Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Özellikle ölüler unutulmamalıdır. Nitekim şöyle rivayet edilmiştir: Bayram günleri, Cuma günleri, aşure günleri ve beraat geceleri ölülerin ruhları kabirlerinden çıkarak, evlerinin kapılarına gelirler ve: Bizi hatırlayan biri var mı acaba? Bize rahmet okuyan kim var acaba? Bizim garipliğimizi aklına getiren de bulunur mu acaba? Ey bizim evlerimize yerleşenler, içindekilerle geçinenler ve geniş odalarımızda ikamet edenler! Biz ise en dar mezarlardayız. Bizim amel defterlerimiz dürülmüş, sizinkiler ise açıktır. Artık bizim yalnızlığımızı ve ihtiyaçlarımızı düşünmeniz gerekmez mi? derler."
Kim olduğunuzu bilin! " Hangi Hristiyan evinin bir köşesine secadde koymuş ? " Hangi Yahudi kurban bayramında kapısına koç bağlamış ? " Hangi Hindu aşure pişirmiş ?...
Reklam
DÜNYADAKİLERİN KABİRDEKİLERE HEDİYESİ
Ehlisünnet itikadında olan kimse, hayatta olan Müminlerin bağışladıkları dualar ve verdikleri sadakalardan vefat eden Müslümanların faydalandıklarına inanır. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır: "Kimin ana ve babası Müslüman olarak ölürse onlar için dua etsin, Allâhü Teâlâ'nın onları bağışlamasını istesin." "Kabirdeki ölü, denizde boğulmak üzere iken yardım isteyen biri gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden veya arkadaşından kendisine gelecek duayı bekler. Dualar kendine ulaşınca, dünya ve içindekilerin kendisinin olmasından daha çok sevinir." İbn-i Abbas radiyallahü anhümâ da şöyle buyurmuşlardır: "Bayram ve Receb-i Şerif ayının ilk cuması, senenin diğer cuma gece ve günleri, Aşure Günü ve Şaban-ı Şerif ayının on beşinci gecesi Müminlerin ölülerinin ruhları kabirlerinden çıkıp evlerinin kapılarında dururlar. Derler ki: 'Ey ev halkı! Bu gece bir lokma ekmek de olsa sadaka verin, bizlere merhamet etmiş olursunuz. Biz şimdi sadakanıza muhtacız. Eğer ev halkı sadaka vermezse, üzgün olarak kabirlerine dönerler."
Ne yazar! Sen sevmemişsin.. Belki doğmamışsın sen daha, serpilmemişsin daha belki dişi hormonlarıyla beslenen bir göğüs gibisin çatlamaya hazır bir pazu gibi arkası yarın'sın.. aşure yerken içinde karşılaştığım o zamana kadar hiç görmediğim farklı bir yemişsin yanımdayken tam, düşlerimdeyken belinden kırılmış, üzgün ve yarımsın..
Sayfa 86
Sevgili Pollyanna, Radyo tiyatrosu dinlenirdi bir zaman içimde, İçimde dünyanın en eski kedisi Eski bir sobanın yanında uyuyordu. Çocuklar bir köşede Yenidünya çekirdekleriyle beştaş oynardı Frenk elması da derler Sarılı kahverengili bir meyve. Annem işte öyle bir kadındı Çocuklar gökyüzüne bakar sorardı: Ay dede orada ne yapıyor anne? Annem öldüğünde ay dede içimde Yüzlük bir ampul gibi parçalandı. Annem işte öyle bir kadındı Aşure getiren çocuklara, Teşekkür eder gibi yaşadı Öldüğünde gül resimli bir takvim yaprağıydı.
Sayfa 67
Tüm hayvanlardan birer çift…Peki neden çift? Türlerin devamı ve istikrarı? Dengeye gelmek kadar, o dengeyi oturtmak ve sürdürmek! Bedeni dengeye getirip, sıfatlarını düzenledikçe, Nuh’ un gemisi’ ne dünyaya denge veren türleri yerleştirmiş olur insan. Böylece o gemi, günlük hayatın akışında (tufanında) suyun üstünde kalmaya hazır hale gelir. Her devirde Nuh’ un yaptığı çağrıyı yapan insanlar bulunur. Onların çağrısını duyanlar, bir mana gemisine binmiş olurlar. O mana gemisinde, kendi varoluşları ve doğalarını öğrenmeye başlarlar. Bu bilgilere sahip oldukça ve onları yaşama geçirdikçe, dışarıda diğerlerini yutan tufanlardan korunmuş olurlar. Çünkü o denizin üstünde durmayı öğrenmeye başlamışlardır. O anlam gemisindedirler. O tufan dış dünyanın iniş çıkışları olduğu kadar, insanların ruhlarını alt eden nefislerdir de aynı zamanda. Ve dış dünyanın iniş çıkışları, aynı nefs türünün sokaktaki yansımasıdır sadece. O mana gemisinde, o manevi dostlukların olduğu yerde farklı renkler (türler) birbiriyle ahenk içinde bir bütünü oluştururlar. Ve hatırlarsan tüm bu ahenk, Nuh’ un gemisi’ nde yapılan “AŞURE” ile dikkat çekici bir şekilde benzeşir. Aşure, birbiriyle ilgisiz görünen malzemelerin bir arada bulunduğu, ama büyük resimde ahenk içinde bir bütünü oluşturandır.
Reklam
Korkuyu Beklerken
Düşündüm. Avcuma aldığım nohutlara bakarak hayatımı, ne işe yaradığını bilmediğim zavallı yaşantımı düşündüm. Nohut ve makarna gibi, bir araya getirilemeyen parçalardan oluşan günlerime acıdım. Sonra birden aklıma geldi: Aşure !
Aşure günü bir dirhem sadakaya yedi yüz bin dirhem sevabı verilir.
Sayfa 700Kitabı okudu
Aşure günü oruç tutmak bir yılın günahlarına kefarettir.Çünkü aşure günü Musa'nın [a.s.] oruç tuttuğu gündür.
Sayfa 698Kitabı okudu
"Arefe günü oruç tutmak, iki senenin orucuna denktir; aşure günü oruç tutmak da bir yıl oruç tutmaya denktir."
Sayfa 696Kitabı okudu
Reklam
376 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Türk ve Ermeni asıllı iki aile üzerinden bu iki milletin yüz yıllık geçmişinin incelenmesi oluştursa da aile dinamikleri, birey özgürlüğü, Türkiye'de kadın olmak, müzikten resme, heykelden, tiyatroya pek çok konuda olay akışına uygun betimlemeler, benzetmeler ve anlatımlar...Aşurenin hikayede önemli bir yere sahip olması ve kitaptaki bölüm isimlerinin aşure malzemelerinden oluşması da elbette ilginç. Güzel bir kurgu içerisinde karakterler arası ilişkiler, bağlantılar ve şok edici bir son. Okumaya değer...
Baba Ve Piç
Baba Ve PiçElif Şafak · Metis Yayınları · 200615,7bin okunma
Nohut ve aşure gibi bir araya getirilemeyen parçalardan oluşan günlerime acıdım .
AŞURE AYINDA OLANLAR “Hüseyin'in katli, Adem'in tövbesinin kabulü, İdris'in diri olarak göğe yükselmesi, Nuh’un tufandan kurtulması, İbrahim'in ateşte yanmaması, Yakup ile oğlu Yusuf'un kavuşması, Eyüp'ün hastalıklarının iyileşmesi, Musa'nın Kızıldeniz’i yarması, Yunus'un balığın karnından çıkması, İsa'nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükselmesi...”
Seni çok özledim. Keşke bana bir kerecik olsun mektup yazsan. Yine aşure pişiriyor musun? Aşure deyince aklıma geldi. Seni yine düşümde gördüm.
Sene içinde ihya edilmesi müstehap olan çok faziletli geceler on beş tanedir. Müridin bu gecelerden gafil olması doğru değildir. Çünkü tüccar kår getirecek mevsimden gafil olursa başka ne zaman kâr eder? Söz konusu gecelerden altı tanesi ramazan ayındadır; ramazanın on yedinci gecesi, sabahında Bedir savaşının vuku bulduğu gecedir. Diğer beş tanesi ise geriye kalan tek sayılı gecelerdir. Çünkü kadir gecesi bu geceler içerisinde aranır. On beş geceden geriye kalan dokuzu ise şunlardır: Muharrem ayının ilk gecesi, aşure gecesi, recep ayının ilk gecesi, recep ayının tam ortasındaki gece, recep ayının yirmi yedinci gecesi ki Miraç gecesidir, şaban ayının ortasındaki gece, arefe gecesi, ramazan bayramı gecesi ve kurban bayramı gecesi. Bu gecelerde okunan bazı dualar rivayet edilmiş olmakla birlikte içlerinde sabit olanı bulunmadığı için onları buraya almaktan kaçındık.
Sayfa 361Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.