"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Benim için şimdiye kadar yaptığım en özel inceleme olacak bu, umarım yazmak istediklerimin çeyreğini olsun ifade edebilirim.
Leyla ile Mecnun hayatımda en önemsediğim şeylerden biri. Bir diziye bu kadar anlam yüklemek ne kadar mantıklı tartışılabilir. Ama sitede son zamanlarda denk geliyorum benden yaşça büyük kişilerin yorumlarına;
Önyargıyı muhteşem şekilde anlatan bir yazı.
"SEKSSİZLİK"
¶¶Günaha bulaşmadan kadın ya da erkek olunmuyor bu âlemde hekimbaşı. Bulaşmaya da değmiyor. Aslında yapmamız gereken hormonlarımızı görmezden gelmekti. Yapamadık; evdeki “vitrin”de Lacan vardı da biz mi okumadık? Cennetten zaten kovulmuştuk, cehennemde yer yoktu.
Arkadaşlar, sitede en çok paylaşılan sahte alıntıları https://1000kitap.com/SahteAlintilar ile bu iletide topladık. Sitedeki bilgi kirliliğini temizlemek için bu alıntılara rastlarsanız lütfen şikayet ediniz. Ve lütfen okumadığınız, kitaplarda kendi gözlerinizle görmediğiniz alıntıları eklemeyiniz. Bu sözlerin mal edildiği kişilere ve sözlerin
‘Yakarsa dünyayı garipler yakar’ ekolünün vakur temsilcisi Martin Eden’le tanışacağım için oldukça hevesli ve heyecanlı bir vaziyette açtım kitabın kapağını... Bu heves ve heyacan –dürüst olmam gerekirse- son sayfalara yaklaştıkça Martin Eden’le artık vedalaşacak ve onu hayatımdan çıkaracak olmanın hazzını besledi. Yangın hiç sönmedi kitap
Ateistin kutsal kitabı mı olur kardeş? Kitapsız değil mi bunlar yahu? Dur biraz başa saralım.
"Bütün çocuklar ateisttir, tanrı fikri onlarda yoktur."
// Baron D'Holbach
Kitapta geçen bu alıntı ile başlayalım. Okula başlar başlamaz aynı sene yaz tatilinde, çoğu çocuk gibi camiye Kuran kursuna gönderildim. Küçükken de Allah ismi hep
Aylar öncesinde bu kitaba inceleme yazmak istediğimde sadece bunları yazabilmiştim. "Nereden başlayacağımı bilmiyorum, ne anlatacağımı bilmiyorum, nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum. Jack London'un Martin Eden'inden sonra ilk defa bu kadar kararlı bir kişilik gördüm. İlk defa felsefesinden hiçbir şekilde taviz vermeyen bir adam
İngiliz Edebiyatının feminist yazarı Virginia Woolf, her zaman ilgimi çeken bir yazar olmuştur. Gerek yazdıklarıyla gerekse hayatıyla dikkat çeken bir isim. Çocukluğundan itibaren psikolojik bunalımlar yaşayan Wollf, hayatı boyunca manik depresif ruh halinden kurtulamamıştır. 22 yaşından itibaren 3 defa intihara kalkıştı. Hayatının son
“Ural’ın hatırasına” diye başlamış.
Rumeli Hisarı’ndan kendini atan bir arkadaşıymış. Kurgu muydu okuduklarım, gerçek mi? Ne önemi var? Yaşadıklarımız değil mi yazdıklarımız?
Evet, burada acı çekiyoruz. Acıyı öyle oturduğumuz yerden değil, “sıradan” insanların parçalanıp etrafa dağılmış hayatlarını izleyerek çekiyoruz. Aslında hepimiz biraz
"Ben birilerinden tiksinerek, nefret ederek, öfke duyarak yaşamaktan artık yoruldum. Hiç kimseyi sevemeden yaşamaktan da yoruldum. Tek bir arkadaşım bile yok. Bir kişi bile. Dahası kendimi sevmeyi bile başaramıyorum. Neden kendimi sevemiyorum, çünkü başkasını sevemediğim için. Insan birilerini sevmek ve birileri tarafından sevilmek yoluyla, kendini sevme yöntemini bulur. Söylediklerimi anlıyor musun? Birilerini sevemeyen bir insan, kendisini de doğru dürüst sevemez. Hayır, bunun senin suçun olduğunu söylüyor değilim. Şöyle bir düşününce sen de o mağdurlardan birisin belki de. Sen de muhtemelen kendini sevmenin yolunu tam olarak bilmiyorsundur. Öyle değil mi?"
Babası sessizliğe gömülmüştü.
✌🏻💛
Bir konuşma sırasında adamın biri kadının birine sormuş:
''Nasıl bir erkek arıyorsun?''
Kadın bir süre sessiz kaldıktan sonra adamın gözlerinin içine
bakarak sormuş:
''Gerçekten bilmek istiyor musun?''
Adam biraz isteksiz, ''Evet'' demiş.
Ve kadın baslamış anlatmaya:
''Bugün ve bu yaşta bir kadın olarak, bir erkeğe onun benim için
benim
* Bir insanı tamamıyla tanımak için bazen asırlar bile yetişmez; kâfi derecede tanımak için bazen bir an bile yetişir.
Cumhuriyetiyet dönemi Türk edebiyatı yazarlarından olan Peyami Safa yı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Madmazel Notaya nın Koltuğu ve Yalnızız romanlarında tanıyoruz daha çok..
Gazeteci kimliğinin yanı sıra yaşamı ve fikrî