Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beyaz Mantolu Adam
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu. Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu. Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Sayfa 13 - Sinan Yayınları 1973 - İletişim Yayınları Bütün Eserleri 4 İstanbul 1987 2.BaskıKitabı okuyacak
Büyülü Ceket
Giyim kuşam zarifliğine değer vermekle beraber, hemcinslerimin üzerindeki elbiselerin dikimindeki kusursuzluk derecesine hiç aldırış etmem çok kere. Ama bir akşam, Milano’da özel bir toplantıda tanıştığım kırk yaşlarında görünen bir adam, sırtındaki elbisenin pürüzsüzlüğü ve kesilişindeki mutlak güzellikle gerçekten göz alıyordu. Bilmiyorum
Reklam
Birtakım Adamlar
Gece saat on ikiyi on geçiyor. Taksim’de saatin altında tramvayı bekliyorum. Öyle olmasa, bu kadar ince eleyip sık dokumaya lüzum görmez; vakit gece yarısını geçmişti, derdim. Epey oluyor. Baharın bu soğuk günlerinde, şu devam eden kıştan bir buz gibi gece, hatırıma geliyor. O zamanlar daha Camlı Köşk’ün camları ve hanende ilânlarının
Marsha&Hamilton
Ama yasak bölge bina ve tesislerinin ötesindeki yol üzerinde olan lokanta şöyle dursun, California Bakım Laboratuvarları’nın çıkış rampasına bile varamadılar. Üniformalı bir haberci düzgünce katlanmış beyaz bir kâğıt parçasını uzatarak onu durdurdu. “Bu sizin için, Mr. Hamilton. Albay T. E. Edwards size vermemi söyledi.” Hamilton eli
Alfa Yayıncılık
Hayatımız yalanlar üzerine kurulu !
Nasıl deryadil değilsem, nasıl ilm-i simya, ilm-i Cifr ve eski tabebeti bilmiyorsam, başımdaki bereye, birdenbire ağarmış saçlarıma, tıraşsız sakalıma ve derviş hâlime rağmen nasıl hiçbir tarikatten değilsem, öylece saatten de anlamıyordum. Fakat yalana alışmıştım. Hayatım denen bu kalp akçeyi başka türlü süremezdim. İnsanlar benim böyle olmamı istemişlerdi. Yalancı idim. Binaenaleyh saatten çok iyi anladığımı mı söylemem lazımdı? Fakat bu en aşağı otuz beş türlü söylenirdi. Cemal Bey’e, Selma Hanım’a, Doktor Ramiz’e, Sabriye Hanım’a, Yangeldi Asaf Bey’e, hepsine, herkese ayrı ayrı şekillerde söylenirdi. Bir müddet Halit Ayarcı’ya baktım. Hayır, burada doğrudan doğruya hareket lazımdı. En yavaş sesimle: Bir görelim, bakalım!.. dedim.
Sayfa 190 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
Evet, büyük bir sanatçı olmayabilirim. Fakat hayatı bir sanat eserine dönüştürecek küçük duyarlıklar sayesinde hayatımı yaşama sanatında bir ustalığa erişebilirim. Bir elmayı, o ilk yasak meyve nasıl bir heyecan ve merakla yendiyse, öyle yiyebilme hazzını bana çok görmezsiniz umarım. Elma tadının, o lezzeti hiç almamış bir bilinçte çözülmesini
Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Yeşil Renkli Namus Gazı Operası -Aziz Nesin
«Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte biçok ileri ulusların
OLİGARŞİK KOLEKTİVİZMİN TEORİ VE PRATİĞİ, Emmanuel Goldstein Birinci Bölüm Cehalet Güçtür. Bilinen tarih boyunca, olasılıkla Neolitik Çağ'ın sona ermesinden bu yana, dünyada üç tür insan olagelmiştir: Yüksek, Orta ve Aşağı. Bunlar kendi içlerinde de pek çok alt bölüme ayrılmışlar, sayısız ad taşımışlar, sayıları ve birbirlerine karşı
Can
Nasıl bir Dünya?
En son bir gazeteye müracaat ettim. Başmuharrir cenaplarının karşısına çıktık. Siyasi kanaatlerimi sordu. Olmadığını söyledim. Hiç düşünmediğim şeyi bana soruyordu. Ne mebus olmak, ne de gazetede siyasi yazılar yazmak niyetindeydim. Röportajlar yapmak, muhabirlik etmek için siyasi kanaatimin ne faydası vardı? Ben insanlar ve kendim hakkında
Sayfa 20 - İş BankasıKitabı okudu
İsmail Molla, Sabri Hoca’nın şifasız bedbinliğininin nereden fışkıracağını merak ediyordu: – Fakat ne, neyi beğenmedin? – Asıl hedefi göremiyorlar. Sadece Abdülhamit ile meşgul oluyorlar. Onu yıkmak, onu devirmekten başka bir şey düşünmüyorlar. Abdülhamit tek adam… Beride otuz milyon adam var. Behçet Bey dayanamadı: – İyi ama, bu tek adam, bu otuz
Reklam
Elinde açılmış bir mektupla, soluk soluğa girer.) İnanılmaz bir şey baylar! Müfettiş sandığımız adam müfettiş falan değilmiş. HEPSİ BİRDEN Nasıl müfettiş değilmiş? POSTANE MÜDÜRÜ Hem de hiç değilmiş; işte mektupta yazıyor... KAYMAKAM Ne diyorsunuz? Ne diyorsunuz? Hangi mektupta? POSTANE MÜDÜRÜ İşte kendi mektubunda. Postaneye bir mektup
EĞER AŞK VARSA ZAMAN AHMAKÇA BİR SÖZDÜR (Furuğ Ferruhzad’ın değişik yıllarda yaptığı seyahatler esnasında İbrahim Gülistan’a yazdığı mektuplardan bölümler.) Hayatımı kaybettiğimi hissediyorum… ve yirmi yedi yaşında bilmem gereken şeyden çok azını biliyorum. Belki de sebebi hiçbir zaman parlak bir hayatımın olmayışındandır. On yedi yaşında komik
191 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.