öyle olsun. Ben size âşığım. Başka türlü bir duyguyla aşk olmaz; insan anasına, dadısına, köpeğine aşık olmaz, onları sadece sever. Olga içindeki duyguyu anlamaya gayret ederek, kendi kendisiyle konuşur gibi: -Bilmiyorum, dedi. Size âşık olup olmadığımı bilmiyorum; değilsem belki daha sonra... Ama sizi babamdan, annemden, dadımdan başka türlü sevdiğim de su götürmez. -Nasıl başka türlü? Aradaki fark ne? -Bunu sahiden bilmek mi istiyorsunuz? -Evet, evet, evet. Kendiniz de bunu bilmek istemiyor musunuz? -Niçin bilmek istiyorsunuz? -Her an bununla yaşamak için. Bugün, bu gece, yarın sabah... sizi tekrar görünceye kadar...
Hercai olabilir miyim acaba?
"Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide bir böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil ... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile... Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki , etrafımda küçük bir hareket , en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum.Bütün bu beynimden geçenleri teker teker,uzun uzun anlatacak birini . O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz. "
Sizi eve bıraktıktan sonra tekrar caddeye çıktım. Caddedeki kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret falan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor… Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker uzun uzun anlatacak birini. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz....
Reklam
Gece yarısı gökyüzüne aittir dedin bana. Bana kalırsa da yıldız ışığı gece yarısına aitti. Ama sahiden öyle miydi?
Ehhy
"Seni de bir sen seversin." "Abla, sahiden öyle galiba." "Ne sahiden öyle?” Jimi gözlerini devirdi. “Al işte, yine ciddileşiyor, bırak her şeyi ciddiye almayı❞ dercesine. "Son günlerde bunu çok düşünmeye başladım. Benim varlığım yalnızca bana güzel, başkalarına değil. Doğrusu kimi zaman ben de kendime iyi gelmiyorum, yine de katlanılmaz biri değilim aslında..." "Bu dünyada herkes öyle değil mi? Nasıl başkaları için sadece güzel bir anlam ifade edebiliriz sanki? Sırf bu düşünceye tutunarak bu zamana kadar dayanmadım mı ben? Eşime katlanamadığım kadar belki o da bana katlanamıyordur. Biz nasıl karşımızdakini eleştiriyorsak, karşımızdaki de aynı sebeplere dayanarak bizi eleştirebilir."
Sayfa 78 - Athica BookKitabı okuyor
Annen beni gerçekten sevdi, biliyorum; ama neydi bu ‘sevgi’ onun yalnızca daha önceden edinmiş olduğu bakış bi­çimlerine verdiği addı. Beni, hep, ya yanlış an­ladı, ya da hiç anlamadı. Beni hiçbirzaman sahi­den ben olarak göremedi ki, o zaman kimdi Annen’in ‘sevdiği’?... Bende ben olmayan birini hatta birşeyleri 'sevdi’; sonra, bekledikleri­ni bulamadıkça, duygulan o sevgi’si nefrete dönüşmeğe başladığı zaman da, ne yazık ki, gene, ben değildim nefret ettiği kişi... Beni tanıyarak, bilerek, görerek; sahiden ben olan benden nefret etseydi, inan, sevinirdim buna. Öyle olmadı.
Sahiden ben olan benden nefret etseydi, inan, sevinirdim buna. Öyle olmadı.
BİR KADININ PARTNERİ olarak yalnızca klitorisin yerini tespit edip neşeyle ovuşturuvermek pek bir işe yaramayacaktır. Parmak, dil, vibratör ya da başka bir şey, ne kullanırsanız kullanın, işte size birkaç tüyo: ○ Cinsel ilişkinin hemen başında klitorisine yönelmeyin. Çoğu kadın biraz uyarıldıktan sonra klitorisine dokunulmasından hoşlanır. Birden
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.