Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
"...Eh, her şey bu kadar yolunda giderken sistem nasıl tıkanıyor? Çok basit: Kendi kendini yiyor... Bir yerde sıhhatli bir şekilde bölüşüm olmayınca sistem de çöküyor. Çalışan ve üreten insanlar bir adalet ölçüsü içinde paylarına düşeni alamıyor."
Sayfa 279Kitabı okudu
Reklam
Dün önüme kısa bir video düştü. Kim olduğunu bilmediğim ama kisvesi ile hoca intibaı veren bir şahıs Vâkıa Sûresinin faziletinden söz ediyor ve kelimesi kelimesine şöyle diyordu: “Vâkıa Sûresini her gün okuyacaksın, para seni bulacak. Senin çalışmana da gerek yok. Şimdi bunu söylediğim için yazacaklar. Evet Vâkıa Sûresini oku, çalışmana gerek
Her yürek sevebilseydi eğer, ayrılık hiç olmazdı. Her seven yürekli olsaydı zaten, aşk bu kadar basit olmazdı... Can yücel 🤍
Bazen, kendinizi her ne kadar hayatınızın belirli bir yönde ilerleyeceğine inandırırsanız inandırın, tüm bu kesinlik akıntıdaki basit bir değişiklikle yok olup gidebiliyordu.
Sayfa 216Kitabı okudu
Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?
Sayfa 232Kitabı okudu
Reklam
Dyatlov, sonuna kadar masum olduğunu iddia etti. 1992 yılında, şu ifadeleri tekrarlamıştı: "Devlet liderlerimiz ve benzer basit teknisyenler tarafından tekrar tekrar söylenen kocaman bir yalanla karşı karşıya buldum kendimi. Bu utanmaz yalanlar beni parçalıyordu. Reaktörü tasarlayanların kazanın gerçek nedenini hemen buldukları konusunda hiç şüphem yok [ki bu gerçek, gerçekten bulmuşlardı]; ancak buna rağmen suçu operatörlere atmak için ellerinden geleni yapmışlardı."
Sayfa 216Kitabı okudu
anlaşılmak istemek... bir istek ancak bu kadar basit ama zor olabilir insanlar için
“İnsan kurtuluşu yalnızca kendinde aramalı ve eğer bulamıyorsa hiç vakit kaybetmeden kendini öldürmelidir, bu kadar basit…”
“Eğer iyiliği de kötülüğü de bir kalıba koyarsan onun özünü bozarsın. İyilik, iyi demektir, kötülük kötü demektir. Bu kadar basit.”
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
Bu savaş eski ihtişamlarından çok şey kaybetmiş olmakla bera­ber bir Doğu Roma imparatoru ile o vakte kadar basit bir Türkmen beyi olarak görülen Orhan Bey'in doğrudan karşı karşıya gelip çar­pıştıkları ilk muhârebe olmaktadır. Bundan dolayı bu savaş bir ta­raftan Osmanlılara İznik ve İzmit yolunu açarken bir taraftan da Orhan'ın diğer Türkmen beylikleri nezdindeki şöhretini oldukça artırmış olmalıdır. Nitekim 2 Mart 1331'de İznik alındıktan sonra imparator bu durumu kabullenmiş ve 1333'de Orhan ile bir anlaş­ma yapmış. Bitinya bölgesinde Bizans'ın elinde kalan birkaç şehir için haraç ödemeyi kabullenmiştir.Artık Osmanlı Beyliği çok ta­nınan ve bilinen bir siyasî varlık hâline gelmiş, yine siyasî anlamda ilk ve en önemli dönemeci geçmiştir.
Sayfa 30 - Kitabevi YayınlarıKitabı okudu
Kendi kendimizin ne olduğunu bilmiyoruz; ne doğamızı ne ruhumuzu tanıyoruz. İnsanın basit ya da birleşik bir varlık olup olmadığını ancak biliyoruz. Her yandan anlaşılmaz gizlerle kuşatılmışız; bunlar algılanabilir bölgenin üstünde; bunları çözmek için zekamız olduğunu sanıyoruz, oysa yalnızca hayal gücümüz var. Herkes bu düşsel dünyada kendine bir yol açıp, bu yolun iyi olduğunu sanıyor; hiç kimse kendi yolunun amaca ulaşıp ulaştıramayacağını bilemiyor. Bununla birlikte, her şeyin inceliğine varmak, her şeyi anlamak istiyoruz. BİLMEDİĞİMİZ TEK ŞEY, NEYİ BİLEBİLECEĞİMİZİ BİLMEMEKTİR. Var olanı hiçbirimizin göremeyeceğini itiraf edecek yerde, rasgele karar verip var olmayana inanmayı yeğliyoruz. Sınırlarını bilmediğimiz ve yaratacısının bizim çılgınca tartışmalarımıza bıraktığı bir büyük bütünün küçük parçası olarak, bu bütünün aslında ne olduğunu ve bizim ona göre ne olduğumuzu çözümlemek isteyecek kadar kendimizi beğenmişiz.
Sayfa 372 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
481 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabı hayatım boyunca hiç unutmayacağım. Nedeni kitabın bende bıraktığı etki değil aslında, ondan aldığım son kitap olmuştu. Ben kitabı bitirmeden o gitmişti benden. Hayat bu kadar basit aslında bir ömür birlikte olacağını sandığın kişiyi bir daha görmemek üzre ayrılmak, kitabı okuma süresine sığmıştı. Bilmem belkide ben çok uzatmıştım kitabı bitirmeyi !!
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,2bin okunma
308 syf.
·
Puan vermedi
Jüdit sen neymişsin be kardeşim !
Evet işin Aslı jüdit. Kitabın sonunda son noktayı koyuyor. Pek çok kişi ana temadan bahsetmiş. Özetleyecek olursak: hayatları kesişen iki kadın ve bir erkeğin ağzından kendi hikayelerini dinliyoruz. Arkadaşlarına ve sevgililerine anlatıyorlar. Üç kişi dedik ama bir de erkeğin yazar arkadaşı da var, Lazar! Her üçü de ondan bahsediyor ama en çok jüdit. Bence jüdit baştan beri yazara aşıktı ama neyse. Kitaptaki olay örgüsünde kahramanlar anlatırken sadece aşk ve duygulardan bahsetmiyor, derin sosyolojik ve psikolojik tahliller de var. Ve çok değerli toplumsal tespitler. Altı çizilecek çok yer var yani. Cümleler uzunca bu yüzden dikkatimi toplamakta zorlandım. Aynı cümleyi birkaç kere okuduğum oldu. Genel itibarı ile orta akıcılıkta diyebilirim, çoğu yerde durup biraz düşündürüyor. Bu yüzden öyle basit bir roman değil. Ama elinizden bırakamayacak kadar da tutmuyor kendini sizde. Aceleye getirilmemesi gereken bir hikaye. Ben en çok lazar ile arkadaşının oynadığı oyunlara sinir oldum. Aptalca geldi ve pek bir anlamı yoktu. Buna yer verilmese de olurdu. Bir ay sürdü benim okumam zira çok bölündüm dedim ya çok da akıp gitmedi. Şurası da bir gerçek ki olunması gerekir. Macar yazar kaleminin kuvvetini göstermiş ve çevirmen de bunun hakkını vermiş. Keyifli okumalar dilerim
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
İşin Aslı, Judit ve SonrasıSandor Marai · Yapı Kredi Yayınları · 20191,998 okunma
Biraz da kâğıt almak istemez misiniz efendimiz? Kâğıt mı? Ne kâğıdı? Kâğıt, efendimiz yazmak için. Ne yazmak için? Benim büyük ve mustarip bir ruhum yok ki Olric.Ben on ikinci dereceden resmî bir Türk vatandaşıyım. Törelerime bağlıyım. Yazamam ben. Ben fakir bir Turgut’um. Turgutların en önemsizi. Şimdiye kadar yaptırdığım bütün tahliller normal çıktı; böyle bir şeye rastlanmadı. Ben, düz bir çizgi üzerinde sürüp giden yaşantımın, bazı beklenmedik olaylar -bunlara olay demek de fazla iyimserlik olur-nedeniyle küçük titreşimler göstermesi üzerine, aslında çok zayıf olan bağlarımı kopararak -buna koparmak dersem fazla kötümserlik olur- süresi ve sonu belirsiz bir atılışa, benden başka kimsenin farkına varmayacağı bir kavgaya sürüklenmeye karar vermek için elindeki imkânlarla düşünmeye çalışan bir macera heveslisi, bir karınca, bir ne bileyim, böyle şartlar altında herkesin aptallık sayacağı bir teşebbüsün basit bir noktasıyım. Beni ilerde kimse tarihe sormayacak. Belki bir soran bulunur, efendimiz. Belki günün birinde kendini, gene sizin gibi önemsiz sayan biri, çağınızı merak eder, bütün belgeleri karıştırır. Bugünden kalan her şeyi araştırmaya kalkışır. Sayısız belge inceler, bugünün özellikleri hakkında sayısız bilgi edinir. Gene de sonunda, bakarsınız, bir eksiklik duygusu kalır içinde, size benzediği için. Sizin gibi, yani kendi gibi birinin ne düşünmüş ne duymuş olduğunu, nasıl bir insan olarak yaşadığını merak eder bakarsınız. Saçma! Benim gibi bir adamsa bu sayın araştırmacı, benim gibi bir adamın arkasından belge gibi bir soğukluk bırakmayacağını da bilir; böyle bir davranıştan hırs duyacağını bilir.
Sayfa 581Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.