Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Muazzam bir anlatım
Görüyorsunuz ya işte elimde bu kadar para kaldı." dedi Vera Pavlovna, sözüne devam ederek. "Şimdi bu parayı nasıl kullanalım? Ben bu atölyeyi açarken el emeği sayesinde kazanılan paranın tekrar bu emek sahiplerine dönmesi en birinci amacımdı. Bunun için bu parayı aranızda paylaştırıyorum. Ilk paylaşmada herkes ayrı ayrı, eşit olarak
Reklam
Tasavvufun Merhaleleri ve Mevlâna - Nurettin Topçu Mevlâna Celâleddin'in, birçoklarının meftun olduğu sanatkâr tarafı, onun zahiridir. Ahenk ile kafiyenin, güzel söz ile gözyaşının muhteşem terkibi olan sanat, kabuktaki parıltıdan ibarettir. Ancak halk kitlesi şekle düşkün, şairde de sanat taassubu hakim olduğundan, vahdet deryasının bütününden
Sayfa 14 - Delhiz Kitaplar ☪ Eylül 2008 - Yazar Tahirü'l-Mevlevi - Hazırlayanlar Prof.Dr Ali Güzelyüz - Doç.Dr Mehmet Atalay - Kadir TurgutKitabı okudu
Bu belki onu tüketebilirdi; fakat bu kadar güzel bir şeyin içinde onunla beraber tükenmek mukadderse bundan ne diye kaçmalıydı? Sen ve yağmur, başa dönemezsiniz. İnsanın en ölümcül yarası içinde anbean büyüyen gitme hevesidir. Ölmekle gitmek aynı şey; ne ölenlerin ne de kalbindeki ıstırap verici ağrı dinmek bilmediği için uzaklara
Logos
Herakleitos her şeyden önce bir Logos'a inanıyordu. Kitabının ilk tümcesi, bütün olup bitenlerin seyrini belirlediğini söylediği bu Logos'un doğru oldugunu ya da ger- çekten var olduğunu agırbaşlı bir tonda ortaya koyar. Gigon'un da ileri sürdüğü gibi Logos'tan aynı anlamda söz eden diger fragmanların da kitabın giriş bölümüne
Sayfa 426Kitabı okudu
_Olmak sözüyle, kişinin hiçbir şeye sahip olmadığı ve istek de duymadığı, yaratıcı bir varoluş biçimini anlatmak istiyorum. _Sahip olmak(olmamak) eğilimi, yaşamlarının ana konuları; para hırsı, şöhret ve yönetim gücüne erişmek olan batı toplumlarına özgüdür. _Sahip olmak eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta ve fethetme,
Reklam
Merhum Ali Şeriati Insanın Dört Zindanı'nda bunları anlatmaya çalışıyor. Hayvanların hiç değilse dürtüsel özgürlükleri var, biz dürtülerimizi bile yetiştirilme tarzımıza göre denetlemek durumundayız. Içten içe biliyoruz sınırlarımızı görüyoruz biyolojik, psikolojik, sosyal zindanlarımızı. Bu yüzden olsa gerek hürriyet şarkılarımız hep hayvan metaforlarıyla dolu. Kuşlar, kelebekler gibi hür olmak istiyoruz. Keşke tamamen dürtülerinin emrindeki kuşlar kadar özgür olabilseydik ama değiliz. Insan olmaya mecburuz. Elimizden insan olmaktan başka gelen bir şey yok.
Peçenek-Tuna Bulgar Münasebetleri
Peçeneklerden bazı boyların Tuna'ya doğru hareketleri, bu toprakları kendilerine kazandırmaya çalışan Bulgarların başına Çar II. Simeon'un ((893-927) gelmesi ile başladı. Başlangıçta ortak çıkarlar için birlikte hareket ettiler ki 896 yılında Peçenekler, Bulgar Çarı Simeon tarafından Macarlarla savaşmak üzere çağrıldıklarında bunu siyasi
Yapay zekâya daha yakından baktığımızda hem bilim insanlarının hem de başkalarının anlatmaya doyamadıkları gelecek hayalleri ile bu alanda çalışan bilgisayar bilimcilerin kaydettikleri gerçek ilerleme arasında utanç verici bir uçurumun olduğu ortaya çıkıyor. Turing 1950'de makinelerin bizim gibi düşünüp düşünemeyeceğini sormuştu. Good, Vinge, Kurzweil ve diğerleri, yapay zekâ çalışmaları ala- nındaki gerçek çalışmaların karşı karşıya kaldığı sorunların esas yapısını ciddiye bile almadan bu soruya gür bir sesle evet yanıtını verdiler. Aradaki uçurum ders niteliğindeydi. Özellikle yapay zekânın, doğal dili anlamanın zorlu yanları açısından elle tutulur bir ilerleme kaydedememesi, zihinle makine arasındaki farkların Turing'in hayal ettiğinden daha ince ve karmaşık olduğunu işaret ediyordu. Zekâmızın merkezinde dili kullanma becerimiz bulunuyor ve yapay zekâ araştırmalarının tarihine baktığımızda bunun yapay zekânın önündeki en zorlu engellerden biri olduğunu görüyoruz. Sırada bu sorun var.
Sayfa 71 - 72, PffKitabı okudu
Bir Nebevi Müjde Abdullah b. Ömer'in (ra) ibadet aşkına dair çok şey söylenir de özellikle kendi anlattığı bir rivayet üzerinden bu aşkı anlamaya çalışalım. Diyor ki: "Efendimiz (sas) özellikle sabah namazlarından sonra cemaate döner: "Bu gece kim bir rüya gördü?' diye sorar; rüya gören sahabi de rüyasını anlatır, Efendimiz de o rüyayı tabir ederdi. Ben kendi kendime diyordum ki: "Ben niye hiç rüya görmüyorum; Allah'ım bana da göster güzel rüyalar ben de anlatayım Resûlullah'a...' Ben bu halde iken bir gece rüya gördüm. Elimde beyaz ipek bir kumaş var. Onunla Cennet'in neresine uçmak istersem rahatça uçup gidebiliyordum. Sabah olunca sevinçle uyandım Efendimiz'e rüyamı anlatmaya gidecektim, önce ablam Hafsa'ya anlattım. O da gidip Efendimiz'e (sas) anlatmış. Efendimiz de demiş ki: "Abdullah ne güzel bir adamdır; ahh bir de gece namazı kılsa!" Görülen rüyanın ve yapilan tabirin mesajı gayet nettir. Demek ki Abdullah b. Ömer'i Cennet'te oradan oraya uçuracak olan beyaz kumaş, gece namazı imiş. Gecelerini ihya edenleri Allah (cc) böyle mükafatlandırırmış... Allah bizlere de nasip etsin. Bu rivayeti anlatan gerek Imam Nafi, gerek Abdullah b. Ömer'in oglu Salim diyor ki: O günden sonra Abdullah bir daha gece namazıni bırakmadı ve gecelerini çok az uykuda geçirdi.
Sayfa 181
Reklam
BENEKLİ KURDELA Karnım doyunca, eski defterleri karıştırdım. Sekiz yıldan beri dostum olan Sherlock Holmes’un yöntemlerini incelemekteyim. Notlarıma göz gezdirdiğim zaman, olağanüstü yetmiş meseleye rastlıyorum. Feci, komik, acayip olanları var, ama hiç biri sıradan, basit değil. Sebebi meydanda, Holmes herhangi bir işle uğraşmaz, o para
Haydut Karokep Jarvinen konuşmasında Haydut Karokep’in hayatını hatırlattı: -Efendiler! Bundan yirmi beş yıl önce bütün Finlandiya’yı heyecan ve dehşet içinde bırakan Johan Karokep ismini hatırlıyor musunuz? Karokep, bir hırsız ve hayduttu. Büyük şehirlerdeki bankaları, işyerlerini ve kiliseleri soyardı. Hırsızlık yaparken âdeta polise
TURNAYI GÖZÜNDEN VURMAK Herhangi bir hususta uzun süre suskun ve hareketsiz kalındıktan sonra gerek tesadüfen, gerekse bilinçli olarak büyük bir başarı elde edildiğinde "Durdu, durdu da turnayı gözünden vurdu" deriz. Tecrübeyle değil de zamanın akışıyla ölçülen hemen bütün başarılar, bu deyimin değişik zaman kiplerindeki bir versiyonu
Türkiye Sinemasında Karlı Bir Doruk: ‘Ağrı Dağı Efsanesi’
Yönetmen: Memduh Ün Senaryo: Lütfi Akad, Duygu Sağıroğlu, Memduh Ün Görüntü Yön: Gani Turanlı Sanat Yön: Duygu Sağıroğlu, Güven Öktem Müzik: Yalçın Tura Oyuncular: Hakan Balamir, Fatma Girik, Hayati Hamzaoğlu, Yavuz Selekman, Reha Yurdakul, Hüseyin Peyda, İhsan Yüce, Nuran Aksoy, Coşkun Göğen, Hikmet Taşdemir, Atıf Kaptan Yapımcı: Memduh
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.