Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet Sağsöz

Mehmet Sağsöz
@Mhmtsgsz
Reklam
"Kötü bir duygudan sıyrılamamış erdem ve namus, ahlaksızlığın az ötesindedir."
"Bir insanın büyüklüğü, değeri, yakınları tarafından en çok yitirdikleri zaman anlaşılırdı. Bu her zaman böyle olmuştur. Böyle olacaktır..."
Sayfa 104Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Dünyadaki tek dostunu, sefaletine borçluydu; oysa refah içindeyken hiçbir dost edinememişti."
"Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur."
Reklam
"Tehlikelidir aslanı uyandırmak ve felakettir kaplanın dişi, ancak dehşetlerin en dehşeti, çılgınlık içindeki insandır."
"Gerçekte kötü olan bir davranış kendisini esinleyen düşünce nedeniyle kimi zaman yüce bir davranış olabilir."
"Duyarlı bir kimse, kendi merhamet duygusu yüzünden sık sık acı çeker. En sonunda da, içindeki merhamet duygusunun kimselere yardımının olmadığını anladığı vakit sağduyu bu kişinin ruhunu merhamet hissinden arındıracaktır."
"Fikirleri olan bir adamı düşünmeyen insanların arasına koyun, karşı konulamaz bir çekim yasasıyla, bir zaman sonra tüm karanlık beyinler, mütevazılık ve hayranlıkla bu parlak beynin etrafında dört döner. Bazıları demir, bazıları mılnatıs gibidir."
Reklam
"Zihnindeki sancıya tanıklık etmek en acıklısıydı. Hayata dair ne idüğü belirsiz bir sorumluluğun altına girerek bu yükün altında ezilen, tahammül sınırları zorlanmış, işine bağlı bir adamın çektiği ruhsal bir iskenceydi bu."
"Cebi delik ama yetenekli bir delikanlının yüreği, bir ustanın önüne çıktığında küt küt atmıyorsa eğer, gönlünde her zaman eksik bir tel olacak, fırçasının dokunuşu, yapıtının havası, her zaman tanımı zor bir duygudan, bir tür şiirsel dışavurumdan yoksun kalacaktır. Kendi kendine şişinen, geleceğe biraz erken inanmış bir-iki yaygaracıyı da yalnız aptallar adam yerine koyar. Başarı alışkanlığı kuşkuyu azaltır; utangaçlıksa bir kuşkudan başka bir şey değildir belki."
"Biliyorum. İnsanlık, medeniyete giden yoldaki kanlı tırmanışına başlamadan evvel karanlığın ilkelliğine gitgide daha çok gömülmeye mahkumdur. Sayıca çoğaldığımızda ve hepimiz için yeterli yer olmadığını hissettiğimizde birbimizi öldürmeye başlayacağız."
"Dünyada beyinlerini tüketerek yaşamaya mahkûm zavallı insanlar vardır, onlar hayattaki en cüzi gereksinimlerini bile omuriliklerinin ve beyinlerinin en kıymetli altınıyla öderler. Bu insanlar için her gün acı yüklüdür ve sonra bir gün acı çekmekten usandıklarında..."
"Götürülürken bile kahverengi bereciği elinde tutuyor, kıskançlık dolu bir özen ve şefkatle onu herkesten koruyordu."
"Bir yanda mal mülk, güç, boş zaman ve tüm bunlarla birlikte lüks arayışı, ince zevkler, zihinsel keyifler, sanata tapınma; diğer yanda emek, kabalık ve cehalet vardı. Ancak bu cahil ve kaba kalabalığın içinde enerji dolu tutkulara, yüce gönüllü duygulara, derin inanışlara ve vahşi erdemlere de rastlanıyordu. Bu şekilde örgütlenmiş bir toplumsal yapı istikrarlı, güçlü ve bilhassa muzaffer olabilirdi."
Reklam
"Bikaç ay sonra terfi ettim. Şimdi yeni vazifeme gitmek üzereyim. Bakalım gideceğim yerde söktürebilecek miyim? Bizim memlekette insanın adını deliye çıkarmasının yararına iyice inandım. Deliliğe özenmeseydim daha yıllarca terfi edeceğim yoktu. Özentisi böyle olursa deliliğin kendisi kimbilir nasıldır, düşünün artık..."
İvan İlyiç, odada yalnız kalınca şaşkın şaşkın ayağa kalktı. Aynanın karşısına geçmiş bakıyor ama kendini göremiyordu. Farkına varmadan, "Hayır, şiddet yalnızca ve yalnızca şiddet!..." diye mırıldandı. Birdenbire yüzü alev gibi yandı, dehşetli utandı. Sekiz günlük hastalığında bile hissetmediği kadar üzüntü duydu. İçinden, "Yapamadım!" diye söylendi, halsiz halsiz sandalyeye çöküverdi.
"Ne değerli oluyor elde edemediklerimiz. Bir kere elde ettik mi, başka şeye yöneliyor tutku. Dinmez, onulmaz bir susuzlukla bağlıyız yaşama."
"Kimi zaman aylar geçiyor, kimsecikleri görmüyordu Julien. Sık sık gözlerini kapıyor ve belleğini zorlayıp gençliğine dönmeye çalışıyordu. Bir şato avlusu geliyordu gözünün önüne, girişim basamaklarında tazılar, silah salonunda uşaklar ve bir asma çardağının altında, kürklere bürünmüş bir ihtiyarla kocaman başlıklı bir kadın arasında, sarı saçlı bir delikanlı. Sonra birdenbire, o iki ceset çıkıyordu karşısına. O zaman yüzüstü yatağına kapanıyor, ağlayarak kendi kendine yineliyordu: :Ah, zavallı babam!Zavallı anam! Zavallı anam" Ve o iç karartıcı görüntüleri sürdüren bir uyuşukluğa kapılıp gidiyordu."
"Vahşi insanlar bağımsızlığı severler, akıllı insanlar düzeni severler, ama düzen yoksa..."
Reklam
"Griffiths'in üstüne derin bir çaresizlik çöker gibi oldu. Derin bir tiksinti hissine boğulmuştu. Güneşli topraklara, güneşin verdiği rahatsızlığa, tüm çabalarının boşa gidişine, ne yapsa ne etse de onu yine mağlup eden şu mavi gözlü, altın renkli, ondan daha üstün adama duyduğu tiksintiydi bu." Güneşin Oğlu Jack London
Toplumun mutluluğu için ölmeye hazır olmak ne ulu, kutlanası bir talihti!
Tanrım! Tam bir saadet anı! İnsanın bütün bir yaşamı için de olsa, az şey mi sayılır bu?
"Ah, bu bahtsız ülke, daha o çılgınlık nöbetinden kurtulalı on yıl olmadı ama insanlar hâlâ birbirini öldürmekte ısrarlı, hepimiz Kabil'in günahının bedelini hâlâ onun eylemiyle ödemekte ısrar ediyoruz."
Sayfa 158 - YKY YayınlarıKitabı okudu