Okuyup bitireli yaklaşık iki hafta oldu. Bu süre zarfında notlarımı tekrar gözden geçirmek için de çokça sürem vardı. Livaneli nasıl başarıyor bilmiyorum ancak etkili eserler üretebiliyor. Fakat bahsedeceğim bu kitabı kurgu ve ahenk yönünden, öncekilerin ya da benim önceki okuduklarımın biraz gölgesinde.
En baştan belirtmek istiyorum ki
“(…)Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur. Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.”
“Zaten biz acı çeken ölümlüler ayaklarımızı
mutluluğun üzerine hiç tamamen basamadık.
Her seferinde acı bir keder neşemizi kaçırır.”
-Rodoslu Apollonios
1. Giriş:
Bu yazı direkt olarak bir inceleme yazısı değildir. Antik Çağ’ın önemli yapıtlarından Argonautika hakkında bir akademik makale çalışmasıdır. Ve elbette yalnızca kitap hakkında
Önsöz
"İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün
Kemal Varol, bir hafta öncesine kadar bende bir karşılığı olmayan bir isimdi. Açıkçası bugün baktığımda, bunun tamamen benim eksikliğim ve hatta ayıbım olduğu kanaatindeyim. Değerli bir dostum, ağabeyim olan ve iyi bir kitap okuru durumundaki
Harun Çelik bahsetti bana ilk olarak Aşıklar Bayramı'ndan… Hatta sağ olsun,
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Tamam hemen sinirlenme sayın okur. Evet üstten kaba bir başlık... Ama neden böyle bir başlık koyduğumu ilerleyen satırlarda göreceksin.
Hoş geldin. Merhabaladan bir demet. ≈))
Kitabı okuyup Atatürk'ü böyle bilmezdim diyeni mi dersin, Atatürk'ü severdim ama bu okuduklarımdan sonra... diyeni mi dersin... E tabi belli nerede ne durumda
Kadın Üzerine Sabahattin Ali’nin Konuşması
Bu yazı Sabahattin Ali’nin 1932 yılın’da Konya Halkevi’nde verdiği, kadın üzerine konferansı Çakıcı’nın ilk Kurşunu adlı kitabından alarak olduğu gibi aktarmaktadır.
Kadınlar Üzerine Bir Konferans 17.1.32 Perşembe günü akşamı Konya Halkevi’nde verilen konferanstır.
Sabahattin Ali
Hanımlar,
KEDER-Lİ FENER
ÖZET
Hikayemizin kahramanı Mehmet son derece zeki ve akademik kariyerinde de başarılı bir gençtir. Yapmış olduğu projelerden ötürü 'NOBEL KİMYA ÖDÜLÜ' nü almaya hak kazanmıştır. Ödül almaya giderken havalimanında verdiği demeçler ülke gündemine oturmuştur...
İsveç'e gideceği uçakta ufak (?) bir arıza yaşamıştır. Halkın tepkilerini
Demokrasi neydi? Bize cumhuriyetin ilanı ile birlikte demokratik bir sisteme geçildiği söylendi. Bu demokrasi, ne tuhaftır ki, 1946’ye gelene dek tek parti üzerinden yönetilen; zerre muhalefet kabul etmeyen bir demokrasiydi. 1946 seçimleri ile kısmen demokrasiyi benimsemeye başladık, ancak gelin görün ki, 46 seçimlerinde az gelişmiş (hatta hiç
Sinir gevşetici sözlere , telkinlere ehemmiyet ve itimat atfolunmamalıdır.
Osmanlı idare ve siyaset tarzının yarattığı bu tür zihniyetler reddolunmalıdır.
Ordu ile, muharebe ile, inat ile bu işin içinden çıkılmaz tarzındaki, kaynağı hariçte bulunan nasihatlere tabi olmakla, bir vatan, bir millet bağımsızlığı kurtarılamaz.! Tarih, böyle bir hadise kaydetmemiştir. Bunun aksini düşünerek hareket edeceklerin, acı neticelerle karşılaşacaklanna şüphe yoktur. Türkiye, işte bu yoldaki yanlış fikirlere ... yanlış zihniyetlere sahip olanlar yüzünden,
her asır, her gün, her saat biraz daha gerilemiş, biraz daha düşmüştür. Bu düşüş, yalnız maddiyatta olsaydı hiçbir ehemmiyeti yoktu. Ne yazık ki , düşüş,
ahlakı ve maneviyatı da kapsamış görünüyor. Hiç şüphe yok ki, bu büyük
memleketi, bu koca milleti mahv ve yokoluş uçurumuna sevk eden başlıca etken bu olmuştur.
Kötüymüş, cahilmiş; bunlar hep peşin hüküm…
(...)
Adam oturmuş memleketi düşünüyordu;
Ama önü havuzmuş da yelpazelenirmiş,
Ama yediği önünde, yemediği ardında,
Ama…
Nankör herifler, aması yok bu işin;
Adam oturmuş bal gibi memleketi düşünüyordu
Kötüymüş, cahilmiş; bunlar hep peşin hüküm…
Dolmabahçe’ye yanaşın da –eğer yanaşabilirseniz-
İyi niyetle şöyle bir kolaçan edin:
Adam oturmuş memleketi düşünüyordu;
Ama önü havuzmuş da yelpazelenirmiş,
Ama yediği önünde, yemediği ardında,
Ama…
Nankör herifler, aması yok bu işin;
Adam oturmuş bal gibi memleketi düşünüyordu:
Dalaman Çayı hazin akar,
İslam düşmanları yıllardan beri İslam’a aile üzerinden saldırmışlardır. “İslam kadına değer vermiyor…” gibi söylemler maalesef ki bazı Müslümanlar üzerinde etkisi gösterdi.
Bir de 28 şubat süreci yaşadı ülkemiz. Müslümanlarının bir kısmı yıllardan beri içinden çıkamadığı bir aşağılık kompleksi yaşıyor. Sanki memleket kendilerininmiş gibi ağzı