Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Funda DEMİRHAN BAL

Birisinden gelen değer yargısı eğer size ait değilse siz ona bağımlısınız demektir. Size ait değerleri oluşturmadığınız sürece içsel olarak huzurunuz sağlanamayacaktır.
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
Kendime haksızlık etmek istemiyorum, çünkü bana sonradan haklarımı teslim edecek kimse ve hiçbir şey yok. Ama haklarım da nedir, bir hakkım var mı, onu da bilmiyorum. Hak aramaktan yana da değilim ama gerçeği bulamayan ve bir türlü bilemeyen herkes gibi ben de galiba hak kelimesi ile bu dünyada gerçeği bulamayanın doğruluk oyalanmasına tutulmuş gidiyorum. Halbuki gerçeği bulsam, keşfedip anlayabilsem hakkı ne yapayım, her hakkımı feda edebilirim.
İleriye, ileriye oltam! İçeriye , aşağıya mutluluğumun olta yemi! En tatlı çiy taneni damlat, yüreğimin balı! Saplan, oltam tüm kara kederlerin karnına! İleriye, ileriye bak gözüm! Ah ne çok deniz var dört bir yanımda, ne bu ağaran insan-gelecekleri! Ve üzerimde nasıl da gül kırmızısı bir sessizlik. Nasıl da bulutsuz bir suskunluk!
Sayfa 242Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan aşılması gereken bir şeydir. Aşmanın çok çeşitli yolları ve biçimleri vardır: yapmaya bak sen! Ama sadece bir maskara düşünebilir: “ İnsanın üstünden atlanabilir de” diye. Kendini komşunda bile aş ve zorla alabileceğin bir hakkın sana verilmesine izin verme! Senin yaptığını kimse yapmaz sana. Bak, kısasa kısas yoktur. Kendisine emretmesini bilmeyen itaat etmelidir ve kimileri kendisine emredebilir ama kendisine itaat de etmesi için hâlâ çok yetersizdir.
Sayfa 200Kitabı okudu
En sessiz sözcüklerdir fırtınayı getiren, güvercin adımlarıyla gelen düşünceler yönlendirir dünyayı.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
Kimi insan almadan vermemekte direnir, kimi ise karşılığını alabilmek için verir. Oysa almak ve vermek aynı anda yaşanan olgulardır. Kendimizi hissederek ve hissettirerek verdiğimizde bunu karşı taraf algılar ve o da kendisini hissettirir. Onu hissedebilmek de bize bir şey verir. Bu öylesine bir yaşantıdır ki, o anda insanlar ayrı varlıklar olduklarının bilincinde değildir. Ama benliğini böylesine paylaşmak, bir diğer insana tutsak olmaktan çok farklıdır. Bu, sevginin kendisidir.
Sayfa 172Kitabı okudu
Oscar Wilde,”Kötülüklerin en büyüğü sığlıktır.” der…Hakiki bir edebiyat ilgilisinin safiliği, bilgeliği, derinliği, iyiliği sizde hiçbir zaman var olmayacak.
Sayfa 102Kitabı okudu
Gezegenimizin muazzam doğal özellikleriyle karşılaştırıldığında, insan mazinin bir parçasıdır ve belleği gecenin bir rüyasıdır.
Sayfa 311Kitabı okudu
Başka insanlardaki olağanüstü potansiyeli gördüğümüzde, bunu aynı şekilde kendimizde de görebiliriz. ( Başkalarında sadece bizim titreşimlerimizle uyumlu şeyleri görürüz.)
Sayfa 146Kitabı okudu
… Kesret dünyası, bir hayalden başka bir şey değildir. Makrokozmos olan dünya, mikrokozmos olan insana benzer. Evrensel ruh onun ruhudur. Maddi dünya ise onun bedenidir. Yegane existansiyel varlık “ saf ruh”tur. Çünkü o ışıkların ışığıdır. Evrensel akıldır. Tabiat ve diğer var olanlar bu varlığın farklı görünümleri ve farklı dereceleridir. İnsan ruhu bu evrensel ruha aittir. Onun görünen münferitliği, geçici bir ayrılmadan ileri gelmektedir. Vücûd kafesine bir kuş gibi düşerek; yani karanlıklar ve kirli dünyaya gelişiyle kendini sürgünde hissediyor… Semavi yurdumuzdan uzak olmak, şuur ötemizde bu realitenin bir hatırası olarak vardır. Bu hatırlama yaşadığımız müddetçe devam edecektir…. Nasıl varlığımızın tanrısal kısmını bu dünya uykusundan uyandırabiliriz. Bizi aslında ayıran en büyük perde, hayalden başka bir şey olmayan kesret dünyasının sinesinde, müstakil bir varlık duygusudur.
Reklam
Mevlana, dünyanın ve bizim her an yok olduğumuzu, ancak tanrısal nefesin bizi yeniden hayata döndürdüğü konusunda ısrar etmektedir. Sürekliliğin zahiri olduğunu ve sabit şeylerin sadece bir hayalden başka bir şey olmadığını açıklamaktadır. Mevlana bu zahiri sürekliliği “ yanan bir kibritin döndürülmesiyle meydana getirilen bir daire ile” açıklamaktadır.
Kendi mutlaklarımızın ötesini asla göremiyoruz ve daha ciddisi buluşmaktan, karşılaşmaktan vazgeçtik. Bu daimi aynalarda kendimizi tanımadan yalnızca kendimizle karşılaşıyoruz. Eğer kendimizi fark edersek, başkasında yalnız kendimize baktığımızın, çölde tek başımıza olduğumuzun bilincine varırsak, deliririz. Ben kendi ötemi görme ve birine rastlama şansını bana bahşetmesi için kadere yakarıyorum.
Sayfa 128Kitabı okudu
Kartondan inşa ettiğim her şeyi yıkarak ruhumun boş ama verimli toprağına yer açmıştım.
Sayfa 272Kitabı okudu
“..uçsuz bucaksız gerçekler denizi önümde keşfedilmemiş, bekliyor.”
Sayfa 347Kitabı okudu
“İnsan yumuşak ve esnek doğar, ölünce kaskatı serttir. Bitkiler yumuşak ve bükülebilir doğar, ölünce kırılgan ve kurudurlar. Yani her kim sert ve katı ise ölümün mürididir. Her kim yumuşak ve uysal ise yaşamın mürididir. Sert ve katı olan kırılır. Yumuşak ve esnek olan galip gelir.” - Lao TZU (Tek bir inancın sizi tanımlamasına ne kadar izin verirseniz hayat size meydan okuduğunda ona uyum sağlamakta o kadar zorlanırsınız.)
Sayfa 268Kitabı okudu
“Zaman geçerken madde kendisine tayin edilmiş güzergahlarda kaotik burgaçlarla ve zarif desenlerle döne döne, kıvrıla kıvrıla akıyor. O maddenin bir kısmı, geçici bir süre benliğimizin ellerinden tutup ona yapıştığında bu evrendeki geçici varlığımız başlıyor ve ona - ben- diyoruz. Onu ben zannediyoruz. Halbuki akıp giden, sürekli hiçten gelip hiçe boşalan bir akıntının desenlerinden ibaretiz. Devamlı dönüşmek, değişmek, gelişmek, başkalaşmak ve devinmek, kaderin ta kendisi… Böyle bir alemde sabit fikir bir patolojidir, durağanlık ise en büyük yanılsama…”
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
Kontrolünü hiç kaybetmeyen biri için kontrolsüz koşu, bulunmaz bir nimet. Sorun koşmamda değil. “Terbiye “ olarak öğretilen her şeyin kişiye kontrolsüz koşu dışında çıkış alanı bırakmayacak kadar acımasız olduğunu göremeyişimizde.
Sayfa 140Kitabı okudu
“Amaç çocuğa bir şey vermek değil, ondan bir şey almamaktır.”
“Kusurun bende olduğuna inanmak rahatlatıcı çünkü gücün elimde olduğunu gösteriyor.”
Sayfa 213Kitabı okudu
Hayatın bazen bize tuzak gibi gelmesi aslında zihnin oynadığı bir oyundu.
Sayfa 263Kitabı okudu
“Güçlenmek istiyorsan önce köklerini hiçliğin derinlerine gömmeli ve en yalnız yalnızlığınla yüz yüze gelmeyi öğrenmelisin.”
Sayfa 378Kitabı okudu
“ Bu dünyadaki en görünmez acılar, bir çocuğun çektiği acılardır.”
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
“Sonra vücudumun içinde koca bir boşluk hissettim ve kendime çok şaşırdım. Ne olduğunu anladım kardeşlerim. Büyüyorum.”
Sayfa 170Kitabı okudu
“Bilinçle seçmeliyiz oluşumuzu, yaşam hep bir yeni olasılıklar cenneti olmalı.”
Sayfa 193Kitabı okudu
“Ehlileştirilmenin tutsaklığından özgür, duyguların yaralarından özgür olarak zihniniz iyileşir”
Sayfa 109Kitabı okudu