Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

yağmur

yağmur
@yagmurdur
İstanbul
36 kütüphaneci puanı
204 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
516 syf.
6/10 puan verdi
her ne kadar türkiye sinema tarihiyle ilgili temel bir kaynak olarak görülüyorsa da eğer akademik bir sebep olmaksızın sinema tarihi okumak istiyorsanız kesinlikle bunu okumayın. (dümdüz arşiv okusam daha eğlenceli olurdu...)
Türk Sinema Tarihi
Türk Sinema TarihiGiovanni Scognamillo (Jean Gennaro) · Kabalcı Yayınevi · 199857 okunma
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Bu kadar güzel bir romanın bu kadar az okunması talihsizliğinden bahsetmek istemiyorum. Oldukça kısa bir eser olmasına rağmen bütün karakterler derinlikleriyle verilmişti ve her cümle okunmuş olmanın hakkını veriyordu. Yazarın bunun dışında sekiz romanı daha var, umarım bu eserleri de Türkçe’ye çevrilir. Aşağı yukarı yarım günü anlatan roman
Bağımsızlık Kutlaması
Bağımsızlık KutlamasıLyonel Trouillot · Metis Yayıncılık · 200662 okunma
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Aynı anda hem bu kadar politik hem de bu kadar kişisel olabilen bir roman daha okumuş muydum, bilmiyorum. Cardenas kendinden çok fazla şey koymuş romana, doğduğu şehri, okuduğu üniversiteyi ve muhtemelen pek çok anısını. Birçok farklı anlatım tekniği kullanması hem kitabı zenginleştirmiş hem de okumayı zorlaştırmış ama sanıyorum kültürel
Devrim, Yeniden
Devrim, YenidenMauro Javier Cárdenas · Timaş Yayınları · 201910 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
272 syf.
6/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Bu kitabın çok iyi fikirler içermesine rağmen iyi yazılmamış olduğunu düşünüyorum. Büyük bir beklentiyle başlamıştım çünkü ekolojik bir distopyanın epik kahramanlar olan köpekli çocuklar (bunlar da aslında sistemin dışında kalan sınıfsız da diyebileceğimiz sokak çocukları, mülteciler vs.) çok güzel ve orijinal bir fikir. Ama kitapta hikaye çocukların bakış açısından değil, doğa bilimci bir kadının bakış açısından geçmişe dönük olarak anlatılıyor. Bence en büyük sorun bu anlatım tekniği, her ne kadar Nuh tufan hikayesinin yeniden kurulması, Nuh'un gemisinin oturduğu rivayet edilen dağda sembolik olarak adem ve havva'nın sonlarını beklemesi fikir olarak çok güzel olsa da, sürekli geçmiş hakkında konuşmaları yordu ve sıktı. O an yaşanırken anlatılıyor olsaydı daha etkileyici olacağını düşünüyorum. Böylece belki bu kadar informatif diyaloglar ya da paragraflar olmazdı, romanın kurulduğu dünya kendini satır aralarında ele vermeli ama kitapta kadın ve adam belgesel anlatıcısı gibi olmuş. Ve çok çok fazla tekrara düşmüş gerçekten, editör bir şey dememiş mi bu konuda merak ediyorum. Elli altmış sayfa çıkarırım bu kitaptan ve hiçbir şey eksilmez. Yazar iklim krizine dikkat çekmek istemiş, bu konuda farkındalık kazandırmak istemiş, takdir ediyorum bu amacı çünkü iyi tezli roman da yazılabilir ama bence bu eser biraz fazla manifesto gibi. Bir de son olarak karakterin sürekli amneziye sebep olan virüs hakkında konuşmasını ama her şeyi fazlasıyla ayrıntılı olarak hatırlamasını çelişkili buldum. Genel olarak okunması kolay bir romandı bu yüzden yüksek bir beklentiyle başlanmazsa keyifli ve akıcı olabilir.
Köpekli Çocuklar Gecesi
Köpekli Çocuklar GecesiOya Baydar · Can Yayınları · 2019373 okunma
1358 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
Kitapta bugün farklı bilim alanları olarak ayrılmış hemen her konuya dair bir şeyler yazılmış, hatta sanata dair de. Bildiği ne var ne yok anlatmaya çalışmış. Ancak ben burada sadece, bugün onun siyaset düşüncesine ve sosyolojiye yaptığı en önemli katkı olarak görülen konulardan bahsetmeye çalışacağım. İslam siyaset düşüncesindeki empirik
Mukaddime (2 Cilt Takım)
Mukaddime (2 Cilt Takım)İbn-i Haldun · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 20181,247 okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Ali Şeriati, bu kitapta Marksist diyalektiği dinler üzerinden kuruyor. Dine karşı dinsizlik değil çünkü tarihsel olarak bu mümkün değil diyor. Charles Taylor'ın seküler çağ üzerine söylediklerini anımsatan bir şekilde, Ali Şeriati, "tarihte tanrısız hiçbir toplum yoktur ve insanların toplumsal yaşamları din merkezli olmuştur," diyerek
Dine Karşı Din
Dine Karşı DinAli Şeriati · İşaret Yayınları · 20133,840 okunma
92 syf.
·
Puan vermedi
Radikal feminizmin de en radikal örneklerinden olan bu manifestonun yazarı, ironik bir şekilde Andy Warhol'u öldürmeye çalışan kişi olarak tanınıyor. (Bu konuyla ilgilenenler I shot Andy Warhol filmine bakabilir) Ironik dememin sebebi erkeklerden ölümüne nefret eden bir kadının yine bir erkek üzerinden tanınması. Kitap, bütün manifestolar gibi "olması gerekeni" söylüyor ki bu bağlamda olması gereken bütün erkekleri yok etmek. Erkeklere yönelik binbir çeşit aşağılamayla dolu bu kitabı bir vaka olarak ele almak gerek diye düşünüyorum. Böylece bu öfkenin ve nefretin nereden, nasıl doğduğunu düşünebiliriz. Yazar, kadınlara yöneltilen bütün olumsuz şeyleri artırarak erkeklere yönelttiği için belki farkında bile olmadığımız söylemlere uyandırıyor manifesto. Yine de Solans'ın zihni, o düşmanı olduğu ataerkil sistemin söylemi içinde kaybolmuş. Sistemle ilgili güzel eleştiriler de var, çoğunun erillikle olan bağlantısı ikna edici olmasa da bu tespitleri de görmek lazım. Ayşe Düzkan, sonsözde şöyle yazıyor: "...scum manifesto'yu politik bir metin olarak değil bir sanat eseri, o yılların amerikan toplumunun ve kültürünün acımasız bir eleştirisi olarak okumak gerekir bence, nitekim, valerie,manifestoyla ilgili olarak, onun bir hipotez bile olmayıp edebi bir araç olduğunu söylemiş. .... Bu manifestonun, "kadın erkek çoğumuzun, kadın kalbinde yattığına inanmak istemediğimiz bir intikam ateşini dillendirdiği" söylenir."
Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu
Erkek Doğrama Cemiyeti ManifestosuValerie Solanas · Sel Yayıncılık · 20181,182 okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Aristokrat bir aileden gelen orta yaşlı yazarımız Gustav Aschenbach üzerinden yapılan sanatçının dehası üzerine aforizmalarla başlıyor kitap. İlk iki bölüm bu konuyla ilgili, sanat ve sanatçı üzerine bir miktar felsefe içerdiği için yavaş okunabilir ama yavaş da okunmalı kanaatimce çünkü buradaki fikirler kitabın ilerleyen sahnelerinde karşımıza
Venedik'te Ölüm
Venedik'te ÖlümThomas Mann · Can Yayınları · 20073,597 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Farabi'nin İslam felsefesindeki yeri hayli tartışmalı. Farabi ve Ibni Rüşd’e göre felsefe ve din hakikat ve bilgiye ulaşmak için iki paralel yoldur: felsefe elit bir kesim için teorik olarak Allah’ı anlamaya çalışırken, din kitlelerin ruhu içindir. Rosenthal tekrar tekrar Farabi’nin önce Müslüman sonra felsefeci olduğunu vurgulasa da (çünkü
İdeal Devlet
İdeal DevletFarabi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20173,141 okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
·
20 saatte okudu
Lisedeyken kütüphanede yazarın üç kitabını bulup okumuştum. Sonra rastlantı eseri fuarda kendisini görünce bu kitabı alıp imzalatmıştım kendisine. “Denizlerin derisini yüzen celebin hakkı için!” diye yazmıştı ön sayfaya Hasan Aktaş. Yazarın bütün eserlerinde aynı yapı ve üslup söz konusu olduğu için aslında bu kitaba yazdığım yorum bütün “Yeni
Yeni Türk Şiirinde Seyyid Nesimi Okulu ve Misyonu
Yeni Türk Şiirinde Seyyid Nesimi Okulu ve MisyonuHasan Aktaş · Yort Savul Yayınları · 20045 okunma
Reklam
328 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bakış
Kim kime bakıyor? Kimin kime bakma "lisansı" var? Bakanın sahip olduğu bakışla, olduğu konum arasında fark var mıdır? Kadının bakışı çoğul mudur ve bu yüzden dominant temsillerin otoritesini bozar mı? Hangi bakış kontrolcüdür? Gaze kelimesinin Longman’de anlamı “bir şeye ya da bir kimseye uzun uzun bütün dikkatini vererek bakmak”
Reading National Geographic
Reading National GeographicCatherine A. Lutz · The University of Chicago Press · 19931 okunma
280 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir kitabı beğenmemizi belirleyen etkenlerden en önemlisi belki de ondan ne beklediğimiz. Wittgenstein felsefesine giriş yapmak için bu kitabı okudum, biraz da hayatını öğrenirim ve bu kafamda neyi neden söylediğine dair bir çerçeve oluşturur, diye düşündüm. Bu beklentimi de kısmen karşıladığı için daha yüksek bir puan veremiyorum. Baştan sona
Wittgenstein'ın Maşası
Wittgenstein'ın MaşasıJohn Eidinow · Yapı Kredi Yayınları · 201831 okunma
344 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Çok iyi organize edilmiş olması okumayı kolaylaştırsa da zor bir kitap ama çeviri iyiydi. Girişte kelam ilminden bahsediyor. İslam’ın ilk iki asrında ana akım Sünni kol -merkezde olmanın rehavetinden olabilir- bidat olduğunu düşündükleri fikirlere karşı bir şey yazmıyorlar. Bu kitap biraz geç ortaya çıkan bir türün ürünü, başta mutezile ve
İtikad'da Orta Yol
İtikad'da Orta Yolİmam Gazali · A. Ü. İlahiyat Fakültesi · 197182 okunma
95 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Kitabın adındaki üçlü gönderme cidden çok hoşuma gitti. Pasteur hem doğa anlamında (sürekli kırda gezmeye çıkıp doğadan bahsediyorlar), hem de din adamı anlamında (baş kahraman papaz) hem de çoban anlamında (papaz sürekli incil’deki kayıp kuzu hikayesine gönderme yapıyor, kendisini de bu hikayedeki çoban olarak görüyor). Evli çocuklu bir Protestan
Pastoral Senfoni
Pastoral SenfoniAndré Gide · Timaş Yayınları · 20214,510 okunma
24 syf.
·
Puan vermedi
Poe'nun en kısa öykülerinden biri ama beni okuduklarım arasında en çok etkileyen ve düşündüren öyküsü de bu oldu sanırım. Poe'nun en ünlü sözlerinden biri şu: Bir kadının ölümü, sorgusuz, dünyadaki en şiirsel konudur. Birden fazla öyküde de bu konuyu işliyor. Morella onlardan biri. Peki buna bakarak Poe'nun mizojinik olduğunu söyleyebilir
Morella
MorellaEdgar Allan Poe · Createspace Independent Publishing Platform · 2015120 okunma
136 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Çok naif öykülerin kitabı. Her öyküde yoğun bir duygusal deneyim yaşıyorsunuz. Bazı öyküler konuları itibariyle klişe olmaya çok yakındılar, etkileyici olmakla sıradan olmak arasındaki çizgideydiler, bazen bir tarafa bazen diğer tarafa geçtiler. Ama bir yandan da çok gerçek olduklarını hissetirdikleri için sanıyorum, üzülmemek mümkün değildi. Üzülmekten de öte dehşete düşmemek. Diğer öyküler oldukça güzeldi. Kırmızı Şemsiye öyküsünün önceki öykülerden biriyle ilişkisi olması, bu katmanlılık okuru etkiliyor. Bazı öyküler de yer yer büyülü gerçekçilik hissi verdiler.
Sular Ne Güzelse
Sular Ne GüzelseErdal Öz · Can Yayınları · 2016172 okunma
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Iki felsefe kitabını ardı ardına okuduğum için elimde olmadan karşılaştırma yaptım. Dave Robinson'un felsefe kitabı sadece filozoflar üzerinden giderken bu kitap beş ana bölüm ayrılmış: felsefeye giriş, felsefe tarihi, felsefenin dalları, felsefenin araçları, kim kimdir. Kişisel tavsiyem felsefenin araçları bölümünün girişten sonra okunması.
Görsel Rehberler 5 - Felsefe
Görsel Rehberler 5 - FelsefeStephen Law · İnkılap Kitabevi · 201013 okunma
250 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Kitaplığımın köşesinde duran varlığını unuttuğum bu kitabı bulunca çok mutlu oldum. Çocukken defalarca okuduğum, baş kahramanı Orhan isimli küçük bir çocuk olan olan bir dizi hikaye var. Ilkokul düzeyinde bir çocuğa okutmak için en güzel kitaplardan biri olabilir. Bugün bir yetişkin olarak bile esprili ve kendine özgün dilinden zevk alabiliyorum bu öykülerin.
Hikayeler
HikayelerNecati Zekeriya · MEB Yayınları · 19992 okunma
176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabın kapağı ve içinde resimler olması insanda önyargı uyandırıyor ve bunun basit bir giriş kitabı olduğunu düşünüyorsunuz. Bu yüzden okumayı düşünmedim -kitabı evde bulmuştum. Ancak şöyle bir bakayım derken kendimi fena kaptırdım. Yazar gerçekten isim anlamında çok kapsamlı bir felsefe tarihi yazmış. Çok daha hacimli kitaplarda göremediğim isimlere yer vermiş ki bu gerçekten çok mutlu etti. Bildiğim felsefecileri okurken evet başarılı bir özet, yüzeysel olsa bile özünü veriyor diye düşündüm, bilmediklerimi okurken ise okuduğum düşünceler zihnimdeki haritada yerlerini kolayca buldu. Ama bu kadar karmaşık konuların indirgenmesi anlama zorluğunu artırıyor. Bu yüzden bu kitabın bir felsefe giriş kitabı olamayacağını düşünüyorum. Yarı yolda olanlar için tarihsel krokiyi görmek ve yeni fikirler duymak adına tavsiye edilir. (Görseller de çok eğlenceliydi.) Eleştirebileceğim tek nokta yazarın kişisel düşüncelerini satır aralarında okumuş olmak, kendini biraz daha geri çekebilirdi belki ama nasıl isterse de öyle yazar yahu. Bir de şunu demem gerekiyor ki hiçbir İslam filozofuna yer vermediği için beş yüz yıllık bir boşluk var kitapta, bana biraz tuhaf geldi, İbn-i Sina İbn-i Rüşd de mi yok sayılır bilemiyorum.
Felsefe
FelsefeDave Robinson · NTV Yayınları · 2011148 okunma
56 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazarı ilk kez okudum. Daha önce herkes gibi biraz Stephen King, biraz belki Grange okumuşluğum vardı, e tabi bir de Poe okumuştum. Korku, gotik edebiyat hakkında pek bilgim ve ilgim de yok. Ancak bu kitaptaki öyküler hoşuma gitti çünkü beklediğim klişelerden uzaktı. Doğaüstü unsurlara yaklaşımı okuru gerçeklik konusunda ikilemde bırakıyordu. Yazarın gerçekten zor bir hayatı olmuş. Diğer yandan ırkçı tutumu artık haliyle oldukça tepki görüyor. Sadece bu değil, satır aralarında aydınlanmacı/ilerlemeci bir bakış açısıyla haksızlık ettiği çok olgu var (medeniyete karşı barbarlık gibi). Ancak ben edebiyatını orijinal ve ilginç buldum, okumaya devam edeceğim.
Nyarlathotep
NyarlathotepH. P. Lovecraft · Can Yayınları · 20201,274 okunma
327 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Dorian Gray'in portresi klasikler içindeki orijinalliği ile göze çarpsa da ben hakiki Wilde'ın öykülerinde olduğuna karar verdim ve kendisine hayran kaldım. Kitap beş bölümden oluşuyor. Birinci ve üçüncü bölümdeki öykülere masal demek de mümkün. Fakat aslında kitaptaki bütün öyküler gibi inanılmaz sarkastik bir üslupla yazılmış. Kahkaha attığım yerler oldu. Ama elbette, her dokundurmanın aslında ciddi bir eleştiri de olması çok etkileyici. Ayrıca bu masalların ahlaki bir mesaj veriyor olması da (masal dediğin mesaj verir zaten) ayrıca başarılı. Iki ve dördüncü bölümde ise kendi döneminde (Viktorya) geçen öyküler yer alıyor ama yine aynı şekilde incelikli bir alay öykülerin her yerini sarmış. Diyecek çok bir şeyim yok aslında, bayıldım. Son bölümde ise düzyazı şiirleri var ki bunlar da kısacık öyküler ki yine çok çok iyiler. Özellikle "Bilgelik öğreten"ten çok etkilendim. Bu kadar soyut konuları bu kadar toplumsal karşılığı olacak şekilde yazabilmek büyük başarı. Üstelik her öyküde okuru gerçek anlamda şimdi ne olacak diye merak ettirerek.
Mürver Ağacı
Mürver AğacıOscar Wilde · Can Yayınları · 2017651 okunma
230 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
Tarık Buğra'yı Osmancık eseriyle tanıyordum ve kafamda kendisinin edebiyatı ideolojik bir mesajın aracı kıldığına dair bir imaj vardı. Son yıllarda bunun katiyetle kötü bir şey olduğuna dair düşüncelerim değişince yazara bir şans daha vermek istedim ve bütün öykülerinin derlemesinden oluşan bu kitabı okudum. Çok da iyi yapmışım çünkü yazarın farklı yüzlerini görmüş bulundum ve edebi anlamda da tatmin edici buldum. Öyküler çeşit çeşit, durum öyküsü de olay öyküsü de var. Neredeyse tamamen diyalog olan ve hiç diyalog olmayan öyküler mevcut. Küçük burjuvayı da anlatmış, köylüyü de sınıfsızı da. Hem toplumcu hem bireyci.Tarihi bir öykü, hatta post modern sayılabilecek bir öykü bile yazmış: "Çift tabancalı hafiye". Hikaye yazarın kendi sesiyle yazdıklarından bahsetmesiyle başlıyor. Elbette bu hem konu hem de biçim olarak kendini gösteren çeşitlilik yazarın öykü alanında kendi tarzını aramakta ya da bulamamış, oradan oraya savrulmuş olduğu anlamına gelebilir. Ancak bir okur olarak bundan keyif aldım ve birçoğunu da fazlasıyla etkilenerek okudum. En sevdiğim öykü olan "Kuyruklu Yıldız"ın ise zaman ve mekânın ötesinde yazılmış bir öykü olduğunu hissettim. Netice itibariyle ben bu kitabı sevdim, uzatmaya gerek yok.
Yarın Diye Bir Şey Yoktur
Yarın Diye Bir Şey YokturTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 2019398 okunma
Reklam
456 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir kitabı çok beğenince fazla diyecek bir şey bulamıyorum, fazlasıyla etkilenmiş olduğum için ne söylesem olumlu ve biraz bu yüzden de eksik. Uzun zaman sonra bu kadar canımı sıkan bir kitap olunca kısa da olsa bir inceleme yazmak istedim. Kitabın çok akıcı okurken de insana iyi vakit geçirmeyi sağlayan keyifli bir eser olduğu konusunda herkes
Şibumi
ŞibumiTrevanian · E Yayınları · 20228bin okunma
294 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Tomorrow, and tomorrow, and tomorrow, Creeps in this petty pace from day to day, To the last syllable of recorded time; And all our yesterdays have lighted fools The way to dusty death. Out, out, brief candle! Life's but a walking shadow, a poor player, That struts and frets his hour upon the stage, And then is heard no more. It is a tale Told by
Ses ve Öfke
Ses ve ÖfkeWilliam Faulkner · Yapı Kredi Yayınları · 20202,384 okunma
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
O kadar beğendim ki Ishiguro'nun bütün kitaplarını okumaya karar verdim. Aslında 'beni asla bırakma' ve 'gömülü dev'i okumuş ve özellikle gömülü dev'i çok beğenmiştim ama bu romanı yazmış olması bir insan olarak da Ishiguro'ya saygı duymamı ve daha çok sevmemi sağladı. 32 yaşındayken yazdığı ikinci romanı ve ihtiyar bir ressamın ağzından yazılmış.
Değişen Dünyada Bir Sanatçı
Değişen Dünyada Bir SanatçıKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 2018562 okunma
308 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Ruh adam ufak tefek değişiklerle edebi bir eser olarak çok başarılı olabilirmiş. Kurgu çok iyi içerik karakterler olaylar çok orijinal. Cidden etkilendim bu adamın nasıl bir kafası var dedim. Ama teknik bayağı kötüydü üslup filan ağlıyor. Böyle güzel bir konuyu harcadığına üzüldüm yani. İdeolojik olarak zaten klasik Atsız işte, başkahraman kendisinin laciverdi gibi. Ana hikaye de şu askerlikle kafayı bozmuş bir yüzbaşı kralcı olduğu için askeriyeden atılır, perişan olur. Sonra karısının öğretmenlik yaptığı lisedeki bir öğrencisine aşık olur. (Sanırım gerçekmiş, eşi Bedriye atsız'ın bir öğrencisi kitaptaki gibi evlerine gelmiş bizim nihal de buna aşık olmuş filan filan.) Yine de kitapta değişik fikirlerden adam ve karakter var, çok renkli, gerçekten beğendim o noktaları. Yazarın ideolojisini empoze etme şiddeti de pek kuvvetli değildi bu eserin. İnanılmaz akıcı ve kolay okunuyor, bir günde okudum. Kitabın esas sorusu da vatan millet harp gibi büyük meseleler varken nasıl olur da aşk hepsinden ağır basabilir? Yüzbaşı selim ve kralları bunu anlayamıyor.
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201926,7bin okunma
250 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
okuduğum en güzel ikinci dünya savaşı romanlarından biriydi, belki en güzeli. sırf toplama kamplarındaki "dehşet"ten ya da "cehennem"den bahsetmediği için, "soykırım kurbanları ile alay edildiği" gerekçesiyle basılmasına izin verilmemiş. kertesz yalnızca on beş yaşındayken götürüldüğü kamplarda yaşadıklarını anlatıyor, bütün açıklığı ve gerçekliği ile. abartı yok, duygu sömürüsü yok. okuyucu dehşeti kendi hissedebilir ama yazar bunu dikte ettiği için değil. romanın kara mizah ya da ironi unsurları taşıdığını da düşünmüyorum, birçok yorum okudum böyle, yazarı anlamadığını düşünüyorum bu yorumların. sadece çok hassas ve derinde olan, açığa çıkmasından biraz da korkulan bir gerçekliğin cesurca dışavurumu. bu yorumların bile cesareti bu dürüstlüğü olduğu gibi kabullenmeye. son sayfalar yazar tam da bunu anlattı aslında. nasıl anlamak istemediğini insanların onu.
Kadersizlik
KadersizlikImre Kertesz · Can Yayınları · 2021518 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
okunması çok kolay bir tiyatro. nihilistler felsefi bir geleneği değil cumhuriyetçiligi ve devrimciliği ifade eder günün rusya'sında, çok olumlu bir imaj çizmemiş wilde, daha çok içgüdüsel hareket eden bir grup. kötü danışmanlar yüzünden despotlaşan ve halktan uzaklaşan çarın oğlu da onlardan biridir. vera ise aslında bir köylü kızı olup erkek kardeşinin intikamı için nihilistlere katılır ve sonra çarın korktuğu isim olur. çar öldürülüp yerine halkı seven nihilist oğlu geçince vera onun öldürülmesini istemez, biraz da aşk söz konusudur ama ne olursa olsun o çardır, cumhuriyet idealinin karşıtıdır. onu öldürme görevi kurada kendisine çıkar. bu sırada yeni çar kötü bakanları uzaklaştırıp, adli suçluları serbest bırakıp, halka temsil hakkı vermekle meşguldür. nihilistlere göreyse en kötüsü iyi bir çar ve reformdur çünkü devrimi geciktirir. (marx'ın fabianism eleştirisine paralel, reformlar mevcut sistemi devam ettirmek içindir, marx ise devrim ister). oyunun sonunda vera yeni çarı öldüremez ve onun hayatını kurtararak rusya'yı da kurtardığını söyleyerek ölür. yani cumhuriyet demokrasi filan gelmez, iyi kalpli bir otokrat gelir.
Vera veya Nihilistler
Vera veya NihilistlerOscar Wilde · Dedalus Yayınları · 2021277 okunma
Reklam
218 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
dönem içinde aldığım çağdaş felsefe dersinde bir sürü sartre metni okumuştuk, ayrıca ben kendim okumalar yapmıştım. bu yüzden sonrasında bir edebi metnini okumak çok tatlı oldu benim için. sartre'ın geç dönemini seviyorum çünkü bana daha olgun ve makul geliyor. gençken yazdıklarının biraz fazla iddialı olduğunu düşünüyorum ama bu kadar ünlüyse
Duvar
DuvarJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 20183,495 okunma