Suzan Defter, Kuru Kız’dan sonra okuduğum üçüncü Ayfer Tunç kitabıydı. Üç kitap, üç ayrı yazım tarzı. Yazarın hayal gücü, anlatım zenginliği insanı şaşırtıyor. Aforizma niteliğindeki cümleler hayranlık uyandırıyor. Yazarın feminist bakış açısı satır aralarından sızıyor.
Kapak Kızı üç kitaptan oluşan bir serinin ilk kitabı. Yeşil Peri gecesi serinin ikinci, Osman üçüncü kitabı. Bir arkadaşımdan Yeşil Peri Gecesi’nin methini duyunca heveslenip almış (1000 K ya bakmadan :)) burda inceleyince ikinci kitap olduğunu öğrenip okuyamamıştım. Ayrı ayrı okunduğunu söyleyenler de var ama siz lütfen üç kitabı da alıp okumaya öyle başlayın. Kapak Kızı ikinci cilt için neredeyse zemin oluşturmuş. İnsan hemen devamını okumak istiyor.
Radyo Programcısı Selda, banka müfettişi Ersin ve TCDD de İstanbul-Ankara treni yemekli vagonunda garsonluk yapan Bünyamin’in hayatını ayın kapak kızı Şebnem’in ekseninde didikliyor. İtiraf etmem gerekirse Şebnem’ i tanımıyorum lakin okurken ben de kendi hayatımı, cesaretimi sorguladım. Hayal gerçekle harmanlanıyor. Yazar sıradan insanların hayatından sizin de kendinizi sorgulayabileceğiniz bir zemin oluşturuyor. Karlı bir kış günü Ankara’dan trenin hareket etmesi ile başlayan kitap, tren İstanbul’a geldiğinde son buluyor. Şebnem sadece karakterlere etki anlamında kitapta var. Şebnemin akibeti ikinci kitabın konusu. Resme diğer açıdan bakmak için onu okumak şart oldu. Güzel kitaptı. Okumayı düşünenlere keyifli okumalar diliyorum.