Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu izdivaç mikrobu evlendikten sonra faaliyetine başlar. Evvelce birtakım emelleri olan, yükselmek, kendini göstermek, eser vermek isteyen adamlara bir kalenderlik, bir lakayıtlık gelir. Evde meram anlatmaya asla imkan olmayan, seviyesi, ahlak telakkisi, dünyayı görüşü ve itiyatları büsbütün ayrı bir mahlukla daimi bir beraberlik insanı dış hayatta da bedbin yapar ve bütün insanlardan şüpheye düşürür. Evlendikten sonra bir adamın bütün gayesi ve istikbal düşüncesi, bir kere içine girmiş bulunduğu ve şimdi mukadder telakki ettiği bu belayı ses çıkarmadan ve dosta düşmana pek belli etmeden sürükleyip götürmek, ondan herkes tarafından söylenen , fakat kimse tarafından bulunamayan meziyetler ve saadetler araştırmaktır.
Binlerce çeşit doğa dile gelip şöyle diyordu: “Keşke insan, doğanın iç müziğini anlayabilse ve dış ahengini hissedebilse. Ama insan, hepimizin birbirine ait olduğunu ve birimiz olmadan öbürümüzün var olamayacağını neredeyse hiç bilmez. İnsan hiçbir şeyi yerinde bırakmaz, zorbalıkla bizi birbirimizden ayırır ve ahenksizliğimizden beslenir. Oysa insan bize dostça davransa ve büyük ahdimize ortak olsa, ne kadar mutlu olacak...O zamanlar insan bizi anlardı, biz de insanı. Tanrı olma arzusu ayırdı insanı bizden. Bilemeyeceğimiz ve sezemeyeceğimiz bir şeyi arıyor, ki o gün bu gündür, ne yoldaş bir ses ne de bizle aynı yolun yolcusu. İnsan, sezer içimizdeki sınırsız coşkuyu, sonsuz hazzı, bundandır bazılarımıza olağanüstü sevgi beslemesi...Ne var ki doğanın ördüğü ağlara karşı tatlı bir tutkudan yoksundur insan, büyüleyici gizemlerimizi görecek göz yoktur onda. İnsan acaba bir gün öğrenecek mi hissetmeyi?...İnsan bütün dünyayı hissetmeyi öğrense, içinde yıldızlar doğar, daha katmanlı ve daha berrak hisseder, sınırlardan ve yüzeylerden daha fazlasını görür. Sonsuz bir oyunun ustası olur, böylece; kendini besleyen ve sürekli büyüyen ebedi bir hazda, budalaca uğraşlarını unutur.”
Sais ÇıraklarıKitabı okudu
Reklam
BİLİYOR MUSUNUZ? “1923TE TÜRKİYE’DE; Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu. Traktör sıfırdı, karas...aban’dı. 5 bin köyde sığır vebası vardı. Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu. İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon
‘’Diyelim ki biri bana yeni bir dijital saat verdi.Bu saat, benim için yepyeni bir yapı ve modele sahip olsa da, dış düğme ve göstergelerinde yapacağım kısa bir inceleme, eğer birkaç düğmeye basarsam, o zaman çalar saatin birkaç saat sonra gürültülü bir ses çıkaracağına beni ikna eder. Bunun nasıl bir ses olacağını bilemem, ama beni uyandırmaya yetecektir. Bu fevkalade itaati açıklayacak özgül fizik yasalarını çözmem gerekmez; saati parçalara ayırarak, parçaların ağırlığını tartmam, voltajları ölçmem gerekmez.’’
Yalnızlık
Kimsesizlik Yıllardır ki bir kılıcım kapalı kında, kimsesizlik dört yanımda bir duvar gibi; Muzdaribim bu duvarın dış tarafında, şefkatine inandığım biri var gibi. Sanıyorum saçlarımı okşuyor bir el, kıpırdamak istemiyor göz kapaklarım; Yan odadan bir ince ses diyor gibi gel! Ve hakikat bırakıyor hülyamı yarım. Gözlerimde parıltısı bakır bir tasın, kulaklarım komşuların ayak sesinde; Varsın yine bir yudum su veren olmasın, baş ucumda biri bana 'su yok' desin de!
İnsanoğlunun gerçek amacının nasıl ve ne zaman açığa çıkacağı hiç belli olamazdı. Bu yumuşacık ses, her an öfkeli bir azarlamaya dönüşebilirdi, bu okşayıcı el her an onu kıskıvrak yakalayıp cezalandırabilirdi.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Reklam
Reklam: Mavi bikinili, süt damlası bir ahu, hareketli bir melodi eşliğinde iskelede yürüyor. Ardında iki delikanlı. Kız suya atlıyor. Yüzeye çıkıp gülümsüyor. İnci dişleri görünüyor. İskeledeki iki adam da gülümsüyorlar. Birinin dişleri bembeyazken, diğerininkiler sarı. Dış ses: "Dişleri sağlıklı olan..." Hart! Denizden fırlayan dev bir köpekbalığı, kızı bir lokmada yutup kayboluyor. "...kızı kapar!"
Sayfa 108Kitabı okudu
TBMM üzerine
...aynen Birinci Milli Kurtuluş Savaşı’mız öncesinde olduğu gibi dış düşmanla ittifak etmiş yerli işbirlikçi hainlerle karşı karşıyayız şu anda. Kim mi bunlar? Meclisteki başta AKP gelmek üzere dört Amerikancı parti. Yani AKP, CHP, MHP ve HDP. Bunların ortak paydası Amerikancılıktır, NATO’culuktur, Avrupa Birlik’çiliktir, İMF’ciliktir. Bunların bir tekinin, ABD ve AB Emperyalistlerine karşı bugüne dek gık dediğini duymuşluğunuz var mıdır? Hayır. Tam tersine bunlar belirli aralıklarla Washington’a giderler, Pentagon’a giderler. Oralara saygılarını, sadakatlerini sunarlar ve görev talep ederler efendilerinden. Bize görev ver, sana hizmette bulunalım, derler. Amerika ve AB Emperyalistleri bölgemiz ülkelerini harabeye çevirirken ve oraları parça parça bölerken, halkları birbirine boğazlatırken bunların gıkı çıkmış mıdır? Hayır. Başta İncirlik gelmek üzere Türkiye’deki üslerinden kalkan Amerikan bombardıman uçakları ve helikopterleri o ülke topraklarını, şehirlerini, kasabalarını cehenneme çevirirken bunların bir teki olsun ses çıkarabilmiş midir bu katliama? Hayır.
Sayfa 76 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı insanı hayata "helâl" ve "haram" perspektifinden bakardı. Kapı tokmakları da bu hassasiyeti yansıtırdı. Tokmaklar iç içe iki demir halkadan oluşurdu. Dış halka daha tok ses çıkardığından erkekler için, ondan daha ince ses çıkaran iç halka ise kadınlar içindi. Eve gelen erkek misafir dış halkayı, kadın misafir ise iç halkayı kullanarak ev sahiplerine cinsiyetleri konusunda bilgi verirlerdi. Ev sahibi de tokmakların sesine göre kendisini ayarlar, gelen erkekse ona göre giyinip kapıya çıkardı.
Reklam
seslerle örülmüş bir türkü gibi çağırıyoruz! Bu türkünün her haykırışı, ya dış emperyalizmin, ya iç derebeyliğin beynine inmiş yumruktan çıkan bir yankı, bir ses karşılığıdır ...
Sayfa 176 - ADAM YAYlNLARIKitabı okudu
Gregor Samsa
“Bay Samsa!” diye seslendi Müdür Bey yüksek sesle. “Neler oluyor? Odanıza kendinizi hapsediyorsunuz, soruları evet ve hayırla yanıtlıyorsunuz, anne ve babanızı gereksiz yere çokça üzüyorsunuz ayrıca –şunu da yanı sıra söylemiş olayım– mesleki sorumluluğunuzu çirkin bir şekilde savsaklıyorsunuz. Burada ebeveyniniz ve patronunuz namına
Altın Bilek Yayınları - Çevirmen: Nurten KutsalKitabı okudu
Kitaptaki müthiş ifadelere, tasvirlere sadece bir örnek...
Afroditi, sımsıkı bir ten, her ağzını açışta bir ispirto alevi gibi parlayan otuz iki diş, uzun kirpikleri arkasında telkinleri bir ufuk gibi derinleşen bakışlar, konuştukça sizin boğazınızda düğümlenen İtalyan babasından kalmış ağdalı, hardal gibi sert ve dik, ve yine de son derecede tatlı bir ses, isteyerek çolpalaştırdığı hareketleriyle bir örümcek gibi dört bir tarafınızı saran eller, bir yığın cazibe ve dostluk, hülâsa belki de farkına varmadan hareket ve hücum halinde bütün kadınlıktı.
Sayfa 161 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.