Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tolga Gezek

Giriş / Enigma: Yasak Elma
Düşman, Almanların planladıkları hareketleri daha Alman kuvvetleri hazırlıklarını bitiremeden haber alıyordu. Gönderilen mesajlardan Alman gemilerinin yerleri de kolayca belirlenebiliyordu. Sonuçta Almanya mağlup olmuş, aşağılanmış ve kendini Avrupa'dan dışlanmış hissetmişti. Bunu hazmedemeyen Almanlar, daha savaş bitmeden, ikincisine hazırlanmaya başlamışlardı bile.
Sayfa 5
Reklam
"Bunu nasıl yapabilirler, nasıl?" "Bilmiyorum ama yaptılar. Daha önce de yaptılar, bu gece de yaptılar, yine yapacaklar ve yaptıkları zaman... öyle görünüyor ki yalnızca çocuklar ağlayacak. İyi geceler."
Sayfa 268
BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR
Sayfa 141

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Benden daha mutsuz olanlar da vardı. Zaten annem de böyle düşünürdü; sık sık, insanın sonunda her şeye alışacağını tekrarlardı.
Sayfa 72
İnsan ne de olsa daima biraz kabahatlidir.
Sayfa 25
Reklam
Gürültüde bozulmaya başladığını duymadığımız bir makine dil. Bizim dilimiz şimdi yanlış çalışan bir makine. "Örgüt" sözcüğünü atıyorsun içine, "yasa dışı" sıfatını çıkarıyor. "Cüretkâr" sözcüğünü koyuyorsun içine, "poz" sözcüğünü fırlatıyor. Cüretkâr olan ancak poz olabilirmiş gibi. Türkçede pozdan başka bir şeye cüret edemezmişiz gibi. Oysa yazmalılardı okullarımızın duvarlarına: "Cüret ediniz! Korkmayınız, cüret ediniz!"
Sayfa 10
Duvarlarda güzel hatlarla yazılmış bir çok levhalar asılmıştı. Hulusi Bey'in tepesindeki büyücek levhada usta bir sülüs ile yazılmış: "Ayinedir bu âlem, her şey hak ile kaim Mir'atı Muhammedden Allâh görünür daim.*" ibaresi vardı. (Her şeyin Allah sayesinde ayakta durduğu bu âlem bir aynadır, Muhammed'in aynasında daima Allah görünür.)
Sayfa 168
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
Sayfa 15
Gerçek olan, acımasız bir biçimde nedenini bilmeden dayak yiyen küçücük bir hayvan olarak iç yaramı bir türlü geçirmeyi başaramadığımdı.
Sayfa 140
Ülkeme, sarayıma hoş geldin! Ben, seni yirmi yazdır bekliyorum; aylı gecelerde seslendim sana; sen üzgün olduğun zamanlar ben ağladım burada ve sen uykulara dalınca ben tatlı rüyalar üfledim uykularına
Sayfa 51
Reklam
Bizler kimyacı, avcıydık. Pavase'nin söz ettiği gibi yaşamın "iki deneyimi" yani başarı ve başarısızlık, beyaz balinayı öldürmek ya da gemiyi batırmak bize özgüydü. Keşfedilmeyen maddeye teslim olmak ve pes etmek sözlüğümüzde yoktu. Bunun için burada bulunuyorduk: Hata yapmak ve düzeltmek için, tahsil etmek ve dağıtmak için. Kendimizi asla silahsız hissetmemeliydik; doğa sınırsız ve karmaşıktır ama zekanın giremeyeceği bir alan değildir.
Sayfa 78
ancak birbirimizden nefret edecek kadar dindarız; birbirimizi sevecek kadar dindar değiliz
Başkaları, şu kadarcık güç ve yetenekle rahat bir kendini beğenmişlik içinde ortalıkta dolanabiliyorken, ben, gücüm ve yetilerimden ötürü kendi kendimi bitirecek miyim? Her şeyimi bağışlayan Tanrı keşke bunların yarısını esirgeyip kendime güvenmeyi ve kendimle yetinebilmeyi öğretseydi bana!
"Öyleyse sen beni hapishanenin sessizliğiyle iktidarın gürültüsü arasında tercih yapmaya zorluyorsun."
Sayfa 148
Hayatla aramızdaki köprüyü hatalarımızın harcıyla kurarız. Allah bizi hatalarımızdan değil, zaaflarımızdan korusun!
Sayfa 11
Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarmıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu.
Sayfa 87
Reklam
-Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç farketmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum. "İşte çok güzel bir hikaye" dedi Simyacı.
Sonuçta sevilen her kadın güzel bir şarkıdır, bütün sözlerini hatırlayamazsın belki ama melodisi aklında kalır.
Bu hayatta rastgele çevirdiği telefon numaralarında karşısına çıkan seslerden başka kimsesi kalmamış biriyim.
... senin elinden ölmek istiyordum ve şimdi senin elindir, bana ölümü sunan.
Sayfa 154
Eğer budalanın teki olmasaydım, dünyanın en iyi, en mutlu yaşamını sürdürebilirdim.
Sayfa 61
Biz insanlar, güzel günlerin bu denli az ve kötü günlerin bu denli çok olmasından yakınıyoruz. Tanrı'nın her gün bağışladığı sevinçlerin tadını çıkarabilmek için her zaman açık bir yüreğimiz olsaydı kötülüklere dayanabilme gücünü de bulurduk
Sayfa 48