Dünya tarihindeki en önemli Rus yazarları arasında yer alan Tolstoy... Aristokrat bir ailenin ferdi olan yazar, aile konağında meydana geldi. Para durumları iyiydi, Dostoyevski gibi yokluktan gelmiş bir yazar değil kendisi; ancak aile durumları hiç de iç açıcı değil. 2 yaşında(1930) annesini, 9 yaşında(1937) babasını kaybediyor. Çok iç açıcı bir
İş yerinin yoğun çalışma ortamından biraz olsun sıyrılmak, nefes almak için arkadaşımla beraber bahçeye indik. O sigara ile nefes alacak bense onun yüzündeki rahatlamayı görerek kendime telkinlerde bulunacaktım. Çıktık dışarı. Hava oldukça kasvetliydi, öğlen olmasına mukabil insanda, akşam hissi uyandırıyordu. Havadan sudan muhabbetlere daldık.
“TAK TAK TAK…!
İncelemeyi tıklattım açtım girdim!
Gece sessiz… Aaa… tren gidiyor. İstasyon yakın Çufçufçuf! Dıııııtttt! Dur bakalım gökyüzüne hava açık mı? Hay Allah! Bacağım masaya çarptı. Morarır şimdi. Eyvah! Kardeşim uyandı.
--Abla yatıp zıbarır mısın artık?
--Derya kes çeneni işim var sen uyu… “
Diye girdim incelemeye, şimdi biraz
Mayıs Ayı Hikaye Etkinliği
(Kaç nolu resim olduğunu ön yargıya kapılmadan okumanız için en sona bıraktım.)
(Mümkünse şu müzik eşliğinde okuyun.
youtu.be/A3CK21RhynY )
''İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var… Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle
Ayçagül Akar ‘a ithaf edilmiştir.
“Atma Babaaa..“
Yahu şu yoklukta, elindeki demir parayı taze betonun içine attı ya adam. Ben onunla renk renk akide şekerleri alırdım, gitti anam gitti! Tamam da ben büyüdüm, koca adam oldum, şimdi şu sekiz yaşımdaki köyde evin temel atılmasında yaşadığım anıyı
Bu güzel kitaba, derinlemesine dalmadan önce çok sevdiğim o şairi tanıyalım ilk olarak. Ümit Yaşar Oğuzcan:
Tarsus'ta 1926 yılında doğdu. Şiir hayatına 1940'ta başlamıştır. 1975 yılında 33 şiir, 4 düzyazı kitabı, 13 antoloji ve biyografik eser, toplam 50 kitap çıkarmış bulunan şair; en çok yergileriyle tanınır. Genellikle aşk, ayrılık,
555 gün olmuş o kara başlangıçtan beri. 500. yazıyı yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda aklımdan bu geçmiyordu elbette. O zaman masum bir şeyler yazıp bu sıkıntılı görevi hemen bitiririm diyordum kendi kendime.Oysa o hırslı yaratık arkamdan gelip fısıldamaya başladı, bu 500. seferde de. "Aynı olabilir mi acaba? Ne güzel olur değil mi
Kitap hakkındaki şahsi fikirlerimi belirtmeden önce, yazarın kökeni ve dünyaya bakışı hakkında internetten derlediğim ansiklopedik bilgileri vermeyi uygun buluyorum, buyrun efendim:
William Saroyan, Bitlis’ten Amerika'ya göç etmiş Ermeni bir ailenin, 1908 yılında Kaliforniya- Fresno kasabasında dünyaya gelen oğlu... Aram Karaoğlanyan olan asıl
bugün başıma gelen olayı anlatayım.trajikomik bir olay valaha'ya.
şimdi dün akşam,kardeşimle karpuz yedikten sonra birazcık yürüdük kardeşim bir an kusmaya başladı olur dedim bişi olmaz,karışık yemek yedi kustu dedim.sonra kusması durmadı ta gece 12'ye kadar öyle kustu ya bide dağın başındayız kim götürecek derken,bir abi vardı onlarında annesiyle teyzesi hasta olmuştu neyse hastaneye gittik saat 4'e kadar bekledim tahlil Felan yaptılar dedikid merkeze sevk edeceğiz durumu kötü ya daha az önce durumu iyiydi ne ara kötü oldu benimde yaşım küçük sevk işlemleri yapamadılar annemde hasta o yüzden babam anneme bakıyordu,aynı şekilde annemde kusuyordu neyse babam geldi merkeze sevk ettiler ambulans dedi ki 1 kişi tek alabiliyoruz ben ilçedeki hastanede kaldım, sabahın 6'sina kadar uykusuz kaldım en son doktor geldi dedi ki git surda uyu biraz gittim uyurum 1 2 saat sonra yine uyandım nasıl eve gidecem derken doktor geldi bu abi seni eve bırakacak dedi. iyi güzel herşey tam arabaya bindim araba bozuldu arabanın marşı basmıyor yani insan bukadarmi şansız olur saat 12 de hastaneye gel kardeşinle ilgilen ayakta kal öyle sonra 2 saat uyu 24 saat içinde sonra araba gelsin bin hop araba bozulsun.vala kafayı yedim neyse şuan evdeyim çok şükür inşallah benim gibi bir bayram geçirmesiniz.
Merhaba bu yazıyı okuyan, belki seni tanımıyorum. Belki de tanıyorum, bilmiyorum. Ama bu önemli değil. Seni seviyorum. Ve bu hayatta hiçbir şey senden daha önemli değil. Şimdi bırak acıları bir kenara da, gül biraz. Ve bu gece rahat uyu. 🌹❣️🌼
Birkaç üzüm tanesiymiş hâtıram
Birkaç kelâm fidesi
Rüzgâr sert esiyormuş
Yüzümün sana bakan çizgilerinde
Biraz saçlarımmış beyaz ve mâsum
Biraz gözlerim
gelmiyorsa artık yardıma
bir zamanlar ağladığın omuzlar
soğumuyorsa kalbine akan kaynar sular
tanıyamıyorsa artık gözlerin
aynadaki şu sessiz ve yorgun adamı
kurumuyorsa yanağından akan tuzlu sular
nefes alamıyorsan, açıklayamıyorsan
tutunamıyor kanatlanamıyorsan
ve artık başaramıyorsan
olsun, olsun varsın
şimdi uyu, biraz uyu...