Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alaylı Okur

Kulağınla işittiğinde alelade gelen şey gözünle gördüğün vakit hakiki bir heyecan veriyor. Rahmetlimi görmüşçesine sevindim. Memleketin yollarında sümbüller açmış gibi
Reklam
Islanacak yağmurlar yağıyor Birlikte atlanacak sular kaçılacak güneşler Pay edilecek koca bir yalnızlık - Biri olsa tutsa bırakmasa.
Yazmak sadece bir avuntu, güzel bir aldanıştı. Başkalarının aldatması acı verir, kendi kendini aldatmak oyalar insanı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O ve Ben
Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde Ben onsuz edemem. Eli elimin içinde olmalı, Gözlerine bakmalıyım, Sesini işitmeliyim, Beraber yemek yemeliyiz, Ara sıra gülmeliyiz. Yapamam, onsuz edemem. Bana su, bana ekmek, bana zehir; Bana tat, bana uyku Gibi gelen çirkin kızım, Sensiz edemem!
Söylemeliyim, Yok Yok... meydanlarda bağırmalıyım. Bu küçük Güllerin buram buram tüttüğü Anadolu şehri kahvesinde Kiraz mevsiminin Sevişme vakti olduğunu.
Reklam
Mektup
Sevgilim, sen bunu aldığında -ki mektup denemez buna- umarım bağışlarsın beni: yazamadığım mektuplarda biriktirdim kederimi.
Eğer kalbini ciddiyetle ve gerektiği gibi hazırlamışsan, doğru kelimeleri mutlaka bulursun.
Sevgili gül,-gül sen bana gül! sana onca kuşatmadan birikmiş ter içinde, yorgunluk içinde geldim. Sorma bana, nedir karşılığı aşkın bir insanda savaşın cinnetin kıyametin çağında.
ben senin yokluğuna mıhlandım, haricimde dönüyor dönüyorsa dünya
Serin bir rüyanın hatırınadır çektiğim dünya ağrısı.
Reklam
İnsan ömrü, unutmanın şerbetine yiyecek kadar muhtaç.
Bu arada adını soruyordu koridordaki saraç Bir adın yolculuktu, bir adın sevda. (S-20.) Açılmamış bir kitaptan geliyorum Yalın bir şiirin güzelliğinden (S-25.)
Gariptir insanoğlu; yürümez, sevmez, mektup yazmaz, ağlamaz ve dua etmez... Sonra da mutlu olamıyorum, der!
İki gündür karşı apartmandaki kadının intihar etmesini bekliyorum.
Bilmem, benim bildiğim At alevden yapılmış İnsansa saf yalnızlık.
dünya bir kalabalık ıssızlıkmış, anladık kalp testisi sızmasa yanarmış bütün bütün avunalım diyeymiş kabre nazır bu cümbüş narkoz ve teselliler, Sofya Loren ve tütün.
Reklam
Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.
Asıl bahtiyar, bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda, saadetinin en yüksek noktasında bir 'Ah!' diyerek düşüp ölebilendir.
Kafam dumanlıydı, aklım karışıktı, içim bulanıktı, insanların yüzlerinden korkuyordum, yüzlerdeki ani değişmelerden. Gülerken birden ağlayıvermelerinden, birden neşelenmelerinden ağlıyorken, sırıtmalarından sonra, ne bileyim, kaşlarını çatmalarından, tebessüm ediyorken. Hislerini terk etmelerinden korkuyordum. Her şeylerini terk etmelerinden.
Rüzgarda sallanıyordum ben, çünkü fırtınasızdı denizim. Acıya ihtiyaç vardır, insan istemese de sürüklenir, çapına göre ne kadarına talip olabilirse artık.
"bir yanda hışır hışır emeniyor börtü böcek irili ufaklı bütün kuşlar suskun buldukları korunakta öte yanda tabiat bir kadınla bir erkeğin yatakta terli telaşıyla yarışa yelteniyor." S.53 "Güzel yine de güzel solarken bile." S.59 "Edebiyat bize burada yardım edemez. " S.88 "Yine de sormak lazım Kavuşmak Denir mi Hep bir arada bulunmaya" S.122 "Sızıyı gideren su Suyun sızladığını kimse bilmez" S.125
Karışık alıntılarKitabı okudu
Kendi ölümüne geç kalır mı insan?
Sayfa 37 - Tarık TufanKitabı okudu
Reklam
Halk aşksızsa sokaklar banka dükkanlarıyla doludur
O gün gezdim seni ellerimle Söyledin: Geniş vuruyor yüreğin
"İnsanlar..." dedim fısıldayarak. "Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı..."
Sayfa 39