James Joyce: Ah, güzel bir gün, değil mi? Kelimelerin dansıyla dolu dünya...
Sade: Ah, James, ne kadar naifsin. Kelimelerle dans ederken, ben onları yatağa atmayı tercih ederim.
James Joyce: Ah, cinselliğin sıradışı dansıyla ilgili yazabilirdiniz belki de. Ancak sanatın yatağı, sayfalar arasında gizlenen gizemlerle
Selim kalp sahibi ve sağlam akıl mâliki, zanneder mi ki "ben kendi kendime oluştum ya da beni kendi cinsimden biri icat etti?"
Hayır, bu yaratış, bu sanat ve bu ince takdir gayet Kahhar, Aziz ve Cebbar olan bir Sanatkâr'ın işidir.
Gençlik ise kendini İngiliz sporlarına ve daha da kötüsü futbola kaptırmıştı. Eğitimlerini henüz tamamlamamış olan Avrupa gençleri arasında futbol âdeta bir din olmuştu. Diğer ülkelerin gençliği de bundan etkilenerek futbolu bir ibadet şekline soktular. Bundan daha da zevk alanlar futbolu bir bilim ve sanat dalı gibi görmeye başlamışlardı. Sokaktaki halkı heyecanlandırarak geçinen boş kafalı ve cahil bazı gazeteciler, gençliğin bu yeni tutkusunu kışkırtarak sömürme yoluna gitmişlerdi. Futbol için ayrıca köşe yazıları konulmuş ve sığır bacağı gibi güçlü bacakların meziyetlerinden uzun uzadıya bahsetmek artık gazetecilik sayılır olmuştu.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
DOSTUM
Şiir yüzlü kızlar, Şiir dilli adamlar, Aşka âşık, âşıklar Eskidendi dostum..
Hüzün sızan akşamlar, Ateş tadan mumlar, Ucu yanık mektuplar, Eskidendi dostum..
Sağılmamış bulutlar, Sömrülmemiş topraklar, Eğilmeyen başlar, Eskidendi dostum..
Kalem tutan parmaklar, Dünyaya sığmaz ruhlar, Sanat kokan diyârlar, Eskidendi dostum...
Yalansız ağızlar, Tok açlar, Aleykümlü selamlar Eskidendi dostum...
Kadın gibi adamlar, Yaşlanmayan kadınlar, Alim gibi aptallar Bunlar yeni dostum..
Büyük büyük binalar, Küçük küçük insanlar, Sönük sönük hayatlar Bunlar yeni dostum..
Düşman gibi dostlar, Çıplak çıplak âşıklar, Dev gösteren aynalar Bunlar yeni dostum
Serin serin yağmurlar. Derin derin mezarlar, O'na giden yollar Hâlâ aynı dostum..
Ortaçağda sanatçıyla zanaatçı arasında gücendirici hiçbir katego-
rik ayrım söz konusu olmadığı gibi, sanat eserlerinin üretiminde kes-
kin bir toplumsal cinsiyet ayrımı da yoktu. Sadece erkekler ya da
sadece kadınlar tarafından icra edilen iş ya da sanat sayısı çok azdı.
Bunun nedenlerinden biri, üretimin önemli bir kısmının dinsel
Birileri ne kadar, 'sanat ideolojilerden uzak olmalıdır' dese de, ideolojisi ve etiği olmayan bir insanın, acısını dile getireceği estetik bir formu da olamaz.
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Kreutzer Sonat ve Diriliş'in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara verdi. Bu dönemde yazdığı öykülerde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurgu içinde ele aldı. Tolstoy, insan sevgisi ve inanç konularını ustalığının bütün inceliğiyle işlerken, İnsan Neyle Yaşar? ile gerçek hayatı yansıtan tabloların içinde yeni bir ahlak anlayışını ortaya koydu.
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019190,6bin okunma
Türkiye'de en çok önerilen kitaplardan biri.
Makamına hak ettiğini düşünüyorum.
İlk başta "Abartmayın, ne yükselttiniz kitabı?" demiştim. En sonunda "Tamam, kesinlikle okuyorum artık." dedirttiler.
Evet, minik Martin'imiz.
Bir bilgi birikimi olmayan Martin'imiz.
Ama sorun bakalım, Martin o zaman mutlu muydu?