Don Kişot
Romanda Don Kişot’un içine düştüğü komik durumlar hayal ile gerçeğin iç içe geçmesiyle anlatılır.
Kendisini şövalye sanan Don Kişot, şövalyelerin bir sevgilisinin olması gerektiğini düşünür. Sıradan, şişman bir köylü kızı olan Aldonzo’ya, Dulcinea del Toboso takma adını verir. Onu aristokrat bir ailenin güzel kızı olarak düşünür ama
Mustafa Kızılkurt beyefendi 37 yaşında ve kitap dünyasına yazarlık sayfası olarak yeni katılmış biri. 16 yıllık sınıf öğretmeni kendileri. Özellikle kitabı okurken insanlarla ilgili yaptığı analizler hoşuma gitti ve dikkat ederseniz alıntılarımı neredeyse hep bu konunun üzerine yaptım. Aynı zamanda
Tersine Dünya kitabı hariç çeşitli dergilerde öyküleri de
Yaratıcı zekasıyla insanı hayran bırakan bir yazarın mizah ve hiciv birleşimini okumamızı sağladığı kitabıdır. Çehov’dan tutun da Dostoyevski’ye kadar pek çok edebiyatçıya ışık olmuştur Gogol. İnceden inceden eleştirir bürokrasiyi, adaletsizliği, sıradan insanın yaşadığı acılara sebep olanları... Betimlemelerin etkileyiciliği büyüleyici!
NEVA
Bir süredir yel değirmenlerini izliyordum. Üstelik uzun zaman önce Necip Tosun’un ‘Dünya Romanı Kitaplığı’nı alıntı olarak paylaşmıştım. #47001886 Ve listede bu kitap birinci sıradaydı. Daha fazla kitaplığımda bekletmeyi doğru bulmadım. Benimle birlikte okuyan arkadaşlarımın sayısı arttıkça mini bir etkinlik haline
57. Kurban ses ver dedim kendime
. .
Neden 56 kurbandan sadece bir kısa inceleme var ? Okudukça"söylüyorum ki "Teneke Trampet" e inceleme yazılamaz. .
#SPOİLER ..
Ne söylesek eksik kalacak "bu cepte dursun "
Kitabı sevmedim..
ama sevmiş de olabilirim,algı seviyemi yerden yere vurduğunu kabul ediyorum itiraf ediyorum ki
Doğru, yaşamı seviyoruz ama yaşamaya alıştığımızdan
değil, sevmeye alıştığımızdan. Aşkta her zaman
biraz delilik vardır. Ancak deliliğin de her zaman
gerekçesi vardır.
Sayfa 92 - Aylak Adam Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
"...Yalnızlık sayesinde dünyanın bayağılıklarından korunmuş soylu ruhlara..."
Honore de Balzac
Bu kitap derin anlamlar içeriyor. Okurken düşündüren ve uzun tasvirlerden sıkılabilirsiniz ama bence derin anlamları da olsa benim için çok özel ve önemli bir yeri olduğunu söyleyebilirim. Yani okuyacaksanız bunu bilerek sindirerek okumanızı ve notlar
“Enine boyuna yapısıyla herkesin önderiydi,
ama tatlı dilli bir konuşmacıydı: Hekademos’un
ağacına tünemiş, tatlı ezgiler yayan
ağustosböcekleri gibiydi tastamam.”
-Phliuslu Timon’ın, Platon hakkındaki cümleleri.
1. Platon Kimdir?
“…derler ki adalet kurdun hakkını da savunmayı gerektirir.” (sayfa 62)
M.Ö. 428 ya da 429’da doğduğu düşünülen
Bir roman veya film kahramanı boş bir hayalin peşinde koştuğunda ya da Othello’da olduğu gibi asılsız bir haberin peşine takılıp ahmak durumuna düştüğünde eleştirmemiz ne kadar kolaydır değil mi?
Bugün sadece Fahim Bey’den bahsederek sizin rahatınızı kaçırmadan bir şeyler yazılabilirdi. Türk klasikleri arasında sayılan birçok kitapta gördüğümüz
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
Burnumuzun bir kusuru bizi filozof yapar mı?
Kitabımızın kahramanı Moscarda'yı yapıyor işte.Kahramanımızın hayatı, bir sabah eşinin "Ne o, burnunun çarpıklığına mı bakıyorsun?" demesiyle değisir.O güne kadar burnunun kusursuz olduğunu düşünen Moscarda'yı alır bir telaş. Aman ne burunmuş o ! Aldı bizim Moscarda'yı yaptı Descartes.
Kendisinin, o güne kadar gördüğü kişi olmadığını düşünen Moscarda, zamanla her şeyi sorgulamaya başlıyor.Pandora'nın kutusunu açmıştır bir kere.Kimliğini, geçmişini,mesleğini,eşini, kısacası hayatla ilgili doğru sandığı her şeyi dışarıdan binlerce kişinin gözüyle seyrettiğinde gerçekleri görmeye başlayacaktır. Kahramanımız, delilik yolunda yürürken bize, "insan bir midir,hiç midir yoksa binlerce midir" diye sorduruyor.
Kitabı genel olarak beğendim.Nobel ödüllü İtalyan yazar Luigi Pirandello'nun mizah anlayışını ve anlatımı da hoşuma gitti.Felsefik bir kitap olduğu için akıcı ve sürükleyiciydi diyemem.Okurken düşündüren kitaplardan.
Son olarak, 1934 yılında Nobel ödülü alan Pirandello, 1936 yılında ölür.Yazarın popülerliğinden yararlanmak isteyen faşist diktatör Mussolini,cenazesini ulusal bir törenle kaldırmak ister.Oğlu ise vasiyetine bağlı kalınmasını ister ve reddeder.Vasiyeti ise bir cümleden ibarettir:
"Kimse gelmesin cenazeme, cesedim yakılıp rüzgarlara ve eğer mümkün olursa Sicilyadaki denizime savrulsun..."
Keyifli okumalar...
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı...
"Azınlık olmak, hatta tek kişilik bir azınlık olmak sizi deli yapmıyordu. Bir yanda doğru vardı, diğer yanda doğru olmayan vardı ve tüm dünyaya karşı gelip doğruya karşı inancını yitirmiyorsan deli değildin."
Sayfa 226 - Türkiye İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Carlos Fuentes’in “Latin Amerika’nın en iyi romanı” dediği kitap.Büyülü gerçekçiliğin kült eserlerinden sayılan kitap.Bu kadar unvana sahip olunca, e bir de ben okuyayım eksik kalmayayım dedirten kitap.
Marquez’in Macondo’sundan önce
Juan Rulfo’nun Comala’sı varmış meğer. Bir adamın babasını aramak için Comala’ya gitmesiyle