Sayıların babası Pisagor’a göre sayıların özel anlamları vardı. Sözgelimi 1, bütün varlıkların sonsuz kaynağı ve sarsılmaz ilkesiydi. 2, dişiliği temsil ediyordu. 3, uyum ve düzenle, maddenin kapsadığı üçlü öğeleri; ateşi, suyu, havayı sembolize ediyordu. 4, tanrısal güce karşılık gelirken, 5, evlenmeyi, 6, nesillerin devam etmesini, 7 ise akıl, ışık ve kuvveti simgeliyordu. 8, ahlak ve erdemi, 9, adaleti temsil ederken, 10 ise kutsal kareye denk geliyordu. Diğer bir deyişle; ilk yetkin tek ve çift sayıların toplamı (1+2+3+4=10) arasındaki kutsal dostluğa.
Sayıların babası Pisagor'a göre sayıların özel anlamları vardı. Sözgelimi 1= bütün varlıkların sonsuz kaynağı ve sarsılmaz ilkesiydi. 2= dişiliği temsil ediyordu. 3= uyum ve düzenle, maddenin kapsadığı üçlü öğeleri; ateşi, suyu, havayı sembolize ediyordu. 4= tanrısal güce karşılık gelirken, 5= evlenmeyi, 6= nesillerin devam etmesini, 7 ise akıl, ışık ve kuvveti simgeliyordu. 8= ahlak ve erdemi, 9= adaleti temsil ederken, 10 ise kutsal kareye denk geliyordu. Diğer bir deyişle; ilk yetkin tek ve çift sayıların toplamı (1+2+3+4=10) arasındaki kutsal dostluğa..
Sayfa 14Kitabı okudu
''Dünya hayatına meyletmek gafillerin işidir'' der Hallac- Mansur. Yaşadığımız bu kısacık hayatın içinde önemli meselelerle ilgilenmek yaradılışımıza olan borcumuzdur. İnsan dış etkenlere karşı ruhunu korumakta başarısız olan bir varlıktır. İnsanın en büyük meziyetlerinden biri de meraktır. Çocukluğumuzdan itibaren her şey merakla başlar. Hz. Adem ve Hz. Havva'nın ceza olarak bu dünyaya gönderilmesi de bir merak sonucudur. Tıpkı Hallac-ı Mansur'un Allah'a olan merakı gibi, onun da merakı kendisini herkesin dışına itmiştir.
Sayıların babası Pisagor, astronomide devrim yapan Galileo, Tesla, Kopernik gibi bilim adamlarından, din adamlarına, felsefecilere kadar toplum tarafından dışlanan, anlaşılmayan, işkencelere maruz kalan büyük isimlerin tamamının hikayesi merakla başlamıştır. Çünkü merakla başlayan hikayeler zaman zaman insanı toplum ve otorite ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu durumda da o kişinin toplum ve otorite tarafından dışlanıp kabullenilmemesi gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Platon ''Felsefe merakla başlar'' derken tam da bundan bahsetmektedir. Çünkü felsefe insanı görünen hayattan uzaklaştırıp ruhunun arayışına çıkartan araçtır.
Sayfa 87 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Merhabalar🙋♀️
#polisiye ve #dönem eserlerini sevenler burada mı?
O zaman #gölgesizkadınlar tam sizlik arkadaşlar
Üniversite eğitimi için gittiği Londra da,bulunduğu şehre,okuluna ve arkadaşlarına alışmaya çalışırken,bir gece internet sitelerinde gezerken,ana sayfasına düşen haberi açtığı anda,acı bir haberle sarsılır
Segah,yaşadığı şoktan çıkar
Adını 'sel' koyduğumuz, zararlarına bakıp faydalarını hiç dü şünmediğimiz ve bu yüzden felaket olarak nitelendirdiğimiz bu doğa olayına birçok şey borçluyuz. Cebimizdeki telefonları ona borçluyuz, teknolojik ev aletlerimizi ona borçluyuz, uçakların ve arabaların varlığını ona borçluyuz, internetin ve televizyo nun varlığını ona borçluyuz, tıpta kullanılan bütün teknolojinin varlığını ona borçluyuz. Çünkü Eski Mısır'da Nil nehri taşkınlarının ne zaman olacağını bilmek çok önemliydi. Taşkından sonra kaybolan toprak sınırlarını yeniden hesaplamak gerekiyordu. Böylece sınır hesaplamaları için geometri ve taş kınların zamanının tespiti için astronomi ortaya çıktı. Su taş kınları sonucunda belirsizleşen toprak sınırları devletin belir lediği geometriciler tarafından tespit ediliyordu. Mısırlılar, sel felaketleri vesilesiyle dairenin alanının çapına orantılı olduğunu saptamışlar ve pi sayısını bulmuşlardır. Yunan matematiğinin önemli isimlerinden olan Tales geometriyi, Mısır'da kaldığı süre içerisinde öğrenmiştir. Sayıların babası olarak anılan Pisagor'un ünlü teoremi varlığını bu ortama borçludur. Dolayısıyla mo dern bilimin kaynağı Nil nehrindeki su taşkınlarıdır, diyebiliriz.
