Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çeken var mı sevda hastalığını?
Tabip - Hocası girdiği zaman kalp hareketlerindeki farklılığı anladınız mı? Ziklas - Onu kim anlamaz? Elimin altındaki kalbin, göğsünü yarıp fırlayacağından korktum bile. Ah zayıf göğsün... Tabip - Efendim, söylemesi ayıp zannolunmasın, bu kızın hastalığı muhabbet, sevda hastalığıdır.
Sayfa 137 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okudu
“Süprüntü mü? Amma yaptınız...”
“Şu bakımdan süprüntü... Bir devlet müzesinin değerini kat kat artıracak bir tabloyu satın alıp duvarınıza asmışsınız da, yıllardır bir kere bile bakmamışsınız. Daha korkuncu, bakmışsınız da hiçbir şey anlamamışsınız. Koca bir salon dolusu kitaplarınız var, duvarları kaplamış baştan başa... Hepsi maroken ciltli... Çoğu tek kalmış dünyada...
Reklam
Adliye
— Aman hanımcığım! Artık içime fenalık geldi. Şuradan çıkalım. — Sen git kızım, sen tazesin. Elbette içine fenalık gelir. Biz söylemesi ayıp, artık dert dinlemekten kaşarlandık. Ben neler dinlemedim neler...
Sayfa 151 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
GREGERS - Madem Hjalmar Ekdal hakkında olumlu ve yüksek düşünceleriniz yok, peki neden onunla birlikte gezip eğleniyorsunuz? RELLING - Aman Tanrım, söylemesi ayıp, bir kere doktor demişler bana, aynı binada olduğum zavallı hastalara bakmaya mecburum. GREGERS - Öyle mi, Hjalmar hasta biri yani? RELLING - Evet, bütün insanlar az çok hasta sayılır, ne yazık ki... GREGERS - Peki ona hangi tedaviyi uyguluyorsunuz? RELLING - Alışageldiğim tedaviyi. Onun içinde var olan o 'hayat yalanları' alışkanlığını sürdürmesi için çaba gösteriyorum. GREGERS - 'Hayat yalanları' mı? Doğru mu işittim? RELLING - Evet, 'hayat yalanları' dedim. Bakın, hayat yalanları insanları uyarıcı, özendirici bir araçtır.
"Söylemesi ayıp, ama yapması ayıp değil, işte attığınız tohumlardan yetişen ahlak!"
"Bizi adam yerine koyan yok."...
...—Darılma bilader, dedi, senin gibi, benim gibiler adamız diye övünüyoruz ama, görüyorsun ki bizi adam yerine koyan yok. Sonra bana sordu: Sinemaya gider misin? —Nerdee... —Tiyatro? —Yooo... —Maça gittiğin var mı? —Ömrümde gitmişliğim yok. —Günde kaç kilo et alırsın? —Ayıptır söylemesi, maaştan maaşa. —Her yemekte tatlı yer misin? —Ehh...Bulursam, sabahları kahve ile nefsimi köreltirim. —Kitap, mecmua alır mısın? —Ne gezer?.. ... Artık bu ahiret suallerinden içime fenalık geldi. —Sorması ayıp olmasın ama bilader,dedim, hani sakın darılma, boyuna ne sorup duruyorsun? —Lafı sen açtın, ben de sordum,dedi. Sinema bilmezsim, tiyatro bilmezsin, plaja gitmezsin, gezmeye gitmezsin. Tatlıya, et yüzüne hasretsin. E peki, sen söyle bakalım, yani sen de adam mısın? ...
Sayfa 39 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Reklam
Nuh'un bu cazip fakat karmaşık laflarını anlamaya çalışıyorum: "Asıl mesele Baudrillard'ın felaket tellah olması mı?" Nuh hiç beklemeden cevap veriyor: "Hayır. Zaten, Baudrillard bir felaket tellalı sayılmaz. Kanserden, cinayetten, cinsel sapmalardan, ölümcül virüslerden, ekonomik çöküşlerden, komplolardan filan bahseder.
Efendim, söylemesi ayıp zannolunmasın, bu kızın hastalığı muhabbet, sevda hastalığıdır.
Sayfa 137Kitabı okudu
Bir söğüt var şurda, ırmağın üstüne sarkmış, Gümüş yapraklan sularda yansıyan Ophelia oraya geldi garip çelenklerle, Düğün çiçekleri, sarı yaban otları, papatyalar, Bir de o uzun mor çiçeklerden, şu çobanların Söylemesi ayıp bir ad verdikleri .
Sayfa 144
Reklam
Kürt çocuklarının buruk ve acılı bir merasimleri daha var. Bu, sünnet merasimidir. Gerçi sünnet, Hz. Muhammed’in hareketi demektir. Ama biz Kürtler ile Yahudiler, Muhammed’den binler­ce sene evvel sünnet oluyorduk. Bölgemizde, hatta doktorluk gelmeden önce İstanbul ve tüm Ortadoğu’da Mısır’a kadar sün­netler Siirt’in Tîllo şeyhlerince yapılırdı. Bahar ayı gelince, tüm şeyhler dini bir hisle dağılır ve herkes çocuklarının sünnetlerini bunlara yaptırırdı. Söylemesi ayıp ama, kendi sünnetimi anlata­yım. Bana Nusaybin’den özel elbiseler alındı. Başıma kına yakıl­dı. Alnıma balmumuyla büyük bir altın yapıştırıldı. Büyük bir düğün ve herkesin dileğince yiyebileceği kadar bol yemekler ha­zırlandı. O vakit şamî ve musulî kumaşlardan yapılan yataklar ya­pıldı. Oyalanmam için çeşit çeşit şeker ve portakal getirildi. Zira bizim zamanımızda Kürdistan’da portakal, yenmek için değil, “şemame” gibi biz çocukların bir nevi oyuncağı gibi görülürdü. Sünnetin ne olduğunu biliyor, ama bıçaklı, pensli ve kanlı birşey olduğunu bilmiyordum. Nihayet saati geldi, kirvem beni kucağı­na aldı. Sünnetçi şeyh, birtakım Arapça dualar okudu. Ben hâlâ farkında değilim; bacaklarımdan tutuldu ve bir çırpıda sünnetçi Şeyh Tahir işini bitirdi. Bağırmamla ağzıma şekerlerin konması ve sevdiğim kekliğimi bana göstererek oyalamaya çalışmaları bir oldu.
10/10
Söylemesi ayıp, ama yapması ayıp değil, işte attığınız tohumlardan yetişen ahlak!
“Elbiseler Fransız, düşünceler Fransız, duygular Fransız! Bakın siz Métivier’yi tutup kovdunuz, çünkü Fransız’dır, alçaktır, oysa kadınlarımız, önünde diz çöküp ardından sürünüyorlar. Dün bir gecedeydim, orada bulunan beş kadından üçü Katolik’ti, Papa’nın izniyle pazar günü kanaviçe üzerine nakış işliyorlardı. Söylemesi ayıp, çırılçıplak oturuyorlardı. Ah Prens, gençlerimizi görünce insanın müzeden Büyük Petro’nun topuzunu alıp bellerini şöyle Rus usulünce kıracağı geliyor; sersemlikleri o zaman geçerdi belki!”
Sayfa 862Kitabı okudu
Üniversitede sudan çıkmış balık gibiydim, her şeye annemi arıyordum :D
ondan nasıl yemek pişirileceğini, bulaşık ve çamaşır yıkanacağını, hatta, söylemesi ayıp ama, nasıl sökük dikilip çorap yamanacağını öğrenmeliydim.
Sayfa 156 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Var içimde öyle bir merhamet felan, ne bileyim, hayvanı olsun, insanı olsun, sebzesi dikeni olsun, düşküne üzülürüm. Şu kurtlu domatese üzüldüğüm gibi. Kurduna ayrı, domatesine ayrı. Şu hıyarı bağ bıçağı ile koparırken, sapının ucundan su damlar, gözyaşı döktü diye dertlenirim. Hem söylemesi ayıp ben kitap gazete okurum, meraklıyımdır. Bir işi yaptın mı onun aslını faslını öğreneceksin. Biri sana yol mu gösterdi, o yol doğru mu eğri mi tartacaksın. Öyle televizyonlara ağzı açık baka baka kıçını yağlandırmayacaksın.
Sayfa 72 - PazarKitabı okudu
234 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.