Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Adolf Hitler
Hitler ender bir insandı. Biyograflar ve tarihçiler hiç empati kapasitesi olmadığını düşünüyorlar, belki de bunun sebebi soğuk ve şiddet içeren bir çocukluktu. Kötü bir eğitim almış, tembel, fiziksel olarak çirkin olsa da dinleyicilerini kendine hayran bırakmış, karanlık bakışıyla karşı karşıya kalanları hipotezi etmiş ve bir ulusu dalkavukluğun
Sayfa 490 - Yakamoz KitapKitabı okudu
Hasan Tahsin bir gazeteci olabilir. Ama İzmir'e çıkan Yunan işgal ordusuna tabancayla ateş eden Hasan Tahsin gazeteci değil, bir direnişçidir. Doğru bilinç, bu eylemi düzenleyen Hasan Tahsin'i Yunan ordusuna ilk kurşunu sıkan milli mukavemetçi olarak anmayı gerektirir, "Gazeteci Hasan Tahsin" olarak değil. Hasan Tahsin silahını ateşlediği anda gazeteci olmaktan çıkmıştı. Gazeteci Hasan Tahsin'in görevi, "Yunan ordusu İzmir'e çıktı" başlıklı bir haber yazmak olabilirdi ancak. Her yıl Hasan Tahsin'i anarken onun ilk mukavemetçi olması kadar gazeteci kimliğini de öne çıkarmak, yanlış gazetecilik bilincinin yerleşmesine hizmet etti. Bu da gazeteciliğe farkında olmaksızın yapılmış bir kötülüktü.
Sayfa 242 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
( Ahmaklığın) örgütlenip seçimlere girme olanağını elde etmesi. Daha beteri var: Seçimlere katılıp sıraya girmesi. Daha da beteri yok değil: Seçimlere girip kazanması, kabine kurması. Daha daha da beteri yok değil : Halkın yıllarca onun yönetiminde kalması. Gazetecilik, bundan kolay ve sürekli konu elde eder. Kendi yanlışlığının başlangıçtan geldiğini unuturcasına.
Sayfa 235Kitabı okudu
Şaşırmak ne güzel bir eylem. İnsan yaşı ilerledikçe şaşırma duygusunu yitiriyor. Hele olanı biteni kanıksadığını bir dünyadaysanız, şaşırma duygunuz iyice törpüleniyor. Biz ise yazdığımız herşeyi şaşırma hissimizi canlı tutmamıza borçluyuz. Zira, gazetecilik bunu gerektiriyor.
Gazetecilik laflara takla attırma mesleğidir. Biri size bir şey anlatır, siz oturur başka bir şey yazarsınız. Yalnız bunu öyle bir yapmanız gerekir ki sonunda itiraz edemesin.
Sayfa 280 - DestekKitabı okudu
" görme yeteneğimi kaybetmekten korkuyordum ve yazmak tekrar gözümü açtı" Hastalığının görme yetisini elinden alacağı söylediğinde Paola Peretti bir roman yazdı ve hayatı değişti. Paulo Peretti İtalya'nın Verona kentinde yaşıyor. Edebiyat ve felsefe eğitimini gören Peretti 2011'de yayıncılık gazetecilik ve yaratıcı yazarlık üzerinde çalıştı. 15 yıl önce gözlerine görme kaybına sebep olan sonra da tamamen körlükle sonuçlanan stargardt genetik hastalığı olduğunu öğrendi. Şu sıralar mülteci çocuklara İtalyanca öğretiyor ve yeni romanı üzerine çalışıyor Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe Peretti' nin ilk romanı.
Reklam
futbol
Sokaktaki halkı heyecanlandırarak geçinen boş kafalı ve cahil bazı gazeteciler, gençliğin bu yeni tutkusunu kışkırtarak sömürme yoluna gitmişlerdi. Futbol için ayrıca köşe yazıları konulmuş ve sığır bacağı gibi güçlü bacakların meziyetlerin­den uzun uzadıya bahsetmek artık gazetecilik sayılır olmuş­tu.
Ancak ilk gazetecilik deneyimi sadece 15 gün sürmüştü. Ahmet Emin Yalman'ın "Bir gazetecide ol­ ması gereken yırtıcılık yok. Gazeteci olmaz bundan" sözleri onu yıldırmadı, tersine hırslandı. Yeni Sabah ve Yeni lstanbul'daki kısa deneyiminin ardından ls­tanbul Ekspres'te yazı işleri müdürlüğüne yükselerek Yalman'ın yanıldığını kanıtladı.
Patron ile çalışanlarının görüşünü karşı karşıya yayımlayabilecek gücü gazetecilik çizgisinden alı­ yordu. O, bir ekoldü basında. Gazetecilik onun için rastgele seçilmiş bir meslek değil, çocukluk hayaliydi. Daha Galatasaray Lisesi'nde öğrenciyken yazma­ ya ve karikatür çizmeye başlamıştı.
12 Mart 1971 muhtırasından sonra tutuklanır ve 1973 yılı sonuna kadar hapis yatar. Bu deneyimi üzerine yazdığı Büyük Gözaltı romanıyla Orhan Ke­ mal Roman Ödülü'nü alır. 1970'li yılları gazetecilik yapmaya çalışarak, kişisel olarak ayakta kalmaya çalışarak geçirir. 12 Eylül 1980 darbesinden kısa bir süre önce Yankı dergisi kapağında "Yepyeni Bir Yazar" olarak sunulur.
Reklam
1930'ların başında gazetecilik macerası başladı. Haber, Son Posta, Vakit gibi gazetelerde musahhihlik­ten röportaj yazarlığına her işi yaparken, bir yandan da şiir yazdı. Aynı dönemlerde kendi dergisini çı­ kardı: Geçit. Amacı, Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmaktı.
Sunuş- -Pilar del Rio
1998 yılının nisan ayında İtalya’daki Torino Üniversitesi, farklı ülkelerden bir grup tanınmış profesöre Jose Saramago’nun eserlerini incelemek için bir araya getirdi. Her ne kadar kendisinden bahsedildiğinde utanıp sıkılsa da, Jose Saramago bu buluşmaların çoğunu disiplinli bir öğrenci gibi bizzat takip etti. Dinlediği sunumlarda profesörler tarafından kitap kitaplarına yüklenen bilgi bolluğu karşısında hayrete düştüğü de oldu, yazdıklarına atfedilen anlamlara güldüğü de, üniversitelerden ziyade gazetecilik klişelerine yakın bazı indirgemeci basitleştirmelere katılmadığı da. Her halükarda, keyfi hep yerindeydi, çünkü buluşmalar olağanüstü bir edebiyat tutkusunun hakim olduğu bir ortamda, dostane bir kutlama havasında geçiyordu. Etkinliğin sonunda planlandığı üzere söz alan yazarın tercihi önceden hazırlanmış bir metni okumak ya da ders vermek olmadı, gayet yalın bir biçimde, sohbet edercesine, diğer katılımcıların sundukları fikirlerden yola çıkarak eserlerine dair düşüncelerini dile getirdi ve kendini buluşmanın her anında hissedilen nezaket, zeka ve müziğin akışına bıraktı.
Sayfa 9 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Sessizlik
"Programıma göz attım. İleri seviye Amerikan tarihi, ileri düzey İngilizce, sağlık, gazetecilik, anatomi ve fizyoloji, orkestra, trigonometri. Belli ki geçen sene derslere kayıt yaptırırken kendi ölüm fermanımı imzalamıştım."
Sayfa 77 - Pegasus Yayınları
Emil Ludwig: "Gazetecilik o kadar iyi ve o derece yüksek bir okulsa, onu neden zincire vuruyorsunuz?" Benito Mussolini: "Bugün gazeteler yahut gazetelerin çoğu, fikir ve amaçlardan çok, çıkarlara hizmet ediyorlar."
Sayfa 47 - Dorlion Yayınları, çev. Haydar RıfatKitabı okudu
Gazetecilik bir olayı göründüğü biçimiyle aktarmak değil, görüneni, arkasındaki görünmeyenle birlikte aktarmaktır.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.