Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan ruhunun derinliklerinde olup biteni, sürüp gideni, bitti sanılan yerde bir küçük imle yeniden başlayanı kim bilebilir? Kendi şarkıları ve dansları eşliğinde yıllarca kendi mezarını kazan insan, gerçekte kendi ruhunda açılan bu ölüm çukurunu, içinde koruduğu dile tutunarak yıllarca şiirle kapatmaya çalışsa da, ölüm ve toplama kamplarının 'gölge uzantısı'ndan kurtulamaz yine de."
Sayfa 207 - KırmızıkediKitabı okudu
Valideyn ve evlâda muhabbet-i meşruanın neticesi; –Nass-ı Kur'ân ile– Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, onların makamları ayrı ayrı da olsa, yine o mes'ud aileye safi olarak lezzet-i sohbeti, Cennet'e lâyık bir hüsn-ü muaşeret suretinde, dâr-ı bekâda ebedî mülâkat ile ihsan eder. Hanımlar Rehberi
Sayfa 98 - RnkKitabı okuyor
Reklam
Üç veya dört saat boyunca sert sandalyede uyuyakaldım ve bu arada ölüm onu benden aldı. O tatlı, zavallı oğlum şimdi orada, daracık çocuk yatağında, öldüğünde nasıl idiyse yine tamamen öyle yatıyor.
Patikalar
XXI. yüzyılda İsrail'in Filistin'de Gazze'de yapmış olduğu vahşet ötesi soykırımı nasıl anlamalı, nasıl anlamlandırmalı? Yahudilerin daha 80 sene önce yaşadığı vahşet yine Yahudi eliyle Gazzellilere yaşatılıyor. Buradan çıkarılacak en önemli ders, insanın hiç ders almadığı, ilerlemediği ve olgunlaşmadığıdır.
Hukuk sistemi ve yaşam biçimi olarak Allah'ın şeriatını kabul etmediği hâlde Müslümanlık iddiasına kalkan bireylerin oluşturduğu toplum, İslâm toplumu değildir. Bunların namaz kılmaları, oruç tutmaları ve Kâbe'yi ziyaret etmeleri durumu değiştirmez. Yine, Allah Teâlâ'nın çizdiği ve Resû- lullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in tebliğ ettiği şeriat haricinde kendi hevalarına göre kafalarından düzüp çağdaş İslâm adıyla ortaya sürdükleri, İslâm toplumu değildir.
Salı, Çarşamba, Perşembe ve bugün: Onu hiç görmedim. Bu, yalnız kalmak için epey uzun bir süre. Yine de istenmemektense yalnız kalmayı yeğlerim.
Reklam
Mutluluk
İnsan her yerde hep o insandır ve bir insanın özünde soyluluk olmadı mı, dünyanın tacını giyse yine çıplak kalır.
Sayfa 105 - Türkiye iş Bankası
Seni ne kadar kıskandığımı bilemezsin, beni ölesiye sevmeli ve benimle gelmelisin; ya da benden ölesiye nefret etmeli ama yine benimle gelmelisin. Benim bu hissiz dünyamda iki sözcük arasında zerre kadar fark yoktur.
An interesting way to introduce ppl
Buranın sakinleri de vaktiyle birinin dediği gibi, «orospular, pezevenkler, kumarbazlar ve eşşoğlu eşşekler»den ibarettir ki; bununla bütün mahalle halkı anlatılmış olur. Ama bunu söyleyen adam bir başka delikten bakıverseydi mahalleye, onlar için «evliyalar, melekler, mazlumlar ve mübarek insanlar» diyebilirdi, o zaman da yine herkesi tanımlamış olacaktı.
Konya Mebusu Vehbi Efendi
Bir gün yine askerî eytâm ve erâmilîne âit bir kanun görüşülüyordu, fakat hükümetin bir an evvel öncelikle çıkarmak istediği ehemmiyetli bir kanun vardı. Bütün vekiller heyeti, hattâ Mustafa Kemal Paşa Meclise gelmişlerdi. Paşa ön sırada ve kürsüye yakın bir yerde ayakta duruyordu. O esnada görüşülen kanunun müzakeresinin kifâyetine dair bir takrîr verildi. Reis takrîri rey'e koydu, Vehbi Efendi söz istedi, reis kifâyet-i müzakere takrîrinin rey'e konulduğunu, ondan dolayı söz veremeyeceğini bildirince Vehbi Efendi dâhili nizamnâme mûcibince kifâyet aleyhinde söz istedi. Büyük salon kapısının yanından hareket ederek kürsüye yaklaşırken, Mustafa Kemal Paşa eliyle yolunu kesip: "Hocam mühim işimiz var, sözünden vazgeç" dedi. Vehbi Efendi, Paşa'nın kolunu tutarak: "Bu beytü'l-mâl meselesidir, konuşacağım Paşam!" dedi ve kürsüye çıktı, maksadını söyledi. İnancı ve kanaati hiçbir yerde sarsılmayan eski medrese ulemâsının o devirde canlı bir timsâli idi. Ulemâ-yı rüsûm denilen devlet hizmetindeki ulemâ sınıfı yumuşak ve müsâmahalı olurdu. Medreseden yetişen ulemâ, diğerleri gibi olmazdı. Onlar, yıllarca fodla ile imâret çorbasına eyvallah demişlerdi. "Mehâfetullah" (Allah korkusu), itikatlarının temelini teşkil ederdi.
Sayfa 81
Reklam
Evet Azizim, işte bu vasatı alkışlayan vasat altı ve ahlak altı bir kitle vardır. Buna etraf denir. Cennet nasıl bir yer dense bana tek cümle ile bunların olmadığı yer derim. Yani iyiyi seçemeyen, iyiye dönemeyen, yükseğe burun kıvıran, inatla, küfr-ü inadi ile iyiye iyi demeyen, ardını dönüp giden, bir de o hali ile alay edenler kalabalığı. Bunların olmadığı, bunların helak bulduğu yer her neresi ise orası cennettir. İsterse öyle ağaç yeşillik olmasın, bir kuru kaya, bir yudum su ama şerefli ve hakikatperver insanlar olsun, yine cennettir, hem de alası.
Sayfa 344Kitabı okudu
Şimdi herkes çok rahat! Rahatlar, mutlu da olabilirler. Durumun farkında olduklarını pek sanmıyorum; herkes “basitçe” böyle davranıyor, bu tam bir mutluluktur. Eskiden olduğu gibi, bugün de gurur düşkünlüğü herkesi yiyip bitiriyor, ama eskiden bu gurur çekinerek çıkardı ortaya, hastalıklı bir çırpınmayla çevresini kollar, yüz ifadelerini incelerdi: “Acaba doğru mu girdim? Doğru mu konuştum?” diye. Oysa şimdi öncelikle girdiği yerin yalnızca kendisine ait olduğuna inanıyor. Ona ait olmasın, hiç dert etmiyor ve kendine göre bir çözüm yolunu hemen buluyor; şöyle bir not mutlaka duymuşsunuzdur: “Sevgili babacığım, yirmi üç yaşındayım, ama bu zamana kadar hiçbir iş yapmadım; benden hiçbir şey olmayacağını düşünerek, hayatıma son vermeye karar verdim!..” Ve beynini dağıtıyor çocuk. Ama burada yine de anlaşılır bir durum var: “Gurur için değil de ne için yaşayacaksın?” Bir başkası etrafına şöyle bir bakıyor, biraz yürüyor ve sessizce kendini vuruyor; tek nedeni de metres tutmaya parası olmamasıdır. Alçaklığın dik âlâsıdır bu.
Sayfa 1330Kitabı okudu
devam ediyor hayat..
..Ve her pencerenin ardında bir alınyazısının beklediğini, her kapının bir yaşantıya açıldığını hissettim yine..,
Efsaneye göre Edfu, Horus'un ilahi bir metal dökümhanesi kurduğu yerdir. Orada, "ilahi demir" den yapılan eşsiz silahlar dökülmektedir. Yine orada, Horus, bir mesniu (Metal İnsanlar) ordusu kurmuştur.
Abdülmuttalib'in kızı ve Resûlüllah'ın halası Safiye hâtun anlatır: Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem“ in doğduğu gece Amine'nin hânesinde idim. O hazretin velâdeti zamanında bir nur gördüm ki odadaki lâmbanın ışığı kayboldu. O gece altı kerâmet gördüm: Birincisi: Doğduğu gibi secde etti. İkincisi: Mübarek başını kaldırıp fasih lisan ile (La ilahe illallah inni resûlüllah) dedi. Üçüncüsü: Büyük bir nur çıkıp her tarafı kapladı. Dördüncüsü: Kendisini yıkamak istedim. Lâkin bir ses duydum ki: Ey Safiye zahmet etme. Biz onu yıkanmış olarak gönderdik diyordu. Beşincisi: Onu sünnet olmuş ve göbeği kesilmiş gördüm. Altıncısı: Hazreti doğduğu zaman bir şey'e sarmak istedim. Arkasında bir mühür gördüm. Üzerinde (La ilahe illallah Muhammedün resülüllah) yazılmış gördüm. Safiye yine anlatır: O hazret doğar doğmaz secde etti: Secdede alçak sesle bir şeyler söylüyordu. Kulağımı mübarek ağzına yaklaştırdım. Ümmeti, ümmeti der idi.
Sayfa 255 - Berekat Yayınevi 1982 BaskısıKitabı okuyor
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.