Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önemli ya da önemsiz, bizim için gerekli ya da gereksiz tüm yaşananları biliyoruz, ilgili ya da ilgisiz tartışmalara, anketlere ve birtakım sözüm ona araştırmalara katılıyoruz, çok kıymetli yorumlarımızı yapıyoruz, derecelendiriyoruz, notlar veriyoruz, yayınlıyoruz, beğeniyoruz ve tabii ki paylaşıyoruz. Navigasyona bakmadan işten eve gidemiyoruz. Mahalledeki pidecinin netteki yorum ve puanlarına bakmadan kaşarlı yumurtalı kıymalı pide siparişi veremiyoruz. Kalmayı duşündüğümüz otelin hijyen değerlendirme puanı beş üzerinden dört ise bitlenmiş gibi kaşınmaya başlıyoruz daha evimizde oturduğumuz koltukta. Dört duvar arasında aynı evi paylaştığımız eşimizin, çoluğumuzun çocuğumuzun doğum gününü, evlilik yıl dönümümüzü, anneler gününü, babalar gününü, bayramı seyranı sosyal medyadan kutlamaz isek bir yanımız eksik, boynumuz bükük kalıyor. Cümle hayatımız boyunca bir kere olsun tiyatro salonuna adım atmamışız ama sosyal medya hesabımızdan dünya tiyatrolar günü kutlama mesajı yayınlıyoruz. Ve hep bir kaygı ve korkuyla yaşamaya başlıyoruz: Acaba bir şeyleri kaçırıyor muyuz!?
Sayfa 45 - A. Serkan selayKitabı okudu
27 Mart Dünya Tiyatro Günü Kutlu Olsun.
1.Sahne (Efesli Antipholus'un evinin önü) (Efesli Antipholus, Efesli Dromio, Angelo ve Balthazar girerler.) EFESLİ ANTIPHOLUS Azizim Sinyor Angelo, bağışlayın, Karım huysuzlanır eve zamanında gitmedim mi. Ona siz söyleyin, kolyesi için sizin dükkânınızda olduğumu Kolyeyi de yarın eve getireceğinizi. İște bu da bütün pişkinliğiyle yüzüme karşı kafa tutan köle, Sözde pazaryerinde bana rastlamış da, onu dövmüşüm! Ona bin altın verdiğimi iddia edip altınları istemişim. Bir de karımı ve evimi inkâr etmişim. Seni sarhoş seni, ne demek istedin bakayım? EFESLİ DROMIO Siz ne derseniz deyin efendim, ama ben ne bildiğimi biliyorum Pazaryerinde beni dövdüğünüze eliniz tanıktır. Eğer tenim parşömen, attığınız tokatlar mürekkep olsaydı, kendi el yazınız benim bildiğimi size açıklayacaktı. EFESLİ ANTIPHOLUS Sen eşeğin birisin. EFESLİ DROMIO Eminim öyledir;uğradığım haksızlığa, kutlandığım, tokatlara bakılırsa öyle olmalı. Eşek olduğuma göre, tekmelenirsem çiftelerim, bu durumda bu eşeğin çiftelerinden sakının.
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Reklam
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ kUTLU OLSUN
STELLA: Hatta düğün gecemizde buraya gelir gelmez benim terliklerimden birini kaptığı gibi lambaları parçalamak için evin içinde dört dönmeye başladı. BLANCHE:Ne,ne yaptı? STELLA:Terliğimin topuğuyla bütün lambaların ampullerini parçaladı!( Güler) BLANCE:" Peki sen buna müsaade mi ettin? Kaçmadın mı bağırmadın mı? Meseleyi çok hafife alıyorsun Stella. Ve sen hala burada durup gülümseyebiliyorsun! STELLA:Ne yapmamı bekliyorsun? BRANCHE:Kendine gelip gerçeklerle yüzleşmelisin STELLA: Sence bu gerçekler neler? BRANCHE:Bence mı? Sen bir deli ile evlisin. STELLA: Hayır!
WOLFGANG BORCHERT, 1921'de Almanya'nın Hamburg kentinde doğdu. Kitapçılık ve bir süre de oyunculuk yaptıktan sonra İkinci Dünya Savaşı sırasında askere alınarak gönderildiği Rusya Cephesi'nde ağır yaralandı. Nasyonal sosyalizme karşı görüşlerinden ötürü tutuklandı, difteri ve sarılığa yakalanmış olmasına karşın sekiz ay cezaevinde tutuldu, daha sonra da yeniden cepheye gönderildi. Çürüğe ayrılacağı sırada bir daha tutuklandı ve bu kez dokuz ay hapis yattı. Savaşın sonunda serbest kalınca Hamburg Devlet Tiyatrosu'nda yönetmen yardımcısı olarak çalışmaya, bir yandan da kabare gösterilerinde yer almaya başladı. Sağlığının giderek kötüleşmesi üzerine İsviçre'ye gönderildi, yatırıldığı bir hastanede henüz 26 yaşındayken 20 Kasım 1947 günü öldü..
Sayfa 7 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Kampta birkaç avarenin dışında fazla kadın yoktu. Kafkasya' daki askeri üslerin yakınlarına yerleşecek cesareti gösteren az sayıdaki subay eşi, zaten bu bölgelerde dünyaya gelmişlerdi. İki ya da üç kuşaktır garnizonda bulunan Terek ya da Grebenski Kazaklarının kızlarıydılar. Çoğu, Tiflis'ten öteye geçmemişti ve dağların kuzeyinde nasıl
Edmund Burke, Macaulay ve Clive'in daha önce verdiğimiz konuşmalarında ve yazılarında Kumpanyanın ne kadar kötü bir idare sergilediği ortaya konmuştu. İngiliz Kraliyetinin kendi 'mücevherine' el koyması ise meseleye farklı bir boyut katmaktadır. Kraliçe Victoria'nın 1858'deki beyannamesi ile İngilizler, Hindistan'daki
Reklam
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar. _Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım. _Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
Rize'nin bombalanması
Rize'de de şapka direnişi çok masum isteklerle başlamış ve isyanla devlete başkaldırma ile asla ilgisi olmamasına rağmen muhaliflere ve özellikle de halka gözdağı vermek için 'irtica' adı altında kıyım başlatılmıştır. Nitekim Rize Ulu Cami İmamı Şaban Hoca, namazdan sonra etrafında toplanan kalabalığa; "Biz hükümetten akaid-i
Sayfa 164 - Genç BirikimKitabı okudu
GECEYE ÖVGÜ (Yaşam gecenin konusudur)
Gece, düzen güçleri uykudadır. Bürokrasi, askeriye, okullar, polis, kısacası yaşamımızı düzenleyen tüm güçler uykudadır; sokakta devriye gezen nöbetçi polis dışında. Askerler de hepimizden önce yatağa girerler. Dünyanın bu en baskıcı kurumunun mensupları, en erken yatanlardır aynı zamanda. Aslında, tüm totaliter kurumlarda, daha doğrusu tüm
_Kahramanlık, ahlaki düşüncelerimde birinci sıraya geçti. Kendi kendimi zor idare edebilen küçük bir lider olmuştum. Konuşma yeteneğim babam tarafından takdir edilmiyordu. Ailem davranışlarımdan dolayı endişeleniyordu. Konuşma hevesim kaybolurken, askeri kitapları okuyordum. _Hiçbir vakit suya sabuna dokunmayan gevşek insanların arasında
Reklam
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
_Kadın olsam hayat kadını olurdum. _Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim. _Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım. _Beni soğuk, kibirli, ukala falan bulduysanız sizi sevmemişimdir. Sevdiğime kedi gibi olurum ben. _Yeterince dürüstsen, fazlasıyla
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
_Türkler, hür ve bağımsızdırlar. Gururları çok yüksektir. Gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar. Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır. Hem sert ve dik başlı hem de yumuşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunan'dan almışlardır. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar. Aralarında
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.