Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aynı günün akşamı II. Mehmed'in sırma işlemeli büyük kırmızı otağında toplantı vardı. Padişah ordunun bütün ileri gelenlerini toplamıştı. Çeşitli ilim adamları, şeyh ve dervişler de orada bulunuyordu. Padişah söze başlayarak: Vezirlerim, paşalarım, beylerim, hocalarım, silah arkadaşlarım! Hepiniz büyük fedakarıklar gösterdiniz. Ama sizden
Sayfa 219Kitabı okudu
"Kostantiniyye'yi fethetmişler."
"Muhafızlarına, Eyüp Sultan'ın kabri üzerindeki taşı kaldırmalarını söylemiş. Içeride safranla boyanmış bir kefen. Kefeni açınca bir de görmüşler ki Eyüp Sultan Hazretleri, yüzünde tatlı bir tebessüm ile orada öylece yatıyor. Gözleri açık olsa sanki kendilerine bakıp gülümsediğini sanacaklarmiş. Bedeni hiç çürümeden, hiç bozulmadan öylece duruyor muş. Derhal kapatıp mezara koyarak bir cenaze namazı daha kılmışlar. Ardından da Akşemseddin bir fetih duası yapmış. Herkes âmin demiş!" "Amiiin!" "Ertesi gün şehzadem, ertesi gün Fatih'in askerleri de coşmuş ki coşmuş. O heyecan ile atılıp bir iki gün içinde Kostantiniyye'yi fethetmişler."
Sayfa 369Kitabı okudu
Reklam
Akşemseddin Hazretleri, "Sen şartlara teslim olmazsan, şartlar değişir, sana teslim olurlar. Çok çalışır, çok dua eder ve çok istersen, Allah'ın rahmeti tecellî eder. Rahmet tecelli ettiğinde, nice olmazlar olur." der. Gayret et ve üzülme!
Sayfa 112Kitabı okudu
Hacı Bayram Veli Hazretleri: "İstanbul’u şu çocuk ile şu topal fetheder" Çocuk Fatih idi. Topal dediği ise ayağı aksayan öğrencisi Akşemseddin Hazretleri idi.
Sayfa 254
Bir dava daha eklendi…
Bu sözler üzerine çocukları diyecek bir şey bulamıyor ve o yıl yani Hicretin 34. yılı İslâm orduları ile beraber Akdeniz adalarının fethine katılıyor. O seferler sırasında geminin içerisinde vefat ediyor. En başta dediğimiz gibi bir Akdeniz adasına defnediliyor. Inşallah çıkar bir Akşemseddin Hazretleri, nasıl Ebû Eyyüp el-Ensåri'nin kabri keşfedildiyse, onun kabrini de keşf yolu ile ortaya koyar. Bu proje vesilesi ile Muğla'da Ebû Talha'yı gündem etmeyi nasip eden Rabbimiz, inşallah salih bir adamın eliyle de onun kabrinin ortaya çıkmasına vesile olur.
Sayfa 398Kitabı okudu
Mevla na Hazretleri bakınız ne diyor? "igneye iki katlı iplik başı girmez. Sen bir katlı isen, bu iğneye gir!." Akşemseddin Hazretleri bakınız neler diyor: "Evliya kimdir? Evliya, Hak Teala'nın gizli hazinedarlarıdır. Her ilmi bilirler. Kısmetinde ne kadar yetki verişmiş ise onu harcarlar. Onun için herkes, evliyayı hakkıyla tanıyamaz. Bu kişi, Allah'in dostu olduğu için, Allah ilmin sırlarını ona öğretmiştir"
Reklam
“Mürşidi olan Akşemseddin’e bağlılığı o derece idi ki İstanbul muhasarasına girişmezden önce ona danıştı. Pîr hazretleri istihâre ettikten sonra mürîdine: “Fetih müyesserdir.” dedi. Bunun üzerine Fatih, muhasara hazırlıklarını yapmaya başladı. Muhasara başladıktan sonra şeyhinin ordugâha teşrifini rica etti. Akşemseddin, padişahın ısrarı üzerine ordugâha geldi ve padişahın otağı civarında, Edirnekapı tarafında çadırı kuruldu. Muhasara uzayıp da ümitsizlik gelince padişah: “Şeyhim, fetih müyesserdir, dedi, hâlbuki hâlâ bekliyoruz ne buyuruyorlar? diye Akşemseddin’e çadırından haber yolladı. Akşemseddin tekrar istihâre ettikten sonra evvelki cevabını tekrarladı: “Salı günü hücuma geçsinler, fetih müyesserdir.” ve dediği gibi de oldu. Fetih yapıldı. Akşemseddin, tekrar Göknük’e döndü.”
Biz mürit değiliz; o zaman biz neyiz!?.. Talibiz, talebeyiz.
insan yaratılırken onun özüne, bütün yaratılmışları idrak edebilecek bir kabiliyet konmuştur. "Mükevvenât" denilen bütün yaratılmışların bulunduğu âlem, büyük bir alemdir. (Âlem-i Kebir) insan ise böylesi bir âlem içinde tek çekirdek gibidir. Bu yönüyle insan, küçük bir âlemdir. (Alem-i Sagir) insan, öyle küçük bir alemdir ki, bütün mükevvenatın büyüklüğünü o küçük âlemde hisseder. Aylar, güneşler, galaksiler hepsi insanın anlayışında, ilminde ve yaratılışında vardır. Işte onun için Akşemseddin Hazretleri: "Mürit-mecmû-ı berzahi kat etmiş ola- hiçbir makam yok ki onu görmemiş ola' diyor. Demek biz onun kastettiği anlamda mürit olamamışız. Çünkü mürit dediğin menzilleri, makamları, ilahi mertebeleri görmüş olacak. Kişi o zaman mürit oluyor! Biz mürit değiliz; o zaman biz neyiz!?.. Talibiz, talebeyiz. Şu halde mürit, bütün makamları geçip ne kadar makam varsa hepsini görmüş olursa, o zat mürittir. Makamı ise Allah'a kurbiyyet makamıdır.
Hatırlayınız, Fâtih Hazretleri de tasavvuf yolunda ilerlemek istemiş, fakat ileri görüşlü bir âlim olan Akşemseddin hazretleri: "-Sen bu devlete lâzımsın!.. Tasavvuf yolunda ilerleyenlerin bu vâdideki meşgûliyetten aldıkları zevk, taht üzerinde oturmaktan alınacak zevkten üstündür. Bu zevki tadarsan, Padişah olmanın zevki gözünden düşer. Halbuki sen, padişah olarak Müslümanlar'a hizmet etmek hususunda müstesnâ kaabiliyetlere sahipsin. Bu kaabiliyetleri, cihad vâdisinde kullanman, ümmet hesabına daha büyük bir kazanç olacaktır!.." diyerek O'na mâni olmuştu."
Sayfa 100Kitabı okudu
Akşemseddin 2
... Kolları sıvayan Akşemseddin hemen tarlada çalışmaya koyulur. Öğle olur, namaz kılınır. Yemekler hazırlanır. Sofralar kurulur. Herkes sofraya oturur. Ancak Akşemseddin'e, buyur diyen olmaz. O da bir köşeye çekilir, bekler. Çok geçmeden, köpeklere de yiyecek verilir. Akşemseddin, beraber yemek üzere, köpeklerin bulunduğu yere diz çökünce, Hacı Bayram onu hemen sofrasına çağırır. Çünkü, Akşemseddin  benlik imtihanı başarı ile vermiştir. Akşemseddin sofraya oturunca, Hacı Bayram Veli Hazretleri, gülümseyen tatlı bir yüz ifadesiyle şöyle der: "Zincirle zorla gelen misafirin ağırlanması, işte böyle olur."
Reklam
Akşemseddin
... Hacı Bayram Veli'ye bağlanmaya niyet eden Akşemsettin hazretleri, önce bir tereddüd geçirir. Bir medrese müderrisi, bir bilim adamı nasıl olur da halka avuç açar? Bunu aklı havsalası bir türlü almamış, bu yüzden Haleb'e, Zeynüddin Hafî'ye bağlanmak üzere uzun bir yolculuğa çıkmıştı. Haleb'e yaklaştığında, bir gece rüyada boyuna bir zincir bağlanmış, zincirin ucu da Ankara'da Hacı Bayram Veli hazretlerinde... Durumu anlayan Akşemseddin hemen Ankara'ya döner, sorar Hacı Bayram'ın nerede olduğunu bulur. Hasad zamanı olduğu için Hacı Bayram müridleriyle beraber, tarlalarda, burçak hasadıyla meşgûldür.
Ve EBUL VEFA HAZRETLERİ... Sultan Fatih , Ebul Vefa hazretlerinin kapısında. Kapıyı çalıyor yanında Lalası ... Akşemseddin... Dergah a varlıklarında Ebul Vefa Hazretlerinin dergahindaki genç molla -" Musait olmadıklarını söylüyor "" Koca Sultan kapıdan geri çevriliyor. Sultan Fatih ' in gözünde yaş... Dönüyor Lalasına " Gördün mü Lala ? Bizans ' ın aşılmaz denilen surlarını aştık da bir dervişin tahta kapısında kalakaldık... " EBUL VEFA Hazretlerinin yanındaki molla sormuş Dervişine... __ Efendim siz kimseyi geri cevirmezdiniz. Kaldı ki kapımıza gelen Padişah idi. Yoksa bir hatası mı oldu efendim?? Ebul Vefa hazretleri Fatih Sultan ın gaza askeri olduğunu , eğer dergahtan içeri alınsaydı tasavvuf aşkına yakalanıp asıl hizmetinden alıkoymamıza sebebiyet verecekti diyor muridine...
Ümran: Hocam birçok yerde Yûnus Emre'ye ait olduğu iddia edilen türbeler var. Yûnus'un gerçek türbesi nerededir? MT: Bu soruya bir nükte ile cevap vereyim; keşke her şehrimizde bir Yûnus makamı olsa! Yânus'ları çoğaltmamız lazım! Anadolu'nun birçok yerinde ve hatta Azerbaycan'da Yûnus'a ait olduğu söylenen mezarlar var. Tabiatıyla bunların birçoğu makamdır. Biri gerçek mezarıdır. Kaynakların ittifak ettiği yer Sarıköy'deki mekândır. Şimdi Mihalıççık ilçesinin "Yûnus Emre Mahallesi" oldu orası. Diğer yerlerin bir kısmı dediğim gibi makamdır fakat bu makamlar da türbe kadar önemlidir. Bunun anlaşılması zor değildir. Musa Aleyhisselâm için Tûr dağı, Hazret-i Peygamber için Hira ne anlama geliyorsa, erenlerin tecelliye mazhar olduğu yahut seyahatlerinde ayaklarını bastıkları mekân da o anlama geliyor. Babam derdi ki "Hızır'ın gezdiği yerde ot biter." Yani mânâ adamı gezdiği mekâna hayat verir. Sonuçta Hak erenler ölmediğine göre, onları bir kabre sığdırmak mümkün değildir. "Ölen hayvandır âşıklar ölmez!" diyen bir kâmili kabirde aramanın anlamı yok. Kaldı ki erenler "Hayy" ve "Kayyûm" Sırrını yaşayan insanlardır. Cesetlerini toprağa yedirmezler. Bedenleri de nûra gark olur gider. Inceleyin Akşemseddin'i, Niyâzi-i Mısri'yi, Muhammed Nûr Hazretleri'ni, türbelerinde bedenleri var mı görün?
Tarihten Bir Nasihat
" Akşemseddin Hazretleri'nin Fatih Sultan Mehmet Han'a nasihati: Sen şartlara teslim olmazsan, şartlar sana teslim olur."
140 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.