Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
LOKMA KALBİ ETKİLER
Kalp, vücudun pusulasıdır. Helâl lokma ile doğru yolu gösterir. Haram ile yanlış istikameti gösterir. Nitekim Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellerm] helâl, haram ve şüpheli şeylere dikkat çektikten sonra kalbe de dikkat çekiyor ve buyuruyor: "Dikkat edin! İnsan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa bütün vücut iyi olur. Şayet o bozulursa bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir." Demek ki yenilen ve içilen şeyler kalbe etki ediyor. Çünkü mide yenen şeyleri hazmettikten sonra gerekli yerlere gönderir, kalbe de kan olarak gönderir. İşte kalp bu kanı bütün vücuda pompalar. İşte helâl lokma ile hâsıl olan kan, kalbi manen sağlıklı kılar ve bu sağlıklı kalbin pompalayıp gönderdiği diğer organlara da sıhhat verir. Fakat haram lokma ile hâsıl olan kan, kalbi de kalıbı da ifsat eder, manen hasta eder. Haram lokma neticesinde kalp bozulur. Kalp bozuldu mu, diğer organlar da bozulmaya mahkûmdur. Zira kalp beden ülkesinin sultanıdır, sultan gitti mi asker de gider, ülke de gider.
Sayfa 46 - Şadırvan YayınlarıKitabı okudu
_Uyuyan Kahin Cayge : Neden Rüya Görürüz?_ _Rüyaların çeşitli işlevleri vardır. Günlük yaşamdaki sorunlara çözümler getirmek, gizli güçlerin ortaya çıkışını hızlandırmak, gelecekteki olayları işaret etmek, gerginlikleri yatıştırmak, duyular üstü algıları geliştirmek, sağlığı korumak ve yaşam için içgörü kazanmak gibi. _Rüyalar, uyanık haldekinden
Reklam
Insanların genç çağlarında Az zamanda çok büyük işler yapma yeteneği olur hep bir ölçü vardır çalışmanın ölçüsü düşünmenin okumanın durumunun beklemenin tembelliğin tevazun Hatta mutluluğun ölçüsü mutluluk Hem hak hem de görevdir ne olacak da Keşke demeyeceğiz bu kişilerden bizi ne ayıracak önümüze bir hedef koymanız sizi ayıracak akadetlerini
28 Ekim 1975 Muhterem Adile Ayda Hanım 25 Ekim'de Ankara'ya gideceğinizi bildiren mektu­bunuzu dün aldım. Hastalığınız için geçmiş olsun, derim. Hava bakımından kritik bir ay. Şu İstanbul'a aşık olan Nedîm ve Yahya Kemal'e şaşıyorum. Herhalde ikisi de zahmet çekmeden yaşadıkları için, bu sevgiye kapılmışlar. Benim odamda
Olney dönüp doğrudan ona sordu: “Ne istiyorsunuz Martin?” Martin kendini çok rahatsız bir konumda buldu ve yalvarırcasına Ruth’a baktı. “Evet Martin, ne istiyorsunuz?” diye sordu Ruth. “Meseleyi sizin söyleyeceğiniz çözecek.” “Tabii ki kültür istiyorum,” dedi Martin titrek bir sesle. “Güzelliği severim ve kültür, güzelliği daha incelikli
Orta Yaş Krizi
Bulut ruhlu ağacımız, toplum tarafından başarısı üzerinden kafeslenir. Tıpkı güvercin kapanı gibi, yemleri izlerken yakalanır. Kahramanımız iş bulmayı "başarır" işinde yükselmeyi "başarır", evlenmeyi "başarır", çocuk yapmayı "başarır" krediyle güzel bir ev almayı da başarır". Tüm bunlar kariyer kapanının yemleridir. Orta yaşı geçtikten sonra, bir gün aniden içine çekildiği tuzağı fark eder! Hayatında çok şey vardır ama kendisi yoktur! Sahip oldukları ona sahip olmuştur. Imkân sandıkları kementtir. Konfor sandığı da kafestir. Kendi hayatında sıkışıp kalmıştır. Bunları fark ettikçe ruhunda özgürlük kıpırtıları canlanmaya başlar! Çoğunluk bunu bilinç düzeyinde ya fark etmez ya da kendine itiraf edemez. Tek hissettikleri, sebepsiz yere gelen ani ve yoğun can sıkıntısıdır. Aniden gelen hayatı kaçırmışlık hissi, insan ruhunun "bu sizin için son çağrıdır anonsudur. Çoğu insan ruhunun özgürlük çağrısını duymamak için, yüksek sesle maç izler, dizi seyreder, komşuyla dedikodu yapar. Bu insanların hayatı çok gürültülüdür, çünkü bastırmaları gereken bir iç sesleri vardır! Az gelişmiş insanların yaşadıkları yerlere dikkat edin, gürültüleri çok gelişmiş olur.
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
“Ey inananlar Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin…” …minberdeki hatibin sesi arada bir kulaklarından yapışıp onu daldığı dünyasından uyarınca dikkat kesiliyor, söylenenleri bu dünya içinde bir yerlere oturtmak için çırpınıyordu.
Sayfa 82
Ben hep 17 yaşındayım…
Erdal Eren'in kardeşi Erkan Eren abisinin mektubunu ilk kez yayınlanması amacıyla Evrensel Gazetesi'ne teslim etti. Erdal Eren 10 Nisan 1980'de yazdığı mektupta şunları yazmış: "10 - 4 - 1980 Perşembe. Sevgili Anneciğim!.. Uzun zamandır mektup yazamadım. Kusura bakma. Ancak Salı günkü Demokrat Gazetesi'nde yayınlanan
Alıntı 9 sayfa, evet hepsi önemli
Seaview Sokak Hekimi Kolektifi'nde yaptığım röportajlarda ana prensibin "zarar vermemek" olduğu söylendi. Bunun onlar için ne anlama geldiği konusunda onları sıkıştırdığımda önce SSHK'nin öğrettiği taşıdıkları risk yüzünden başvurmadıkları MYHAY gibi prosedürleri saydılar, ardından kullandığından biraz daha riskli olabilecek
Sayfa 115Kitabı okudu
Işığı Tutmak
Sizden, daha önce hiç gitmediğiniz yerlere gittiğinizde, ne olduğuna dikkat etmenizi istiyorum. İnsanlar size farklı bir biçimde bakacaklardır. Siz bir salona girdiğinizde, bir -sadece bir an- İnsanlar dönüp size bakacaklardır. Siz bu durumda sizde bir gariplik olup olmadığını merak edebilirsiniz. Size ne olduğunu söyleyeyim: Onlar bir an, dualiteye bile baskın çıkan bir tanıyışla, kısa bir an için sizi tanırlar. Bir tanrısal insandan diğerine küçük bir selamlama gibi, bu bakış, "Senin kim olduğunu ve ne yaptığını (ışık tutma niyetini) biliyorum," der, ve sonra bakışlar başka yöne döner. Bundan sonra bir anımsama ya da tanıma olmaz. Işık işçileri, buna dikkat edin. Bu bakışlar bir şey ifade eder. Siz bu durumda, o salonda yürürken çevrenize "ışık itmektesinizdir" ve çevrenizdeki her insanın hücresel yapısı bunu "bilir."
Sayfa 84 - KryonKitabı okudu
Reklam
Çocukluğunuzda oynadığınız oyunları hatırlayın. Bence şimdiki hayatlarımızı çok etkiledi. Mesela, sınıfsal ve her şeysel gruplaşmalar, bence o noktada başladı. Çocuk oyunlarının çoğu, nedense hep birilerinin grup dışına atılması ve kalanların da hain kahkahalar atarak, kendi içlerinde kulüp oluşturmasıyla ilgiliydi! Yakan topta gurur yapıp kaçmaz, topu yersin, yandın, çık. Endetura (nedense! fransızca başlardık, ama okulda ingilizce) bir ki üçte (!) yüzünü kontrol edemezsin, gülme tutar, yandın, çık. Saklambaçta, hile yapıp yasak yerlere saklanmazsın, buldum seni, yandın çık. Yani, en iyi kaçan ve saklanan, en üçkâğıtçı, en saman altından su yürüten, en hislerini belli etmeyen tiplerin birinci olduğu veya finale kaldığı organizasyonlar. İş hayatı gibi, çok korkutucu. Bir de ebe vardır. Oyunun kalitesine göre kral veya bütün angarya ve zevksiz işleri yüklenen bir enayidir ebe. Ebe, çocuk oyunlarının genel müdürü olarak da görülebilir. Dikkat edin, şu veya bu şekilde, hâlâ aynı oyunları oynuyoruz!
''Şaşırtma ve Keşfetme''
İster kentte ister kasabada olsun, yapılar arasında gezinirken, çevremizden gözümüze ilişkin işaretleri zihnimizde gereksinimlerimiz ve beklentilerimizle ilişkilendiririz. Deneyimlerimizin doyurucu ve zengin olması da büyük ölçüde bu ilişkilendirmelerin nasıl yapıldığına bağlıdır. Şaşırtma ve keşfettirme yöntemisizi deneyimlerinizi zenginleştirmeye teşvik eder. Yolculuk güzergahınızı belirlerken yol arkadaşlarınıza, varacağınız hedefin - merdiven, bina girişi, anıt ya da başka bir yapı öğesini içeren- bir görünümünü çizin. Arkadaşlarınız hedefe yaklaşınca çizimi bir süreliğine gizleyin. Hedefi farklı bir açıdan ya da dikkat çekici bir başka detayıyla yeniden çizin. İlgilerini başka yerlere çekmek hatta bir an için olsun kayboldukları duygusunu uyandırmak için arkadaşlarınızı akla hayale gelmeyecek yönlere sevk edin. Bu sayede, onların ilginç deneyimler edinmelerini ya da hedefin farklı görünümlerini keşfetmelerini sağlamış olacaksınız. Bu yan ''çalışma'' yolculuğu daha ilginç, hedefe varış da daha cazip hale getirecektir.
Sayfa 11 - 11Kitabı okudu
"Ey inananlar Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin..." Böyle minberdeki hatibin sesi arada bir kulaklarından yapışıp onu daldığı dünyasından uyarınca dikkat kesiliyor, söylenenleri bu dünya içinde bir yerlere oturtmak için çırpınıyordu.
Bu genç subaylar gerek sözleri gerekse rol model davranışlarıyla askerleri etkiliyorlardı: "Kışlayı bir meyhaneye veya bir tuvalete dönüştürmeyin. Yerlere tükürmeyin, buraları temiz tutun. Havayı çirkin küfürlerle pisletmeyin, kendi dilinizin ve arkadaşlarınızın kulaklarının temiz kalmasına dikkat edin. Kaba bir küfür, köpeğin havlamasından beterdir. Zekâ ve genel itibarıyla ahlaki gelişimin eksikliğine işarettir. Yiğitliğinizi göstermek için daha asil ve daha güzel yolları tercih edin. Sporla uğraşın. Uzun süre suda kalarak iyi yüzmeyi, buzda hızlı kaymayı, ustalıkla güreşmeyi, sırıkla yüksek atlamayı öğrenin. Şarkı söylemeyi, bir veya iki enstrüman çalmayı, güzel dans etmeyi öğrenin. Toplum içinde güzel davranmayı öğrenin. Sohbet sırasında ilginç olmaya özen gösterin. Kıssadan hisseler okuyun, çıkarımlar yapın. Onları aklınızda tutun."
Sayfa 50 - canKitabı okudu
Muhterem Âdile Ayda Hanım, 28 Ekim 1975 25 Ekim'de Ankara'ya gideceğinizi bildiren mektubunuzu dün aldım. Hastalığınız için geçmiş olsun, derim. Hava bakımından kritik bir ay. Şu İstanbul'a âşık olan Nedim ve Yahya Kemal'e şaşıyorum. Herhalde ikisi de zahmet çekmeden yaşadıkları için, bu sevgiye kapılmışlar. Benim odamda
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.