Son zamanlara okuduğum en etkileyici kitap olduğunu söylersem, kesinlikle abartmış olmam. Kitabın türü korku değil; korkuyorsunuz. Kitabın türü dram değil; ağlıyorsunuz. Kitabı okuduğum an etkilendim ama bundan daha fazlası olacak. Hepsi birbirinden farklı olan her bir kitabı elime aldığımda aklıma bu hikâye tekrar tekrar gelecek ve yine
Okumadan önce korkutmuştu hacmi!
Kalın gelmişti gözüme!
Ah o lanet olası ön yargılar!
"Sen bu kadar çok şeyi, bu kadar az sayfaya sığdırabilmeyi nasıl başardın
Lev Tolstoy!"
Evet doğru duydunuz!
En son bu duyguyu
Selam.
Bu kitaptaki çocuklar ve aileler bence milletçe kanayan yaramız. Gelin görün ki sorun da sonuçları da maalesef evrensel.
Biliyorsunuz çocuklar doğar, büyür, agudu bugudu der, yürümeye başlar, okula gider, karşı cinse yürümeye başlar, meslek tercihi yapar ve ilerde sigma bir karaktere sahip olabilmek için benliğini tanımaya devam eder.
(Bu oldukça uzun bir hikayedir.. Pardon, incelemedir. Hazır mısınız? :)
Durun!! Durun!!
Kalkmış olamaz tren…
Anlatacağım neden geç kaldığımı..
Yıldızlı gözlerimde neden bunca isin, yorgunluğun düştüğünü.. Bu pespaye halimi, bu yaralarımı, bırakın şu trenin kolunu tutacak mecali, tüm o yolları aşıp nasıl geldiğimi..
...
Trene bindim, Ülkeme
Kitaplar dünyayı değiştirebilir mi? Ya da Kitaplar dünyayı nasıl değiştirebilir?
Hep sorulan bir sorudur bu. Ben de kendime birkaç defa sordum ve yanıt aradım. Kendime ait, çok da kelimelere dökemediğim bazı cevaplar da buldum bulmasına... Ancak Malcolm X'in kısa ama dünyayı değiştiren, hadi değiştiren demeyelim de o kelebek etkisi dediğimiz
Biz her zaman ne kadar mükemmel yaratıldığımizi anlatır dururuz.Dunyanin bize sunduğu bu ayrilacaligin hiç bir canlıda olmadığını, bunun sadece insan ırkına bahşedilmiş bir istisna olduğu fikri her birimizin düşünce dünyasında bir şekilde hayat bulur. Hatta zaman zaman bu durumu abartır dünyada oluşumuzun dünya için bir şans olduğunu söyleyecek
Birçok kadın, insan toplumu sınıflara ayrılmadan önce, toplumdaki saygın ve hatta zaman zaman üstün olduğu konumdan haberdar değildir. "Feminizm" başlığı altında konuşmalar ve tartışmalar yapılsa dâhi geçmişten günümüze kadarki kadının tarihi bilinmeden yeterli ve sağlıklı sonuçlara, ardından da çözümlere ulaşmak mümkün değildir.
Size de çoğu insan aynıymış gibi gelmiyor mu? Bu şey özellikle benim de içinde bulunduğum jenerasyonda var.
Sadece fiziksel olarak değil düşünce biçimi olarak, karakter olarak da çoğu aynı gibi.
Gündemde olan veya Twitter'da TT olan şey her neyse diğer insanlar hemen o şeye bağlanıp hiç düşünüp araştırmadan o grubun bir parçası haline geliyor. İnsanlar sinirliyse o da sinirli, insanlar ciddi bir olayla dalga geçiyorsa o da geçiyor.
Ciddi bir şekilde oturup da bir konu hakkında derinlemesine konuşmak eziklik gibi görünüyor. Hemen her şeyle dalga geçmek tıpkı eskiden sigarada olduğu gibi havalı görünüyor.
Ha illa kasıntı olmak değil bu, ben de çok kara mizah üzerine yaşarım hayatı ama fazla samimiyet şahsi olarak rahatsız ediyor beni. Siz ne düşünüyorsunuz?
Herkese merhaba
Başlık; Konu başka içerik bambaşka yazılmış bir hikaye.
Dikkat Dikkat Dikkat bu yazı sert ve ağır kelimelerden oluşacaktır. Ona göre okuyunuz.
Hemen konusu yazıyorum;. İç dünyasında, kendi cennetinde, neşe dolu evinde ve sımsıcak yuvasında yaşamaya alışmış bir hemşire olan Zeynep Maral Tandoğan ve ondan çok farklı bir mizaca
Konu hakkında kendi görüşlerimi merak edenler için:
youtu.be/EX8ebUI20Gs
Şikayet hattı:
cimer.gov.tr
Twitter ve Türkiye gündemi alttaki fotoğrafta görebileceğiniz kitabı konuşuyor. Fakat Twitter ikiye ayrılmış durumda. Kimisi bunun düpedüz bir iğrençlik, sapıklık ve hastalıklı zihniyet ürünü olduğunu savunuyor, kimisi de edebiyatta kurgunun sınırsız olabileceğinden ve ifade özgürlüğünden bahsediyor.
i.ibb.co/P4rm32n/D7p-Fyb...
Bu konuda hastalıklı düşünceye sahip insanlarla yaşadığımız bir toplumda olduğumuzu biliyoruz. Bu kitap bir çocuğun ya da bu konuda bir emeli olan bir yetişkinin eline geçse nasıl kötü niyetli kullanılabileceğini de biliyoruz.
Sorum şu, edebi ve kurgu eserlerde ensest, pedofili gibi hassas konular kullanılabilir mi? Siz ne düşünüyorsunuz?
"Yukarı baksa kitap! Aşağı baksa kitap! Sağda, solda, her yanda kitaplar! Her tarafta kitaplar!" Bibliyomani, Gustave Flaubert - Sel Yayınları, 3. Baskı, Sy.13
İzlemek İçin: youtu.be/n23JHONe7wc
Merhabalar, "Kitap Almak" ile ilgili son dönemlerde beni rahatsız eden, "bireylerin" kendi hayatlarına bakmadan bir başkasını bu konuda yargılamaya çalıştığı paylaşımlar gördüm. Bu örnekler bütün sosyal mecralarda mevcut, ben de bu konu ile ilgili cevap hakkımı kullandım...
Sorumuz basit; "Sürekli Kitap Almak Hastalık Mı?"
Ebru Ince ne der bu işe?
https://1000kitap.com/Nordavind ağır hasta olabilir mi?
fazi kitap almadığında yaşayamıyor mu?
Ben videoda cevap hakkımı kullandım, siz sevgili okurlar bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? İster buraya, ister YouTube üzerinden cevaplayın hiç fark etmez.
İyi seyirler.
"Yalnız kesin olan bir şey varsa, o da, kadının olanaklarının bugüne dek hep baltalandığı, insanlığın bunlardan hep yoksun kaldığıdır; hem kendi çıkarı hem de hepimizin yararı açısından, talihini denemesine izin vermenin zamanı gelmiş de geçmiştir."
Kadın - İkinci Cins 3, Simone de Beauvoir
Bu kitap üç tane röportajdan oluşmaktadır.
Bu aralar gündemde olan bir şey hakkında konuşmak istiyorum. Özellikle fantastik kitaplarda ana kadın karaktere bir güçlü kadın yükleme furyası var ve bunu sadece iyi savaşması, laf sokabilmesi gibi unsurlar üzerinden yapılandırıyorlar. Bence güçlü kadın dediğimiz kişi sadece iyi savaşıyor olmamalı, güçlü kadın olmak için başkalarına korku salmamız gerekmemeli. Güçlü kadın ağlar da, güler de, hata da yapar vb. Güçlü kadın kimdir biliyor musunuz bir örnek vereyim
Çalıkuşu bu kitaptaki Feride'dir güçlü kadın.
Yazarlar karakter güçlü olsun diye onları acımasız yapıyor ama güçlü kadınların merhametli olduğunu unutuyorlar.
Kadın karakterlerine yıllarca taşıdıkları bir intikam duygusu yüklüyorlar ama güçlü kadınların bir olayı aşıp içinde öfke değil de rahatlama hissi taşıdıklarını unutuyorlar.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce güçlü kadın sadece iyi dövüşebilen kadın mıdır, ağlayan kadınlar güçsüz müdür?