Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Son
Göl kaynar, Ahmet silinir. Gülbahar silinir ve küçücük ak bir kuş gelip kanadını suyun som mavisine batırır. Ve sonra da bir atın kapkara gölgesi gölün üstünden gelir geçer.
Sayfa 119Kitabı okudu
Göklerden bir yıldızın gölgesi düşmüş suya Dalmış suyun koynunda bir gecelik uykuya Bazan uzunlaşıyor, bazan da kıvranıyor Durgun suyun altında bir mum gibi yanıyor
Reklam
Gürültüden uzak, miss..
Bana göre en güzel konutlar bir vadinin çukurunda, akan bir suyun kıyısında, sö­ğütlerin ve sazlıkların kısa gölgesi altında olanlardır. Ekim ayı gelince de, nehrin üzerindeki koyu sisin görülmesi gerek...
Sayfa 14
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Okuduğunu da söylerdi: kitabı ıslatmadan. Yalnız elleri ve başı suyun dışında. Gözlerini kapadı, suyu açtı. Su sesi, hayalleri kuvvetlendirdi. Sudan çıkan buharlar Selim'in okuduğu kitabı gölgeliyor, yüzünden aşağı terler iniyor. Okuyor mu, düşünüyor mu belli değil. Bu düşünceler ağırlaştırdı vücudunu, ölünce. Onlarla birlikte gömüldü sonra. Bazıları, banyonun duvarlarına, fayansların arasına sinmiştir belki. Ama söylemezler. Yıllarca emerler düşünceleri: belli etmezler. Kaydedilen düşünceler gibi değildir. elle tutulamaz onların arasına sıkışan düşünceler. Fakat, daha gerçektir: hiç bozulmadan oldukları gibi kalırlar. Düşüncenin kendisidir; kâğıt üstündeki çarpık gölgesi değil. Bazen yansırlar gizlendikleri yerden; insan onları aklının kulağı ile duyar gibi olur, aklının gözü ile görür gibi olur. Çok kısa bir süre... anlatılır gibi değil, duyulur gibi...
Sayfa 342Kitabı okudu
Çok iyi tanındığı için artık gölgesi olmayan şeylerin seliyle süpürülüp gideriz. Suyun yüzeyinde gideriz, gideriz…
Sayfa 220 - İş Bankası, 9. Basım, Çeviri: Tülin CansunarKitabı okudu
Reklam
Gece, kendi koltuk değneklerini nerede unuttu?! Adrenalinin hafızası, kaç bedeni parçalayarak ihtişama kurban etti?! Suyun fırıl fırıl dönen ve o beyaz örtülere yansıyan tırtıklı gölgesi, sonsuzluğa duyulan öfkeyi bir bilinç merkezine dönüştürürken, arzuyu sakinleştiren dehşet saçma dürtüsü hangi kadına 'bir ıssız adaya düşme' fikrini hatırlatabildi?! Yorulmak budur aziz. Kalemin yazıya dönüşerek erimesi budur.
İnsan bazen bir şeyin gölgesi olmak ister, bazen herkes duysun, bazen de bu sessizliği kimse duymasın diye bir suyun gölgesi olmak ister, bazen akışlı nehirler boyunca kendinden uzağa gitmek için, bazen incecik bir sızı gibi 'Ormanların Gümbürtüsü' şiiri eşliğinde kendisine benzeyenlere sızmak, onlara karışmak için...
Okuduğunu da söylerdi: kitabı ıslatmadan. Yalnız elleri ve başı suyun dışında. Gözlerini kapadı, suyu açtı. Su sesi, hayalleri kuvvetlendirdi. Sudan çıkan buharlar Selim'in okuduğu kitabı gölgeliyor, yüzünden aşağı terler iniyor. Okuyor mu, düşünüyor mu belli değil. Bu düşünceler ağırlaştırdı vücudunu, ölünce. Onlarla birlikte gömüldü sonra. Bazıları, banyonun duvarlarına, fayansların arasına sinmiştir belki. Ama söylemezler. Yıllarca emerler düşünceleri: belli etmezler. Kaydedilen düşünceler gibi değildir. elle tutulamaz onların arasına sıkışan düşünceler. Fakat, daha gerçektir: hiç bozulmadan oldukları gibi kalırlar. Düşüncenin kendisidir; kâğıt üstündeki çarpık gölgesi değil. Bazen yansırlar gizlendikleri yerden; insan onları aklının kulağı ile duyar gibi olur, aklının gözü ile görür gibi olur. Çok kısa bir süre... anlatılır gibi değil, duyulur gibi...
Sayfa 342Kitabı okudu
Küçük Kızım Su’ya
Bir derin uykudaydım ölümün içinden Açtım ki gözlerimi Bir suyun gölgesi gibi Kendisi adeta bir suyun Ayakucumda sen oturuyorsun Şiir getirenlerin çok olsun çocuğum!
Sayfa 35 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tethys, suyun dişiliği, güzelliği ve doğurganlığıydı. Görenlerin gözleri neşelenir, gölgesi huzur verir, derinliği baş döndürürdü. Dokunduğu her yer yeşerir, sert taşlar erir, yekpare kayalar yumuşar, koca dağlar saygıyla açılıverirdi önünde. ~Sadece yaşatmaz güzellik de katardı hayata~.
gölgesi vuruyor Zaman’ın ilkyazdan kalma bir şiire sordumdu: bir soruyu mühüre ve beni sana üşürten nedir? seni ağzımın ağzıyla öptüm ve elimin eliyle okşadım andolsun, bir dokunuşla seni örterim üşür tenim, çünkü aşk üşür köpüre köpüre işte gün serinledi bende aşklarda dururum biraz seni şiirimle gölgelerim yazları devire devire ne zaman bir suya eğilip baksam orda suyun hayalini görürüm yüzümü uçura uçura yürürüm Zaman’ı gezdire gezdire vururum bir gölge gibi kendime
Sayfa 277Kitabı okudu
"O gün bugündür, Küp Gölü’nün oralardan geçenler, gölün kıyısına oturmuş, kara, ışık gibi parlak, uzun saçlarını sırtına sermiş, başı iki elleri arasında gözlerini som mavi suya dikmiş Gülbahar’ı görürler. Arada sırada Ahmet gölün sularında Gülbahar’ın gözüne gözükür ve Gülbahar kollarını açıp Ahmet’e yürür, ‘Ahmet, Ahmet!’ diye bağırır. Sesi bütün dağda yankılanır. ‘Ahmet, Ahmet! Sen de benim yerimde olsan benim yaptığımı yapardın. Yeter artık gel Ahmet. Ahmet!’Göl kaynar, Ahmet silinir, Gülbahar silinir ve küçücük bir ak kuş gelip kanadını suyun som mavisine batırır. Ve sonra da bir atın kapkara gölgesi gölün üstünden gelir geçer.”
“Şuranda da vardır, şakaklarında Zonklama değil, ağrı değil Suyun gölgesi gibi gelip geçen Ve yalnız kalmak endişesinden Ve yalnız kalmamak endişesinden Ve her şeyin bir endişe olması endişesinden Vardır.”
Dağları geçtik, yol ettik.Sıcak çölde bir tutam bulut vardı, gölgesi üstümüze düşmüş.Senin aşkına, senin yüzün suyun hürmetine.
Sayfa 269Kitabı okudu
257 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.